BİBERİYE Akdeniz havzasına özgü, çok yıllık yaprak dökmeyen bir bitki. Literatürde bu sihirli bitkiye ‘Rosmarinus officinalis’ deniyor. Mevsiminde pembe, mor, beyaz veya mavi çiçekler ile iğne benzeri yapraklara sahip. Batı’da raflarda ve sağlık mağazalarında çok rastlanan bitki gruplarından biri. Kimi bitkisel takviyelerin formülüne de giriyor. Bu bitkiye, genel olarak ‘kuşdili’ adını verenler de var.
Tazesi acımsı, burucu bir tada sahip. Dünyanın tanınmış gurme mutfaklarında çorbalara, soslara, güveçlere, kızartmalara ve dolmalara harika bir tat ve aroma katıyor. Hem taze hem de kurutulmuş yaprakları çeşitli formlarda kullanılabiliyor.
Bu bitkiden daha çok uçucu yağ ya da konsantre edilmiş sıvı özüt elde ediliyor.
İÇERİĞİ ÇOK ZENGİN
Biberiyenin ilginç sağlık yararları arasında hafızayı artırma, ruh halini iyileştirme konusu hemen dikkat çekiyor. Bu özelliği kadim zamanlardan bu yana biliniyor.
Son yıllardaki alzheimer etkenlerini ve kanser riskini düşürdüğü iddiaları ise bazı araştırmalarda derinlemesine incelenmiş ama asla bir ilaç değil.
İltihabı azaltma, ağrıyı hafifletme ve bağışıklık sistemini güçlendirme özelliğinin daha belirgin olduğu söyleniyor. Ayrıca, detoks amaçlı uygulamalarda vücudun kan dolaşımını uyarıyor, bakteriyel enfeksiyonlardan korunmaya yardımcı oluyor. Son araştırmalar erken yaşlanma ve bunamayı önlemede medikal tedaviye yardım ettiğini göstermiş.
Eski Romalılar, Yunanlılar ve Mısırlılar bu bitkiyi asırlar boyu kutsal kabul etmişler. Akdeniz mutfağında özel bir yeri var. İspanyol ve İtalyan mutfak kültüründe de çokça kullanılıyor. Yüksek diyet lifiyle bazı rahatsızlıkları gideriyor, çeşni amaçlı beslenmede düşük sodyum düzeyiyle dikkat çekiyor. Vücuda yararlı bileşikler açısından oldukça zengin. Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı’na (USDA) göre taze biberiye, oldukça yüksek vitamin ve antioksidan rezervine sahip. Başlıca vitaminlerin yanı sıra, yüksek ‘tiamin’ ve ‘folat’ içermesiyle de araştırmacıların dikkatini çekiyor. Magnezyum ve kalsiyum başta olmak üzere yeterli miktarda demir içeriyor. Asıl zenginliği ise süper antioksidan ve anti-aging olarak bilinen ‘diterpen’, ‘karnasoP, ‘rosmarinik asit’ içeriğinden geliyor. Uçucu yağlardan ‘sineoP, ‘camphene’, ‘borneol, ‘izo-borneol’ hemen dikkat çekiyor, biberiyenin değerini olağanüstü arttırıyor. Bu son maddeler özellikle parfüm ve kozmetik endüstrisindeki ürünlerin de önemli bileşenleri arasında.
KULLANIM ALANI GENİŞ
Biberiyeden elde edilen yağ ilaç ve kozmetik sektöründe önemli önemli bir yere sahip.
Bazı araştırmacılara göre biberiye yağı sağlıklı saç büyümesini arttırıyor, olası saç dökülmesini azaltıyor, saç beyazlanmasını hissedilir biçimde yavaşlatıyor. Antik çağlardan bu yana çoğu özellikleri bilinen bu bitki, saçlardaki kepeklenmeyi ve aşırı saç dökülmesini dikkate değer biçimde önlüyor. 2016’da yayınlanan karşılaştırmalı bir klinik çalışmada biberiye yağının yüzeysel saç hacmini artırarak ‘alopesi’ (kellik düzeyinde saç dökülmesi) vakalarını tedavi etme konusunda çok etkili olduğu gösterilmiş.
Ayrıca yaşlılarda bilişsel aktiviteyi hissedilir düzeyde uyarıyor. Biberiyedeki ‘karnosik asidin 2016’da yapılan kapsamlı bir araştırmada sinir hücrelerindeki oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olduğu ve sinir sistemini etkilediği gösterilmiş. Ayrıca detoks özelliğiyle karaciğeri de koruduğu iddialar arasında.
Bir başka kanıtlanmış özelliği ise kronik anksiyete ve depresyon üzerinde sakinleştirici etkisi. Bu konuda stres hormonu kortizol düzeyini etkilediğine ilişkin çok sayıda bilimsel yayın var.
Medikal ilaçların formülüne girmese de bu önemli bir gelişme. Bazı bakteriler üzerinde etkili olması, bağışıklığı güçlendirmesi de derinlemesine yapılan araştırmalar arasında. Bunlar yeterli kanıtlarla bütünüyle henüz literatüre tam yansımış değil. Batılı .araştırmacılar kimi kanser türlerine yol açan ‘co-carcinogens’ (kansere neden olan maddeleri) yok eden bileşikleri bu bitkiden izole ettikleri iddiasındalar. Bu iddianın temelinde biberiyede çokça bulunan ‘kuinon’ (quinone) adlı maddenin sağaltıcı etkileri gösteriliyor. Son yıllarda Kanada’da yetişen ve soğuk sıkım yoluyla elde edilen yağı kapsüllere konan oldukça pahalı ‘Evening Primrose’ bitkisinin güçlü rakiplerinden ve çok daha ekonomik alternatiflerinden biri.
SIRADAN BİR BİTKİ DEĞİL
Bugün bizde saksılarda öylesine yetiştirilen ya da kırsal topraklarda baharat niyetine toplanan biberiyenin kültüre alınmış türlerini Fransa, İtalya ve Afrika’nın kuzeyinde yer alan ‘Atlas Ülkeleri’nde görüyoruz, özellikle Fransa biberiyeden izole edilen çeşitli maddeleri yağ ve toz halinde ihraç ediyor.
En büyük müşterileri bitkisel takviye üreticileri ve kozmetik sektörü. Başta ABD olmak üzere, Avrupa ve Uzakdoğu’daki kullanıcılar ise mevcut talebi olağanüstü artırmış dürümdalar. Amerika’daki ‘Ulusal Kanser Topluluğu’ (National Cancer Society) bu bitkiyi ‘araştırılmaya değer bitkiler’ kategorisine alarak incelemeye başlamış. Son yıllarda karaciğer hastalıklarında izine bağlı bitkisel takviye özelliği üzerinde de duruluyor. Diğer kullanım yerleri de şaşırtıcı derecede zengin. Raf ürünlerinin çoğunda daha basit formları özüt olarak yer alıyor. Bunların birkaç örneğini ihraç amaçlı hammadde hedefi olarak pratikte şöyle sıralayabiliriz:
• Saç dökülmesi (alopesi) şampuanlarında aktif madde
• Saç beyazlığını giderici losyon ve toniklerde takviye
• Bazı süs bitkileri için böcek uzaklaştırıcı spreylerde katkı maddesi
• Mikrop önleyici bitkisel formüllerden oluşmuş preparatlarda tamamlayıcı ajan
• Bitkisel karaciğer takviyeleri ve koruyucularında yardımcı katkı
• Detoks ürünlerinde bitkisel orijinli aktif madde
• Antimikrobiyal takviyeli koruyucu sağlık çaylarında ana bileşen
• Ciltte sivilce ve akne başta olmak üzere leke giderici kremlerde etkin madde
• Parmaklarda soğuktan oluşan kılcal damar sorunlarına alternatif çözüm
• Anti-aging olarak kırışıklık kremlerinde önemli aktif madde
• Cilt sağlığı yağlarının formülünde yardımcı madde
• Bellek sorunlarında bitkisel takviye
• Aromaterapi şeklinde uygulandığında alzheimer takviyesi
• Jojoba yağıyla inceltilerek kullanıldığında enerji arttırıcı ajan
• Hücre yenileyici bitkisel ürünlerde tonik olarak.
Türkiye’de tüm bu konular derinlemesine araştırılarak ‘Anadolu orijinli biberiye özütü’nün ticari formlarının standartlara uygun koşullarda ihraç edilmesi düşünülebilir.
Bitki gerekli işlemlerden sonra ‘konsantre özüt’ olarak dünya pazarlarına açılabilir. En önemli tercih kriteri bitkinin yetiştiği toprakların kirlenmemiş olması. Türkiye’nin henüz bozulmamış endemik florası bu bitkinin doğrudan ya da işlenmiş olarak ihracatını son derece kolaylaştıracaktır.
Devamlı müşteriler arasında özellikle yağını tercih eden kozmetik sektörü var. Yakın gelecekte bu bitkiden elde edilmiş diğer formları da ihraç edilebilir. Yasal izinler alındığında iç pazarda da önemli bir yer kazanacağı görülüyor. En önemli husus ise bu tür takviyelerin asla medikal ilaç yerine geçmediğini bilerek hareket etmek.
NUR DEMİROK