Yöneticilerde Yalan Söyler
Yapılan araştırmalara göre her üç yöneticiden biri her gün en az bir kez yalan söylüyor. İş hayatında şeffaflık ilkesi her fırsatta vurgulanıyor olsa da bu ilke sık sık rafa kaldırılabiliyor. İK’cılar iş dünyasında yalanın kullanımı konusunda farklı görüşlere sahip…
YALANI kimi zaman içinde bulunduğumuz zor durumdan kurtul mak için söyleriz, kimi zaman da daha iyi bir cevap bulamadığımız için… Ancak yalan, hayatımızın hemen her evresinde boy gösteriyor. Yöneticiler için de aynı durum geçerli. îş hayatında yöneticilerin çalışanlarına yalan söylemek zorunda kaldığı çok çeşitli durumlar var. Özellikle belirsizlik ve kriz dönemleri söz konusu olduğunda yalana başvuran yöneticiler, kendi terfileri söz konusuyken de yönetime yalan söyleyebiliyor.
Yapılan araştırmalar, üç yöneticiden birinin her gün mutlaka bir kez yalana başvurduğunu gösteriyor. Çalışanlar için de benzer oranlar söz konusu. Yöneticiler, özellikle çalışanlara “beyaz yalan” söylenmesinde bir sakınca görmezken, kendi koltuklarını korumak ve yine kendi terfilerini garantilemek için yaygın biçimde yalan söyleyebiliyor. Yöneticiler en çok çalışan performansı, sıkıntılı finansal durumlar ve kriz anları, küçülme kararları, ücret ve primler ve şirketteki organizasyonel değişimler, işyeri adres değişikliği, taşınma, bölge değişiklikleri gibi konularda yalana başvuruyorlar. Ayrıca çalışanların performansları ile ilgili düşünceleri ve diğer çalışanlarla yapılan kıyaslamalarda da söyledikleri tam olarak gerçeği yansıtmıyor.
TEMKİNLİ OLMAK ÖNEMLİ
Peki, yöneticilerin her konuda çalışanlarına doğruyu söylemesi doğru mu? Şeffaflık ve dürüstlük ilkesi iş hayatında çok fazla vurgulansa da maalesef bu durum her zaman işlemiyor. “Saydamlık her ne kadar her şirkette benimsenmesi gereken değerler arasında gösterilse de aslında çok ince bir çizgiye sahip. Yöneticiler bir durumu birçok yönden düşünmek zorundalar.
Durum değerlendirmesi yaparken, yalnızca çalışanların değil aynı zamanda rakiplerin ve şirket itibarının da doğru yönetilmesi gerekiyor” diyen HRM Kurucu Ortağı İlknur Seven, yöneticilerin yalan söylemek yerine bu tip durumlarla daha soğukkanlı hareket etmesi gerektiğine işaret ediyor. Ancak şirketteki her durum veya değişiklik, çalışanla anında paylaşılırsa var olan durum veya kriz daha da içinden çıkılmaz bir hale gelebilir. Örneğin, finansal bir kriz durumunda yöneticinin çalışanlarına tamamen saydam olması beklenemez çünkü bu durum panik ve kaygı yaratacak, muhtemel olarak da performansı etkileyecektir. Dolayısıyla her konunun anında çalışanla payla-şılmaması yalan olarak görülmemeli ve saydamlık ilkesine ters kabul edilmemeli.
KRİTİK DURUMLAR
Öyleyse yalan söylemek ya da söylememek arasındaki denge nasıl kurulmalı? İlknur Seven’e göre, yöneticilerin bu noktada ayrımı iyi yapması gerekiyor. Şirket açısından kritik olan durumlarda ve kriz anlarında, çalışanların fikrine ilk aşamada gerek duyulmuyor ve bu normal karşılanıyor. Ancak çalışanı da birincil derecede etkileyen ya da etkileyecek olan durumlarda, örneğin, organizayonel değişim- A ler veya ücret politikasındaki değişiklikler hakkında, çalışanın durumdan haberdar olması hakkı. Bu konuların çalışanlardan gizlenmesi de muhtemel performans düşüklüğünü beraberinde getirir ve çalışan bağlılığını zedeler.
Diğer bir deyişle çalışanları öncelikli olarak ilgilendiren durumların çalışanlarla da paylaşılması gerekiyor; çünkü olan yeni duruma kendilerini hazırlamaları şirkete fayda getirecektir. Dolayısıyla * var olan durumu iyi değerlendirip hem kısa dönem hem de uzun dönemde bırakacağı etkilerin düşünülmesi ve ona göre hareket edilmesi gerekiyor. Yöneticilerin kolaya kaçarak söylediği yalanlar, çok daha büyük ve içinden çıkılamaz sorunlar getirebiliyor.
MÜMKÜN OLDUĞUNCA ŞEFFAFUK
Bazı durumlarda bir yöneticinin bazı konuları tüm çıplaklığı ile çalışanla paylaşmaması gerektiğine inanan Nicholson Türkiye kurucu ortaklarından Mutlu Eroğlu ise yöneticinin yalan söylemesinin genellikle çalışanın moral ve motivasyonunu veya aksamaması gereken ve şirketin devamlılığı açısından önem teşkil eden konularla ilgili ortaya çıkabileceğini düşünüyor. “Yine de doğru olan mümkün olduğunca şeffaf olmaktır” diyen Eroğlu’na göre, bir çalışan işten çıkarılacaksa, yönetici kendisi ayrılacaksa, şirket çapında yönetim değişikliği olacaksa, şirket kapanacak ya da satılacak veya küçülecekse en üst düzeyde alınacak ve bunların çalışanlarla paylaşılma-masını öngörecek bir yönetim kararı tüm yöneticileri ilgilendirir. Eroğlu, “Bu kişisel bir tercih gibi görülmemeli. Ancak unutmamak gerekir ki iş hayatmda da özel hayattaki gibi doğru-dürüst-açık ve şeffaf olmak en iyisi ve başarıyı getiren tutumdur” diyor.
En sık başvurulan yalanlar
■ “Daha fazla ücret veremiyoruz”
■ “Aldığınız ücret ortalamanın üzerinde”
■ “Biz büyük ve mutlu bir aileyiz”
■ “İşten çıkarmalarla ilgili dedikodular asılsız”
■ “Bu konuda elim kolum bağlı”
■ “Bu konu üzerinde çalışıyoruz”
■ “Şirket politikasını uyguluyoruz”
■ “Toplantıya katılım isteğe bağlı”
Zeynep Doğrul AŞAR / Oxygen Consultancy Genel Müdürü
Çalışan güvenmek ister
Herkes büyük ya da küçük yalan söyler. Özellikle iş dünyasında yalana ister istemez daha çok rastlanır. Her çalışan açık ve şeffaf bir yönetim bekler. Çalıştığı şirketin, kendi geleceğinin güvende olup olmadığını bilmek ister. Bu noktada, üst düzey yöneticilerin temel stratejisi, “doğruyu söylemek ancak her doğruyu her yerde söylemek” yerine bilgiyi doğru yöntem, içerik ve yöneticiler aracılığıyla şirkete yaymak olmalıdır. Bu şekilde yöneticinin güvenilirliğini korumanın yanı sıra çalışanların kulaktan dolma bilgilerle suni gündemlerle belirsizlik hissetmesinin, söylentilerin şirket kültürünü ve verimliliğini negatif yönde etkilemesinin veya motivasyon kaybı yaratılmasının önemli ölçüde engelleneceğini düşünüyorum.
Levent SEVİNÇ / Assessment Systems CEO’su
Her doğru her yerde söylenmez
Yalan söylemek ile doğru söylemek arasında bir denge kurulabileceğini düşünmüyorum. Şirketlerdeki güven duygusunun kaynağında yönetici davranışları yatıyor. Yöneticilerin, şirket içinde güven duygusu oluşturacak bir tarz benimsemesi çok önemli. Yalan söylemek ise güven duygusunu kalıcı bir şekilde zedeleyebilir. Burada önemli olan bilgi paylaşımını sağlıklı ve dengeli bir şekilde yapmak. Dengeli bilgi paylaşımımdan kastım, vereceğimiz bilginin farklı seviyelerdeki çalışanlarda oluşturacağı etkileri düşünerek ve bu bilginin kiminle hangi seviyede paylaşılması gerektiğini ölçerek hareket etmek. “Yalan söyleme, her doğruyu da her yerde söyleme” diye bir laf vardır, benzer şekilde yöneticilerinden yalan söylemeden doğruyu kiminle, nerede, nasıl hangi seviyede paylaşması gerektiğini iyi analiz ederek hareket etmesi sağlıklı bir tutum olur. Yöneticilerde, kriz ve belirsizlik dönemlerinde genellikle bunun aksi bir yaklaşım benimse eğilimi var. Çoğu zaman doğruyu söylemenin durumu daha da kötüleştireceğinden endişe ediyorlar ama karşılıklı güven duygusu oluşturulmuş kurumlarda böyle bir risk bulunmuyor.
Ezgi Güler