Yeni trend: Özel nitelikli sağlık sabunları

Sağlık sabunları – doğal sabunlar

BAŞTA Batı ülkeleri olmak üzere dünyada henüz çok konuşulmayan yeni bir trend var. Bunlar jel (jöle) takviyeli sağlık ve kozmetik sabunları. Üretilen sabunlar temizlik amacı yanında cilt besleyici kozmetik unsurları da bünyesinde bulunduruyor. Mutfak kültüründe ve saç bakımında sıkça kullandığımız özel jöleler burada benzer formüllerle bu sabunların formülünde yer alıyor. Jellerin bir bölümü hayvansal kaynaklı; diğer bir bölümü ise konsantre edilmiş bitkisel jöleler halinde.

Hayvansal jöle özütleri kanatlılar, küçükbaş ve büyükbaş hayvanların belli yerlerinden üretildiği için konumuzla pek ilgisi yok. Bitkisel jöleler ise başta pektin olmak üzere böğürtlen, elma, limon ve greyfurt gibi meyvelerden elde ediliyor. En değerli jelöz maddeler ise ‘Agar-agar’, ‘Carragcnan’ (Karegenan) ve kırmızı yosun olarak bilinen ‘Irismos’ gibi özel bitkilerden çıkarılıyor. Saf jelöz maddelerin yamsıra daha elastik yapıdaki jel kaynakları da burada hammadde olarak devreye giriyor.

YENİ ARAŞTIRMALAR ARTIYOR

Bunlar genellikle ‘Konjak Kökü Özütü’,‘Kale Noodles’ ve ‘Mung Fasulyesi’nden elde edilen özütler. Ayrıca ‘Xantan (Zantan) Sakız Ekstresi’ de bazı sabun formüllerinin orijinal yapısına giriyor. İçlerinde en sağlıklısı ‘Konjak’ (Konjac) ekstraktları. Bu ilginç doğal bitkinin içinde eriyebilen çok yararlı lifler var. Bunlar alkali unsurlarla birleştiğinde etkileri olağanüstü artıyor. Tümü yüz ve saçlar için oldukça yararlı.

Bir başka bitkisel kaynaklı jöle ise ‘anti-aging’ (yaşlanma karşıtı) ‘Aiyu’. Bu bitki genelde Uzakdoğu’da yetiştiriliyor ve tarımı yapılıyor. Bizde de yetiştirilmesi düşünülebilir. Ayrıca bu bitkiden elde edilen pektin özellikli jöleler sistemik kolesterol sorunlarına da iyi geliyor ve birçok ülkeye ihracatı gerçekleşiyor. Tüm bu saydıklarımızı sıvı sabunlarda ve konsantre madde olarak güzellik sabunlarında da kullanmak mümkün.

Bu arada, bizde yetişen birçok bitkiden elde edilen jel haline getirilmiş özütleri de -yararlarını açık şekilde ilan ederek- özel nitelikli sabunların formüllerine eklemek planlanabilir. Önemli olan, bunların sağlık yararlarını belgeleriyle ispat edip üretim izinlerini almak. Üretim sıvı formda (jel halinde) veya bildiğimiz sert kalıp sabunlar biçiminde gerçekleşiyor.

DEODORANT OLARAK KULLANILIYOR

Jel katkılı sağlık sabunlarının genellikle sıvı halde bulunmasına karşın, katı kalıp halinde pazara sunulanları da var. Bunlar ‘kristal’ özellikleriyle genellikle ‘transparan’ (saydam) nitelikte görünüme sahip. Kristal zerrecikler bu türden sabunlan oldukça çekici saydam objeler haline de getiriyor. Öyle ki, bu saydamlık bu türden sabunlara albeni katmakla kalmıyor, onları sanatsal türde sanki birer biblo haline de getiriyor. Sadece söz konusu özellikleriyle bu sabunlar kapalı mekanlarda deodorant (koku giderici) olarak da kullanılabiliyor.

Hemen ifade edelim; bu sabunların büyük bölümü bitkisel nitelikte floresan özellikli karışımlar içeriyor. Sabunların çok katı formda kalıplanmamış biçimleri de var. Bunlar genellikle bloklar halinde perakendeci servislere gönderiliyor, kalıp halinde kesilerek satılıyor. Bu alışılmadık tüketim şekli yeni bir uygulama.

Bu türden sabunların ilgi uyandıran özellikleri yanında bazı riskleri de yok değil. Bunlara dikkat etmek önemli. Henüz büyüme çağındaki küçük çocuklar transparan sabunları çekici bir obje olarak ağızlarına götürebiliyor hatta bunları şekerleme sanarak yiyebiliyor. Bu önemli riski tüketicilere devamlı hatırlatmakta yarar var. Aynı sorun jöle haline getirilmiş tüm sağlık ve temizlik materyalleri için de geçerli. Piyasada yarı sıvı halde satılan ve bizde ‘Arap sabunu’ olarak bilinen çeşitler de bu kategori içine giriyor. Aynı tehlike şu anda piyasada satılan tüm saç jöleleri ve renkli kalıp sabunlar için de geçerli!

TİTİZLİKLE ÜRETİLMELİ

Önemli görünen bu sorun dışında jel katkılı sağlık sabunları antiseptik vasıfları ve kozmetik nitelikteki olağanüstü yararlarıyla -yenilikçi yaklaşımlar adına- iyi bir gelişme. Yukarıda belirttiğimiz özel bitkisel ‘karışımların yanısıra bu tür ürünlere her türden sebze ve meyve konsantreleri de katılabiliyor. Ancak, bunlar yukarıda verilen örnekler kadar etkili değil. Bunların renk stabilitesi kısa zamanda yok oluyor, sıvı ya da katı olsun görselliği zamanla bozuluyor. Bir diğer sorun da koku özelliklerini zaman içinde yitirmeleri, iyi bir sabunun pH düzeyinin 7.5-8.5 aralığında olması zorunluluk.

Hemen belirtelim; tüm katı ve sıvı sabunlarda ‘Gliserin’, ‘Sodium Lauryl Sulphate’, ‘Chondrus Crispus Powder’ (Carrageenan) gibi lüzumlu baz maddeler çoğu zaman bulunmak zorunda. Dolaysıyla hemen hepsini dikkatle kullanmak gerekiyor.

Bu tür sabunlarda kozmetik niteliği öne çıkarmak amacıyla özel koku katkıları da kullanılıyor. Gliserinle tamponlanmış esansiyel lavanta yağı ve diğer aromatik bitkilerin yağları da bu amaçla formüllere katılabiliyor. Renk verici ajan olarak ise özel gıda boyaları kullanılıyor. Kısacası, ‘Jel Katkılı Sağlık Sabunları’ salgınlara karşı da önemli yararlar vaat ediyor. Tüm bu öneriler yeniliklere açık bir alan için bu ürünleri -girişimcilik açısından – oldukça cazip hale getiriyor.

KÜÇÜK YATIRIMCI İÇİN BÜYÜK KAZANÇ

Jöle bazlı sabunlara katılacak bitkisel takviyeler bizim alışkanlıklarımıza uygun olmak zorunda. Gerçek zencefil (Zingiber Officinale) ve meyan köklerinden elde edilen tentürler, özellikle de greyfurt çekirdeği özütü bu bağlamda tipik örnekler. Bu özütlerin katıldığı sağlık sabunları bazı virüs türlerine karşı da oldukça etkili. ‘Okaliptüs Özütü Yağı’ ise havayoluyla bulaşan enfeksiyonlarda önde gelen katkılardan biri.

Sabunlarda kullanılacak jöle oluşturmaya uygun diğer bitkisel özütlerin en ilginç olanları ise şunlar: ‘Ardıç Yaprağı Konsantresi’, ‘Ekinezya Kökü’nden elde edilen özel karışımlar, ‘Meyan Kökü Konsantresi’ ve kokusu özel olarak giderilmiş bazı ‘sarımsak türlerinin özütleri’. Bu arada menşei belli gerçek balların da bu türden jölelerde kullanılması mümkün. Bunların hücre yenileyici nitelikte olanları kozmetik amaçlı olarak kullanılabiliyor. Son olarak şunu belirtelim: Bazı virüs türlerinin bulaşıcı etkilerini hafifletmek ve korunmak için yine bu türden jöle bazlı temizlik maddeleri de yakında gündeme gelebilir.

NUR DEMÎROK