Türkiye Çelik Üretiminde Dünya Liginde İlk Üç’e Girecek
Türkiye’nin çelik üretimi 2001 ’den bu yana iki kattan fazla artarak 37.5 milyon ton oldu. Halen dünyanın sekizinci, Avrupa’nın ikinci büyük çelik üreticisi. Sektör ABD ve Avrupa’nın korumacılık tedbirleriyle mücadele ediyor…
BUGÜN hayatımızdan çıkaramayacağız madenlerin başında demir geliyor. Demiri ilk olarak M.Ö. 1300’lü yıllarda Mitillerin işlemeye başladığı tahmin ediliyor. Bu madeni yüksek ısılı fırınlarda eritmeyi ilk başaranlar ise Anadolulu Hititler olmuş. Demire asıl asaletini ise içindeki karbonu düşürme yönteminin bulunması ile çelik kazandırmış. Bileşiminde yüzde 1.8’den daha az karbon bulunan demir ve karbon alışımı olan çelik, modern insanın stratejik hammaddelerinden biri. İnşaattan otomotive, savunmadan elektroniğe birçok sektörün gelişimi için demirçe-lik artık olmazsa olmaz. Modern çağda çelik tüketimi top-lumların kalkınmışlık düzeyini gösteren bir ölçü olarak kabul ediliyor. Peki, Türkiye olarak hangi noktadayız? 2017 verilerine göre kişi başı tüketimimiz 467 kilogram. Bu aslında gelişmiş ülkelerin seviyesine yakın. Öte yandan gemi sanayinin önemli oyuncularından Güney Kore’de kişi başına çelik tüketiminin 1.1 ton olduğunu vurgulayalım.
DÜNYA SEKİZİNCİSİYİZ
Türkiye gelişirken, demirçelik sektörünün de gelişeceği aşikar. İşte bu nedenle 2023 hedefleri içinde sektöre önemli bir rol biçildi. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında 500 milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirmeyi planlayan Türkiye, makine ve otomotivden sonra en büyük ihraç hedefini 55 milyar dolar ile demirçelik sanayine verdi. Sektörün 2023’te dünya pazarlarından yüzde 4 pay alması ve yıllık ortalama yüzde 7.4 büyümesi hedefleniyor. Sanayinin diğer kolları ile yakın ilişki içinde bulunan ve tüm endüstriyel dallara girdi sağlayan sektör, otomotiv, gemi, demiryolu, inşaat gibi birçok sanayi kolunun başlıca tedarikçisi konumunda.
Sektöre geleceğin ihracatında lokomotif payesi verilmesinde son 15 yılda gösterdiği atılımın etkisi büyük. 2000 yılında 20 milyon ton civarında ham çelik üretimlik tüketiminin 1.1 ton olduğunu vurgulayalım.
DÜNYA SEKİZİNCİSİYİZ
Türkiye gelişirken, demirçelik sektörünün de gelişeceği aşikar. İşte bu nedenle 2023 hedefleri içinde sektöre önemli bir rol biçildi. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında 500 milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirmeyi planlayan Türkiye, makine ve otomotivden sonra en büyük ihraç hedefini 55 milyar dolar ile demirçelik sanayine verdi. Sektörün 2023’te dünya pazarlarından yüzde 4 pay alması ve yıllık ortalama yüzde 7.4 büyümesi hedefleniyor. Sanayinin diğer kolları ile yakın ilişki içinde bulunan ve tüm endüstriyel dallara girdi sağlayan sektör, otomotiv, gemi, demiryolu, inşaat gibi birçok sanayi kolunun başlıca tedarikçisi konumunda.
Sektöre geleceğin ihracatında lokomotif payesi verilmesinde son 15 yılda gösterdiği atılımın etkisi büyük. 2000 yılında 20 milyon ton civarında ham çelik üretim kapasitesi, yassı ve yapısal çeliğe yapılan yatırımlarla 50 milyon ton seviyelerine ulaştı. 2023’te ise üretim kapasitesinin 85 milyon tona, fiili üretimin ise 70 milyon tona ulaşması hedefleniyor. 2017’de kapasitesini yüzde 67 oranında kullanan sektörün, önümüzdeki beş yılda üretimini artırırken kapasite kullanım oranlarçm da yüzde 80 seviyelerine çıkarma hedefi bulunuyor. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için tüm sanayi kollarında olduğu gibi demir çelik üzerindeki yüklerin hafifletilmesi, Türkiye ve dünyada sektörün ayağına vurulacak prangaların çözülmesi gerekiyor.
Çelik sektörünün yaptıkları, yapacaklarının garantisi. Ülkemiz 2001 yılında dünyanın en büyük 10’un-cu çelik üreticisi iken, 2017 yılına gelindiğinde dünyanın sekizinci, Avrupa’nın ikinci büyük üreticisi konumuna geldi. Türkiye, 2001 ile 2011 yılları arasında, Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en hızlı büyüyen üçüncü çelik üreticisi oldu. Türkiye’nin çelik üretimi 2001 yılından bu yana iki katı aşkın artış göstererek 15 milyon ton seviyesinden 2017 yılında 37.5 milyon tona çıktı.
ABD VE AB’DEN KORUMA KALKANLARI
Aslında demirçelik sektörü 2017 yılını üretim ve ihracat artışıyla tamamladı. Geçen yıl ham çelik üretimi bir önceki yıla göre yüzde 13.2 artarak 37 milyon 524 bin ton oldu. Ülkemizde nihai çelik mamul üretimi ise yüzde 6.6 artarak 39 milyon 154 bin ton olarak gerçekleşti. Türkiye’nin demir-çelik ihracatı geçen yıl değer bazında yüzde 24.1 artarak 13 milyar 389 bin 149 dolar olarak gerçekleşti. Toplamda ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 108 olması da sektöre biçilen rolün ana nedenlerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Sektör 2017’yi iyi geçirse de 2018’e hoş olmayan bir atmosferde girdi. Bunun en önemli nedeni ise ABD’deki koruma tedbirlerinin netleşme aşamasına gelmesiydi. ABD Başkanı Donald Trump’m Anayasa’nın 232. Maddesi’nin kendisine sağladığı yetkilere dayanarak yerli çelik sektörünü korumak amacıyla çelik ithalatında yüzde 25 vergi uygulamaya karar verdi. Bu karar, 23 Mart 2018’ten itibaren uygulamaya konuldu. Bundan en çok etkilenecek ülkelerden biri de maalesef Türkiye oldu. ABD’yi, Avrupa Birliği’den gelen nahoş haberler takip etti. En büyük ticari partnerimiz olan Avrupa Birliği, 27 Mart 2018 tarihinde bazı çelik ürünlerine ilişkin anti-dam-ping soruşturması başlattı. AB’nin gerekçesi, ABD’nin aldığı önlemlerin iç pazarına tehdit oluşturacağı beklentisi… Bu gerekçeyle AB, 26 çelik ürün grubunda Korunma Önlemi Soruşturması başlattı. Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin AB’ye yaptığı 5.6 milyon tonluk çelik ihracatının 4.6 milyon tonunu soruşturma kapsamındaki 26 ürün grubu oluşturuyor. Bu nedenle sektör AB soruşturmasını da yakından takip ediyor.
KAZANÇLAR KAYBEDİLMESİN
ABD’nin uygulayacağı vergiler Mayıs’ta devreye girecek. ABD’yi dünyada başka ülkelerin korumacılık kararlarının takip etme tehlikesi Demokles’in kılıcı gibi sektörün üzerinde sallanıyor. Dış pazarlarda esen bu kötümser rüzgarlar, sektör temsilcilerini tedirgin ediyor ve “2018 sektör için zor geçebilir” diyorlar. Geçen yıl üretimde ve ihracatta yaşanan kazançların kaybedilme tehlikesi var.
Çelik sektörü yılın başından bu yana karşılaştığı zorluklara rağmen Türkiye ihracatına katkı vermeyi sürdürüyor. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre, sektör yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 5.1 azalışla 4.9 milyon tonluk ihracat yaptı. Değer bazında ihracat ise yüzde 21 yükselişle 3.6 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde sektörün en önemli pazarlarından ABD’ye olan ihracatın Section 232 etkisiyle 2017’nin ilk çeyreğine kıyasla yüzde 40 düştüğü ve 371 bin tona gerilediği görüldü. Aynı dönemde Avrupa’ya ihracatımız ise yüzde 61 artarak, 1 milyar 525 milyon dolar oldu.
“AB BİZİ MUAF TUTMALI”
Çelik İhracatçıları Birliği eski Başkanı Namık Ekinci, AB’nin soruşturmalardan Türkiye’yi muaf tutması gerektiğini söylüyor. Bunun gerekçesini de şöyle açıklıyor:
“Avrupa Birliği’nin ayrılmaz bir parçası olan Türkiye bugüne kadar AKÇT ve Gümrük Birliği kapsamında üzerine düşeni yapması sebebi ile bu uygulamanın dışında tutulmalı.
ABD’nin NAFTA kapsamında Kanada ve Meksika’yı Section 232’den muaf tutması gibi, AB’nin de Türkiye’yi muaf tutmasını bekliyoruz. Hatta Gümrük Birliği ülkesi olarak AB’nin bizi de kendi yanında değerlendirerek üçüncü ülkelere karşı birlikte hareket etmemize imkân tanıması gerektiğini düşünüyoruz. Çelik İhracatçıları Birliği olarak hem ABD hem de AB’nin çelik sektörünü hedef alan tavırlarına karşı sektörümüzü korumak için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz.”
Çelik endüstrisinin son 15 yıldaki büyümesinde güçlü yerel tüketimin etkisi büyük. Zira Türkiye’de kişi başı ham çelik tüketimi 2017 yılında 464 kilograma yükseldi. Orta ve uzun vadede bu artışın sürmesi bekleniyor. Ülkede güçlü talebin ve çelik kullanan sanayilerdeki dinamizmin yanı sıra, Türkiye’nin konumu da ihracatı ve üretimi destekleyen faktörler arasında.
Kısa vadede ise çelik sektörünün iç piyasayla ilgili de endişeleri var. Dünyanın sekizinci büyük ham çelik üreticisi olan Türkiye’de, geçen yıl sektörün kapasite kullanım oranı yüzde 67 seviyelerinde oldu. Geçen yıl inşaat demiri fiyatlarının yaklaşık yüzde 60 artmasının ardından gümrük vergileri yüzde 30’dan yüzde 10’a çekilmişti. 1 Ocak’ta yürürlüğe giren gümrük indirimleri, zaten atıl kapasite sorunu olan sektörü tedirgin ediyor. Sektör temsilcileri gümrük kapılarının ithal ürünler için açılmasının 2018’te üretimde gerilemeye neden olabileceği düşünülüyor.
Yurtdışında zaten koruma tedbirleri ve anti damping davalarıyla mücadele eden sektör, iç piyasaya ümidini bağlamış durumda ama gümrük vergilerinin düşürülmesinin Ukrayna, Rusya ve İran gibi ülkelerden ithalatı artırarak çelik sanayinin iç pazar ayağına olumsuz etki etme riski de büyük.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ÜMİDİ
Çelik sektörü, iç ve dış etkenleri bertaraf edebilir ve üzerindeki yükleri hafifletebilirse kapasite kullanım oranını rahatlıkla yüzde 80’lerin üzerine çıkartabilir ve ihracatını artırabilir. Yurtiçinde tüketilen çeliğin üçte ikisi, uzun ürünlerin ise neredeyse tamamı inşaat sektörü tarafından kullanılıyor. 2023 yılına kadar 6.5 milyon konutun inşa edilmesinin planlandığı kentsel dönüşüm çalışmalarının inşaat demiri talebini canlı tutması bekleniyor. Kentsel dönüşümün de motivasyonuyla 2023’e kadar yaklaşık 24 milyon ton inşaat demiri kullanılacağını hesaplıyor.
Bu denenle sektör iç piyasadaki dinamikleri çok önemsiyor. Nihayetinde geçen yıl Türkiye iç piyasada 36 milyon 55 ton nihai mamul kullandı. Bunun yarısına yakını yassı ürün, yansına yakını da uzun ürün.
Türkiye’de çelik sektörü, elektrikli ark ocaklarında hurdalar ergitilerek daha çok üretim yapıyor. Demir cevherinden elde edilen ham demirden yapılan üretim ise azınlıkta. Türkiye zaten 20 milyon tonluk hurda ithalatıyla dünyanın en büyük hurda alıcısı. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) verilerine göre, bugün Türkiye’de 24 elektrik ark ocaklı (EAO), beş indüksiyon ocaklı ve üç bazik oksijen fırınlı çelik fabrikası bulunuyor. Sektör doğrudan 40 bin kişiye istihdam sağlıyor. Ülkemizde geçen yıl yapılan 37.5 milyon ton ham çelik üretiminin 26 milyon tonunun elektrikli ark ocaklarında yapıldığını belirtelim.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreter Vekili Gazi Bilgin, “2018’te Türk çelik sektörünün üretiminin 40 milyon tona çıkacağı öngörümüz var. Türkiye aynı zamanda çelik ihracatçısı. Bu nedenle üretimimizin yüzde 60’ını yakınını ihraç etmeliyiz. Türkiye’nin her sene 16-17 milyon ton ithalatı var. Bilhassa yassı çelik ürünlerinde. 2017’de ithalatımızda daha fazla ihracat gerçekleştirdik. Dış ticaret fazlası veren bir sektör olmaktan memnuniyet duyuyoruz” diyor.
Ahmet ERCİYAS / Çelik Boru İmalatçıları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Erciyas Boru Yönetim Kurulu Başkanı
“Korumacılık yapılıyor, iş zorlaşıyor”
ABD’nin çelik ithalatına koyduğu ek vergiler 1 Mayıs’ta yürürlüğe girecek. Bu nedenle sektörümüzde tedirginlik söz konusu. Konuyu Ekonomi Bakanlığı tetkik ediyor ama ABD tarafı randevu vermeye yanaşmıyor. Sektör olarak bu görüşmeyi bekliyoruz. Bu vergiler her ülkeye uygulanmayabilir. ABD ile karşılıklı ticari ilişkilerimiz var. Onlardan yaptığımız ithalat yanında sattığımız çelik devede kulak kalır. Bizim de ticari kartlarımızı açmamız gerekiyor. Avrupa Birliği de yaptığı ithalatı sorgular hale geldi.
Türkiye’nin 5 milyon ton çelik boru üretimi var. Bunun 2 milyon tonunu ihraç ediyoruz. 1.8 milyar dolarlık bir ihracat geliri söz konusu. 2023 hedeflerimiz var ama dünya ticareti globalleşmeden tekrar korumacılık anlayışına dönüyor. Onun dalgaları arka arkaya gelecek. Her ülke kendi içinde çarkını çevirmeye çalışacak. ABD’yi Avrupa takip ediyor. Biz proje boruları üretiyoruz. Bunları da devletin desteklediği projeler için alıyorlar. AB, projelerinde yüzde 51 yerli olan mamul alacak. Örneğin Romanya ve Bulgaristan’da iki projede devre dışı kaldık bile. Ümidimiz, güney komşularımızda; Suriye ve Irak’ta açılım bekliyoruz.
Gazi BİLGİN / Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreter Vekili
“2023 hedefleri gözden geçirilmeli”
ABD ve Avrupa Birliği’nin soruşturmaları sektör üzerinde baskı yarattı. Türkiye, Avrupa ve ABD’ye çelik üretiminin yüzde 45’ini satıyor. Yılın ilk üç ayında üretim ve ihracattaki artış devam ediyor ama ABD’nin vergileri mayısta devreye girecek. Etkilerini mayıstan sonra göreceğiz. Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda demirçelik sektörü için de iddialı rakamlar ifade edildi.
Büyük hedefler konuldu ama dünya ekonomisindeki bozulmalar ve Türkiye ekonomisindeki iniş çıkışlar, çevremizdeki iç karışıklıklar o büyük hedeflere ulaşmada engel çıkardı. Demirçelik sektörünün 2023’te 55 milyar dolar ihracata ulaşması hedefleniyor. 2017 sonu itibariyle sektör 13.5 milyar dolar ihracat yaptı. Oysa 2023 hedeflerinin konulduğu 2008’te ihracatımız 20 milyar dolardı. Yine de çelik sektörü iddialı ve tecrübeli bir sektör. Her sene ihracatını da üretimini de artırarak büyümeyi hedefliyor. Bunun 2023’te bir karşılığı olacak. En azından 25 milyar dolarlık ihracata rahatlıkla ulaşabilir. Türkiye 2023’te 25 milyar dolarlık çelik ihracatı yapacaksa 65 milyon ton da üretim yapmalı. Her şey bize bağlı değil. Dünyadaki şartları görüyoruz.
Adnan ASLAN / Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve İÇDAŞ Yönetim Kurulu Üyesi
“İthalat vergileri yeniden yükselebilir”
Sektör olarak 2017 yılında 70’ten fazla ülkeye, 11.5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. 2018 hedefimiz 13.5 milyar dolar. Sektörde yaşanılan sorunları hep beraber çözeceğiz. 2018 Ocak-Mart döneminde çelik ihracatımız değer bazında yüzde 20.8 artarak 3 milyar 562 milyon dolar oldu. Yıla iyi başladık. Mayıs’ta ABD’nin vergileri devreye girecek. Biz de kendi yolumuzu çizeceğiz. AvrupalI üreticiler ABD’ye ihracat yapmaya başladı. Biz de yönümüzü Avrupa’ya çevireceğiz ki zaten ilk çeyrekte Avrupa Birliği ülkelerine çelik ihracatımız yüzde 61 artış gösterdi. Belki 2023 hedefleri tutmayacak ama yakın rakamlara ulaşacağız. Hedeflerin yüzde 30 altında ihracat gerçekleştirebiliriz diye düşünüyorum.
Serdar Urfalılar / İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi
“Tam kapasiteyle çalışıyoruz”
Demir ve demir dışı metaller ihracatımız 2017 yılında 2016’ya göre yüzde 13.9 artarak 6 milyar 970 milyon dolar oldu. İhracatımız 2018’in ilk çeyreğinde hızını artırdı ve Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25.39 artarak 2 milyar dolar oldu. Hedefimiz bu yıl ihracatımızı 8 milyar dolara çıkarmak. Demir ve demir dışı sektöründe de dünyada soruşturmalar var ama henüz uygulamaya geçmiş bir durum yok. Serbest ticaret anlaşmalarımız olmasına rağmen Kuzey Afrika ülkelerinden de vergiler geldi. Yine de dünyadaki yerimizi korumaya çalışıyoruz. 2023 hedeflerimizi koyduktan sonra Türkiye’de ve çevre ülkelerde yaşananlar bizi çok zorladı. Hedeflerin sapması gayet normal. Şimdi sanayide kapasite kullanım oranı yükseliyor. Fabrikalarımız yüzde 80-85 tam kapasite ile çalışıyor. Yatırım ortamı iyileştirilirse sanayici yine yatırım yapar. Örneğin, iskele-kalıp işi büyüyor. Biz kendi şirketimizde geçen yıl yüzde 16 büyüme kaydettik. Dünyada 54 ülkeye mal satar hale geldik. Artan taleple birlikte bu yıl da yüzde 15-20 arası büyürüz.
RAHİME BAŞ UÇAR