Makaleler

Türkiye İlaçta Dünyadaki İlk 10 Pazardan Birisi Olacak

Monster Yazarı Şirin Mine Kılıç

 

Ilaç sektörü, dünyada yüksek katma deger yaratan, ulusal ve uluslararasi rekabetin yogun oldugu stratejik öneme sahip bir sektör. Üretilen ürünlerin sagligin ve yasam kalitesinin devam ettirilmesini saglamasi, sektörün hayati önem tasidigini gösteriyor. Günümüzde ilaç sektöründeki büyüme, gelismis ülkelerden gelismekte olan ülkelere dogru kayiyor. Bu anlamda Türkiye ilaç sektörü, dünya genelinden daha hizli büyüyor. Uluslararasi Ilaç Arastirma Servisi’nin (IMS) 2007 verilerine göre, Türkiye ciro bazinda dünyanin 13’üncü, Avrupa’nin ise 6’inci büyük ilaç pazari. Son yillarda dünyanin en büyük ilaç pazarlari olan ABD, Avrupa ve Japonya’da büyüme oranlari yavaslarken, ülkemizin de aralarinda bulundugu gelismekte olan pazarlar yüksek oranda büyümeye devam etti.

Dünya ilaç sektörü 2000-2007 arasinda ortalama yillik yüzde 10 büyüme kaydetti ve 2007 sonu itibariyla büyüklügü 712 milyar dolara ulasti. Türkiye ilaç sektörü ayni dönemde yüzde 30’a yakin büyüme gösterdi. Bu hizli büyüme trendiyle 2007’de sektör 9 milyar dolarlik ciroya ulasti. Ilaç Endüstrisi Isverenler Sendikasi (IEIS) verilerine göre sektör, 2007’de kutu bazinda yüzde 8, tutar bazinda ise yüzde 14,5 büyüdü. 2006’da, bir önceki yila göre yüzde 4,7’lik büyüme oranina ulasan sektörün ciro bazinda büyüklügü 7 milyar dolardi. Dünya ilaç sektörünün 2007-2012 yillari arasinda ortalama yüzde 5 büyüyecegi tahmin ediliyor. Yine IMS’ye göre, Türkiye ilaç pazari 2005-2009 arasinda yüzde 69 büyümeyle 13,5 milyar TL, 2013’te ise 15,2 milyar TL büyüklüge ulasacak.
Türkiye ilaç pazarinda üretici ve ithalatçi olarak faaliyet gösteren 53’ü yabanci sermayeli 300 ilaç sirketi bulunuyor. Bu sirketlerin 14’ü yabanci sermayeli olmak üzere toplam 42 üretim tesisi mevcut. Üretici sirketlerin disindaki sirketler, ilaçlarini fason üretimle ya da ithal ederek piyasaya sürüyor. Üretim sürecinde, Türkiye’de piyasaya sürülen ilaçlar toplam piyasanin yaklasik yüzde 80’ini karsiliyor. Sektördeki sirketlerin tamamina yakini Istanbul ve çevresinde faaliyet gösteriyor. Altyapinin daha uygun olusu, ambalaj malzemeleri ve teknik personelin teminindeki kolayliklar, ulasim ve iletisim imkanlari, saglik kuruluslarinin Marmara Bölgesi’nde yogunlasmasi gibi faktörler sanayinin büyük bir bölümünün Istanbul, Kocaeli ve Tekirdag illerinde kurulmasina neden oldu. 25 bin kisinin istihdam edildigi sektörün, en fazla istihdam yarattigi pozisyon tibbi satis temsilciligi. Bu pozisyonda ise giris-çikis orani, sektörün diger pozisyonlarina göre daha yüksek.
Türkiye, ilaçta en büyük 10 pazardan biri olacak
Uluslararasi denetim, danismanlik ve vergi hizmetleri sirketi PricewaterhouseCoopers’in (PwC) “2020’de Ilaç Sektörü: Vizyon: Nasil Bir Yol Izleyeceksiniz?” baslikli raporuna göre, küresel ilaç pazari 2020’de iki kat büyüyerek 1,3 trilyon dolara ulasacak.

Rapora göre:

• Dünya genelinde ilaç talebindeki hizli artis, küresel düzeyde nüfusun artisi, yaslanma, obezitenin yayginlasmasi ve refah düzeyinin artmasi, sektörün büyümesini hizlandiracak.
• Türkiye, en büyük 10 pazardan biri olacak.
• 2020’de dünya genelinde her 5 ilaçtan 1’inin E7 olarak anilan gelismekte olan ülkeler Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika, Rusya ve Türkiye’de satilmasi bekleniyor.
• Çin’in dünyanin en büyük ikinci ya da üçüncü pazari olacagi tahmin edilirken, Türkiye ve Hindistan’in en büyük 10 ilaç pazari içerisinde yer alacagina kesin gözüyle bakiliyor.

Raporda Türkiye’nin dikkat çeken büyümesi Amerikan Ilaç Üreticileri Dernegi (PhRMA) Baskan Yardimcisi James Class tarafindan da vurgulaniyor. Class, “Bu kadar dinamik bir pazara yabanci sermayenin kaymamasi mümkün degil. Türkiye o kadar cazip bir pazar olacak ki, Türkiye’ye yatirima gelen ABD sirketleri yerli sermayeye katilmak zorunda kalabilir” açiklamasini yapiyor.

Sektörde yabancilarin payi artiyor

Ilaç üretiminde AB ülkeleriyle karsilastirilabilir bir düzeye ulasan Türkiye ilaç sektörü, yabanci yatirimcilar için cazip hale geldi. Bunun sonucu olarak da çokuluslu sirketler yerli sirketlerle isbirligi yapmaya basladi. Yerli ilaç sektörünün en büyük sirketlerinden Eczacibasi Ilaç, 2007’de hisselerinin yüzde 75’ini Çek Cumhuriyeti menseli Zentiva’ya satti. Bununla birlikte Türkiye’deki en büyük 20 ilaç firmasinin 15’i yabanci sermayeye dahil oldu. Yabanci sermayenin Türkiye pazarinda ses getiren en önemli girisimi, 2003’te Fako Ilaç’in 63 milyon dolara Actavis Grubu’na satilmasiyla gerçeklesti. 2006’da Actavis, Fako’nun kalan yüzde 11’lik hissesini de satin aldi. Ilsan-Hexal, 2005’te Novartis’in Alman Hexal AG ilaç sirketini satin almasiyla birlikte Türkiye’de Sandoz Ilaç olarak faaliyete basladi.

Yabanci sermayeli sirketlerin toplam ilaç piyasasindaki payi 2004’te yüzde 64 iken, 2007 sonunda bu oran yüzde 70’e yükseldi. Esdeger (jenerik) ilaç üreticisi firmalardaki yabanci pazar payi son 5 yilda yüzde 23’ten yüzde 38’e çikti. Novartis, Pfizer, Eli Lilly ve Merck gibi dünya ilaç devlerinin aralarinda bulundugu yaklasik 70 üyenin olusturdugu ABD Arastirmaci ve Üretici Ilaç Sirketleri Birligi’nin (PhRMA) yayinladigi “Uluslararasi Ticaret Engelleri-2006” adli raporda Türkiye’nin insan kaynaklari, büyük pazarlara yakinligi ve hizla gelisen iç pazariyla ilaç sektöründe küresel bir oyuncu olabilecegi belirtiliyor. Istatistikler de Türkiye’de yabanci ilaç firmalarinin sektördeki agirliklarini yildan yila daha da artirdiklarini ortaya koyuyor.

Abdi Ibrahim sektörün lideri

2007’de Türkiye ilaç pazarinin hem kutu hem de ciro bazinda lideri, bes yildir oldugu gibi, Abdi Ibrahim Ilaç sirketi oldu. Sirketin 2007 yili toplam cirosu 639 milyon dolara ulasti. 2007’deki yüzde 30’luk oranla sektörden daha fazla büyümeyi basardi. Ciro olarak yerli sirketler arasinda ilk üçteki diger sirketler sirasiyla, Bilim Ilaç ve Sanovel. Yabanci sirketler arasinda ciro bazinda ilk üçte, Novartis, Sanofi-Aventis ve Pfizer yer aliyor. 2’si yerli, 3’ü yabanci sirket olmak üzere ciro bazindaki genel siralamada ilk 5’te; Abdi Ibrahim, Novartis, Sanofi-Aventis, Bilim Ilaç ve Pfizer yer aldi. Listede ilk 20’de yer alan sirketlerin 15’ini yabanci sirketler olusturuyor.

En çok antibiyotik tüketiyoruz

2007’de pazara yeni giren ilaçlarin yarattigi genisleme ve saglik hizmetlerinin iyilestirilmesiyle ilaca erisimin kolaylasmasi, ilaç satislarinin da artmasini beraberinde getiriyor. Ilaç Endüstrisi Isverenler Sendikasi (IEIS) verilerine göre, 2007’de Türkiye’de reçeteli ilaç pazarinda 6,2 milyar euro degerinde 1 milyar 300 milyon kutu ilaç satisi gerçeklesti. IMS verilerine göre, 2007’de antibiyotikler yüzde 16,2’lik oranla en fazla tüketilen ilaç grubu oldu. Toplam pazarin 1 milyar 460 milyon dolardan fazla bölümü antibiyotiklere ait.

En çok satilan ilaçlar listesinde ikinci sirada alimenter tedavi ve metabolizma ilaçlari (mide ve seker hastaligi ilaçlari dahil) yer aliyor. 2007’de seker hastaligi ilaçlarinin satisinda ciddi artis gerçeklesti. Bu ilaçlarin satisi 2007’de bir önceki yila göre yüzde 35 artti. Listede üçüncü sirada kardiyovasküler ilaçlari (kalp ve kolesterol düzenleyici ilaçlar) yer aliyor. Ilk üçün ardindan psikiyatri ilaçlari geliyor. 2007’de kanser ilaçlarinin tüketiminde de artis gerçeklesti. Bu alanda pazarda yüzde 40’lik büyüme kaydedildi.

Sektör 10 yilda degisecek

Mali ve danismanlik denetim sirketi Deloitte, saglik sektörünü ele aldigi “Saglik Sektörünün Gelecegi: 2015’te Basari Için Stratejiler” baslikli raporunda ilaç sektörünü gelecekte nelerin bekledigini tespit etti.

Rapora göre:

• Dünya genelinde ilaç talebindeki hizli artis, küresel düzeyde nüfusun artisi, yaslanma, obezitenin yayginlasmasi ve refah düzeyinin artmasi, sektörün büyümesini hizlandiracak.
• Saglik sektörünün önemli bir bölümünü olusturan ilaç sirketlerinin gelecekte yenilikçi ürün portföylerini gelistirmeleri gerekecek. Buna göre, saglik sektöründe faaliyet gösteren sirketlerin önümüzdeki 10 yilda basariyi güvence altina alabilmek için kurumsal önceliklerini belirlemeleri gerekiyor.
• 2006-2015 arasinda pek çok sey degisecek, ancak sirketlerin basari kriterleri olan kârli büyüme, yüksek itibar ve ürün portföyünün gücü degismeyecek.
• Saglik sektörünün gelecegi, özellikle ilaç sirketleri açisindan, yeni ürün ve hizmetlere bagli olacak. Sirketlerin maliyetlerini azaltirken, daha çok sayida yenilikçi ürünü piyasaya sunmalari gerekecek.
• Ar-Ge yaklasimlarini gözden geçirerek daha etkin hale getirmeleri gereken sirketler, geleneksel satis ve pazarlama yaklasimlarini da degistirmek zorunda kalacak.
• Gelismekte olan pazarlarin sektörün geleceginde büyük rol oynayacak. Sirketlerin gelismekte olan pazarlarda Ar-Ge de dahil olmak üzere pek çok alanda önemli miktarda yatirim yapmasi gerekecek.
• 2015’e kadar sektördeki sirketlerin toplam gelirlerinin yüzde 25’inden fazlasini gelismekte olan ülkelerden elde etmesi bekleniyor. Saglik sektörü açisindan cazip olan dört bölge: Çin, Orta Avrupa ülkeleri, Rusya ve Dogu Avrupa ülkeleri.
• Sektörde birlesme ve satin almalar devam edecek.
Ilaçta Ar-Ge’ye ihtiyaç var
Deloitte’un raporunda da belirtildigi gibi gelecekte ilaç sektöründe Ar-Ge’ye agirlik veren sirketler ayakta kalacak ve rakipleriyle mücadele edebilecek. Ar-Ge, sektörde var olmak isteyen sirketlerin önem vermesi gereken alanlardan birisi. Dünyadaki bütün Ar-Ge harcamalarinin yüzde 20’si ilaç sektöründe gerçeklestiriliyor. Ilaç sektörünün dünyadaki Ar-Ge bütçesi yaklasik 90 milyar dolar.

Avrupa ülkelerindeki sirketler, Ar-Ge yatirimlarina cirolarindan ortalama yüzde 15’lik pay ayiriyor. Türkiye’de ilaç sektöründe Ar-Ge çalismalarina 30 milyon dolar ayriliyor. Ülkemizin küresel yatirimlardan daha fazla pay almasinin yolu, Ar-Ge çalismalarina agirlik vermesi ve yatirim ortamini iyilestiren önlemleri almasindan geçiyor. Türkiye’nin 20 milyar dolarlik saglik harcamasinin 11 milyar dolarini ilaç sektörü olusturuyor. Bu rakamin 5 yil içinde iki katina çikmasi bekleniyor.
Pfizer, dünya Ar-Ge sampiyonu
PwC’nin dünyadaki en aktif 1250 sirket üzerinde yaptigi arastirma, ilaç sektörünün Ar-Ge’ye en fazla yatirim yapan sektör oldugunu ortaya koyuyor.

Arastirmada:

• 1250 sirket arasinda yapilan Ar-Ge yatirimlari siralamasinda birinci sirayi arastirmaci ilaç firmasi Pfizer aldi. Pfizer, 2006’da Ar-Ge’ye 7 milyar 760 milyon dolar yatirim yapti. 50 milyar dolardan fazla ciroya sahip olan sirketin yasam damarini Ar-Ge olusturuyor. Sirkette Ar-Ge yatirimi yalnizca laboratuvarda degil, personel egitiminden pazarlama tekniklerine kadar pek çok alanda gerçeklestiriliyor.
• 7 milyar 280 milyon dolarlik Ar-Ge yatirimiyla Johnson & Johnson üçüncü, GlaxoSmithKline 6,92 milyar dolarla 7’nci, Sanofi-Aventis 5,94 milyar dolarlik yatirimiyla 12’nci, Roche 5,52 milyar dolarla 15’inci ve Novartis 5,48 milyar dolarlik yatirimiyla 16’nci sirada yer aliyor.
• Arastirmaci ilaç firmalarinin ciro ve kârlarindan, arastirma için ayirdiklari fonlarin orani yüksek. 2006’da Amgen sirketi cirosunun yaklasik dörtte birini Ar-Ge çalismalarina ayirdi. Sanofi-Aventis ise kârinin yüzde 93’ünü Ar-Ge yatirimlarina harciyor.

Türkiye ilaç sektörünün lider markasi Abdi Ibrahim, ilaçta Ar-Ge alaninda çalismalar yapmak üzere 2008’de bir Ar-Ge merkezi kurdu. 37 milyon dolarlik yatirimla kurulan Ar-Ge merkezi için 2009 yili bütçesinden 20 milyon dolar ayrildi. Merkezde deger katilmis esdeger ilaçlar üretilecek ve uluslararasi kuruluslarla ortak projeler gerçeklestirilecek. Merkezde üretilen ilaçlarin ruhsatlari alinarak ABD ve Avrupa ülkelerine ilaç satisi gerçeklestirilmesi planlaniyor. Insanlarin tedavi süreçlerinde esdeger ilaçlari kolay kullanmalari ve maliyetinin orijinal ilaca göre daha düsük olmasi gibi yararlar saglamak amaçlaniyor.

Türkiye’de kisi basi ilaç tüketim orani düsük

Ar-Ge harcamalari açisindan Avrupa ve ABD’den geri olan Türkiye, ulusal gelirden ilaç harcamalarina ayrilan pay ve kisisel gelirin ilaç harcamalarina orani açisindan pek çok ülkeyi geride birakiyor. Tip Kurumu’nun son raporunda Türkiye’nin ulusal gelirini ilaca harcama oraninda ABD’yi ve Avrupa ülkelerini geride biraktigina isaret ediliyor. Rapora göre, ilaç tüketiminde dünya lideri olan ve dünya ilaç pazar payinin yariya yakinina sahip konumdaki ABD’de ilaç harcamalarinin ulusal gelire orani yüzde 1,50. Ayni oran, Fransa’da yüzde 1,15, Almanya ve Meksika’da 0,95, Italya’da 0,80, Ingiltere’de de 0,70.

Türkiye’de ise ilaç harcamalarinin ulusal gelire orani 1,85. Buna ragmen Türkiye’de kisi basi yillik ilaç tüketimi diger ülkelere göre daha düsük. Ancak bu, kisi basi gelir ya da ulusal gelirden ilaç harcamasina ayrilan payin küçük oldugunu göstermiyor. Avrupa’da yillik kisi basi ilaç tüketimi 500 ve ABD’de 900 dolarken, Türkiye’de bu rakam 126 dolar. Türkiye’nin 2010’da ilaç tüketiminde 10’uncu siraya çikmasi bekleniyor. Kisi basina tüketimin az olmasi, yabanci ilaç üreticilerinin Türkiye’yi tercih etmesini sagliyor.

Ihracat pazardaki büyümeye bagli olarak artiyor

IMS verilerine göre Türkiye ilaç sektöründe gerçeklesen büyüme, ihracatin da artmasini sagladi. 2006’da yüzde 10 büyümeyle 311 milyon dolar olan ihracat, 2007 sonunda yaklasik yüzde 15 büyümeyle yaklasik 360 milyon dolara ulasti. Ihracattaki bu artista, 2007’de yabanci sirketlerin Türkiye pazarina girmesiyle birlikte yerli sirketlerin yurtdisina açilmasi etkili oldu. Abdi Ibrahim ile Bilim Ilaç, Ortadogu’da gücünü artirirken, Mustafa Nevzat sirketi ABD ilaç pazarina girdi. Geçen yil gerekli basvurulari yapip ilaçlarini onaylatan sirket, 2007’de ABD’ye ilk sevkiyatini gerçeklestirdi.

Türkiye ilaç sektöründe ihracat 1985’te artis göstermeye basladi. 1989’da ihracatin ithalati karsilama orani yüzde 37 gibi çok önemli boyuta ulasti. 1990’da bu oran yüzde 19’a geriledi. Son yillardaysa ilaç üretiminde merkez konumunda olan AB ülkeleri ve ABD gibi ülkelerin de aralarinda bulundugu 100’den fazla ülkeye ihracat yapiliyor. 2006’da en fazla ihracat yapilan ülkeler sirasiyla; Almanya (61 milyon dolar), Isviçre (30 milyon dolar), Ingiltere (28 milyon dolar), ABD (21 milyon dolar), KKTC (18 milyon dolar), Cezayir (15 milyon dolar), Danimarka (13 milyon dolar), Belçika (13 milyon dolar), Kazakistan (8 milyon dolar), Azerbaycan (6 milyon dolar) ve Hindistan (5 milyon dolar) idi.

AB, Dünya Saglik Örgütü’nün ilkelerini belirledigi Iyi Üretim Uygulamalari (GMP) kurallarini 1984’te yürürlüge koydu. AB’ye uyum çalismalari çerçevesinde Saglik Bakanligi, GMP kurallarini 1 Ocak 1995’ten itibaren geçerli olmak üzere yürürlüge koydu. AB’ye ilaç ihracati yapabilmek için bu kurallara uymak gerekiyor. Irlanda, ilaç ihracatinda kisa sürede gerçeklestirdigi yenililiklerle bu alanda güçlü konuma geldi. 1990’larda Türkiye ile Irlanda’nin ilaç ve kimyasal hammadde ihracati neredeyse ayniydi. Irlanda ilerleyen yillarda ilaç sektöründe rekabetçi olmak için bir dizi düzenleme yapti. Tesvik çikarildi, vergiler düzenlendi, isgücü yetistirildi. Sonunda Irlanda ilaç ihracatini 2006’da 45 milyar dolara kadar çikardi, bugün ülkenin ilaç ihracati 50 milyar dolara yaklasti. Bu, dünya ilaç ihracatinin yüzde 10’unu olusturuyor.

Ithal ilaçlarin pazar payi hizla artiyor

Ilaç sektöründe genellikle çok yeni yüksek teknoloji gerektiren ya da biyoteknoloji ürünü oldugu için belirli üretim merkezlerinde üretilebilen ilaçlarla, tüketimi az oldugundan Türkiye’de üretimi ekonomik olmayan ilaçlar ithal ediliyor. Bunlar arasinda, bazi serum ve asilar, kanser ilaçlari ve hormonlar gibi ilaçlar bulunuyor. Bu ilaçlarin yani sira, ilaç üretiminde kullanilan hammaddelerin büyük bir kismi da ithal ediliyor. Türkiye’de ilaç ithalati yüzde 14’lük büyümeyle 2007’nin ilk 10 ayinda 2,8 milyar dolara ulasirken, yilsonunda 3,4 milyar dolar seviyelerine yükseldi. 2006’da 3 milyar dolarlik ilaç ithalati yapilmisti. Ayni yil yüzde 10,3 olan ihracatin ithalati karsilama orani, 2007’de yüzde 10,1 olarak gerçeklesti. 2001’de satilan toplam ilacin kutu bazinda ithal orani yüzde 9 iken, bu oran 2007’de yüzde 18’e yükseldi. Pazarda ithal ilaçlara ciddi anlamda bir yönelme söz konusu. Ithal ilaçlarin parasal olarak pazar payiysa 2007’de yüzde 48’e yükseldi. Dis Ticaret Müstesarligi verilerine göre, Türkiye’nin en fazla ithalat yaptigi ülkeler arasinda; Almanya, ABD, Fransa, Ingiltere, Isviçre, Italya, Irlanda, Ispanya, Isveç ve Danimarka yer aliyor. Saglik Bakanligi tarafindan ilaçlar üzerinde yapilan kontroller sonunda verilen Kontrol Belgesi, ithalat sirasinda ülkelerin gümrükleri tarafindan inceleniyor.

Sektörün yasal çerçevesi

Türkiye Ilaç Endüstrisi çok özel üretim teknolojisi gerektiren biyoteknoloji gibi ürünler disinda her türlü ürünü Dünya Saglik Örgütü’nün kurallarina uygun olarak üretiyor. Avrupa ülkelerinde oldugu gibi ülkemizde de uluslararasi norm ve standartlar uygulaniyor. 1995’te Patent Yasasi yayinlanarak, ilaç ve hammaddeleri, ürün ve üretim yöntemi bazinda patent kapsamina alindi. 1999’da yürürlüge giren yasaya göre patent kapsamindaki ilaçlar 20 yillik koruma süresine sahip. Patent Yasasi ayrica, sirketlerin ürünün ruhsatlandirilmasi için yasal otoritelere sunduklari klinik test sonuçlari gibi verilerin üçüncü kisilere açiklanmasini engelleyen “Veri Korumasi”ni da içeriyor.

Mart 2004’te baslayan Referans Fiyat Uygulamasi sektörün daha seffaf bir yapiya kavusmasini sagladi. 2004’ten önce ilaç fiyatlari maliyet ve karin toplami modeline dayali olarak belirleniyordu. Mart 2004’ten sonra yeni sisteme göre Türkiye’de ilaç fiyatlari, Saglik Bakanligi’nin tespit ettigi AB’ye üye 5 ülkedeki (Fransa, Ispanya, Italya, Portekiz ve Yunanistan) fiyatlar referans alinarak belirlenmeye baslandi. AB Ilaç Ruhsatlandirma Kriterleri kabul edilerek ruhsatlandirmadaki yükümlülükler genisletildi. Ayrica Türkiye’de, Ilaç Tanitim Yönetmeligi, Ambalajlama ve Etiketleme Yönetmeligi, Ilaç Arastirmalari Yönetmeligi, Kozmetik Yönetmeligi, Iyi Klinik Uygulamalari (GCP), Iyi Laboratuvar Uygulamalari (GLP), Iyi Dagitim ve Depolama Uygulamalari (GDP) ile ilgili yönetmelikler, AB kurallariyla uyumlu hale getirildi.

Sektördeki sivil toplum kuruluslari

Ilaç sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum kuruluslarindan biri Türkiye Ilaç Sanayi Dernegi (TISD). Dernek, Türk ilaç sanayisinin gelisimine katkida bulunmak amaciyla 1951’de kuruldu. Bugün 38 üyesi bulunan dernek, ilaç ve ilaç hammaddesiyle yardimci madde ve malzemelerin imalati ve gelismesi için gerekli çalismalari yapmak, ruhsat ve iznin alinmasini saglamak, ilaç fiyatlarinin sanayinin gelismesine imkan verecek sekilde düzenlenmesine katkida bulunmak gibi faaliyetleri yürütüyor.

Sektörün bir diger kurulusu Ilaç Endüstrisi Isverenler Sendikasi (IEIS), 1964’te Sendikalar Yasasi çerçevesinde kuruldu. Sendikaya, ilaç sektöründe faaliyet gösteren 43 üye sirket bulunuyor. IEIS, teknolojinin en ileri imkanlarindan yararlanarak, en iyi ilaci en verimli sistemle tüketiciye ulastirmayi, bu sayede insan sagligi ve ülke ekonomisine katkida bulunmayi amaçliyor.

Arastirmaci Ilaç Firmalari Dernegi (AIFD) ise, hastalarin yeni ve orijinal ilaçlara erisimini saglamak ve Türkiye’de saglik sorunlarina etkin çözümler bulunmasina katkida bulunmak amaciyla, arastirmaci ilaç firmalari tarafindan 2003’te kuruldu. 36 arastirmaci ilaç firmasini çatisi altinda toplayan AIFD, Türkiye’de bilimsel çalismalarin, klinik arastirma tabaninin gelistirilmesi ve güçlendirilmesini amaçliyor.

Türkiye’de yeni teknolojiler ve esdeger ilaç tüketimi tesvik edilmeli

Hizla büyüyen ilaç sektöründe Türkiye’nin dünya pazarlarinda rekabet düzeyi yüksek bir konuma gelebilmesi için, yeni teknolojilere özellikle biyoteknolojiye ve nanoteknolojiye uyum saglanmasi, teknoloji gelistirilmesi ve Ar-Ge faaliyetlerinin özellikle gelecegin ilaçlarina dönük olarak planlanmasi gerekiyor. TÜBITAK’in, Cumhuriyetin 100. yilina kadar teknoloji alaninda ülkemizde yapilmasi gerekenleri belirlemek ve bu alanda yönetimlere, endüstri sektörlerine ve bilim adamlarina ufuk çizebilmek için yayimladigi “Vizyon 2023 Teknoloji Öngörü Projesi”nde ilaç sektörü için gerçeklestirilmesi gereken hedeflerden söz ediliyor. Projeye göre; yasam bilimleri ve biyoteknoloji alanlarinda yetkinlik kazanilarak yüksek teknolojili tedavi sistemleriyle malzeme ve cihazlarin gelistirilmesi ve yurtiçinde üretilmesi gerekiyor.

Türkiye ilaç sektörünün gelismesinde önemli bir kriter de esdeger ilaç politikalarinin gelistirilmesi. Esdeger ilaçlar, orijinal ilacin koruma süresi bittikten sonra satisa sunulan ve orijinal ilaçla ayni farmakolojik etkilere sahip olan ürünler anlamina geliyor. Esdeger ilaçla orijinal ilaçlarin üretimi ayni asamalari içeriyor, ancak esdeger ilaçlarin ruhsatlandirilmasi sirasinda orijinal ilaç üreticileri tarafindan yapilan yüksek maliyetli klinik test deneyleri tekrarlanmiyor. Bu da esdeger ilaçlarin orijinallerine göre daha uygun fiyatla satilmasini sagliyor. Tüm dünyada esdeger ilaç tüketimi tesvik ediliyor. Patent disi ürün pazarinda tasarruf saglayarak yeni ilaç ve tedavilere kaynak yaratmak amaciyla Avrupa ve ABD’de esdeger ilaç tüketimi için tesvik politikalari uygulaniyor.

ABD’de bir ilacin korumasi bitmis ve esdegeri piyasaya çikmissa yüzde 90 oraninda esdeger ilaç tercih ediliyor. Esdeger ilaç kullanimi sayesinde AB ülkelerinde her yil 20 milyar euro tasarruf saglaniyor. Türkiye’de ise IMS verilerine göre kutu bazinda esdeger ilaç kullanim orani yüzde 51. Ilaç Endüstrisi Isverenler Sendikasi (IEIS) verilerine göre, Türkiye’de 2007’de esdeger ilaç tüketimiyle 808 milyon TL tasarruf saglandi. Türkiye’nin rekabet gücünün ve ihracat potansiyelinin artmasi için esdeger ilaç kullaniminin devlet tarafindan desteklenmesi ve tesvik edilmesi gerekiyor.

Monster Yazarı Şirin Mine Kılıç

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu