Türkiye ilaçta nasıl sıçrar?
AİFD Yönetim Kurulu Başkanı ve Pfizer Türkiye Genel Müdürü Elif Aral, ilaç pazarının Türkiye’de bu yıl yüzde 14 büyümesini ve 30 milyar TL’ye ulaşmasını bekliyor. İlacın yarınını belirleyecek 3 alan var: Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve bilgi teknolojileri. Elif Aral, “Yeni teknolojilerin transferini hızlandırmak ve küresel rekabetçiliği artırmak üzere teknoloji odaklı, seçim yapabilen bir sanayi politikası en önemli ihtiyaç” diyor.
AİFD Yönetim Kuruiu Başkar» ve Pfizer Türkiye Genel Müdürü Elif Aral, “Dünya ilaç Ar-Ge ağlarına entegrasyon ile Türkiye’deki Ar-Ge ve inovasyon ortamının gelişimine de ciddi katkı sağlanabilir” diyor.
AIFD Yönetim Kurulu Başkanı ve Pfizer Türkiye Genel Müdürü Elif Aral, Türkiye’de ilacın geleceğine yön verecek sosyolojik trendleri şöyle anlatıyor: “Türkiye’de hızla yaşlanan toplum ve artan sağlık beklentisine, kronik hastalık yüküne, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının ve sağlık-okuryazarlığımn desteklenmesine odaklanılmasım bekliyoruz.”
İlaç sektörü geçtiğimiz yılı hangi oranda büyüdü ve hangi büyüklüğe ulaştı? Bu yıla ilişkin beklentileriniz neler? Ülkemizde uygulanmakta olan sağlık reformunun bir sonucu olarak, hastaların sağlık hizmetine ve ilaca ulaşımı önemli ölçüde gelişti. Bu iyileşme halen devam ediyor. İlaca erişim arttıkça, sektör miktar olarak da büyüyor. Ancak uygulanan fiyat ve geri ödeme politikaları nedeniyle reel büyüme geçen yıla kadar oldukça sınırlı kalmıştı. 2017’de ise ilaç pazarı, yaklaşık yüzde 18 büyüyerek 26 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Bu büyümenin yarısı hacimden (kutu bazında artış) diğer yarısı ise ilaç fiyatlarının tespitinde kullanılan Euro kurunun ilgili mevzuata göre güncellenmesinden kaynaklandı. Pazar büyüklüğünün 2018’de ise yüzde 14 büyüyerek 30 milyar TL seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. Her ne kadar pazar büyüyor gibi gözükse de kamu ilaç harcamalarının GSYH içerisindeki payı sabit kalmaktadır.
İlaç sektörünün Ar-Ge konusundaki performansı sizce nasıl? Sektör bu anlamda nereden nereye geldi? Buradan nereye gidebilir?
İlaç Ar-Ge’si temelde iki aşamadan oluşur; temel araştırmalar ve klinik araştırmalar. Klinik araştırmalar bu işin olmazsa olmazı ve bir bilginin ilaca dönüşme sürecinde en çok kaynak aktarılan alandır. Küresel ilaç Ar-Ge yatırımları 2016 yılında 157 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. 2022 yılında 181 milyar dolar düzeyinde bir ilaç Ar-Ge büyüklüğüne ulaşılacağı öngörülmektedir. Bizim birinci önceliğimiz ve çabamız Türkiye’nin global Ar-Ge sürecinde daha güçlü bir oyuncu olması yönündedir. Ülkemizde AİFD üyelerince her yıl 120-140 milyon dolar seviyelerinde klinik araştırma yatırımı gerçekleştirilmektedir. 2017 yılında AİFD üyelerinin klinik araştırma yatırım değeri 515 milyon TL’yi aşmaktadır.
Bu yatırımların yurt dışmdan geldiği gerçeği dikkate alındığında klinik çalışmalar, hastaların yenilikçi tedavilere erken erişimi ve ülkemizin ilaç Ar-Ge kabiliyetinin güçlendirilmesi gibi hayati faydaları yanında, bir anlamda hizmet ihracatı niteliği ile cari açığın azaltılmasına doğrudan ve anlamlı bir katkı sağlamaktadır. Türkiye’nin bu stratejik sektöre yatırım çekebilmesi için konuya her yönden bakması ve rekabet gücünü artırması gerekiyor. Bildiğiniz gibi ilaç sektöründe Ar-Ge, uzun vadeli ve yatırım açısından riskli bir süreç. Bununla birlikte özel şirketlerin, temel araştırmalar konusunda güçlü bir kamu desteğiyle hareket etmeleri, yeni aşı ve ilaçlar geliştirme konusunda çok iyi sonuçlar alınmasını sağlayabilir. Burada en başta global rekabetçilik planının bir parçası olarak fikri mülkiyet haklarını güçlendirmek, mevzuatı daha etkin hale getirmek, vergi politikalarında reform yapmak, AB şeffaflık ve teknik standartlarıyla uyumu hızlandırmak, kamu destekli Ar-Ge çalışmalarının nicelik ve niteliğini artırmak gibi konuları gündeme almak gerekiyor.
İlaç ihracatına ilişkin gözlemleriniz neler?
İlaç ihracatı arzulanan noktadan neden uzakta? Artışın hızlanması için neler yapmalı?
Ülkemizde ilaç sektörünün globalleşmesi birinci önceliğimiz. Bu açıdan ihracat performansımız da çok önemli bir gösterge. TÜİK istatistiklerine göre 2017 yılında ilaç ihracatımızın bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 6 artarak 875 milyon dolara ulaştığını memnuniyetle gözlüyoruz. 2018 ve sonrasında artış trendinin devam etmesini bekliyoruz, ancak elbette bu rakamlar yeterli değil.
İlaç sektörümüzün dünya pazarlarına entegrasyonu her zaman önceliğimiz olacak.
Bu noktada, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 2017’de Farmasötik Denetim İşbirliği Konvansiyonu’na (PIC/s) tam üye olması çok olumlu bir gelişme oldu.
Bu uluslararası üyelik Türkiye’nin ilaç ihracatını geliştirebilmesi için çok önemli bir adım. Bundan sonra atılacak adımlar ise Türkiye’nin ilaç sektöründe küresel anlamda rekabet edebilir hale gelmesini sağlamaya yönelik olmalıdır.
İlaç sektöründe büyümenin ve yeni yatırımların önümüzdeki dönemde hangi alanlarda yoğunlaşmasını bekliyorsunuz?
İlaçta ileri teknoloji tüm dünyada önem kazanıyor ve geleceği şekillendirmesi bekleniyor. Artık kişinin genetik altyapısına uyumlu tedaviler üzerinde çalışılıyor, biyolojik sistemler kullanılarak üretilen büyük ve kompleks moleküller ölümcül ve kronik hastalıklarda insanlara tedavi umudu oluyor, bu ürünlerin biyobenzerleri geliştirilerek erişimin artırılması hedefleniyor, gen terapisi ile genetik kökeni olan hastalıkların kaynağına iniliyor, hücre içindeki genin yapısı değiştirilerek hastalığın tedavi edilmesi, hatta engellenmesi hedefleniyor. Bu yeni teknolojiler, klinik araştırmalarda kullanılan yöntemleri farklılaştırdığı gibi sürecin niteliğini ve süresini de değiştiriyor.
Bu alanlarda öncü ülke olabilmek, geleceğe dönük plan yapmak ve yatırım çekebilmek için yeni teknolojilerin etkisini ve kullanılan yöntemlerin farklılaşmaya başladığını göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Mevzuatı geliştirirken bunları da dahil etmek gerekiyor.
Önümüzdeki dönemde sağlık hizmetlerinin ne yönde değişmesini, hangi alanların öne çıkmasını bekliyorsunuz?
Türkiye’de hızla yaşlanan toplum ve artan sağlık beklentisine, kronik hastalık yüküne, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının ve sağlık-okuryazarlığımn desteklenmesine odaklanılmasmı bekliyoruz. Hastalıklardan korunmaya, hizmet kalitesi, verimliliği ve kapasitesinin gelişmesine önem verilecek. Bu doğrultuda gelişen teknolojilerle entegre bir sağlık sistemi ve karar destek sistemlerinin geliştirilmesi önemli. İlaç endüstrisinin bilim, sanayi ve sağlığın gelişimine katkısını arttırmak için elverişli çalışma ve işbirliği ortamları oluşturmak gerekiyor.