KORONAVİRÜS pandemisi dünyada kontrol altına alınmaya çalışılırken, bilim insanları da bu virüse çare bulmak için uğraşıyor. Çalışmaların odağında ilaç ve aşı geliştirme çalışmaları var. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 30 Nisan itibariyle dünya çapında 102 tane Covid-19 aşı geliştirme çalışması yürütülüyor. Bunlardan 94’ü “klinik öncesi” çalışmalarken, sekizinde ise insan deneylerine geçildi. Oxford Üniversitesinden Osaka Üniversitesine, Sanofi Pasteur’den Pekin Biyoteknoloji Enstitüsü’ne kadar onlarca üniversite, araştırma enstitüsü, ilaç şirketi ve biyobiyoteknoloji şirketi koronaya çare bulmak için uğraşıyor.
Aşı araştırma-geliştirme çalışmalarında rekabet öylesine büyük ki ABD ile Çin arasında siber aşı savaşı bile çıktı. Çinli hacker’ların ABD’de yürütülen aşı araştırmaları bilgilerini çalmak için bilim adamlarının bilgisayarlarına siber saldırı başlattığı iddia edildi.
Dünyada yürütülen Covid-19 aşı çalışmalarında ipi kimin göğüsleyeceği bilinmiyor ama kim finişe ilk varırsa varsın bulunan aşıyı 6 milyar insana ulaştırmak öyle kolay değil. Bu yüzden şirketler arası ve milletlerarası işbirliklerinin gerektiği konusunda uzmanlar hemfikir. Ayrıca bulunan aşı ilk hangi ülkede uygulanacak? Bu soru bile başlı başma uluslararası bir kriz çıkması için yeterli.
Zira geçtiğimiz günlerde Fransız aşı şirketi Sanofi Pasteur’un aşıyı bulması halinde ABD pazarına öncelik verileceğini açıklaması, Fransa yönetimini kızdırdı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Sanofi’nin üst düzey yetkililerini Elysee Sarayı’na çağırdı.
“KENDİ AŞIMIZI BULMALIYIZ”
Bütün bu örnekler her ülkenin kendi aşı çalışmasını yapmasını zorunlu kılıyor. Bu yüzden Türkiye de kendi aşı çalışmasını yapıyor. TÜBİTAK desteği ile oluşturulan “Covid-19 Türkiye Platformu” çatısı altında halen 25 farklı üniversite, sekiz kamu araştırma kurumu ve sekiz firmadan toplam 225 araştırmacı, aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları yürütüyor. Bunlardan sekizi aşı ile ilgili çalışmalar.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Covid-19 Türkiye Platformu” altında yürütülen aşı çalışmalarının üçünde hayvan deneyleri aşamasına gelindiğini söylüyor. “Yılsonunda en azından insan deneylerine geçebileceğimiz aşı alternatiflerinin elimizde olmasını bekliyoruz” diyen Varank, şu açıklamaları yapıyor:
“Covid-19 ile mücadelede bilim ve teknoloji temelli bir yaklaşımı takip ediyoruz. TÜBİTAK ve enstitüleri çalışıyor. Projelerimiz başarıyla devam ediyor. Bunların içinde sekizi aşı projesinin yılsonunda klinik öncesi süreçlerinin tamamlanmasını öngörüyoruz. Bazı aşı projelerinde daha erken sonuçlar da elde edebiliriz. Projelerden birinde hayvan deneyleri aşamasındayız, diğer iki projede de yakın zamanda bu deneyleri başlatacağız.”
“FAZ 3 EN ERKEN EYLÜL 2021’DE”
Türkiye’de Haziran ayında hayvan deneylerine başlanması beklenen aşı projelerinden biri Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören önderliğinde yürütülüyor. Başında bulunduğu Boğaziçi’ndeki laboratuvarda 10 yıldır kanser araştırmaları, kök hücreler ve genetik tasarım deneyimlerine yoğunlaşan Özeren ve ekibi, Türkiye’de ve Japonya’da patentlenmiş ‘mikrokürecik’ teknolojisini geliştirdi. Özören ve ekibi şimdi bu teknolojiyi koronavirüs aşısına uygulamak için çaba gösteriyor. Haziran başında hayvan deneylerine başlamak istediklerini söyleyen Özören, “Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protein mikrokürecik teknolojisi bize ait ve daha önce hayvan deneylerinde başarılı olduğunu gördük. Bu yönden elimizin çok güçlü olduğunu düşünüyorum. En iyi ihtimalle Faz 3 çalışmalarına Eylül 2021’de gelmiş oluruz” diyor.
Halen aşıyı geliştirdikleri laboratuvarı Boğaziçi Üniversitesi’nin fonlarıyla kurduklarını, 10 yılda TÜBİTAK hibeleri, Boğaziçi iç hibeleri, Kalkınma Bakanlığı ve DPT fonlarından 80 milyon TL’lik bir kaynak kullandıklarını belirten Özören, koronavirüs aşısıyla ilgili kaynak alternatiflerini şöyle anlatıyor:
“Farede pek çok şeyi tedavi edebiliyoruz ama insana giderken, laboratuvar koşullarında, örneğin 1000 insan için aşı üretecek kapasitemiz yok. Biyoreaktörlerde yapılması gereken kısımları var. Ocak sonrası Faz-1, Faz-2, Faz-3 ve insana verilecek preparatların çalışılması için Türkiye’de biyoreaktör kapasitesi bulunan özel şirketlerle işbirliği yapmalıyız. Üretim için en az 6 milyon euro’ya ihtiyaç var. Geçen hafta patentlerimizin ticarileşmesi için bir start-up şirketi kurduk. Yatırımcılarla işbirliği yapmak istiyoruz. Yatırımcılarla konuştuğumuzda ‘Faz 1 yani insan deneyi aşamasını yapın, öyle bakalım’ yani ‘Siz pişirin biz yiyeceğiz’ diyorlar. însan çalışmaları için 10 milyon euro’ya ihtiyaç var. Ben dünyayı kurtaran Türk olmak isterim, aşıyı da insanlığa ücretsiz vermek isterim ama masrafları kim karşılayacak?”
HANGİ AŞAMA, NE DEMEK?
Aşı çalışmalarında klinik öncesi çalışmalar tamamlandıktan sonra hayvan deneylerine geçiliyor. Genellikle bunlar altı ay sürüyor. Hayvan deneylerinde verilen virüs parçalarına immün yanıtının oluşup oluşmadığına bakılıp, aşı prepekatmın doz testleri yapılıyor. Hayvan deneyleri başarılı olursa, klinik denemelerine başlanması için Faz-1 aşamasına geçiliyor ve bundan sonraki aşamada tüm sonuçlar Sağlık Bakanlığı’na bağlı TÜSEB’e aktarılıyor. Faz 1’de 10-15 kişiye verilen aşı örneğinin zarar verip vermeyeceği, olası yan etkileri araştırılıyor. Doz takibi yapılıyor. Faz-1 başarılı olursa 100-200 kişiyle çalışılacak Faz-2’ye geçiliyor. Faz-2 çalışmasında aşı verilen insanların sağlık durumları, kan değerleri ve biyokimyasal değerlerine bakılıyor. Aşı verildiğinde takip edilmeleri gerekiyor. Belli sürelerde hastanede kalıyorlar veya rutin örnek alınıma hastaneye gidiyorlar. En az üç ay süren bu aşamadan sonra Faz 3’e geçilerek aşı hazır hale geliyor. Üçüncü ve son aşamada ise aynı işlem, birkaç bin denekle tekrarlanıyor. Tüm bu süreç, aylar ve hatta yıllar alabiliyor. Klinik safhaları geçen aşının üretilmesi için özel tesislere de ihtiyaç var.
ÜRETİM NASIL OLACAK?
Türkiye, Osmanlı’dan gelen bir mirasla uzun yıllar kendi aşısını üretti. Ancak geçtiğimiz yıllarda insana yönelik aşı üreten tesisler ve hıfzıssıhha enstitüleri kapatıldı. Maalesef Türkiye bugün 13 aşıyı ithal ediyor. Öte yandan, hayvan aşıları üreten üç tesis bulunuyor; Dollvet, Atafen ve Ceva. Bunların bu dönemde Sağlık Bakanlığı izniyle ve denetimiyle insan aşısı üretimi üretmesi gündemde. Ayrıca TÜBİTAK desteğiyle bazı firmalar da altyapılarını kurup, bioreaktörlerini (biyolojik proseslerin kontrollü ortamda üretilmesini sağlayan cihazlar) hazırladılar. Prof. Özören, Türkiye’de bioreaktörü olan firmalardan biriyle üretim ortaklığı için konuştuklarını, hayvan aşısı üreten firmalarla da işbirliği için konuşacaklarını söylüyor. Özören, “Türkiye’de aşı üretime kabiliyeti ve kapasitesi var. Yeter ki yatırımcılar bize güvensin. Aşı geliştirme çalışmalarımızda sonuna kadar gitmek istiyoruz. Halen aşı geliştirme ve üretim olimpiyatlardayız. Daha önce nice başarılar kazandıysak, bu başarıları tekrarlayabiliriz” diyor.
32 KİŞİLİK EKİP ÇALIŞIYOR
Ege Üniversitesi (EÜ) İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi’ndeki (ARGEFAR) Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu içinde bulunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mert Döşkaya üniversite, özel ve kamu kurumlarından 32 kişilik bir ekiple çalışmalarını yürüttüklerini söylüyor. Covid-19’dan korunmak için yerli DNA aşısı geliştirmek amacıyla çalıştıklarını söyleyen Döşkaya, “Çalışmalarımızın ilk aşaması olan aşı antijen tasarımını tamamladık. Bu gen parçaları ile oluşturacağımız DNA aşılarının etkinliğini belirleyip dört ay içerisinde hayvan modeline uygulamayı planlıyoruz. Kuvvetli koruyucu immün yanıtı uyardığını belirlediğimiz DNA aşısı ile en kısa zamanda insanlarda klinik çalışma gerçekleştirmek istiyoruz” diyor.
“ORTAKLIK YAPANLAR VAR”
Ağırlıklı üniversitelerde yapılan aşı çalışmalarında en önemli partnerlerden biri de ilaç şirketleri. Türkiye’nin ilk yerli aşı geliştirme çalışmalarına başlayan Keymen İlaç’m eski ortaklarından Dr. Mutlu Topal, dünyada yüze yakın aşı çalışmasının sürdüğünü söylüyor. Emre Ecza İlaç Sanayi Genel Müdürü Topal, yeni şirketinde aşı geliştiren bazı ekiplerle birlikte hareket ettiklerini belirtiyor ve şöyle bir değerlendirme yapıyor:
“Halen dünyada aşı çalışması yapanların bir kısmı SARS ve MERS salgınları için de Yeni virüs, eskisine çok benziyor. Bu yüzden çok iyi tanımlanmış durumda.
Raftaki birçok çalışma gündeme tekrar alındı. Yeni çalışmaya başlayanlar da var. Bazı yabancı firmalar ortaklık yaptılar. Aşı bulunsa bile bütün dünyaya eş zamanlı yetişmesi mümkün değil. Ar-Ge ortaklığı kuranlar var. Üretim aşamasında tesislerinin yetmeyeceğini düşünüp üretim ortaklığı yapanlar var. Türkiye’de de ekipler çalışıyor. Yılsonuna doğru önemli gelişmelerin olmasını bekliyoruz.”
BU İSME DİKKAT!..
Dünyada en ileri safhada olan aşı çalışmalarından birinin başında bir Türk’ün imzası var. Bu imza Almanya’da yaşayan Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’e ait.
Şahin’in kurucu ortağı olduğu biyoteknoloji firması BioNTech, 22 Nisan’da Almanya’nın aşı ve ilaçlara onay vermede yetkili Paul-Ehrlich Enstitüsü’nden aşı testleri için onay aldı. Almanya’nın Mainz kentinde 2008’de kurulan BioNTech, kanser de dahil olmak üzere bazı hastalıklara yönelik ilaç geliştirme çalışmaları yapıyor. BioNTech, Ekim 2019’da hisselerini ABD’de Nasdaq borsasında halka arz etmiş, 150 milyon dolar yatırım toplamıştı.
Amerikan ilaç devi Pfizer, BioNTech’i Covid-19’a karşı aşı geliştirilmek üzere potansiyel bir ortak olarak gördüğünü açıkladı. Firmadan yapılan açıklamada, “BNT162” adlı potansiyel aşının klinik denemelerinin Almanya’nın ardından ABD’de insanlar üzerinde test edilmeye başladığı duyuruldu. Aşı ilk aşamada 18-55 yaşları ile 65-85 yaşları olmak üzere iki kategoride 360 sağlıklı insana uygulanacak. Denemelerde aşının güvenli ve etkili olduğunun anlaşılması halinde yılsonuna kadar ABD’de geniş ölçekli dağıtımına başlanacağı belirtiliyor.
Aşı geliştiren ekipler
İZMİR ÇALIŞIYOR: İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Öztürk ve ekibi, hem ilaç hem de aşı geliştirme çalışmalarını sürdürüyor. 2017’den beri antikor ilaçların laboratuvar koşullarında üretiminde iyi bir altyapı kuran İBG, Cov-2 virüsünün hücreye bağlanmak için kullandığı Spike proteinini aşı olarak kullanmayı amaçlıyor. Aşı için virüs proteinlerini laboratuvarda üretip saflaştıracak. Sonra bu proteinlere etkin olan bir antikor bulunup bulunmadığını Covid-19’dan kurtulan hastalardan alacağı serumlarda bakacak. Etkin olan aşı adayı seçilecek.
PEPTİDLER AŞI OLACAK: Ankara Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmalara Prof. Dr. Hakan Akbulut koordinatörlük yapıyor. Çalışmalarında, virüs içindeki bazı protein yapılar tespit edilerek, bu proteinlerin aminoasit sayısı, türü ve sırası belirlenerek laboratuvarlarda özel tekniklerle sentezlerinin yapılması ve elde edilen peptidlerin aşı olarak kullanılması hedefleniyor.
ANKARA ORTAK ÇALIŞIYOR: Ortadoğu Teknik Üniversitesi Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mayda Gürsel koordinasyonunda, ODTÜ, Bilkent ve Hacettepe Üniversiteleri koronavirüs aşısını bulmaya çalışıyor. ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nde (FDA) yedi yıl boyunca aşı geliştirme ve bağışıklık sistemi üzerine çalışma yürüten Prof. Gürsel, “Virüsün dört ana proteini var.
Bu proteinleri, gen dizilerini özel vektörlere yerleştirerek memeli hücrelerinde üreteceğiz. Aşı antjjeni olarak kullanılacak bu proteinler daha sonra antijene olan bağışıklık yanıtını yönlendirecek olan CpG oligonükleotid adjuvanı ile karıştırılarak farklı preklinik deneylerde test edilecek. Preklinik testlerde, aşının SARS-CoV-2 virüsüne karşı koruyuculuğunu çeşitli deney hayvanları modelleri üzerinde denemeyi planlıyoruz.”
DNA AŞISI GELİŞTİRECEKLER: Ege Üniversitesi (EÜ) İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi’ndeki (ARGEFAR) Aşı Araştırma ve Geliştirme Grubu’nda İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Merkez Laboratuvarı, İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, Tarım ve Orman Bakanlığı İzmir Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü, Nobel İlaç Sanayi ve Florabio Teknoloji Sanayi’den toplam 32 bilim insanı yer alıyor. Ekip, Covid-19’dan korunmak için yerli DNA aşısı geliştirmek amacıyla tasarladıkları antijenleri laboratuvarda test etmeye başlayarak ikinci aşamaya geçti.
KLİNİK AŞAMAYA GELDİ: Türkiye’de hayvan deneyleri aşamasına geçen ilk Covid-19 aşı çalışmasının Prof. Dr. Ercüment Ovalı liderliğinde yapılıyor. Tvvitter hesabından 23 Nisan’da hayvan deneylerine başladıklarını duyuran Acıbadem Labcell Hücresel Tedavi Laboratuvarı ve Kordon Kanı Bankası Müdürü Ovalı, en son geçen hafta attığı tvveetle tepki çekerken, aşı çalışmalarının birinci basamak (1. Faz) çalışmasına geçtiğini duyurdu.
HAYVAN DENEYLERİ BAŞLADI: Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi (ERAGEM) araştırmacıları, Koronavirüse karşı hücre kültür temelli ‘inaktif aşı1 ve ’rekombinant aşı1 olmak üzere iki farklı teknoloji ile aşı geliştirilme çalışmalarını sürdürüyor. Erciyes Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, koronavirüse karşı geliştirilen hücre kültür temelli inaktif aşının hayvan denekler üzerindeki deneyleri başladı.
İNAKTİF COVID AŞISI: Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erganiş liderliğinde, Selçuk, İstanbul, Sakarya ve Bursa Uludağ Üniversiteleri tıp ve veterinerlik fakültelerinden bilim insanları koronavirüs birlikte aşı bulmaya çalışıyor. “İnaktif Covid-19 Aşısı Geliştirilmesi” isimli projede çalışan ekibin içinde 126 yıllık geçmişe sahip olan Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü de var. Projenin özelliği inaktif yani ölü virüsü kullanmak istemesi.
MİKROKÜRECİK TEKNOLOJİSİ: Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören öncülüğünde, ODTÜ ve Koç Üniversitesi ortaklığında aşı çalışması yürütülüyor.
Özören’in daha önce geliştirdiği ‘mikrokürecik’ teknolojisini, virüsün bağlandığı spike proteini üzerinde kullanıp, virüsü etkisiz hale getirmeyi amaçlıyor. Ekip, haziranda hayvan deneylerine başlamayı planlıyor.
Dünyada en ileri aşamada olan aşı çalışmaları
Aşıyı geliştiren
- Pekin Biyoteknoloji Enstitüsü ve CanSino Biological Inc. Faz 2
- 0xford Üniversitesi Faz Faz 1/2
- Inovio Pharmaceuticals Faz 1
- VVuhan Biyolojik Ürünler Enstitüsü/ Sinopharm Faz 1
- Pekin Biyolojik Ürünler Enstitüsü/Sinopharm Faz 1
- Sinovac Faz 1
- BioNTech/Fosun Pharma/Pfizer Faz 1/2
- Moderna/NIAID Faz 1/2
- Kaynak: Dünya Sağlık Örgütü (30 Nisan 2020) Faz1
Fahrettin KOCA/ Sağlık Bakanı
“Aşı en erken 8-10 ay sonra gelir”
Aşıyla ilgili herkes bir şeyler söylüyor. Şunu bilelim, aşı 3, 4, 6 ayda hemen gündeme gelebilecek, yaygın kullanılabilecek bir durum değil. Bunun en erken 8-10 aylık zaman diliminden önce olacağını düşünmüyoruz. Bu anlamda en çok mesafe alan ülkenin şu an Çin olduğunu biliyoruz; insan deneyi safhasına geldi. Türkiye’deki çalışmaların ise hayvan deneyi aşamasında olduğu bilgisine sahibiz. Hayvan deneyi safhası 2-3 ay kadar daha devam edebilir. “Aşı yapıyoruz, 2-3 ay sonra; siz rahat olun” gibi bir yaklaşım içinde olmak istemiyorum çünkü aşı konusu hassas. Belli bir süreçten sonra ‘Evet, bu hayvan deneyinden veya bu insan deneyinden sonuç alamadık’ deme noktasına gelebilirsiniz. İngiltere’de yapılan hayvan deneylerinde olduğu gibi…
Prof. Dr. Haşan MANDAL / Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu [TÜBİTAK) Başkanı
“Türkiye aşı da üretebilir”
TÜBİTAK desteği ile oluşturulan ‘Covid-19 Türkiye Platformu’ çatısı altında önümüzdeki aylarda klinik öncesi ilaç için sentezleme noktasına gelineceğini tahmin ediyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın koordinesinde Aralık ayının sonundan itibaren Covid-19 ile ilgili çalışmalara başladık. Önce bununla ilgili hocalarımızdan 9 ay veya 12 aylık zaman dilimi içerisinde projelerini gerçekleştirilebilecek olanlardan önerilerini aldık. 10 günde projelerin alımı, değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması gerçekleştirildi.
Başlangıçta 14 projeyle başlandı. Projelerde hem ilaçla hem aşışıyla ilgili gruplarımız var. Bu oluşan pjatformun en büyük özelliği, bu yapılar birbirinden bağımsız çalışmıyor. Hepsi sinerji halinde çalışıyor. Türkiye’de belki % beşeri ilaç fabrikamız yok; ama daha önceki hazırlanmış Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığımızın ilgili yönetmelikleri kapsamında bizim hayvan aşısı üretimi için yetkin firmalarımız var. Bu yetkinlikteki firmalar gerekli koşulları sağladıklarında aynı zamanda beşeri ilaç ve aşı üretebilmek için de yetkilendirilebiliyor. Ülkemizde inşallah aşı çalışmaları araştırma noktasını tamamladığında aşı da üretilebilecek.
Rahime Baş Uçar