Teknolojinin Kadın Liderlerinden Tavsiyeler
Tepe yönetime yükselmeyi başarmış kadınlar
TÜRKİYE’DE bilişim sektöründe çalışan yaklaşık 250 bin kişinin yüzde 10’u kadın. Dünya ortalaması ise yüzde 19. En yüksek oran Hindistan ve Malezya’da. Türkiye’de STEM mezunlarının yüzde 37’si kadın. Bu oranla Türkiye 41 ülke arasında birinci sırada yer alıyor. 2023’de Türkiye’de yaklaşık 34 milyon toplam istihdamın yaklaşık 3.5 milyonunun STEM istihdamı olacağı öngörülüyor. Bu da kadın istihdamı anlamında önemli bir fırsat olduğu anlamına geliyor. Tarihte ilk yazılımcıların kadınlar olduğu gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda, “teknoloji erkek işidir” algısının kırılması hiç de zor değil. 1969 yılında Ay’a yapılan ilk yolculuğun programlarını yazan Margaret Hamilton’du. Sektörün başında yazılıma liderlik etmiş kadınlar ilerleyen yıllarda yerlerini erkeklere bıraktılar. Peki neden? Dünya genelinde yüksek teknoloji şirketlerinin danışma kurullarına baktığımızda yüzde 6.5’inin kadın, kalan yüzde 93.5’irıin ise erkek olduğunu görüyoruz. Bilişim sektöründe tüm önyargılara rağmen erkekleri geride bırakarak tepe yönetime yükselmeyi başarmış kadınlar anlatıyor…
Zehra ÖNEY / Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Başkanı
“Ar-Ge ortamı erkek DNA’sına göre tasarlanıyor”
Sadece ülkemizde değil tüm dünyada “teknoloji erkek işidir” algısı eskiye oranla azalmış olsa da hala toplumsal bilinçte yerini koruyor. Eskiden teknolojik bir ürünün reklamına baktığımızda hep erkek çocuk, baba gibi figürler kullanılırdı.
Ne yazık ki günümüzde de bu algı değişmiş değil. Teknoloji ve kadın kavramları henüz bir arada düşünülmüyor. Fakat bu algının yıkılması ve sektörde insan çeşitliliğinin sağlanması için kadınlar kendilerini geri çekmemeli. Çeşitlilik sadece yönetim, pazarlama gibi alanlarda değil işin mutfağı olan yazılım ve Ar-Ge alanlarında da sağlanmalı. Kadınların teknoloji girişimlerine yatırım yapan fon sayısı az. Yatırım yapılsa bile ürün veya servis başarı sırasında yatırımcılardan gerekli ilgiyi görmüyor. Sanki kadın bu alana uygun değil gibi bir bakış açısı hakim. Ar-Ge ortamları erkek DNA’sına göre tasarlanıyor; kadının varlığını sürdürmesi hala zor. Bu alanda kadınların rol model olabilme şansı çok az. Kurumsal dünyada CTO oranlarına baktığımızda kadın teknik yöneticilerin azlığı dikkat çekiyor. Teknolojinin cinsiyeti var ve erkek. Dünyayı değiştiren dönüştüren girişimlerin kuruculanhep erkekler. Bu kadınların bu sektörde motivasyonu olmadığını gösteriyor. Çok yakın bir gelecekte 2025 ve sonrasında gelişecek yeni meslekler ve uzmanlık alanlarına baktığımızda 3.5 milyonluk bir istihdam açığı ile karşılaşacağız. Türkiye’yi global rekabette 2030-2050 yıllarında 11. ve 12. sıralara çıkarabilmek için teknolojide çalışan kişi sayısını 245 binden minimum 2 milyon seviyesine çıkarmak ve kadın sayısını da 24 binden 500 binlere çıkarmak yolunda çalışmalar yapılmalı.
Selen KOCABAŞ / Yönetim Kurulunda Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
“Türkiye STEM mezununda birinci sırada”
Öncelikle kadın olmanın ötesinde birey olarak yeni dünya dinamiklerine, teknolojik dönüşüme adapte olmak şart. Küresel ekonomide gelişim ve kalkınma STEM+A (fen, teknoloji, mühendislik, matematik, sanat) ile mümkün. Teknoloji ve dijitalleşme ekonomiyi dönüştürüyor. Kadınların teknolojiye ilgisi ve bu alanda çalışma oranları 70’li yıllarda yükselerek ilerlerken 85 sonrası oran azalarak bugünkü oranlara geldi. Bu dünya erkek dünyası algısı ile kadınlar genelde destek ve operatif rollere geçerek, üretim, geliştirme ve stratejik rolleri erkeklere bırakmışlar. Halbuki detay hakimiyeti, empatik olması ve çoklu iş yapabilme kabiliyetleri ile teknoloji ve dijital dünyada bu yetkinlikeri ile çok daha fazla değer katabilirler. Gelişmiş ekonomilerde teknolojide kadın oranı yüzde 30’larda iken bizde yüzde 13’lerde. Honeypot’un 2018’de yaptığı araştırmaya göre, 41 ülke arasında ülkemiz STEM mezununda yüzde 37 ile birinci sırada, bu büyük fırsat. TÜSIAD&PWC’nin analizlerine göre, 2023 için Türkiye’de yaklaşık 34 milyon toplam istihdamın yaklaşık 3.5 milyonunun STEM istihdamı olacağı, bu ihtiyacın karşılanmasında lisans ve yüksek lisans mezunları esas alındığında yaklaşık yüzde 31 açık olacağı öngörülüyor. Yani pozisyonların yüzde 31’i şu günkü eğilimlerle devam edersek doldurulamayacak. Bu açığı kapatmamız, yaşanan fırsat eşitsizliği ile mümkün değil. O nedenle topyekun STK’lar olarak, iş dünyası, kamu ve akademi hep birlikte bu taraftaki kadınlarımızın güçlenmesine odaklanmamız gerekiyor.
Gönül KAMALI/Yazılım Sanayicileri Derneği Başkanı
“Kadınların esnekliği zayıflık olarak algılanıyor”
Bir kadın olarak sadece teknoloji sektöründe değil, bütün sektörlerde güçlü olmanın çeşitli zorlukları var. Bu sizin yetersizliğinizden değil, iş gücündeki erkek egemenliğinden kaynaklanıyor.
Bu kırılmadığı sürece kadınlar bu tür sorularla her zaman karşılaşacaktır. Ancak kadınlarımız bu zorlukların üstesinden kendilerine olan güvenle geldiler. Banka portföy yönetimi, satış ve pazarlama fonksiyonları, havayolu lojistik operasyonu, tekstil ve bunun gibi esneklik, yüksek stres ve sabır gerektiren pozisyonlarda kadınların nispeten daha başarılı olduğunu görüyoruz. Günümüzde kadının iş hayatındaki yeri artıyor, örneğin benzin istasyonundaki pompa görevlilerinin erkek olması gerektiği algısı varken, artık kadın pompa görevlileri görüyoruz; yakın zamanda kadın belediye otobüsü şoförleri göreve başladı. Benzer durum teknoloji sektöründe de var. İstatistikler gösteriyor ki, kadınlar bütün iş kollarında başarılı oluyor. Hatta bazılarında daha bile başarılı oluyorlar. Hissetme, sabır gösterme, esneme özellikleri zayıflık olarak algılanıp erkeksi, kavgacı, yüksek rekabetçi kişileri öne çıkarabiliyorlar. Bu konuda üst düzey yöneticiler bakış açılarını mutlaka değiştirmeli ve empati yeteneklerini artırmalı. Aldığım eğitim ve aile kültürüm nedeniyle mesleğimde kendimi kadın olarak hiç ayrıştırmadım. Okurken bilgisayar mühendisliğindeki kadın oranı altıda birdi. Meslek hayatımda da pek çok defa bir toplantı salonunda kendimi tek kadın olarak bulduğum zamanlar az değildi. Ben bu durumu avantaj olarak algıladım ve en çok ve en önce konuşan hep ben oldum.
Özlem KESTİOĞLU / SAP SEFA Bölgesi Müşteri Deneyimi Lideri
“Yanlış kalıplar terfilerde de sıkıntıya yol açıyor”
Söz konusu teknoloji olduğunda maalesef hala bilinçaltına yerleşmiş bazı kalıp ve önyargılar var. Örneğin siber güvenlik uzmanı, yazılımcı veya teknisyen gibi ifadeler kullanıldığında insanların aklına ilk gelen imge erkek figürü.
Bu önyargılar zamanla sektörün kendisine de yayılabiliyor. İş başvuruları dışında terfilerde de sıkıntılara neden olabiliyor, önyargıları yıkarak teknoloji dünyasında ihtiyaç duyulan nitelikli ve kalifiye insanları yetiştirmeliyiz. Bunun yolu kurumlarda cinsiyetten bağımsız adil rekabet ortamı yaratılmasından geçiyor. SAP Türkiye’de kadın ve erkek adayların işe alımlarda ve şirket içi yedekleme planlarımızda aynı oranda temsil edilmesine dikkat ediyoruz. Çalışanlarımızı uzaktan erişimli veya sınıf içi eğitimlerle, koçlukla, rotasyonla geliştiriyor; uzmanlık alanları dışında projelerde yer almalarını sağlayarak deneyimlerini artırıyoruz. İsteyen kadın çalışanlarımızı kariyer gelişim programıyla destekliyoruz. Kadın çalışan oranımızın yüzde 45, yönetici oranımızın yüzde 44, Y kuşağı çalışan oranımızın yüzde 56. Ülkemizde özellikle teknoloji sektörüne baktığımızda üst pozisyonlarda cinsiyet eşitliği önünde daha fazla bariyer olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlar karşılarına çıkan fırsatları iyi değerlendirip, cesur ve talepkar olmalılar. Erkek egemen sektörlerde kadınların öne çıkıp “yapabilirim” diyebilmesi üst düzey pozisyonlarda daha az oluyor, bunu yıkmalıyız. Kadınlar kendilerine has bakış açılarını çalıştıkları kurumlarda somut projelere dökerek büyük fark yaratabilir.
K. Erman KARACA / Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
“Tarihte ilk yazılımcılar kadındı”
TÜBİSAD raporlarında yer alan bilişim sektör istihdam rakamlarına göre kadın çalışan oranı yüzde 32 seviyesinde. Yönetici pozisyonlarında bu oran maalesef daha da az. Birleşmiş Milletlerin kadınların aleyhine olan bu durumun 2030’da dengeleneceğini beklemesine karşın bugün S&P 500 ve büyük teknoloji şirketlerinin orta seviye yönetim pozisyonlarının sadece yüzde 25’i kadın yöneticilerden oluşuyor. TÜBİSAD olarak yönetim kurulumuzda kadın üye sayımızı en yüksek orana taşıyarak farkındalığı yükseltmeyi amaçladık. TÜBİSAD’ın ilk kadın başkanı olarak en temel dileğim gelecekte sektörümüzde kadın sayısının artması. Kaldıraç etkisi ile en fazla değer yaratan teknoloji sektörü, istihdam alanındaki dengesizliği kırabilecek önemli bir sektör. Teknoloji sektöründe liderlik pozisyonundaki kadınların az olmasının da, liderlik pozisyonları için erkek adaylara daha meyilli olması ve sektörün erkek egemen olması gibi sistemik temelleri olduğu söylenebilir. Oysa tarihte ilk yazılımcılar kadındı. 19’uncu yüzyılda yaşamış İngiliz Kontes Ada Lovelace, ilk algoritmayı yazan kişi olarak kabul edilir. Hollyvvood yıldızı Hedy Lamarr’ın, 1942 yılında torpidoları yönlendirmek için geliştirip patentini aldığı şifreli iletişim protokolü, 1990’larda uydu telefonundan cep telefonuna, Bluetooth’a kadar tüm mobil iletişim altyapısını oluşturdu. 1946’da Pennsylvania Üniversitesi’nde geliştirilen ilk ticari bilgisayar ENİAC’ın yazılımcıları kadındı. 1959’da Cobol programlama dilinin geliştirilmesini sağlayan Grace Hopper yazılımın babaannesi olarak kabul edilir. 1969’da Ay’a yapılan ilk yolculuğun programlarını yazan Margaret Hamilton’du. Sektörün başında yazılıma liderlik etmiş kadınlar ilerleyen yıllarda yerlerini erkeklere bıraktılar.
Özlem KALKAN / SabancıDx Ürün Yönetimi ve Satış Genel Müdür Yardımcısı
“Kadınlar ciddiye alınmak konusunda zorluk yaşıyor”
Maalesef, sektörde kalıplaşmış bazı algılar var ve bunları aşmak için zaman gerek. Teknik kadrolarda kadın çalışan oranı hala çok düşük, örneğin kadın yazılımcı sayısı sektörde çok az. Siber güvenlik ve robotik süreç otomasyonu gibi alanlarda bu sayı daha da azalıyor. Yapılan araştırmalara göre, teknoloji sektöründe kadınların en çok zorluk çektiği alanın yüzde 63 ile ‘ciddiye alınmak’ olduğu ortaya konulmuş. Bu konu benim kariyerimde de çektiğim zorluklar arasındaydı. Senelerdir erkekler tarafından yönetilen insanlar kadın yönetici ile tanıştıklarında duruma adapte olmakta zorlanabiliyor. Bu durumda biz kadınlar daha çok eril enerjiye odaklanmaya ve erkekler gibi hareket etmeye başlıyoruz ki, bu davranış biçimi çeşitlilik ve verimlilik açısından doğru bir hareket olmayabilir.
Teknoloji sektöründe de üst düzey yönetici pozisyonlarında açık ara erkek egemenliği söz konusu, üzerimizde oluşan azınlık psikolojisi hem söylemlerimizi hem de etkimizi sınırlıyor.
Yaşadığım bir diğer zorluk da, sektörde rol model alacağım kişi sayısının sınırlı olması. Bir şirkete katıldığımda yönetim kadrosunda bir kadın görmeyi arzu ederim. Bu bana “ben de orada olabilirim” hissiyatı sağlarken, şirkete olan bağlılığım ve çalışma motivasyonumu da artırır. Kişinin geçtiği yolların benim için bir yol haritası olduğunu düşünürüm. Türkiye her geçen gün iş hayatındaki kadın sayısını artıran bir ülke. Bu durum teknoloji sektörüne de yansıdı. Bu oran yeterli olmasa da her geçen gün artıyor. Bu oranın hala yüksek diyebileceğimiz bir seviyeye ulaşmamasının sebebi şirketlerin alım politikalarından ziyade kadınlara sunulan imkanların kısıtlı olmasından kaynaklanıyor.
Derya İREN / Siemens Türkiye Dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 Pazarlama Yöneticisi
“Dünyanın kutbu erilden dişile dönüyor”
Fortune 500 listesindeki şirketlerin sadece 14’ünün CEO’su kadın. Özellikle teknik alanlarda kadınların işi daha zor. Kendinizi kabul ettirmeniz için mücadele etmeniz, kendinizi donanımlı hale getirmeniz, işinizde en iyi olmanız ve yeri geldiğinde iki katı çalışmanız gerekiyor. Geçmiş sanayi Çevrimleri ile beden gücünü makinelere devrettiğimiz dünyada, dijital dönüşümle birlikte zihin gücümüzü de gittikçe makinelere devrediyoruz. Yapay zeka, makine öğrenmesi ve derin öğrenme gibi kavramlarla uzmanlıkların yok olacağı bir gelecekten bahsediyoruz. Uzmanlık dediğimiz şey tecrübe ve tekrarlarla öğrenmekten ibaret ve büyük veri makineler için buna imkan sağlıyor. Bizlerin işi ise inovasyon, geliştirme, yaratma ve yenilik olacak. Geçmişte iş dünyasında eril özelliklerimizi kullanarak başarılı olabiliyorken, gittikçe dişil özelliklerin ön plana çıktığını görüyoruz. Dünyanın kutbu erilden dişile dönüyor. Çünkü dünyanın rekabet ve kavga yerine sorunlara çözüm bulmaya, topluma çevreye dokunan, insanlığa faydalı yaklaşımlara ihtiyacı var. Teknoloji temelli, insanlığa faydalı çözümler artmalı.
Bu sebeple kadınların teknoloji alanında daha çok varlık göstermesi şart. Bence her insan için çok önemli olan duruş, kadınlar için çok daha önemli. Hayata karşı, insanlara karşı, olaylara karşı bir duruş sergilemek, kimliğinizi hayata geçirebilmenin en önemli yolu. Değerlerinizi eğilip bükülmeden yaşamak âdına olmazsa olmaz. Biz kadınlar öncelikle kendimizi sevmeyi ve kabul etmeyi öğrenmeliyiz. Bizlerin hayatta daha akışkan olduğunu düşünüyorum. Bu avantaj getirse de bir yerden sonra kendinizden vazgeçme noktasına gelebiliyor. Sınırlarınızı korumayı öğrendiğinizde ve kim olduğunuzdan taviz vermediğiniz bir hayat yaşadığınızda, etrafınızdakiler de size saygı duymaya ve sınırlarınızı ihlal etmemeye başlıyor.
Bilgen ALDAN / Mynet CEO’su
“Erkek kulübünün içine girmek zor”
Teknoloji dünyasında kullanılan yenilikleri takip etme, merak, eğitime açıklık, takım oyununa uyum, detaylı ilerleme, pratik düşünce gibi birçok yetkinlik kadınlarda en az erkekler kadar hatta daha fazla bulunuyor. Kadınlar için sorun yetkinlikte değil ;network’te. Bu durum diğer sektörler için de geçerli, fakat teknoloji sektörü daha ‘erkek kulübü’ olduğu için içine girmek zorlaşabiliyor.
Mühendislik eğitimi genelde erkeklerin rağbet ettiği bir alan. Sonrasında teknolojide üst düzeye gelen bizim gibi kadınların eğitim almış kadınların önlerini açması lazım. Ben zamanla bu dengenin kurulacağına inanıyorum.
Örneğin, mobil oyunlara bakarsak tüketicisinin yarıdan fazlası kadın oldu. Üretici tarafında da zamanla bu denge oturtmalı. Ben teknoloji direktörünün hem doğasının, lokasyon bağımsızlığının hem de yetkinliklerinin kadınlara çok uygun olduğuna inanıyorum. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre, bilgi teknolojileri alt sektörü, kadın istihdamı konusunda uçurumun en büyük olduğu sektörler arasında. Amerikalı politikacı ve aktivist Eleanor Roosevelt’in, “Yapamayacağınızı düşündüğünüz şeyi yapmalısınız” sözünü çok severim. Bir kadının yönetici olarak başarılı olabilmesi için zorluklar karşısında dirayet göstermesi ve kararlı davranması önemli. Zira bu pek çok kez test edilecektir. Ben, kariyerimin genelinde fen/ mühendislik eğitimimi, kadınlıktan gelen güçlü yönlerle dengelemeye çalışıyorum.
Yani cinsiyetimden uzaklaşmak yerine onun özelliklerini parlatıyorum:
Dengeleyebilme, pratiklik, empati gibi. Zorlukların çoğunda kadın olmanın getirdiği avantajı kullanıyorum diyebilirim. Fark yaratmak için kadınların daha çok çalışması gerekiyor.
Meltem Bakiler ŞAHIN / Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı
“Bir baba olsaydım bu soruyu sorar mıydınız?”
Öncelikle iş dünyasında insanları kadın-erkek diye sınıflandırmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle, kişisel deneyimimde de kendimi hiçbir zaman kadın ve erkek diye sınıflandırılmış olarak görmedim. Bu, kariyerimde çok önemli bir etki yarattı. Katıldığım bir konferansta liseli bir öğrenci, “İki çocuk annesi olarak aile hayatı ile kariyerinizi bir arada götürmek zor olmuyor mu?” diye sordu. Hayatı nasıl ele aldığımı anlamak istiyordu. “Bir baba olsaydım bana bu soruyu sorar mıydınız?” dedim, salonda derin bir sessizlik oldu. Birbirimize söylememiz gereken bu… Deloitte’un Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği ile birlikte hazırladığı “Teknoloji Sektöründe Kadın 2018” raporuna göre bu sektörde faaliyet gösteren kadınlar, liderlik seviyesinde temsiliyetin yetersiz olduğunu düşünüyor. Teknoloji sektöründe kadın lider sayısı az diyenlerin oranı yüzde 67 iken, bu oran finans sektörü için yüzde 70, enerji için yüzde 81, otomotiv sektörü için ise yüzde 85’ler seviyesinde. Yani kadınlar bu sektörlerde hemcinslerinin sayısının artmasını istiyor.
Peki bu algı değişir mi? Elbette değişir, değişiyor. Kadın ve erkeklerin iş hayatında, yönetim kurullarında, yan masalarında bir kadına yer açmalarının, daha iyi sonuçlar elde edebilmek için kadınları motive etmelerinin, rol model olmalarının herkesin hayatını kolaylaştıracağına inanıyorum. Diğer taraftan iş hayatında başarıya ulaşmış kadınların da, nasıl fark yarattıklarını, öne çıktıklarını, nerelerde diğer kadınlar için, başarı için ayak izleri bıraktıklarını, gür bir sesle anlatmaları gerektiğini düşünüyorum. Telekom sektöründe kadın çalışan oranı yüzde 23 iken, Vodafone’da bu oran yüzde 42.6, yani sektörün yaklaşık iki katı. Kadınların değiştirme ve dönüştürme gücünün, iş dünyasında müthiş farklar yarattığına inanıyoruz.
Özlem FİDANCI / Philips Ortadoğu ve Türkiye CEO’su
“Savunmada kalarak hedefe ulaşamazsınız”
Kariyerim boyunca kadın olmanın herhangi bir dezavantaj oluşturabileceğine inanmadım ya da bulunduğum ortamlarda kadın olmamdan dolayı farklı hissetmedim. Açıkçası farklı cinsiyet temsilinin sektörlerle bağlantılı olmadığına inanıyorum. Teknoloji, bağlantıları kurarak, çözümleri daha etkili hale getirip verimliliği artırıyor ve bunlar kadınların güçlü yanları ile birebir uyumlu. Teknoloji, kadınların iş yaşamında giderek daha çok tercih ettiği alanlardan biri ve ülkemizin de kendini bu alanda yetiştirmiş kadınlar için umut vadettiğine inanıyorum. Kariyerimin farklı aşamalarında ben de zorluklarla karşılaştım. Karşı cinsten çalışma arkadaşlarımın zaman zaman muhtemel bir terfi için kendi cinslerini daha uygun bulmalarına ve bunun için sebepler üretmelerine şahit oldum.
Bunların hiç birini ciddiye almadım. Çünkü başarmak için kendi özgün stratejiniz olması gerektiğine inanıyorum, başkalarının oyununa dahil olup savunmada kalarak hedefinize ulaşamazsınız. Kadınların bu sektörde daha çok varlık gösterebilmesi için şirketlere büyük görevler düşüyor. Sağlık teknolojileri alanında hizmet veren bir şirketin yöneticisi olarak, kadın iş gücüne büyük önem veriyor ve bünyemizde bununla ilgili pek çok çalışmayı hayata geçiriyoruz. Çalışanlarımızın yüzde 37’si, yönetim kurulumuzun ise yüzde 71’i kadın. Bu bilinçle hareket ederek 2019’da Ortadoğu-Türkiye bölgesi dahilinde 25 kadın çalışanımız için ‘VVomen Leadership’ programını gerçekleştirdik.
Beş aya yayılan, çok yönlü tasarlanan bu gelişim programı, kadın çalışanlarımızın kariyerlerinde emin adımlarla ilerlemeleri için önemli bir destek oldu. Bunun dışında elimden geldiğince erkek ve kadın genç yeteneklerimize koçluk yapıyorum.
Filiz AKDEDE / HP Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Geniş Formatlı Yazıcılar Satış Yöneticisi
“Kendi network’ümüzü oluşturmalıyız”
Kadınların ne yapmak istiyorlarsa ve hangi alanda ilerlemek istiyorlarsa cesaretle o kapıları açmaları, hiçbir yerden onay beklemeden özgürce ilerlemeleri gerekiyor. Peki, bu neden zor?
Çocukluğumuzdan itibaren bize yakıştırılan rollerden çıkmakta zorlandığımız için zor. “Sevilen, beğenilen, anlayış gösteren, fedakarlık eden, onay bekleyen, kibar olan, hakkı elinde alınsa bile zarafeti elden bırakmayan” bir kalıbın içine hapsedildiğimiz için zor. Hakkımızı savunduğumuzda, rekabetçi olduğumuzda, kazanmak için oynadığımızda, ısrarcı olduğumuzda eleştirilere maruz kaldığımız için zor.
Hemen hemen her yerde kadınların üst düzey pozisyonlara gelmek için eşdeğer yeteneğe ve deneyime sahip erkek meslektaşlarına göre daha çok emek harcaması gerekiyor.
Yönetim kurullarında kadınların yer aldığı firmaların sağlıklı karar mekanizmaları sayesinde hem daha hızlı büyüdüğü hem de sürdürülebilirlik, eğitim, eşitlik gibi konulara daha fazla odaklanarak toplumsal fayda sağlayabildiğini gösteren pek çok araştırma mevcut. Teknoloji alanında ve diğer alanlarda kadınların üst pozisyonlara gelebilmesi için öncelikle bu pozisyonları hedeflemesi gerekir. Araştırmalar kadınların orta kademeleri hedeflediğini ve olası uygun pozisyonlara yüzde 100 uygun olmadıklarını düşündükleri durumlarda başvurmadıklarını gösteriyor.
Küçük yenilgilerde pes etmeden, taraflı bakış açılarına yenilmeden ve motivasyonumuzu kaybetmeden ilerlemeliyiz. Kendi network’ümüzü oluşturmamız, birbirimize destek olma fırsatlarını da kaçırmamamız gerek. Bilim, mühendislik ve teknoloji alanlarında eğitim gören ve başarıyla üniversitelerden mezun olan kadınların sayısı erkeklerle eşit. Bu alanlarda güzel örnekler oluşturmaya devam ederek her türlü önyargıyı kırabiliriz.
Didem DURU / Cisco Türkiye Genel Müdürü
“Yeni kadın rol modellerine ihtiyaç var”
iş ve özel hayatımda hiçbir olumsuz duruma, “Kadın olduğum için bunu yaşıyorum” şeklinde yaklaşmıyorum. “Elimden gelenin en iyisini yaptım mı, daha farklı ne yapabilirim” düşüncesi ile yaklaşıyorum. İlk seferinde olmazsa yöntemimi biraz daha farklılaştırarak yeniden deniyorum. Ve sanırım sonunda mutlaka bir çıkar yol buluyorum. Pozitif ayrımcılık, bazen “kadının hak etmese de sırf cinsiyeti nedeniyle profesyonel hayatta tercih edilmesi” gibi algılanıyor. Aslında bu doğru bir algı değil. İki denk aday söz konusu olduğunda ve ikisi de işi almak için gerekli özelliklere sahipse, kadının tercih edilmesi olarak düşünülmeli. Türkiye’de teknoloji alanında çalışan kadın oranı yüzde 10 civarındayken dünyada bu oran ortalama yüzde 19. Özellikle Doğu ve Kuzey Avrupa ile İskandinav ülkelerinin, teknolojide istihdam edilen kadın oranı konusunda başı çektiğini görüyoruz. Komşumuz Bulgaristan’da bu oran yüzde 30, Letonya’da yüzde 25, Finlandiya’da ise yüzde 22. Teknoloji denince akla gelen ilk ülkelerden olan Japonya’da ise bu oran sadece yüzde 13. Siber güvenlik, yapay zeka, nesnelerin interneti, makine öğrenimi gibi meslek dallarında yetişmiş eleman ihtiyacı ve açığı giderek artarken, Türkiye’nin dijital çağda rekabetçi kalabilmesinin yolu da bu çağın taleplerine cevap verebilecek yetkinlikte insanlar yetiştirmekten geçiyor. Bu anlamda, teknoloji alanında eğitim almış genç kızlarımızın kariyer tercihlerini de teknolojiden yana kullanmalarını sağlamak büyük önem kazanıyor.
Teknoloji sektörünü kadınlar için çekici hale getirmek adına, tasarladığı kod ile insanoğlunun Ay’a inmesini sağlayan ve “yazılım mühendisliği” konseptinin mucidi kabul edilen Margaret Hamilton gibi yeni kadın rol modellere ihtiyacı var.
Elif GÜRDAL / Dassault Systemes Türkiye Ülke Müdürü
“Teknolojideki cinsiyet eşitsizliği diğer sektörlerden fazla”
Bilgisayar mühendisliği bölümünde okumaya başladığımda bu alan genç kadınlar arasında popüler değildi. Fakat zaman içinde sevinerek görüyorum ki teknoloji sektörü işyerinde çeşitliliği en çok destekleyen sektörlerden birisi oldu. Kariyerim süresince Oracle, HP ve Dassault Systemes gibi teknoloji devlerinde çalışma fırsatı buldum. Kendilerinden çok şey öğrendiğim kadın liderlerle çalıştım. Kendimi hep çok şanslı hissettim. Teknoloji sektöründe çalışmanın başka bir sektörde kadın olarak çalışmaktan daha zor olduğunu düşünmüyorum. Teknoloji sektöründe kadın lider sayısındaki azlığı yaratan nedenlere baktığımızda bunların sadece teknoloji sektöre özgü olmadığını, aynı zamanda genç kadınların bilime, teknolojiye, mühendislik ve matematiğe (STEM) katılımının yeterince özendirilmemesi, rol model eksikliği ve genel olarak liderlik pozisyonları için erkekleri seçme eğilimi gibi temel sorunların karşımıza çıktığını görüyoruz. Teknolojideki cinsiyet eşitsizliği diğer sektörlerden daha fazla. Bu noktaya odaklanmamız gerekiyor. Teknoloji alanına daha fazla kadının katılmasını sağlamak için önümüzde yapılması gereken birçok şey var. Genç kadınlar için teknolojiyi erken yaşlarda çekici hale getirmemiz, daha fazla kadın rolmodele sahip olmamız ve cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Her iş birimimizde olduğu gibi Ar-Ge, pazarlama ve satış alanlarında güçlü kadın liderlere sahibiz. Kadınlar için özel programlar uyguluyor, koçluk ve mentorluk programları sunuyoruz. Türkiye’de sektörü gençlere tanıtmak için FRC (First Robotic Competition) gibi yerel inisiyatiflerde yer alıyoruz.
Rina Onur ŞİRİNOĞLU / 500 İstanbul Kurucu Ortak
“Kadın girişimciliğinde dördüncü sıradayız”
Teknoloji girişimciliği ve yatırımcılığında en büyük emellerimden biri ‘kadın olarak’ hiçbir şeyin daha zor olmadığı bif dünya ve ekosistem yaratabilmek için üzerime düşeni yapmaktı. Girişimci olduğum dönemlerde kadın lider olmamla ilgili sorular bana yönlendirildiğinde ister istemez sinirlenir ve işimden, teknolojimizin üstünlüğünden, nasıl pazar lideri olduğumuzdan bahsedelim diye düşünürdüm. Fakat teknoloji dünyasındaki kadın-erkek eşitsizliği soruları o kadar çok gelmeye başladı ki, durup gerçekten global seviyede bir epidemikle karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek durumunda kaldım. Kadın olarak, herkesten daha fazla çalışmaya, daha fazla çabalamaya ve eleştirilmeye o kadar alışmıştım ki, kendime olası güçlükleri deneyimlemek için alan bırakmamıştım. Türkiye’de son dokuz senede kurulan teknoloji girişimlerinin yüzde 16’sında kadın girişimciler yer aldı. Bu ortalama ile Çek Cumhuriyeti, İtalya ve Portekiz’den sonra Avrupa’daki en yüksek orana sahip dördüncü ülkeyiz.
Dünyaya baktığımızda çok geride kalmış sayılmayız. Yapmamız gereken, bu ekosistemi global seviyede bulduğumuzdan daha iyi bir seviyede bırakmak olmalı. İş ortamında kadın-erkek eşitliği başta olmak üzere, her türlü çeşitlilik ve temsil edilebilme lüksü hem ekosistemin sürdürülebilirliği, hem de projelerin uluslararası başarısı için elzem. Sektördeki kadınların ‘Hayır’ı cevap olarak kabul etmedikleri, inandıklarının peşinden gidip, hak ettikleri pozisyonları ve terfileri alabilmek için daha talepkar olmak zorunda oldukları bir dönem var önlerinde. Çalışkan kadının ‘işkolik’ olmadığı, tutkuyla yönetenin ‘histerik’ olarak görülmediği, tuttuğunu koparmak için çabalayanın ise ‘hırçın’ olarak damgalanmadığı bir çalışma ortamını tek taraflı yaratmamız mümkün değil. Bunun için hem kadının, hem erkeğin desteğine ihtiyacımız var.
Çağla Gül ŞENKARDEŞ / MenaPay CEO’su
“Rol model olacak kadın lider sayısı az”
Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre, teknoloji kadın istihdamı konusunda uçurumun en büyük olduğu sektörler arasında. Yüzde 27 kadın çalışan oranı ile dünyada yazılım ve bilişim teknolojileri sektörü kapsayıcılığın en düşük olduğu sektörlerden biri.
Son yıllarda önemli bir artış olsa da kadın lider oranı yüzde 20’nin altında bir oran ile en alt sıralarda. Her ne kadar mesleklerin ve sektörlerin cinsiyeti olmaması gerekse de bugün maalesef toplumsal cinsiyet algısı sektörlere taşınıyor. Kadın olarak liderlik rollerinde güçlenmek zor.
Mühendislerden bahsederken ‘kadın mühendis’ çok fazla kullanılan bir tanım. Bu şekilde bir iletişim mühendislik mesleğini her seferinde erkek cinsiyet ile özdeşleştiriyor ve bu toplumsal algıyı her seferinde yeniden üretiyor.
Teknoloji sektörünün erkek egemen olduğu yargısı tekrar tekrar üretildiğinden kadınlar networking konusunda sıkıntı çekiyor. Üst düzey yöneticiler genellikle erkek olduğu için birçok firmanın yine bu roller için de erkek çalışanları tercih etmeleri ile karşılaşıyoruz.
Kadınların profesyonel yaşamda karşılaştığı problemleri ikiye ayırabiliriz. Biri toplumsal kabullenmelerden kaynaklanan önyargılar, diğeri ise bu önyargıların beraberin getirdiği ayrımcılıklar ve eşitsizlikler.
Sektörde rol model olacak kadın lider sayısı az. önemli olan sayının az olması değil, kadın liderlerin görünürlüğünün de az olması. Benim çok önem verdiğim bir faktör de, güçlü bir duruş sergilememiz gerekliliği. Güçlü bir duruş derken kastettiğim ise prensiplerinizin olması, tutarlı ve her anlamda bir profesyonel olmanız.
Dilek DUMAN / DenizBank BT ve Destek Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı
“Yıkılmaz bir özgüven gerekiyor”
Dünyada ve ülkemizde STEM dendiğinde akla hep erkekler geliyor. 21’inci Yüzyılda bile bu konuda yol alamamış olmamız üzücü. Liselerdeki kızlarla yaptığımız söyleşi ve seminerlerde çevrenin ve ailelerin yönlendirmelerinin ne kadar baskın olduğunu ve lise çağındaki kızlarımızın bırakın mühendis olma hayalini kurabilmelerini, teknik lisede teknoloji bölümünde okuyan kızlarımızın bile maalesef yanlış bölümdeyim – ah ne yapsam da farklı bir bölüme geçsem, nasıl bu yanlıştan kurtulsam dediğini, çıkış yolu aradığını üzülerek görüyoruz. Gençlerimizin çevrelerinde örnek rol modeller olmadığı için mühendislik ve teknoloji uzmanlığını sadece erkekler yapar diye düşünüyorlar. Şans eseri mühendislik okuyan, teknoloji konusunda uzmanlaşan kadınlarımız ise azınlık durumunda. Bunu başaranlar iş yaşamında çok başarılı oluyor. Çünkü bu seçimi yapabilmek ve üstelik eğitimi tüm çevre baskısına rağmen sürdürebilmek ve hatta ısrar edip mezun olduktan sonra bu alanda iş sahibi olabilmek yıkılmaz bir özgüven gerektiriyor. Tüm bu zorluklara rağmen Türkiye’de teknoloji alanında kadın uzmanlar ve başarılı yönetici kadınlar var. Dünyayla, Avrupa ile ABD ile kıyasladığımızda ülkemizdeki teknoloji kadın çalışan oranları çok daha yüksek.
Hayatta her ne yaparsanız yapın severek ve kendinize güvenerek yapın. Kişinin sevdiği konuda emek harcaması, çok çalışması bir yükten çok bir keyif haline geliyor. Bu şartlarda başarı kendiliğinden geliyor. Başarının tek sırrı sevdiğin işi yapmak ve kendine güvenmek. Çalışan tüm kadınların işlerini sadece beyinleriyle değil ruhlarıyla da yaptıklarını görüyorum. Bu başarıyı artırıyor. Ruhumuzu işimize katarken, işte aldığımız eleştirilerin kişiliğimize değil iş yapış tarzımıza yapılan eleştiriler olduğunu bilmeli ve eleştirinin, yaşadığımız her zorluğun üstesinden geldikçe bizi geliştiren bir şans olduğunu bilerek yolumuza devam etmeliyiz.
Nevin ÇIZMECIOĞULLARI / IDC Türkiye Ülke Direktörü
“Kadınların yönetimdeki oranları sadece yüzde 21”
Sektördeki 30 yılımda teknik rollerde herhangi bir tepki ya da önyargıyla karşılaşmadım. Bence Türkiye’deki sektörde birçok ülkeye göre daha çok kadın var. Yurtdışında kadınlar daha çok pazarlama iletişim rollerinde iken, Türkiye’de çok sayıda ülke müdürü, satış-ürün yönetimi pozisyonlarında kadın var. Bütün dünyada kurumlar çalışan kadın erkek sayılarını dengelemek ve yönetimde kadınları eşit temsil etmeye özen göstermeye başlamalarının nedeni sadece sosyal sorumlulukları değil, aynı zamanda şirketlerin verimliliklerini, karlılıklarını artırmak için gerekli olduğunun farkında olmalarıdır. Ülkemizde de hemen her holdingde, global şirkette, teknoloji tedarikçisinde benzer bir oluşum söz konusu. IDC Global verilerine göre, ÂBD’de çalışanların yüzde 47’si, üniversite mezunlarının yüzde 57’si, sağlık sektörü çalışanlarının yüzde 75’i kadın. BT sektöründe kadınların oranı yüzde 25. Bilgisayar bilimleri mezunlarının yüzde 18’i, bilgisayar programlama mezunlarının yüzde 13’ü kadın, patenti olan kadınların oranı yüzde 8 ve yatırım alan girişimcilerin sadece yüzde 2’si kadın.
Tüm dünyada makineleşme ile birlikte azalan kas gücü ihtiyacı nedeni ile istihdam hizmet sektörüne yönelmiş durumda ve bu kadınların çalışma hayatına girmesini kolaylaştırıyor. IDC’nin bir araştırmasına göre mevcut durumda kadınların yönetimdeki oranları sadece yüzde 21. Her çalışan için ücret ve yan olanaklar birinci öncelik, kadın için ilerleme ve kariyer, erkek için yeteneklerin geliştirilmesi ve gelecekte de iş bulabilme ön planda. Ingiltere ve ABD’de aynı pozisyonlarda kadınlara daha az ücret ödendiği tespit edilmiş. Profesyonel mentorlük alanların almayanlara göre yüzde 15-16, erkek mentörü olan kadınların-kadın mentor olanlara göre yüzde 13 daha fazla maaş aldıkları ispatlanmış. Bulut, siber güvenlik, yapay zeka, kodlama, müşteri deneyimi, blok zincir dünyada en gündemdeki kadınları bekleyen potansiyel alanlar.
Pınar CİNALİ / BA-Works, UXservices & Explori Ortağı
“Kadınlar insan odaklı bir ekosistem oluşturabilir”
Kadın olarak teknoloji sektöründe var olabilmek için tek ihtiyacımızın özgüven olduğunu düşünüyorum. Güçlü iletişim becerileri, duygusal ve sezgisel zekaları sayesinde kadınların çok daha fazla değer üretebileceklerini ve iş hayatına kadın dokunuşu sağlayarak daha fazla ‘insan odaklı’ bir ekosistem oluşturabileceklerini düşünüyorum. Teknolojinin erkek işi olduğuna dair yaratılmış önyargı sadece iş hayatında değil üniversite eğitim süreçlerinden itibaren yıkılmalı.
Elektronik mühendisi olarak üniversite hayatımda 30 kişilik bir sınıfta kadının olduğu bir ortamda eğitim aldım. O dönem mühendislik bölümlerinde kadınların sayıca az olması ilerisi için büyük bir soru işareti oluşturuyor ve cesaret kırıcı oluyordu. Artık bu oranların gün geçtikçe artıyor olması umut veriyor.
Global firmaların Türkiye organizasyonları öncü olmakla beraber birçok kurum içerisinde pek çok kadın lider görmeye başladık. Az kadın çalışanı ve lideri olan birçok kurumun “Bu sayıyı nasıl artırabiliriz?” konusunda çözümler geliştirdiklerini görüyoruz. Yurtdışında uygulanan terfi süreçlerinde kadın-erkek oranlarının iş kuralları çerçevesinde dengelenmesi, annelik haklarının kurumlar tarafından daha fazla zenginleştirilmesi, esnek çalışma saatleri ve evden çalışma imkanı gibi IK politikalarını ve çalışan deneyimini pozitif etkileyen bu olanakları çok fazla kurumda görmeye başladık. Biz de kadın istihdamı konusuna çok önem veriyoruz. Çalışan sayımızın yüzde 70’ini mühendislik, tasarım ve psikoloji gibi farklı branşlardan mezun kadınlar oluşturmakta.
Derya AKSOY / Fortinet Türkiye, PUB CIS Bölge Başkanı
“Sorunları daha hızlı çözebiliyoruz”
Teknoloji sektörü daha çok erkeklerin bulunduğu ve erkekler tarafından tercih edilen bir alan olarak algılanıyordu. Ancak teknolojik dönüşüm sayesinde toplumsal cinsiyet ezberlerinin de değişmeye başladığını gözlemliyoruz. Dev teknoloji şirketlerine liderlik eden ve pek çok kadına ilham kaynağı olan kadın yöneticiler de bunun en güzel örneği. Geleceği inşa eden teknoloji sektöründe dünyayı güçlendirecek inovasyonların istenilen başarıyı sağlaması için teknoloji dünyasına kadınların gözünden bakabilmek, daha çok kadını dahil etmek ve gelecekte bilimsel alanlarda çalışmak isteyen kadınları cesaretlendirmek gerekiyor. Kadınların teknoloji dünyasına liderlik edebilmesi için eğitim hayatları sırasında kız çocuklarımızın bilime ve teknolojiye yönlendirilmesi gerekiyor. İlgi oluşturmak ve ilgiyi geliştirip eğitimin bu alanda devamını sağlamak için eğitimcilere ve ebeveynlere büyük rol düşüyor.
Son dönemde robotik ve kodlama gibi eğitimlerin henüz anasınıflarında veriliyor olması, cinsiyet fark etmeksizin tüm çocukların teknolojiye yakınlaşması ve yapabileceklerinin farkına varması çok sevindirici. Kadın yöneticilerin empati kurmaya ve takım çalışmalarına yatkın olmaları, sorunları da daha hızlı çözmeye olanak sağlıyor. Bu yüzden kadınlar kendilerine daha fazla güvenmeli ve üst düzey görevler için cesur bir şekilde aday olmalı. Dünyaya ve sektöre yön veren gelişmelere ayak uydurmak için dijital dönüşümü şekillendiren trendleri, teknolojik gelişmeleri ve sektör dinamiklerini sürekli takip etmeliler. Kadınlar kendilerini ne kadar donanımlı hale getirirse, bilginin ve donanımın verdiği güçle içlerindeki potansiyeli o kadar kolay açığa çıkarabilirler.
Bu bağlamda, kariyerinin başındaki genç kadınlara ve öğrencilere en değerli önerilerim, her şeyden önce cesur olmaları ve kendilerine güvenmeleri.
Aylin Tülay ÖZDEN / Doruk Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi
“Hiç ayrımcılıkla karşılaşmadım”
Teknoloji sektörünün özellikle akıl, mantık ve matematiksel yaklaşıma itibar eden, var olduğu çağın ilerisindeki dönemleri de hesaba katan kişilerden oluşan bir sektör olduğunu söyleyebiliriz.
Güçlü olmak için güçlü bir altyapıya sahip olmanın yeterli olduğunu düşündüğüm teknoloji sektöründe cinsiyetin bir önemi olmadığını söyleyebilirim.
Üretim ya da madencilik gibi sektörler beden gücü anlamında daha yüksek dayanıklılık gerektirdiği için kadınlar adına uygun olamayan tarafları olabilir ancak teknolojide bu ayrımın olmadığını düşünüyorum.
Teknoloji sektöründe çoğunlukla işler beyin gücüne dayalı olduğu için kadınlara ideal bir alan sunuyor.
Sektörde 30 yılı aşkın süredir faaliyet gösteriyorum; cinsiyetçiliğe dayanan herhangi bir ayrımcılık yapıldığına rastlamadım, önemli olanın bilgi, beceri ve sonuç üretme başarısı olduğunu düşünüyorum.
Türkiye, kadınların iş yaşamında ve teknoloji sektöründe geri plana itilmediği modern ülke. Özellikle matematik ve fen bilimlerine yakın olan gençlerimiz cinsiyet ayrımına maruz kalmaksızın teknoloji dünyasında kendilerine seçkin yerler edinebiliyorlar. Sektörümüzde kadınların yönetiminde olan pek çok başarılı işe tanık oluyoruz.
Hemen her işte ve sektörde olduğu gibi var olan işe gerçekten önem vermenin ve çalışkan olmanın üst pozisyonlara ulaşmada kritik rol oynadığını söylemek mümkün. Sonuç odaklı yaklaşım başarmanın olmazsa olmazı.
Teknoloji sektöründe cinsiyet odaklı düşünmeden, gündemi, yenilikleri, ihtiyaçları ve geleceği sürekli ve doğru şekilde analiz edip bu doğrultuda kendini her daim güncelleyerek ve en önemlisi başarı inancını hiç yitirmeden yol almak gerektiğine, böylelikle kariyer basamaklarının rahatlıkla kılabileceğine inanıyorum.
Dr. Verda EMİROĞLU / Stravision Kurucu
“Önce kendi bilinçaltı bariyerlerinizi kaldırın”
Teknolojideki değişimin hızı, yeni ekonominin ve geleceğin kural ve koşullarını belirliyor. Bu teknolojileri tasarlayan ve geliştiren ekiplerin içinde kadınların olmasıyla ancak 360 derece bakış tamamlanabilir. Başarılı projelerin multidisipliner yaklaşımla geliştirilebileceği hususunda hemfikirken, kadının renkli ve çok boyutlu düşünme potansiyelini gelecek için kullanmak kritik bir hale geldi. Girişimci gençlerle, üniversitelilerle, danışmanlık yaptığım teknoloji şirketleri ile yolculuğumda, çalıştığım ekiplerdeki kadın sayısı erkeklerle oldukça dengeli. Son yıllarda başarı öyküsünü dinlediğimiz, yatırım alan, globale açılan şirketlerin kurucuları arasında çok sayıda kadın var. Kadınlar kadın oldukları için değil, farklı bakış açıları getirdikleri, çözümleri çeşitlendirdikleri, doğal dengeyi iş dünyasına da taşıdıkları için desteklenmeli. Daha esnek, renkli, yaratıcı, fark yaratan iş modelleri, çözümler ile ekonomik değer yarattıkları için…
Bugün zor olan, teknolojinin değişim hızını yakalamak. Her gün kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. İstatistiklere bakınca dünyanın en büyük 500 şirketinin yalnızca 33 tanesinin liderinin kadın olduğunu görüyoruz. Bu rakamı iyi analiz etmeliyiz. Sektörün yapısından ya da o alanda yetkin kadın aday bulunmadığından mı?
Yoksa birbirine yakın yetkinlikte iki cins adaydan erkek olanın tercih edilmesinden mi? Gerçek sebeplere indikçe konuyu çözümlemek ve buna göre plan yapmak mümkün olacak. Teknoloji alanında çalışan ya da çalışmak isteyen kadınlara üç tavsiyem var; ünce kendi bilinçaltı bariyerlerinizi kaldırın. Kariyerinizle özel yaşamınız arasında bir tercih yapmak zorunda olduğunuzu kabul etmeyin. Siz karar verici konumuna geldiğinizde başka kadınların gelişiminin de parçası olun.
Şehlem AKBULUT / Paymes Kurucu Ortağı
“Teknolojiyi erkek egemen gören şirketlerin geleceği yok”
Bir kadın olarak teknoloji sektöründe güçlü olmayı başarmak ne kadar zor sorusuna bundan 10 sene önce cevabım büyük ihtimal ‘çok zor’ olurdu. Okuduğum bölümde, mühendislikte 60 kişi içinde sadece 10 kadındık. Şimdi bakıyorum, o 10 kadın herkesten daha iyi şirketlerde ve pozisyonlarda. Bu konuda şanslıyım. 2013’ten beri yönettiğim iki şirketin de ana hedef pazarının çoğunluğunu kadın satıcılar oluşturuyor. O yüzden motivasyon olarak başarılı olmam Ayşe Teyze’nin yaptığı el emeği oyuncaklarını satmasına, kendisine daha fazla güvenmesine ve yaptığı işi geliştirmesine sebep olabiliyor. Kariyerim boyunca, evinden bir şeyler üreterek sıfırdan başlayan birçok kadının markaya sahip olduğunu, işyerleri açtığını görme şansım oldu.
Bu iş hayatında karşılaştığınız birçok güçlüğe başkaldırmak için tek başına yeterli diyebilirim. Şirket olarak her anlamda cinsiyet eşitliğine inanıyoruz ve olabildiğince farklı görüşten insanlarla çalışmayı tercih ediyoruz. Sadece erkeklerin konuştuğu herhangi bir sektörün kalacağına inanmıyorum. Teknolojiyi hala erkek egemen kültürün bir parçası olarak gören şirketlerin çok uzun soluklu bir geleceklerinin olmayacaktır. Kendi potansiyelini bilen ve kendine güvenen her kadın, uzmanı olduğu her işte zorluklarla başa çıkabilecek çözümler üretebilir.
Zaten asıl başarı da buradan gelir. İşinde başarılı, kendine güvenen, açık fikirli ve uyumlu bir kadınla her vizyon sahibi şirket, pozisyon fark etmeksizin ayrımcılık yapmadan çalışmak ister.
Kadın olarak uzmanı olduğumuz işlerin arkasında durmaktan, fikir beyan etmekten çekinmemeli ayrıca hem cinslerimizin söz sahibi olmasını da desteklemeliyiz.
Tuğba ŞİŞİK/Zyxel Türkiye Genel
“Bilişimde çalışan kadın sayısı 24 bin”
Erkek egemen sektörde bilişimci kadınların cam tavanları kırması pek kolay olmuyor. 2019 verilerine göre Türkiye’de bilişim sektöründe çalışan kadın sayısı 24-öin 300. “İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, benim atomu parçalamamdan çok daha zor” demiş Einstein. İşte bu önyargıları yıkmak ve sesimizi duyurmak için kadınlar olarak önce gücümüzü fark etmeliyiz. Duygusal olarak nitelendirilen kadınları iş alanında değerlendirdiğimizde; kadınların yönettikleri ekiplerin aidiyet duygusunun daha fazla olduğunu görüyoruz.
Ağ kurma, özünde başka insanlarla bağlantı kurmaktır ve bu da kadınların uzman olduğu bir alandır. Bağlantı kurmak kadınların DNA’sında var. Kadınların, sıkı bir kadın arkadaş grubu olsa da, erkeklerin uzmanlaştığı gibi iş alanında güçlü ağları oldukça sınırlıdır. Kadınların erkek ağ kurma modelini daha çok benimsemeleri gerektiğini düşünüyorum. ‘Güçlü Ağ’ eşittir ‘Kariyer Sermayesi’dir. Öte yandan teknoloji gibi erkek egemen sektörlerde çalışan pek çok kadın zaman zaman toplantılarda kendini dışlanmış hissediyor. Bir kadın üst pozisyonlara yer almak istiyorsa yaptığı iyi işleri daha çok öne çıkarmalı ve cesur olmalı. Kadınların mütevazi yapısı onların geri planda kalmasına sebep oluyor. Erkekler, yönetim kurulu üyeliği için kadınlara göre daha talepkar. Kadınlar kendilerine teklif edilmesini bekliyor. Oysa iş dünyasında süreç böyle işlemiyor. McKinsey’in yaptığı bir araştırmaya göre, cinsiyet eşitliğine önem veren firmalar sektör ortalamalarından yüzde 15 daha fazla getiri sağlıyor. Kadınların hakları ve refahı için harcanacak her 1 dolar, ekonomiye 20 yılda 30 dolar olarak geri dönüyor. Kadınlar kazandıklarının yüzde 90’ını ailelerine harcıyor; erkekler yüzde 30-40’ını. Kızların ilk ve orta öğrenimine eklenecek her 1 yıl, ileride onların gelirini yüzde 15-25 artırıyor, ülkenin GSMH artış oranına her yıl 0.37 puan katkı yapıyor. Türkiye’de kadınların tam zamanlı çalışma hayatına katılımında yüzde 6’lık bir artış ise yoksulluğu yüzde 15 oranında azaltıyor.
Seniha KOÇYİĞİT / Softtech Genel Müdür Yardımcısı
“Zorlansanız da devam etmelisiniz”
Yeni girdiğim ortamlarda kişisel olarak ilk aldığım tepki, özellikle karşı cinse kendimi anlatırken ve geçmiş tecrübelerimi aktarırken karşı taraftaki ‘oldukça farklıymış’ söylemiyle beraber gelen yüz ifadesi oluyor.
Aynı tecrübe bir erkek tarafından aktarıldığında oldukça olağan karşılanırken siz anlatınca ilave sorular geliyor. Oysa yazılım ve teknoloji dünyasının tarihine baktığınızda ismini yazdıran son derece etkili kadınlar var. Ada Lovelace, 1840’ların bilinen ilk kadın yazılımcı. Jania Tsao tam bir başarı öyküsü, Linsky’i evinin garajında kurup Cisco’ya satan ve tepe yönetiminde çalışan bir rol model. Cobol yazılım dili denince akla gelen Grace Hopper ve çocuklara laptop için kolları sıvayan Mary Lou Jepsen, bunlardan birkaçı.
Son yıllarda teknoloji sektöründe kadın istihdamında, kurumlar özelinde lehte artışlar görünüyor olsa da henüz yeterli seviyede değiliz.
Globalde orta ve üst düzey yöneticiler içerisinde kadın oranı ortalamada yüzde 20 iken ülkemizde bu oran yüzde 11-12 seviyelerinde. Felix Richter, Statista. com firma raporlarından derlenip Şubat 2020’de özetlenen verilere göre, ABD’nin en büyük teknoloji şirketlerinde bile kadın çalışan oranları yüzde 42, 37, 34 oranları ile sırasıyla Amazon, Facebook ve Apple. Liderlik rollerindeki dağılımda en yüksek oran yüzde 33 ile Facebook’ta, yüzde 25 ile Microsoft beşinci sırada. Ülkemizde global oranlara ya da GAFAM’a ulaşmak için önce eğitim sistemi ve orta öğretim seviyesinde çalışmaları artırmalıyız. Bir kadın olarak üst pozisyonlarda yer alabilmek için hacıyatmaz olacaksınız, düşseniz de kalkacak, zorlansanız da devam edecek, kurum adına doğru için mücadele edeceksiniz.
Çiler AY / Cbot Kurucu Ortağı
“Silikon Vadisi de erkek egemen”
OECD ülkelerinde 2018’de yapılan araştırmaya baktığımızda, STEM alan mezunlarının sadece yüzde 37’sinin kadın olduğunu görüyoruz. Türkiye bu sıralamada 41 ülke arasında yüzde 37 ile lider durumda ancak teknoloji alanında çalışmayı tercih eden kadınların oranı sadece yüzde 9. Bilgisayar biliminde eril ya da dişi bir konu söz konusu değil. Fakat duruma yapay olarak erillik enjekte edilerek algı yönetimi yapılıyor. Kadınlar için zorluklar barındıran bir yapı haline getiriliyor. Pek çok kadın bu algı yüzünden erkeklerle aynı ya da daha üstün özelliklere sahip olsalar bile, işveren tarafından tercih edilmeme korkusu yaşıyor. Türkiye’de dünyadan farklı özel bir durum olduğunu düşünmüyorum. Silikon Vadisi’ne gittiğinizde de benzer bir erkek egemen durum var. Dünya Bankası’nm yayımladığı ‘Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk’ raporuna göre, erkek ve kadınlara yasal olarak eşit ekonomik haklar veren ülkeler Belçika, Danimarka, Fransa, Letonya, Lüksemburg ve İsveç. Türkiye 187 ülke arasında 85’inci sırada ne yazık ki. Türkiye’deki teknoloji şirketlerinin maaş politikalarına baktığımızda maaşlar arasında uçurum olmasa da erkeklerin bir adım önde olduğu görülüyor. Teknoloji çok hızlı ve sürekli gelişen ve zorlu bir kariyer yolu sunan bir alan. Bu alanda üst seviyelere çıkan kadınlar genellikle odadaki tek kadın olmaya alışmak zorunda. Odadaki tek kadın olmak, üzerlerinde baskı yaratabilir bu baskıyı avantaja çevirmeleri için güçlü ve dingin bir duruş sergilemeleri gerekir. Teknoloji alanında yükselen kadınlar, insanlara kodların sadece bir yazılımın nasıl çalıştığının algoritmaları olmadığını gösterebilen kadınlardır. Teknolojinin temelinde yaratıcı olmak, insanlığın sorunlarını çözebilmek ve hayata dokunabilmek vardır.
Ben bunun tam bir kadın işi olduğunu düşünüyorum.
Dr. Aytül ERÇİL / Vispera Kurucu Ortağı
“Kadınlar yeteneklerini önemsiz, erkeklerinkini fazla görüyor”
Dünya genelinde birçok kadın büyük şirketlerde yönetici pozisyonlarında yer alıyor. IBM CEO’su Ginni Rometty, YouTube CEO’su Susan Wojcicki, Oracle CEO’su Safra Catz gibi birçok örnek var. MIT gibi üniversitelerin başkanlık pozisyonlarına ek olarak Harvard ve Yale gibi üniversitelerin dekanlık koltuğunda oturan kadınların oranı oldukça yüksek. Ancak bu örnekleri artırmak için yapılması gerekenler var.
Bunların başında kültürel ve sosyal engelleri aşmak geliyor. Dünyanın yüzde 70’i, erkek olmakla bilim insanı olmak arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyor. Bunu değiştirmeye başlamak için çocukların kitaplarına bakabiliriz. Kitaptaki mühendisler erkek olarak resmedilirken, öğretmenler ve hemşireler kadın oluyor.
Kadınların kendi yeteneklerini önemsiz gördüğünü, öte yandan erkeklerin ise olduğundan fazla gördüğünü gösteren birçok araştırma var. HP’nin gerçekleştirdiği bir araştırma bu durumu somutlaştırdı.
Araştırmada kadınların bir terfi için gerekliliklerin tamamını karşılamadığı sürece harekete geçmediği görülürken, erkekler yüzde 60’ını karşıladığında o terfi için başvuruda bulunuyor. Network oluşturmak da bu sorunun bir boyutu.
Kadınların yaptığı araştırmaların ticari potansiyelinin kabul edilmesine yardımcı olacak ve sonrasında bu araştırmayı başarılı bir şekilde pazarlamasını sağlayacak bağlantılara sahip olma veya bu bağlantıları oluşturma ihtimali, erkeklere göre daha az.
Gül Gürer ALİMGİL / SGM Kurucu Ortak
“Teknoloji değil tüm sektörlerde işimiz daha zor”
Başarmak için cinsiyet farkından daha önemli olanlar, araştırmak, çalışmak, hedeflere odaklanmak gibi konulardır. Teknoloji sektöründe de kadın girişimci olarak başarmak daha zor. Ancak ortaklarım, genç, dinamik ve bilgisayar mühendisi olunca işim çok kolay oldu. Meslekler kadın işi-erkek işi diye ayrılmış olsa da artık herkes her işi yapıyor. Ataerkil toplum anlayışının getirdiği bazı zorluklarla karşılaştığımız doğru. Kadın olarak sadece teknolojide değil tüm sektörlerde işimiz zor. Ancak bu durum sektörden ziyade aile hayatı, ev düzeni, doğum, çocuklar gibi sorumlulukların kadında yoğunlaşmasından kaynaklanıyor. Yoksa mesleğinizi hakkıyla yaptıktan sonra başarılmayacak iş yoktur. İlk karşılaşılan direnç bilgi düzeyi fark edilince kolaylıkla kırılır.
Sektörde kadınlarımızın durumuna bakacak olursak, kadınların karşılaştıkları zorluklar gelişmiş ülkelere nazaran bizim toplumumuzda nispeten daha çok. Bir kadın olarak üst pozisyonlarda yer alabilmek için nasıl bir karakter gerekir diye soracak olursak, karakterden önce tecrübe, birikim, netvvork ve üst pozisyonlara gelene kadar yapılan işler çok önemlidir. Bütün bu birikimler zaten bir duruş gerektiriyor ve tüm ekibe iyi örnek olmak, çok çalışmak, doğru açılımları gerçekleştirebilmek, şirket içinde çalışanlarla ve şirket dışında müşteri ve çözüm ortaklarıyla iyi ilişkiler içinde olmak, doğru, şeffaf ve dürüst olmak çok önemli.
Alev AKKOYUNLU / Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü
“Arızayı çözmek için siz mi geldiniz?”
Teknik servis departmanında işe başladım. Bilgisayarlarında teknik bir sıkıntı yaşayan müşterimizin sorununu çözmek için ben gittim. Firmanın yetkilisine sorunlarını açıklamasını istediğimde, gözlerini devirerek baktığı anı hatırlıyorum.
Bana “Arızayı çözmek için siz mi geldiniz?” diye küçümseyen ve buna inanmayan bir tarzda sormuştu. Can sıkıcı bir andı. Sorunu çözüp bu kişiye alması gereken cevabı vermeliyim dedim. İş bayatım boyunca başardığım bir şeyden duyduğum en büyük hazzı o gün hissettim. Eminim ki buna benzer birçok şeyi hemcinslerim yaşıyor. Ben bu tip ön yargıları kırmanın yolunu çalışıp zor olanı yaparak, hatta erkeklerden daha da iyi yaparak buldum.
Türkiye’de birçok teknoloji şirketinin başında artık kadınlar var. ülkemizde bu konuda çok fazla engel olduğunu düşünmüyorum. Elbette her sektörün kendine özgü dinamikleri var. Teknolojik altyapısını geliştirmeyen, değişime ayak uydurmayan şirketlerin yaşam süresi giderek kısalıyor.
Bunun için hızlı, çevik ve dikkatli olmalısınız. Hiç mütevazı olmadan söyleyebilirim ki bu özellikler erkeklerden çok kadınlarda var. Biz aynı anda ev idare edip, çocuk bakıp, işimizde çalışıp başarılı olabilen varlıklarız. Bizi erkeklerden ayıran diğer bir özelliğimiz de duygularımız.
Erkekler için siyah ve beyaz, belki arada bir gri renk vardır. Biz kadınlar ise gök kuşağı gibi tüm renkleri içimizde barındırıyoruz. Aslında bakarsanız bu bizim için bir avantaj ve bunu keşfedip menfaatimiz için kullanabilirsek mükemmel bir özellik haline dönüşüyor.
Serap GÜNAL / Siberasist Genel Müdürü
“Kadınlar artık daha aktif roller alıyor”
Çalışma hayatımın son 20 yılında bilişim sektöründeydim. Türkiye’nin bu konudaki kadın istihdamı ve bakış açısına adım adım şahit oldum. Maalesef, kadının teknik bilgisi olamayacağına inanan bir toplumuz. Ancak son 10 yıldır, inatla ve azimle teknolojiye ilgi duyan kadınlar sayesinde, bakış açısı az da olsa değişti. Kadınların doğasındaki yönetim becerileri ve anaçlıkları ile teknik bilgi birleşince ortaya muhteşem kadın yöneticiler çıktı ve büyük firmalarını onlar yönetmeye başladı.
Teknolojik konular 10 yıl öncesine kadar erkek egemenliğindeydi. Ama artık öyle değil. Eskiden telefonda bir kadın sesinden teknik danışmanlık bile almayı yadırgayan toplumumuz, bu duruma çoktan alıştı. Kadınların detaylı teknik konularda bile erkekler kadar, hatta daha fazla bilgiye sahip olabileceği kabullenildi. Kadın hem becerikli, hem estetik, hem de bilgili olabilirmiş. Türk insanı bence buna adapte oldu. Türkiye’de kadınlar artık her yerde aktif rol alıyor.
Bu değişim rüzgarını memnuniyetle takip ediyorum. Cumhurbaşkanımızın da konuya bakış açısını, kadınlara verdiği aktif roller vasıtasıyla gözlemliyorum. Her şeyin daha iyi olacağından şüphem yok. Ayakları yere sağlam basan ve doğruyu kendi çıkarına ters düşecek dahi olsa savunan kadınlar, her yönetim kademesinde başarılı olurlar. Her yöneticinin yapması gerektiği gibi adil ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip edecek merak ve ilgide olmaları gerekir.
Işın SAĞLAM / Messe Frankfurt İstanbul Genel Müdürü
“Kadın istihdamında Hindistan ve Malezya başı çekiyor”
Birçok sektörde güçlü olmayı başarmak, birçok kadın için zor değil. Asıl mesele, özellikle erkek egemen sektörlerde varlık gösterebilmekte.
Tarihin farklı zamanlarında kadınların konumu, özellikle biyolojik farklılıkları hep tartışılagelmiş. Tarım toplumuna geçildiği dönemden başlayan ve fiziki güç gerektiren sabanın kullanımını ele alan erkek, gücün de sahibi olmuş ve kadın bunun doğal bir sonucu olarak arka plana itilmiş. Kadın artık günümüzde, fiziki üstünlük gerektirmeyen birçok iş kolunda yüzyıllar önce kaybettiği haklarını geri alıyor. Örnekse, yazılım ve kodlama alanında Hindistan’da, yüzde 40’ın üzerinde kadın istihdama katılırken, bunu benzer oranlarla MalezyalI kadınlar izliyor. Dünyanın ilk yazılımcısı bir kadın. Doğu toplumlarında, Hindistan ve Malezya’da teknoloji alanında çalışan ve ebeveynlerin de destek verdiği çok ciddi oranda kadın var.
Oysa Silikon Vadisi’nde kadın yazılımcı oranı düşük. Dolayısıyla, gelişmiş ülke tanımını gözden geçirmek gerekiyor. Türkiye’nin teknoloji sektöründe bir oyuncu ya da öncü olabilmesi, know-how ithal etmesine ve devlet destekli politikalarla beyin göçünü durdurmasına bağlı. Zira iyi eğitim almış işgücümüz hem kadın hem erkek sayısı olarak yetersiz. Ben, demokratik ve modern bir ailede yetiştim. Kariyerimde fazla zorluk çekmedim. Hatta birçok noktada pozitif ayrımcılığa bile karşı olduğum zamanlar oldu. Ancak, benim gibilerin zorluk yaşamamış olması, ülkemizde kadınların zorluk yaşamadığı anlamına gelmiyor.
Nurcan Bıçakçı ARCAN / SAS Orta ve Doğu Avrupa, Rusya, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Pazarlama Direktörü
“Varız, buradayız, hazırız”
Teknoloji sektörünün erkek yoğun bir sektör olduğu doğru olmakla birlikte söz konusu başarılı olmak olduğunda kadın-erkek gibi bir ayrım olduğunu düşünmüyorum.
Toplumun sadece bu alanda değil pek çok alanda önyargıları var ve bu önyargılar Türkiye’ye has değil. En gelişmiş ülkelerde dahi farklı oranlarda bunları görmek mümkün. Önyargıları beslemek ya da onlara aldırış etmeden başarıya odaklanıp ilerlemek bizim elimizde. Güçlü olmanın ilk şartı, hiçbir önyargıyı önemsemeden kendimize koyduğumuz hedefe koşmak. Bu yolda biri bize ‘kadın’ olduğumuzu ve bunun bir çeşit engel olduğunu hissettirmeye kalkarsa da bir adım geri atmak yerine iki adım ileri atmak.
Önemli bir uluslararası teknoloji şirketinde pek çok ülkeden sorumlu bir yönetici olarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim:
Türkiye’de bu sektörde çok değerli kadınlar var. Sektörden çıkan pek çok kadın uluslararası sorumluluklar aldı. Sektör özelinde dünyanın gerisinde olduğumuzu düşünmüyorum. Ancak yükseldikçe ve yönetim kurulu seviyesine gelindiğinde kadınların durumunun tüm sektörlerde sıkıntılı olduğunu görüyoruz. Türkiye’de borsadaki 402 şirketteki yönetim kurulu koltuklarının sadece yüzde 16’sı kadınlara ait.
Bu oranın’artması için öncelikle kadınlar olarak dik durmak, kendimize inanıp istekli olmak ve kimsenin bize Sen kadınsın’ imasında bulunmasına izin vermemek durumundayız. Yönetim Kurulu nda Kadın Derneği’nde söylediğimiz gibi, “Varız, buradayız, hazırız”.
Işıl YALÇIN / Ericsson Türkiye Genel Müdürü
“Karmaşık işlerin içinden kolay çıkabiliyoruz”
Kadınların erkeklere göre daha güçlü organizasyon becerisine sahip olmasının yanı sıra yaratıcı, sosyal ve duygusal zekalarının daha yüksek olduğu bilinen bir gerçek. Bu durum kadınların iş yürütme ve karar alma süreçlerine olumlu bir katkı sağlıyor. Empati gücü yüksek kadınlar, ekip yönetimi ve çalışan ilişkileri konularında erkeklere oranla daha pozitif ve yapıcı ilişkiler yürütebiliyor. Deloitte ve TÜBlSAD’ın 486 beyaz yaka kadının katılımı ile gerçekleştirdiği Teknoloji Sektöründe Kadın 2018’ raporunda kadınların yüzde 67’sinin teknoloji sektöründe liderlik seviyesinde yetersiz temsil edildiklerini düşündüğü belirtiliyor. Aynı araştırmada, üniversite tercihi yapan kadınların yüzde 76’sı üniversitede teknoloji bağlantılı bir bölüm seçmekte tereddüt etmezken, iş yaşamında yer alan kadınların yüzde 46’sı uygun ortam sağlanamamasından dolayı kadın olmanın dezavantaj olduğunu savunuyor. Günün sonunda bu tablo, kadınların yeterli oranda istihdam edilememesi ile sonuçlanıyor.
Bir kadının genel olarak iş yaşamında başarılı olabilmesi için öncelikle kendine güvenmesi, doğru bildiğini savunması, kararlı ve cesur adımlar atması gerekiyor. Burada sadece kadınların değil toplumun da farkındalığını yükselterek kadınların yüksek potansiyelini ve iş yaşamındaki başarısını objektif bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Bu anlamda daha fazla kadının yönetim kademelerinde yer alması, yönetimde söz sahibi olması ve toplumsal hayattaki erkek egemen yönetici algısının kesinlikle kırılması gerektiği inancındayım. Bir şirkette her kademeden farklı fikirler çıkarsa o şirket başarılı olur, bunun için çeşitlilik şart, kadın ve erkek bu çeşitliliğin sadece bir örneği. Karmaşık işlerin içinden kolayca çıkabilen kadınlar, 5G, loT, dijitalizasyon elerken her gün daha da karmaşık hale gelen teknoloji dünyamızda daha fazla yer alacağına inanıyorum.
Simay DİNÇ / Women in Games Türkiye Kurucusu, Recontact Games Kurucu Ortağı
“Oyun dünyasını henüz fark edemedik”
Oyun dünyasında kadın olmak erkek olmak diye bir cinsiyet ayrımı söz konusu olmamalı. Teknoloji ve sanatın yaratıcı formu olan bu dünyada üretim enerjisi ile motive olan sanatçılar, mühendisler, hukukçular, ekonomistler gibi farklı disiplinlerden gelmiş birlikte artı değer yaratan insanlar var. Raporlara baktığımızda dünyada oyun sektöründe kadınların oranının yüzde 28’e yükseldiğini görüyoruz. Türkiye’de yüzde 24 oranında. Oyun sadece erkek ya da kadın işi değildir, oyun 21 ’inci yüzyılın kültür ve sanat eseridir, çeşitliliği farklı disiplinlerin harmanlanmasından gelir.
İşletme okumuş biri olarak oyun sektörüne olan tutkum ve merakım ile bu alanda sıfırdan başladım, deneyimleyerek öğrenmenin ne kadar değerli olduğunu gördüm. Oynanabilir sanat üretmek mottosuyla kurduğumuz Recontact Games ile oyun endüstrisine giriş yaptığımdan bu yana hiçbir zaman kadın erkek ayrımcılığını hissetmedim, aksine evrenselliği hissettiğim bu sektörü kadınların henüz fark etmemiş olduğunu gözlemledim. Women in Games Türkiye’yi kurarak oyun sektöründe yer almak isteyen kadınlar için ücretsiz eğitimler, konferanslar, hackathonlar düzenledik ve heyecanla büyük projeler gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Oyun endüstrisi, bilgisayar oyunu senaristliği, oyun kurgusu uzmanlığı, oyun tasarımcılığı, oyun ara yüzü tasarımcılığı ve geliştiriciliği, oyun programlama ve kodlama uzmanlığı, oyun yapımcıları ve oyun yayıncılığı, alt kategorilerini içeren yaratıcılık temelli çok disiplinli bir çalışma sahasına sahiptir.
Bunu çeşitliliği fırsat olarak görüp farklı alanlardaki tecrübelerini, lokal değerlerini, entelektüel bilgi birikimini oyuna aktarırlarsa fayda ve fark yaratan eserler ortaya konulabilir.
Ürün Dirier