Yeni emlak vergisi değerleri
EMLAK Vergisi Kanunu gereği, emlak vergisi değer tespiti takdir komisyonlarınca dört yılda bir yapılıyor ve belirlenen değerler ayrıca her yıl yeniden değerleme oranında arttırılarak uygulanıyor.
Son dört yıllık süre 2021 sonunda dolacağından 2022 yılında başlamak üzere 30 Haziran 2021 tarihinde belirlenen yeni değerler cep yakacak gibi gözüküyor, özellikle İstanbul’da bazı ilçelerde emlak vergisi oranlarındaki artışın yüzde 100 ila yüzde 500’lere ulaşacağı, buna karşılık da birçok davanın açılacağı konuşuluyor.
TALHA APAK ; Kişi veya kurumlar kendilerine tebliğ edilen yeni değerlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren en geç 30 gün içerisinde Vergi Mahkemelerine dava açabiliyor. Devam eden adli tatil nedeniyle davaların en geç 7 Eylül 2021 tarihine kadar açılması mümkün.
YASAL MEVZUAT NE DİYOR?
213 sayılı Vergi Usul Kanunu gereği; Takdir komisyonlarının, arsalara ve araziye ait asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin dört yılda bir yapacakları takdirler, tarh ve tahakkuk işleminin (Emlak Vergisi Kanunu’nun ilgili maddesi dahil) yapılacağı sürenin başlangıcından en az altı ay önce karara bağlayarak, ilgili kurumlara, mahalle ve köy muhtarlıkları ile belediyelere imza karşılığında tebliğ eder.
Büyükşehir belediyesi bulunan illerde takdir komisyonu kararları, vali veya vekalet vereceği memurun başkanlığında, defterdar veya vekalet vereceği memur, vali tarafından görevlendirilecek tapu sicil müdürü ile ticaret odası, serbest muhasebeci mali müşavirler odası ve esnaf ve sanatkârlar odaları birliğince görevlendirilecek birer üyeden oluşan merkez komisyonuna imza karşılığında verilir. Merkez komisyonu kendilerine tebliğ edilen kararları on beş gün içinde inceler ve inceleme sonucu belirlenen değerleri ilgili takdir komisyonuna geri gönderir.
Merkez komisyonunca farklı değer belirlenmesi halinde bu değerler ilgili takdir komisyonlarınca yeniden takdir yapılmak suretiyle dikkate alınır. Kesinleşen asgari ölçüde arsa ve arazi birim değerleri, ilgili belediyelerde ve muhtarlıklarda uygun bir yere asılmak suretiyle tarh ve tahakkukun yapıldığı yılın başından Haziran ayı sonuna kadar ilân edilir. Kaldı ki, bu süre de geçmiş bulunuyor olmasına rağmen birçok kişinin konu hakkında haberdar olmadığı görülüyor. Tebligatlar ise, çoğunlukla mahalle muhtarlıklarına yapıldığından birçok kişi bundan haberdar olamıyor veya geç haberdar olabilir.
DAVA AÇMA HAKKI BULUNUYOR
Anayasa Mahkemesi bir kararında; “Emlak vergisi mükelleflerinin ödeyeceği verginin hesaplanmasında esas alman takdir komisyonu kararları idari bir tasarruf olduğu için buna karşı mükelleflere yargı yolunun kapatılması, Anayasayla güvence altına alınmış olan hak arama hürriyeti ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır” diyerek mükelleflerin de dava açma hakkının olduğunu vurguluyor, idari Yargılama Usul Kanununa göre, vergi işlemlerinde dava açma süresi 30 gün olarak belirlenmiş. Bu süre emlak vergisi değerlerine ilişkin kararların, kurum ve kişilere tebliği ile başlıyor. Takdir komisyonu kararlarına karşı dava açılmış olup olmamasına göre yapılacak işlemler aşağıdaki gibi olacaktır.
Takdir komisyonu kararları aleyhine, 30 gün içinde vergi mahkemeleri nezdinde dava açılmamış ise takdir edilen değerler kesinleşecek. Takdir komisyonu kararlarına karşı vergi mahkemeleri nezdinde dava açılmakla birlikte esasa ilişkin bir karar verilmedikçe takdir komisyonu kararlarının uygulanmasına devam edilecek.
Açılan davalar sonucu vergi mahkemelerince takdir komisyonu kararının iptali yolunda karar verilmiş olması halinde; Danıştay nezdinde temyiz konusu yapılması uygun görülmeyen kararlar için takdir komisyonlarının derhal toplanarak yeni bir karar vermesi, Danıştay nezdinde temyiz konusu yapılması uygun görülen vergi mahkemesi kararları için idari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca gecikmeksizin işlem tesis edilmesi, bu sürenin hiç bir şekilde
30 günü geçmemesi, bu süre içerisinde vergi mahkemesi kararları göz önünde bulundurulmak suretiyle takdir komisyonlarınca derhal yeniden takdir yapılması gerekmekte. Yeniden yapılacak takdirlerle ilgili takdir komisyonu kararları , gerekçeli olacak ve gerekçede asgari ölçüdeki arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin vergi mahkemesi kararı dikkate alınarak belirlendiği açıklanacak.
Vergi mahkemesince takdir komisyonu kararları üzerine kısmen iptal, kısmen tasdik kararı verilmesi halinde, kararın iptal edilen kısmı için yukarıda belirtilen açıklamalara göre işlem yapılacak. Bu durumda takdir komisyonları sadece iptal edilen değerler hakkında karar verecekler. Takdir komisyonu kararlarının tasdik edilen kısmının uygulanmasına devam edilecek. Vergi mahkemesi kararları üzerine yeniden takdir edilen değerlerin Danıştay’dan nihai karar alınıncaya kadar uygulanmasına devam edilecek.
Vergi mahkemeleri veya Danıştay nezdinde dava açılması halinde, bu mercilerden kararların süratle alınmasını temin etmek için belediyeler ve valilikler, savunma ve dava dilekçelerinin adı geçen mercilere mümkün olan en kısa süre içinde ulaştırılmasını sağlayacaklar. Arsa takdir komisyonu kararlarına karşı açılacak davalarda muhatap, karara iştirak eden belediye olacaktır. Danıştay’ın kesin kararı (veya vergi mahkemesinin kesinleşen kararı) başka belediyeleri de ilgilendirdiği takdirde, kararın birer örneği ilgili belediyelere gönderilecektir.
7 EYLÜL 2021’E KADAR DAVA AÇILABİLİR
Görüldüğü üzere, İdari Yargılama Usul Kanununa göre, vergi işlemlerinde dava açma süresi 30 gün olarak belirlenmiş.
Bu süre emlak vergisi değerlerine ilişkin kararların, kurum ve kişilere tebliği ile başlamakta. Dolayısıyla bazı yayın organlarında dava açma sürelerinin Temmuz ayında biteceği yönündeki bilgilendirmeler doğru değil. 30 Haziran 2021 itibariyle askıya çıkmış olan bu değerlere karşı vergi mahkemelerinde dava açma süresi 30 gün olduğu için 30 Temmuz’a kadar dava açılması gerekiyor. Ancak, dava açma süresi 20 Temmuz’da adli tatilin başlaması nedeniyle kendiliğinden 1 Eylül’e ve yasa gereği adli tatilin son gününe denk gelen süreler için 1 hafta uzaması ile 7 Eylül’e uzamış oldu. Yani emlak vergi değerleri ile ilgili olarak son dava açma süresi 7 Eylül olacaktır.
Daha önce 2017 yılında belirlenen ve 2018-2019-2020-2021 emlak vergisine temel oluşturan değerlerde de yine böyle artışlar yapılmış, ancak açılan ciddi sayıda vergi davası ve vatandaş tepkisi sonrasında Emlak Vergisi Kanununa eklenen geçici madde ile; 2018-2019-2020-2021 yılları için de takdir komisyonunca belirlenen çok yüksek değerlerin %50’den fazla artırılamayacağına ilişkin 7061 sayılı Kanun ile 1319 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenerek sorun giderilmiş ve açılan davalar da vergi mahkemeleri tarafından konusuz bırakılmıştı.
“GEÇİCİ MADDE 23- Takdir komisyonlarınca 2017 yılında 2018 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri, 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin %50’sinden fazlasını aşması durumunda,
2018 yılma ilişkin bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında, 2017 yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin %50 fazlası esas alınır. Takip eden 2019, 2020 ve 2021 yıllarında 29 uncu madde kapsamında bina ve arazi vergisi matrahları ile asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri bu şekilde belirlenen değerler üzerinden hesaplanır. Emlak vergi değeri veya asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri esas alınarak uygulanan vergi, harç ve diğer mali yükümlülükler için de birinci fıkra hükümlerine göre belirlenen değerler dikkate alınarak uygulanır. Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
İlginizi çekebilir: 2022 Yılı Vergi Oranları
YENİ BİR YASAL DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR
Dört yıl önceki düzenlemeye benzer bir düzenlemenin, bu yıl bitmeden çıkarılmasında ve artışa sınır getirilmesinin kalıcı hale getirilmesinde fayda var. Aksi halde, emlak vergisi mükellefleri çok yüksek vergilerle karşı karşıya kalacaklar veya dava açmak için mahkemelere yeni iş yükleri yaratacaklardır. Daha da ötesi, emlak vergisi değerlerinin takdir komisyonlarınca dört yılda bir artırılması hususunun tekrar gözden geçirilmesi ve daha adil bir yaklaşım gösterilerek, ilgili yerlerin rantı ve ilgili belediyelerin verdiği hizmetlerle de karşılaştırılarak belirlenmesi daha doğru olacaktır.
Emlak vergisinin temel amacı veya karşılığı sağlıklı ve yerinde yerel hizmetlerin alınmasıdır. Bir nev’i servet vergisi olan emlak vergisi ülkemizde yıllardır tartışma konusu olmakta ve tepkilere yol açmaktadır. Bu vergiye ilave olarak ayrıca getirilen değerli konut vergisinin de emlak vergisiyle birleştirilerek daha adil ve uygulanabilir bir vergi olması vatandaşın yıllardır bir beklentisi olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Son yıllarda, mücbir sebep olarak kabul edilen Pandemi koşulları nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar da göz önüne alındığında, vatandaşın haklı taleplerini karşılama beklentisinin daha da artacağı bilinmelidir. Çünkü, emlak vergisinde meydana gelen artışlar dört yıl içerisinde meydana gelecek başka (değerli konut vergisi, veraset ve intikal vergisi v.b.) bir çok verginin de haksız artmasına yol açacaktır.
TALHA APAK / PARA
Yeminli Mali Müşavir