Zincir Mağazalarda Ürün Sipariş Sonrası İlginç Lojistik Uygulaması
Artık ürünlerin sipariş sonrası lojistik yolculuğu bilgisayarlı akıllı sistemler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu yöntem zincir mağazalarda kasaları en aza indirebilir…
Perakendecilikte yeni bir uygulama
İNGİLTERE merkezli Tesco perakende zincirinin uygulamalarından biri sektörde gelecek için esin kaynağı olmuş olabilir. Bir süre önce Tesco, Londra’nın Gatwick Havalimanı’nda bir sanal mağaza açtı. Uygulama daha sonra Uzakdoğu’ya taşındı. Amaç, yolcuların eve geldiklerinde siparişlerini kapıda teslim almalarıydı. Yöntem şöyle işliyordu: Müşteri Tesco’ya ait sabit ekrandan veya telefon üzerinden sanal mağazaya giriyor, seçtiği ürünlerin otomatik olarak beliren barkodlarını okutup dijital ekrandan parayı ödüyor. Sonra ev adresi, teslim tarihi ve saatini yazıp alışverişi tamamlıyor. Müşteri eve geldiğinde süpermarket özenle hazırlanmış koliyi teslim ediyor.
Uygulama şimdi akıllı telefonlar üzerinden çok daha rahat yapılabilecek hale geldi. Oldukça ilginç bu uygulama Amerika ve Japonya’da da yeni bir alışkanlığın kapısını aralamak üzere. Umuyorum ki Tesco bu işin öncüsü olarak aşağıda bahsedilen farklılıkları şimdiden hazırlamış olabilir…
KASA SAYISI AZALACAK!
Adı şimdilik açıklanmayan bir başka zincirin bana ulaşan video demolarından anladığım kadarıyla Amerika’da önemli bir süpermarket zinciri şimdi daha değişik bir proje üzerinde çalışıyor. Japonya’da bir bölümü denenmiş bile. Yöntem zamanı kısıtlı olanlar için harika bir avantaj.
Dahası, kasa önlerinde sıra bekleyip sepet içeriğini tek tek elden geçirme külfetine de akıllı bir çözüm.
Bu iş için elinizde Tesco örneğinde olduğu gibi herhangi türden bir akıllı telefon olması kâfi. Zaten ilk bakışta hemen görüyorsunuz; süpermarkette raflar bu düzene göre şekillendirilmiş. Alışverişe başladığınızda seçtiğiniz ürünün barkodunu tıklamanız yeterli. Verdiğiniz komut anında süpermarketin ‘operasyon merkezi’ne gidiyor, ‘akıllı bantlar’ yardımıyla seçtiğiniz ürünler otomatik olarak pakete konuyor.
Ödeme telefon aracılığıyla tahsil edildiğinden çıkış yerinde ekranınızda beliren barkodu okutmanız yeterli. Çıkışta önünüzde bir pencere açılıyor. Açılan pencereden paketinizi alıyor ve gidiyorsunuz. Alışverişinizin hacmine göre siparişiniz kartondan üretilmiş tekerlekli çekçek kolilerle de gelebiliyor. Her şey büyüklüğe ve hacme bağlı. Akma kokma yok! O kolay açılmayan malum torbaları parmak marifetiyle açma aceleciliği de yok elbette!
DOKUNMATİK EKRANLARIN MARİFETİ
Proje bunlarla sınırlı değil. Akıllı telefon kullanmayanlar için başka kolaylıklar da düşünülmüş. Raflardaki ürünlerin altında gördüğünüz elektronik barkodlara dokunduğunuzda ürün bilgileri aynı pencerede ekrana geliyor. Hem de epey detaylı olarak! Eğer incelemek istemiyorsanız sayfaları açmayabiliyorsunuz. Örneğin peynir aldınız. Yağ, protein, kalori değerleri karşınızda. Tabii üretim şekli de… Eğer taze bölümünden meyve sebze aldıysanız nerede yetiştiğini, GDO’lu olup olmadığını ve birim tartıya ne kadar adet girdiğini anında öğreniyorsunuz.
Sonuçta adet, kg, cm gibi seçeneklere dokunup alışverişi tamamlıyorsunuz. Otomatik kasaya geldiğinizde alışverişe başlarken dokunmatik ekrandan girmiş olduğunuz bilgiler kredi kartınızla karşılaştırılıyor, paketinizi yukarıda bahsedilen yöntemle alıp gidiyorsunuz. Meraklısı olmayanlar için her şey işte bu kadar kolay.
Yok eğer aldığınız ürünün imalatçısını yakından tanımak istiyorsanız ve zamanınız da müsaitse ekran üzerinden imalatın yapıldığı fabrikanın içini görebiliyor, aldığınız ürünün nasıl proses edildiğini izleyebiliyorsunuz.
Her iki yöntemde de alışveriş paketiniz içinde sadece seçtiğiniz ürünler değil, sürpriz promosyon malzemeleri de bulunuyor. Bunlar müşteri sadakatini ispat etmiş olan şahsınıza tanınmış bazı ayrıcalıklar. Alışveriş periyodunuz ve siparişlerinizin hacmi sizin için birçok sürprize zemin hazırlıyor. Kolinize eklenmiş birkaç bedava ürün çıkması bu yöntemde sıradan bir olay.
DİĞER SÜRPRİZLER PAKETİNİZDE!
Üstelik önceden duyurulmamış indirimli ürünler de var. Bu da size imalatçıların ufak bir jesti oluyor adeta. Bu sistemde alışveriş yapmak kimi zaman lotarya kazanma heyecanı yaratması açısından epey ilginç. Süreç her şeyiyle kayıtlı.
Ürünlerin dökümü, üretim tarihleri, menşe bilgilerini gösteren bilgi çıktısı ve faturalar ilişikte.
Hatta çoğu zaman aldığınız ürünlerin özelliğine göre hoş bir yemek kitabını ya da barkodlu indirim fişlerini de hediye olarak alabilirsiniz!..
Uygulanan yöntem mağazada kasa sayısını minimuma indiriyor. Bu yüzden bir hayli hızlı. Ürünlerin sipariş sonrası lojistik yolculuğu yine insan gücüne ihtiyaç duymadan bilgisayarlı akıllı sistemler tarafından yapılıyor. İnanılmaz trafik elektronik koordinasyonla hiçbir aksamaya meydan vermeden anında yerine getiriliyor. Karışıklık ya da yanlışlık riski yok gibi… Tek sorun taze ürünlerde elle seçme şansının olmayışı. Bu hizmet büyük duyarlılıkla kalibre edilmiş standart paketlerle sağlanıyor.
Sistemin özel dizayn edilmiş bir mekânda denenmiş olduğunu öğrendim. Çok sayıda elektronik uzmanı, endüstriyel tasarımcı çalışmış projede. Karmaşık gibi görünüyor ama bir o kadar da kolay bir yöntem! Üstelik tüketici açısından zamandan tasarruf yüzde 70 gibi şaşırtıcı düzeylerde. Kullanılan raf alanı oldukça küçülmüş. Sadece asıllarını gösteren ürün prototipleri var ortalık yerde. Teşhir amaçlı konulan ürünlerin çeşitli boylarından başka raf stokuna pek ihtiyaç duyulmuyor. Hatta bazıları, Tesco örneğinde olduğu gibi dijital ekran görüntüleri halinde.
HEDEF KİTLEYE REKLAM…
Bu durum işletmeye yeni bir kazancın kapısını da aralamış. Enformasyon ve reklam alanları hem mağazanın cazibesini artırıyor, hem de tüketiciyi bilgilendirecek gösterileri gündeme getiriyor. Çoğu dijital ya da üç boyutlu görüntüler halinde. Adını henüz bilmediğimiz işletme şimdiden üreticiden sağlanan reklam geliriyle birçok yeni mağaza açılabileceğini hesap ediyor.
Uygulama sadece mekanik açıdan test edilmemiş. İşin içine pazarlama psikologları da girmiş. Mesajların ürünlerin raftaki görüntülerinden çok daha fazla etkili olduğunu saptamışlar. Reklam görüntüleri genellikle üç boyutlu olsalar da mağaza içerisinde pazar çığırtkanlığı yok. Özel seçilmiş huzur verici bir müzik ve bu müziğin deneklerde uyandırdığı harcama arzusu. (Bu son tasarım anlaşılan tüketim ekonomisinin en estetik hallerinden biri olmalı!)
Kısacası kim yaparsa yapsın önümüzdeki aylarda uygulamaya girecek yeni alışveriş modellerinin akıllı telefonlar sayesinde zirve yapacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Yeni alışkanlıklar perakende ticaretin kimliğini hızla değiştirecek.
Dahası tüketici beklentilerinde olağandışı değişiklikler olacak. Kim bilir belki de bu yeni tasarımın mucidi yine Tesco’dur. Hem bizim yerli tasarımcılarımız bu modeli daha da renkli bir hale getirip Türk beğenisine uydurabilirler de. Bekleyelim görelim.
Dijital süreci başlatan Tesco’yu tanıyalım
Tesco, İngiltere merkezli dünyanın en büyük market zincirlerinden biri. Yenilikçi buluşları ve müşteri sadakatiyle ünlü. 14 ülkede 500 bin kişiye istihdam imkânı sağlıyor. Milyonlarca müşterisini üstün kalite anlayışıyla kendine bağlamış. 1919 yılından bu yana faaliyet gösteren markanın değişmeyen ilkeleri var. Modern ve yenilikçi anlayış kendi içinde trendy buluşların ortaya çıkmasını sağlamış. Tesco Direct’ de bunlardan biri. Kadrolarında kadın üst düzey yöneticilere özellikle yer veriyorlar. Türkiye en önemli operasyon alanlarından biri. Tesco Kipa giderek büyüyor. Kipa, Tesco’yla birleşmeden önce adını “Kitle Pazarlama Ticaret ve Gıda Sanayi A.Ş.” unvanındeki ilk iki kelimenin kısa tanımından almış. 1992’de 100 ortakla İzmir’de kurulan perakende zinciri 2003 yılındaki birleşmeden bu yana epey mesafe kat etmiş. Halen 24 ilde mağazaları var. Mağaza sayısı 2013’te 200’ü bulacak gibi görünüyor. Yeni yılla birlikte Tesco öncüsü olduğu dijital uygulamayı Türkiye’de de başlatacak.
Nur Demirok / Para Dergisi