Üniversite adayları ve meslek seçimi
Bu yıl Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi’ne neredeyse 2 milyona yakın aday başvurdu. 1 milyon 805 bin 433’ü YGS’ye girecek. Bu adayların 55 bin 82’si Sınavsız Geçiş hakkı için 2012 ÖSYS’ye başvuruda bulundu.
783 bin 854 aday ise bu yıl liseden mezun oluyor. Daha önce bir üniversiteye yerleşip, tekrar şansını deneyen aday sayısı ise 728.772
Yani yarım milyonu aşkın aday daha önce girdiği üniversiteleri beğenmeyip, tekrar şansını deniyor.
Bu sayısal verilerin ne kadar doğru olduğunu geçen hafta cuma günü gittiğim Antalya’da bir kez daha gördüm. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin daveti üzerine ilde üniversite sınavına hazırlanan adaylara “Sınava giden yolda hedeflerini belirleme ve mesleğini seçme” yönünde birkaç saati alan bir görüş alışverişinde bulunduk. Çoğu lise son sınıf öğrencisi. Gelecekleri konusunda pek de umutlu olmayan, ailelerinin kendilerine çizdiği doğrultuda kaderlerine razı bir grupla karşılaştım.
Önlerine konulanla yetinen, klasik meslekler dışına pek de çıkmaya eğilimli olmayan bir gruptu. Aralarında baba mesleğini bilinçli olarak tercih eden, merak ettiği mesleği öğrenmek için stajlar yapanlar da vardı. Ama genel tablo Türkiye’de sınava giren diğer adaylardan pek farklı değildi. Yani bir üniversite olsun da, neresi olursa olsuna razı gelen, sınava endeksli stresli ve gelecek kaygılı genç bir kitle.
Dinleyeciler arasında olan bir anne ayağı kalkarak, “Ben küçükken hep kuaför olmak istedim, babam bu meslek mi diyerek beni başka mesleğe yönlendirdi. 50’ime geldim kuaförlük hala içimde ukte” diyerek gençlere sevdiği mesleklerin eğitimlerini almaları gerektiğini tavsiye etti.
40 yıllık bir öğretmen ise, gençlerin meslek seçiminde ailelerin yanı sıra en büyük rolün öğretmenler olduğunu belirterek, “Öğretmenler ışık saçmalı, gençleri aydınlatmalı” diyerek yüzlerce gence önemli bir ders verdi.
Bu yıl olduğu gibi geçmişte de sınava girenlerin neredeyse yarıya yakını bir üniversitede okurken şansını tekrar deneyenlerden oluşuyor. Orada da söylediğim gibi sınavı kazanmak zor değil aslında. Çünkü her 3 öğrenciden biri bir lisans programına yerleşebiliyor. Zor olan istediği meslek dalında eğitim almak, kendine uygun mesleği seçmek. Burada da iş rehber öğretmenlerin yanı sıra tüm öğretmenlere ve aileye düşüyor. Liselilerin ilgi, yetenek ve istekleri doğrultusunda severek yapacakları mesleği seçmeleri için iyi rehberlere ihtiyaçları var.
Tatilde ödev yok
Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, öğretmenlere sömestr tatili boyunca ödev verilmemesi gerektiğini söyledi. Öğretmenlere “Sevgili öğretmenlerim, çocuklarımıza tatilde lütfen ödev vermeyin” diyerek ricade bulundu.
Kocabıyık, öğretmenlere çocuklar adına şöyle seslendi: “Küçücük omuzlarına yük vermek yerine yüklerini bu tatil aracılığıyla boşaltmalarına fırsat verin. Bırakın çocuklar tatilin ve dinlenmenin keyfini doya doya yaşasın. İzin verin yepyeni heyecanlarla ve yeniden öğrenmeye hevesli bir şekilde karşınıza gelsinler. Ve tabii ki siz de tatilin tadını doyasıya çıkarın. Bol bol dinlenin ve 15 günü fırsat bilip yenilenin… Çünkü çocuklar 15 gün sonra yine, yeni sorularla karşınıza çıkacak. Onlara yetişmek için siz de kendinize yatırım yapın, yenilenin ve alanınızdaki yenilikleri takip edin.”
En yetkili yerden ödev verilmemesi yönünde uyarı varsa, herhalde öğretmenlerimiz bu ricayı kulak arkası yapmamışlardır.
İstanbul’daki liselerin durumu
İstanbul Kültür Üniversitesi, 3 yıldır çok önemli bir projeye İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile imza atıyor. YÖNVER Projesi ile ÖSYM’nin verilerini alarak, okulların akademik başarılarını ölçüyor, sistemli bir şekilde dönemsel çalışmalar yapıyor. Liselerin nerelerde başarılı, nerelerde başarısız olduğunu, öğrenciler hangi seviye grubundan geldiğini belirliyor. Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, “Önümüzdeki yıllarda durumu zayıf liselerde aksayan noktaları inceleyeceğiz. Mevcut durumu korumanın yanı sıra durum iyileştirmeleri de yapacağız. Amacımız performans ölçmek” diyerek çalışmada amaçlarını özetliyor.
2009-2010 eğitim yılından bu yana YÖNVER Projesi kapsamında birçok çalışma yürütüldü. Bu anlamda İstanbul’daki liselerin tomografisi çıkarıldı. Lise tomografisi ile İstanbul’daki liselerin üniversite sınavlarındaki başarısı incelendi. İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Dursun Koçer, “Bilgiyi üreterek halk ve kuruluşlarla paylaşmak istiyoruz. Uyguladığımız bu proje ile zümre bazlı çalışmalar da yapacağız. Örneğin bir okul matematikte 7. sırada, Türkçe’de 27. sırada ise okulların idarecilerine ulaşacağız. Yaptıkları çalışmaları göstermelerini isteyeceğiz. Onların zayıf yönlerini destekleyeceğiz” dedi. Başarılı zümrelerin başarısız olanları destekleyeceği projede hedef ise akademik başarıyı arttırmak olacak.
Nuran Çakmakcı