Yeni Nesil Pratik Mobil Restoran Açmak
İçeriğe Ait Başlıklar
Yeni nesil pratik restoran kurun!..
Biz onlara ‘Mobil Fast-Food İşliği’ diyoruz. Düşük riskle yatırım yapmak için idealler. Küçük, çabuk ve ucuzlar. Yeni nesil pratik restoranlar her yerde kullanılabilir. Tüm dünyada hızla yayılıyor. Türkiye pazarı hala bakir…
MOBİL fast-food işlikleri… Biz taşınabilir türden yeme içme mekânlarına batıdaki örneklerine öykünerek bu adı vermeyi uygun bulduk. ‘Mobil fast-food işliği’ ifadesi yerine tesisin niteliğini dikkate alarak ‘mobil kafeterya’, ‘mobil kantin’, ‘mobil lokanta’, ‘mobil gıda’, ‘mobil kebapçı’, ‘mobil pideci’, ‘mobil mutfak’, ‘mobil sandviççi’, ‘mobil büfe’, ‘mobil börekçi’, mobil yeme içme’ gibi onlarca tanımı da kendi kategori alanınıza göre rahatça kullanabilirsiniz.
İster takılıp sökülen sınıftan; ister tekerlekli ya da bir çekici vasıtasıyla hareket ettirilenlerden olsun; her iki sınıfa biz yine ‘mobil fast-food işliği’ demeyi tercih ediyoruz. Buna modifiye edilerek komple motorlu araçlardan yapılanlar da dâhil.
Aslında bu türden işyerlerinde ‘portatif ve ‘mobil’ ifadeleri yeni nesil yeme içme mekânlarına dikkat çekmek için kullanılan yakıştırmalardan ibaret.
Tesisler lokanta ya da restorandan çok; konar-göçer biçimde iş yapan pratik yeme içme mekânları. Çoğu bildiğimiz küçük büfeler tipinde ve gerektiğinde hareketli mekânlar.
HER YERDE LEZZET VAR
‘Mobil’ sözcüğü kolay taşınabilen, kolay kurulan, kolay nakledilen nesneler için toplumumuzun aşina olduğu bir tanım. Bilindiği üzere ‘portatif sözcüğü de aynı anlamda dilimize yerleşmiş. Her ikisi de ‘taşınabilir’, ‘seyyar’ anlamına geliyor.
Yapacağınız girişimin başına bu türden ifadeleri rahatça koyabilirsiniz. ‘Mobil’ sözcüğü uluslararası bir tanım olduğu için ait olduğunuz kategoriyi takdimde, reklamlarda ve faaliyetinizin tanıtımında size daima kolaylık sağlayacaktır.
‘Mobil fast-food işlikleri’ kategori olarak kendi içinde ikiye ayrılıyor; ‘hareketli’ ve ‘hareketsiz’ olanlar.’ Bu işin tekniğinde herhangi bir yerde kurulup sökülebi-lenlere uluslararası dilde ‘prefabricate restaurant’ adı verilirken; tekerlekli olanlara da sadece ‘mobil restaurant’ deniyor.
Bazı girişimciler uygulamayı kamyon, otobüs, minibüs ya da ‘TIR dorsesi’ üzerinde gerçekleştiriyor. Bunlar için ‘mobil fast-food işliği’ yerine kendi dilimizde ‘lezzet otobüsü’, ‘oto restoran’, ‘çeşni tramvayı’, ‘yemek vagonu’, gibi değişik ifadeleri de kullanabiliriz. Örneğin, batıdaki en yeni tanımlardan ikisi ‘delicio-us express’ ve ‘gastrobus’ daha şimdiden marka haline gelmiş durumda.
‘Mobil fast-food işlikleri’nin cazibesi tüketiciye sunduğu farklılıktan değil; belli bir yere bağlı kalmanın getirdiği statik yaşamı değiştirmesinden kaynaklanıyor. Dahası, harcanan yatırımın büyüklüğü ile bulunulan yerin zamanla olumsuz nitelikte değişme riskini de peşinen hafifletilmiş oluyor.
Peki, bu türden girişimler nerede ve nasıl kurulmalı? Bu iş bireysel bir girişim olarak mı planlanmalı; yoksa ‘franchise’ amaçlı bir örgütlenmeyle mi hayata geçirilmeli?
Tercih sizin kararınıza kalmış. Bulunduğunuz yerin konumuna göre dilediğiniz yerde bu ilginç girişimi bireysel ya da zincir modeli altında gerçekleştirebilirsiniz. Amacınız daha önce yapılmamış bir girişime imza atmak olsun.
FARKLILIK ÇOK ÖNEMLİ
Girişimin modern yaşama uyum sağlayan nitelikte olması, hijyen kurallarına üst düzeyde uyulması, her şeyin çarpıcı nitelikler taşıması önemli. Daha da önemlisi; kuracağınız işin içindeki buluşsal fikirlerin ‘royalty’ altına alınıp özelleştirilmesi gerekiyor.
Aslında bu işin batıda olduğu gibi bir ‘zincir’ şeklinde hayata geçirilmesi; merkezi bir kuruluşun güvence şemsiyesi altında olması önemli bir ayrıntı, ilk başlarda belli sayıda hayata geçirilen gezginci işletmeler daha sonra ‘franchising sistemi’yle kurumsal hale getirilebiliyor.
Biz bu konudaki bireysel girişimlerin önemli bir marka vaadini taşıdığı sürece ulusal ölçekte bir yatırım haline dönüşebileceğine inanıyoruz. Dolayısıyla böyle bir girişimin küçük sermayeyle dönen küçük bir iş olarak sunulmasını desteklerken, kurulacak zincirin arkasında saygın bir franchise odaklı yatırımcı grubunun bulunmasını da önemli buluyoruz. Ayrıca, kurulacak sistemin halen marka olan sabit bir restoranın ‘seyyar’ grubu olabilir diye düşünüyoruz.
Burada amaç tanınmış, denenmiş, güven veren bir markanın yenilik amaçlı girişimi olarak takdim edilebilmesi. Bu türden bir girişimde kullanılacak mobil mekânların tek tip olması, renk, biçim ve modelleriyle aynı görünüm ve algıyı yansıtması gerekiyor.
Daha önce bir başka konuyla ilgili olarak yazmıştık; yeniden hatırlatalım: benzer uygulamayı ‘mobil fast-food işliği’ bazında değil ama hızlı tüketim ürünleri konusunda ‘Migros’ yapmış, hayli başarılı da olmuştu. 1970’lerde yapılan bu uygulamayla o dönemde İsviçre markası olan ‘Migros’ İstanbul’da büyük sükse yapmış, markanın belli semtlerde vazgeçilmezliğini sağlamıştı.
Üstelik yapılan uygulama ‘küçük’ ve ‘büyük’ anlamını taşıyan Almanca ‘mini’ ve ‘gross’ sözcüklerinden doğan ‘Migros’u özellikle yatırım maliyeti yüksek gelişmiş semtlerde oldukça popüler hale getirmişti. Araçların tek tip dizaynı, renkleri, logosu ve sokak başına geldiğini belli eden özel korna sesi İstanbul’da o dönemi yaşamış olanların hala belleğin-dedir.
Bu örneği önemli bir markanın çatısı altında iş yapmanın ayrıcalığını anlatmak için verdik. Benzer uygulamalar tanınmış bir restoran veya restoran grubunun orijinal bir buluşu olarak kentlerin her yerine yayılabilir, mevcut markayı daha da güçlendirebilir. Görüşümüz böyle bir uygulamanın yalnız restoran olarak değil; ‘dondurmacı’, ‘börekçi’, ‘muhallebici’ gibi tek türevli işlere de uygun olacağı yönündedir. Yeter ki zincir olunabilsin…
HAREKETLİ YA DA SABİT
Her şeye rağmen burada önerilen işleri elbette bireysel olarak yapmak mümkün. Yatırım yapacak girişimcilerin ufkunun geniş olması, tek bir mekânla başlayan işi zamanla büyüterek kurumsal bir marka haline getirmesi önemli.
İster bireysel, ister kurumsal bir anlayışla yola çıkılmış olsun, ‘orijinalite’ ve ‘buluşçuluk’ bu işin vazgeçilmezi gibi görünüyor. Sansasyon yaratılması, girişimin gazetelere, sosyal medyaya konu olması çok önemli.
Örneğin, ‘deniz ürünleri’ konusunda ‘mobil fast-food işliği’ açacak bir girişimci ilk uygulamayı karada değil denizde yapması tanıtım stratejisi açısından oldukça dikkat çekici olabilir. Dahası, bunu turistik yerlerde başlatıp daha sonra büyük merkezlere taşıması hayli ses getirecektir. Bodrum, Çeşme, Fethiye gibi yerleşimlerde örneği görülen uygulama zamanla her kentte faaliyete başlayabilecektir.
Akla şöyle bir soru gelebilir; seyyar bir restoran sadece belli tipte mi olacak?
Burada buluşçuluk ve farklı düşünceler size kapı aralayabilir. Zamanla ‘tek tip’ haline gelen ‘mobil fast-food işliği’ni daha sonra bir ‘TIR’ üzerine taşıyabilir ya da konteyner grupları üzerinde de var edebilirsiniz. Benzer ilgiyi yaratmak üzere değişik uygulamalar yapılabilir, tren ya da lokomotif temalı ‘mobil fast-food işliği’ bile açabilirisiniz.
Son yıllarda batıda çok görülen emekli olmuş uçak gövdesi üzerine kurulan restoranların çekiciliği üzerinde de düşünmeniz yararlı olacaktır.
Motorize olmayan ‘mobil fast-food işliği’ için öncelikli önerimiz taşınabilir konteynerleri kullanmamzdır. Bunun avantajı konteyner gruplarından gerekirse yeni dizaynlar oluşturma kolaylığıdır. Sistem modüler olarak her yere konuşlandırılabilir. Basit bir vinç yardımıyla kat üstüne kat çıkabilirsiniz.
Bu basit kurgular şimdi çoğu ülkede profesyonel dizaynırlar tarafından yapılıyor. Portatif mekânlar üzerinde uzmanlaşmış mimarların yanı sıra; giderek devleşen bir sanayi var. Bu da gösteriyor ki portatif yapılar sadece ‘mobil fast-food işliği’yle sınırlı değil. Sistem hemen tüm iş kollarını ilgilendiriyor. Artan nüfus, olağanüstü yükselen arazi ve yapılaşma maliyetleri bu konuyu daha da cazip hale getirecek gibi görünüyor.