Teknogirişimcilere Hibe Desteği
İSTANBUL – TÜSİAD, TÜBİTAK ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) işbirliği ile gerçekleştirilen 10. Teknoloji Ödülleri dün sahiplerini buldu. Düzenlenen törene katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 4 aşamalı girişimci desteğini açıkladı.
Ödül töreninde yaptığı konuşmada, TÜBİTAK ile başlattıkları Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek Programı’na değinen Ergün, paketin içeriğiyle ilgili, “Fikri kabul edilenler, başlangıç şirketlerini kurduklarında, birinci aşamada onlara 100 bin TL hibe desteği vereceğiz. Birinci aşama fikrin seçilmesi, ikinci aşama şirketin kurulması ve başlangıç sermayesi verilmesiydi. Ön prototipler ortaya çıkmaya başladı, hatta bir kısmı hızla ticarileştirdiler.
Üçüncü aşamayı da şimdi TÜBİTAK ile başlatıyoruz. Üçüncü aşamada kendilerine prototip oluşturma ve bunu ticarileştirme safhasına getiriyoruz. Orada da 550 bin TL destek. 500 bin artı genel giderler 550 bin TL, hibe şeklinde destek veriyoruz. Tekno girişimin birinci, ikinci safhasını Bakanlık üzerinden, diğer safhayı TÜBİTAK üzerinden yürütüyoruz. Teknoloji firmaları bu 500 bin TL’lik desteğe de TÜBİTAK üzerinden ulaşmış olacaklar. Hemen onun programını başlatıyoruz” açıklamasını yaptı.
Finans kaynağı
Dördüncü safhanın pazar safhası olduğunu belirten Ergün, “Şu anda parlamentoda bir yasa tasarısı da bununla ilgili görüşülüyor, muhtemelen bugün bu yasa da çıkmış olacak. Onun içerisinde de Venture capital şirketlerinin yatırım yapması ve bunun için fonlar oluşturulması teşvik ediliyor” dedi.
Fonlara katılanlar ve teknoloji firmalarına yatırım yapanların, fonlara yatırdıkları parayı başka gelirlerinden indirebileceklerini kaydeden Ergün, “O teknoloji firmalarından elde ettikleri karı, bu kar ne kadar yüksek olursa olsun, 5 yıl süreyle vergi muafiyetine sahip olacaklar. Bu da yeni teknoloji firmaları için önemli bir finans kaynağı haline gelecek. Biz de böylece genç kuşaklarımızı, teknoloji odaklı çalışma yapanları teşvik etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Çocuk da olacak teknoloji de
Türkiye’nin teknolojiye yatkın olduğunu ve gelecek odaklı çalıştığı vurgusu yapan Bakan Ergün, yeniliğe ısrarla önem verenlerin başarıyı yakaladığını kaydetti. “Artık herkes herkesi her an geçebilir” diyen Ergün, 2013 yılında milli gelirin yüzde 3’ünü Ar- Ge’ye yatırmayı hedeflediklerini belirtti ve Ar-Ge ile ilgili, “Şu anda Ar-Ge harcamalarının üçte ikisini kamunun, üçte birini de özel sektör yapıyor. Hem teknolojiyi geliştiren çalışmaları Ar-Ge’yi inovasyonu, girişimciliği önemseyeceğiz hem de genç nüfusumuzun varlığını korumamız lazım. Çoluk çocuk sahibi de olacağız. Hem çoluk çocuk sahibi olacağız hem de teknolojiyi geliştireceğiz” diyerek “Çocuk da yaparım kariyer de” sözüne gönderme yaptı.
TÜBİTAK artık sanayi ile çalışıyor
Yarışmaya katılan yaklaşık 200 firmanın yüzde 65’inin KOBİ ve mikro ölçekli firmalar olduğunu söyleyen TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, “TÜBİTAK şu anda bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Sanayiyle işbirliğine gidiyor. Vaktimin önemli bir kısmını bu işe kafa yorarak geçiriyorum. Türkiye’nin ucuz iş gücü ile yoluna devam etmesi mümkün değil. Avrupa ve Japonya’nın bulunduğu lige çıkmamızın tek yolu Ar-Ge, inovasyon ve girişimcilik. Bu üçlüyü sanayimizin göbeğine koymadan bir üst lige çıkmamız imkansız. Önümüzde fazla bir zaman yok. 10 yılı iyi kullanamazsak, arkamızdakiler zaten bizi geçecek” diye konuştu.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ise teknoloji ve inovasyonda atılacak adımların elzem olduğuna dikkat çekerek, “Son 10 yılda Ar-Ge yatırımları GSYH içinde önemli ölçüde arttı. Özel sektörün de etkisi olduğunu görüyoruz. Mevzuat ile ilgili de kapsamlı bir teşvik ve destek var ancak uygulama safhasındaki sorunların çözülmesi gerekiyor. Eğitim kalitesine yatırım yapma gerekliliği de yapılan araştırmalarda ortada, gerekli adımların atılması kaçınılmaz. Bölgesel ya da sektörel teknoloji transfer ofisleri kurulmalı” yorumunda bulundu.
Firmalarımız hacı yatmaz gibi olmalı
Firmaların gelişen döneme hızla adapte olması gerektiğini ifade eden TTGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav ise şunları söyledi, “Firmaların her hücresi adapte olmalı. Firmaların bu kompleks dönemde darbeyi nereden alabilecekleri belli değil. Dayanıklı hale gelmeleri gerekiyor, hacı yatmaz firmalar olmalı. Esneklik bizim genlerimizde var. Güçlü, dayanıklı firmalara sahibiz. İşbirliği yaparak dünya pazarlarını elde etmeyi başarabilirsek, çok daha başarılı olabileceğimizi düşünüyorum.”