Türk(süz) Dış Politikası ve Doğu Türkistan…
İdeolojilerin tanımları değişmese de coğrayaya göre uygulanma şekilleri farklılık göstermektedir. Değişen coğrafyalara bakıldığında ise mutlaka siyasi ve ekonomik olarak zulüm altında olan ve kendi iradesini ellerinde tutamayan halkların bulunduğu coğrafyalar olduğu görülür. Bu görüşümüze dayanak olacak birçok yer bilinir ama söz konusu Türkiye olunca Türkiye Türkler’inin bu konuda ki yönlendirilmesi, maalesef bu coğrafyaların bilinmesini ve bilinsede gerekli sahiplenme güdüsünün oluşmamasını sağlamıştır.
Bu talihsiz coğrayların tüm dünyadaki öncülüğünü sanırım Doğu Türkistan yapar. M. ö 200 ‘lü yıllardan itibaren 18. yy ‘ın ortalarına kadar onlarca bağımsız Türk devletine vatan olan Türkistan coğrafyası ne yazıkki 19 ve 20. Yy da renkleri ve tenleri farklı ancak ideolojileri aynı olan SSCB ve Kızıl Çin ‘in Kominizm baskısı altında ezilmiş ve bir olan Türkistan Doğu ve Batı diye ikiye ayrılmıştır. Günümüzde Batı Türkistan toprakları hala Rus etkisi devam etsede asli sahibi olan Türk Milletinin elindedir. (Kazakistan,Türkmenistan,Tacikistan, Kırgızistan)
Doğu Türkistan’ın, ülkemizde de çoğu insan tarafından özgürlük duayeni olarak bilinen Mao tarafından uğradığı zulüm ve soykırım,ölen bir hayvanın aranan hakları kadar insanımızın ilgisini çekmemektedir. Ülkemizde terörden hüküm giymiş hainin,Avrupa’dan gelen en düşük seviyede ki bürokratın hatta gazetelerin baş sayfalarına geçen mankenlerimizin yatak maceralarının bile değer olarak ardındadır Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm. Çin’le son dönemde sınırsız yapılan ticaret potansiyelimi,küresel krizi ucuz Çin mallarıyla geçiştirme politiikasımı bilinmez ama Türk Milleti belkide hiçbir döneminde bu denli bir iki yüzlü dış politika ve millet olarakda bu kadar derin bir uyku süreci yaşamamıştır. İçte Türk demenin bu denli tehlikeli olduğu bir süreci yaşarken dıştaki Türkler ile ilgilenmek siyasette ne denli ses getirir bilinmez ama Doğu Türkistan’da ki soydaşlarımızın çığlıklarını duymak ve dünya kamuoyunda duyuyarak orada ki zulmün sona erdirilmesini sağlamak bir ahde vefa borcumuzdur. Dış politika çizgimiz ne yazık ki Batıya o denli bağlıdır ki Doğuyla ilgilenmemize hatta doğuya dönmemize bile müsaade etmemektedir. Doğu ile olan kısmi ilişkiler ise Türk Dünyası’ndan kopuk, daha çok Arap Dünyası’yla olan ekonomi ve petrol ilişkilerine bağlıdır. Filistin ile sınırlı olan doğu anlayışımız Türkistan’a gidecek kadar samimi ve cesur değildir. Yıllarca ‘aman biz daha kendimizi kurtaramadık açımızı doyuramadık maceraya gerek yok’ cevaplarının ilgisizliğinde kalan ve sanki ülkemizle ilgilenmek dışarıyla ilgilenmemekle olur saçmalığına bağlanan bu dış Türk ilgisizliği ,savunanları çoğu kez Türkçü Turancı ve kafatasçı yapmıştır. Türk gencini ve öğrencisini gerçekçi dış politika diyerek 50 yıldır AB ye odaklayan ve sonuç alamayan zihniyet,bu zamanı Orta Asya ve Türk coğrafyalarına ayırsa idi şuan petrol ve doğal gaz gibi en çok dışa bağımlı olduğumuz kaynakları sorunsuz alacak,sağlam bir Dış güç desteği olacak,hiç birini yapamasa da tarihe karşı olan sorumluluğunu yerine getirecek ve belkide daha az masum soydaşımızın ölmesine neden olacaktı. Ülkemizden çok daha sağlam bir dış politika çizgisi olduğu kesin olan Rusya ve Çin’in neden o coğrafyayı ısrarla bırakmadığı ve tüm insani değerleri karşısına alarak milyonlarca Türk’ü neden ısrarla yok ettiğini düşünen her beyin fazla zorlanmadan o bölgenin gelecek yüzyıldada zenginlik kaynağı olduğu sebebine bağlayacaktır. İç siyasette kullanılamayacak kadar uzak görüldüğündenmidir yoksa zihnimizde bir Avrupalı kadar sıcak yer edinemediğindenmidir bilinmez ama Doğu Türkistanın günümüze kadar dışlanan acısı hepimizin sorunudur. Filistinde ki duyarlılığımızın çok daha azını-çok daha fazlasını hak etsede- Doğu Türkistan’a göstersek meselenin dünyanın gündeminde daha fazla olacağı kesindir. Ağıtlar yakın ,gemiler gönderin,filimler çekin demiyorum haşa ama en azından insanımızın haberi olması ve dua etmesi için bir çaba gösterin. Tüm dünyanın gözüne sokarcasına yaşanan Urumçi katliamının bile bir iki günle sınırlı gösterimi,siyasetçilerimizin ise basından çok daha hızlı söylemlerini azaltması, sonra tamamen unutması insanımızda oluşan merakın yada tepkinin hızla yok olmasına sebep olmuştur. Hiç bir yönüyle kültürümüzde ortak bir payda bulamayan devletlerin politikalarına ve planlarına eş başkan olan siyasetçilerimiz tamamen milli bir dış siyaseti ne zaman oluşturacaklardır. Doğu Türkistan şu satırların yazıldığı saatlerde bile evlerine girecek Çin polisinin kimleri hangi sebeple alacaklarını ve hangi Çin işkencesine maruz kalacaklarını düşünmektedirler. Öldürmekle bitiremeyeceğini anlayan Çin zorunlu kürtajla Türk insanı üzerinde Nazileri bile kıskandıracak yöntemler uygulamaktadır. İdeolojilerinde halkların kardeşliği ve sınıfsız toplum temellerini işleyen her iki faşist güç (SSCB,Çin) uyguladıkları insanlık suçlarını hangi devlet ideolojisine yada dine sığdırmaktadırlar. Bunlara sessiz kalanlar hangi Avrupa yasasını yada hangi muhafazakar siyasetlerini gerekçe göstermektedirler.
Doğu Türkistan biz Türkler için her katliamda hatırlanacak uzak bi diyar değildir. Gitmesekte sıcaklığını ve havasını içimizde duyduğumuz, damarlarımızda akıttığımız ,insanını kardeşimizden daha uzak görmediğimiz öz vatanımızdır. Tarihin sorumluluğu ve kültürümüz emri ile Doğu Türkistan’a sarılmak,ölen her Türkün ve müslümanın kabrini gönlümüzde bulmak her Türkün vazifesidir. Türklük bilinci ;siyasetin ve basının seyyar kıblelerinde namaza durmayan,kıblesi, Kabesi , dili ve kültürü bir olan imanın ürünüdür. Rabbim Türk milletini; hangi ideoloijiyle gelirse gelsin uğrayacağı tüm kötülüklerden korusun. .
Murat Çıtak
Tarih Öğretmeni