Dünyadan ve Türkiyeden Güncel Haberler

Tarımsal Üretimde Seferberlik

Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi Programı

COVİD-19’LA mücadelenin yoğunlaştığı şu günlerde stratejik bir sektör olan tarımın üretimden kopmaması için tedbirler alınıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ekilebilir tüm arazileri üretime kazandırmak amacıyla başlattığı “Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi” programı ile Türkiye için hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkiler gibi stratejik ürünlerde rekolte artışı hedefleniyor. Program kapsamında yazlık ekim yapılabilecek 21 ilde tohumun yüzde 75’i hibe ediliyor. Salgın günlerinde tüketicinin uygun fiyata ürünü satın alabilmesi için “günlük fiyat değişimleri ve stok takipleri” yapılıyor. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) başvuru süreci 30 Haziran 2020’ye uzatılırken, çiftçiler il/ilçe müdürlüklerine gelmeden ÇKS başvurularını e-devlet üzerinden yapabiliyor.

Evde kal” çağrılarıyla vatandaşın kendisini izole ettiği salgın günlerinde, üretici gıda ihtiyacını karşılamak için büyük bir özveriyle üretmeye devam ediyor. Türkiye’nin gıda stokunun yeterli olduğunu ifade eden sektör temsilcileri, tarımsal üretimin kesintiye uğramaması için üretimin planlanması, stratejik ürünlerde üretimin artırılması, tarımsal üretimde ihtiyaç duyulan her türlü desteğin verilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Beklentiler arasında tarım sektörüne yönelik kapsamlı bir “tarımsal üretim seferliği” ilan edilmesi, “tarımsal ek ekonomik önlemler paketi” açıklanması da yer alıyor.

23.1 MİLYON HEKTARDA ÜRETİM

Türkiye’nin işlenen tarım alanı varlığı 23.1 milyon hektar. Türkiye’deki tarımsal faaliyetler sonucu 83 milyon kişinin besin ihtiyacı karşılanıp, ihracat yapılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığından edinilen bilgiye göre, 15 milyon 387 bin hektarda tahıllar ve diğer bitkisel ürünler, 3 milyon 525 milyon hektarda meyveler ve baharat bitkileri, 790 bin hektarda sebze, 5 bin hektarda ise süs bitkileri üretimi yapılıyor. Bakanlık, yapılan arazi kullanımı ve üretim planlamaları ile bir taraftan sulu tarım alanlarının artırılmasını, diğer taraftan nadas alanlarının daraltılarak, ülke ihtiyaçları doğrultusunda bitkisel üretim miktarının yükseltilmesini hedefliyor. Yapılan çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. 2015’te 3.28 milyon hektar olan, meyve alanı yüzde 7.3 oranında artarak 3.53 milyon hektara ulaştı. Nadasa bırakılan alan yüzde 17 azaltılarak 4.1 milyon .hektardan 3.3 milyon hektara düşürüldü ve böylece 727 bin dekar nadas alanı tarımsal üretime kazandırıldı. 2019 itibarıyla tarım alanlarının yüzde 67’si tarla bitkilerine, yüzde 15’i meyve üretimine, yüzde 3’ü sebze üretimine tahsis edildi. Tarım alanlarının yüzde 15’i ise nadasa bırakılıyor.

ekin

TOHUMUN YÜZDE 75’İ HİBE

Tarım ve Orman Bakanlığı, ekilebilir tüm arazileri üretime kazandırmak amacıyla başlattığı “Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi” programı ile Türkiye için hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkiler gibi stratejik ürünlerde rekolte artışı sağlanması hedefleniyor. Üreticileri bu dönemde üretime yönlendirecek program kapsamında belirlenen 21 ilde yazlık ekim yapılabilecek arazilerde tohumun yüzde 75’i hibe edilecek. Proje kapsamında 6 bin 700 ton sertifikalı tohumun ekimi 364 bin dekar alanda yapılacak. İlk aşamada ekilişleri yapılan ve hasat edilecek ürünün toplam rekoltesi 80 bin ton olacak. Ekimi yapılacak ürünler ise buğday, arpa, kuru fasulye, mercimek, mısır, ayçiçeği ve çeltik olacak. 20 milyon TL bütçeli bu proje ile 220 milyon TL’lik bitkisel üretim değerine ulaşılacak.

Yazlık ekim yapılabilecek arazilerde tohumun yüzde 75’inin hibe edileceği iller Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Bingöl, Çanakkale, Erzincan, Erzurum, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Muş, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Tokat, Uşak ve Yozgat . olacak. Program doğrultusunda mevcut üretim alanlarına ilave yazlık ekiliş yapılabilecek alan ve ürün deseni bilgilerinin toplandığını açıklayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, mevsim itibarıyla öncelikli olarak ekilişinin yapılması gereken ürünlerin tohumlarının üreticilere dağıtımına başlandığını bildirdi.

YENİ ÖNLEMLER DEVREDE

Tarımsal üretimin aksatılmadan ve gıda arz güvenliğinin sağlanmasında önemli bir görev üstlenen mevsimlik tarım işçilerinin, Covid-19 nedeniyle hijyen ve koruyucu malzemelere erişimi ile nakil ve barınma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı genelgesiyle bazı tedbirler alındı. Buna göre tarımsal üretimin kesintiye uğramaması için gerek duyulan insan gücü her ilin kendi imkanları ile karşılanacak. İnsan gücü ihtiyacının il içerisinde karşılanamaması halinde öncelik civar iller olmak üzere diğer illerden de mevsimlik tarım işçileri ile tarımsal üretimin sürekliliği sağlanacak.

Her ilde valilerin başkanlığında ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile meslek odaları temsilcilerinin katılımıyla bir komisyon kurulacak. Bu komisyonlar Covid-19 bulaşmasını ve yayılmasını önleyecek tedbirleri alacak. Ayrıca çocuklar için oluşturulan alanların temizliğine özel önem verilmesi, hijyenik ve sağlıklı konaklama koşullarının sağlanması, gebe, lohusa, bebek, engelliler ve 65 yaş üzeri bireyler için gerekli halk sağlığı tedbirlerinin alınmasını da sağlayacak. Kış aylarında konakladıkları illerden hayvanlarını otlatmak üzere başka illere yaya ya da motorlu ulaşım araçlarıyla gidecek olan “göçerler”, ilgili mevzuatında belirlenen izinler alınmak kaydıyla 1 Mayıs 2020 tarihinden sonra müsaade edilecek. Bu arada 20 yaşın altına getirilen sokağa çıkma yasağı 18-20 yaş arası tarım sektörü çalışanlarına uygulanmayacak.

Salgın günlerinde tüketicinin uygun fiyata ürünü satın alabilmesi “günlük fiyat değişimleri ve stok takipleri” yapılıyor. Depolama imkânı olan ürünlerden hububat, makarna ve bulgur ile patates, kuru soğan ve limon ürünleri için günlük fiyat değişimleri ve stok takipleri, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Vergi Daireleri ve MASAK tarafından birlikte yapılıyor. Ayrıca yurtiçi piyasa hareketleri ve dış ticaret verileri işbirliği halinde takip ediliyor. Geçen hafta, market ve pazarda fiyatı 10-12 TL’yi bulan limonda ihracatı ön izne bağlandı. Ticaret Bakanlığı tebliği ile limon ihracatında 31 Ağustos’a kadar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ön izni aranacak.

GIDA STOKU YETERLİ

Covid-19 salgını sonrasında en çok gündeme gelen konulardan biri gıda stoklarının yeterli olup olmadığıydı. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye tüm temel gıda maddelerinde ihtiyacın üzerinde stoklara sahip. Un ihracatında birinci, makarna ihracatında ise ikinci sırada yer alan Türkiye, dünyanın en önemli gıda tedarikçisi. Şeker, bakliyat, bulgur, makama, patates, soğan vb. gıda maddelerinde de stoklar yurt içi ihtiyacı karşılayacak miktarda. Tarımsal üretim kesintisiz olarak devam ediyor. 2018-2019 piyasa dönemi TÜİK verilerine göre, yeterlilik durumu şöyle:

“Toplam tahıl üretiminde en büyük paya sahip olan buğdayın, yurtiçi üretimin yurtiçi talebi karşılama derecesi yüzde 101, nohut yüzde 114, patates yüzde 103, çavdar, yulaf ve şckcrpancarı yüzde 100. Meyvelerden fındığın yeterlilik derecesi yüzde 446, kayısı yüzde 350, incir yüzde 349, greyfurt yüzde 250, limon yüzde 200, mandalina yüzde 170, nar yüzde 162, portakal yüzde 153, üzüm yüzde 145, elma yüzde 143 ve şeftali yüzde 117. Toplam sebze ürünlerinde yeterlilik derecesi yüzde 106.4, havuç yüzde 114, domates yüzde 111, kabak ve biber yüzde 109.

Bu arada Türkiye beyaz et ve süt sektörlerinde net ihracatçı bir ülke. Bakanlığın açıklamasında Türkiye’de üretilen beyaz etin yüzde 18’inin, yumurtanın yüzde 20’sinin, süt ve süt ürünlerinin yüzde 7’sinin ihraç edildiği, kırmızı et üretimine yönelik olarak ise halihazırda işletmelerde yeterli besilik materyal bulunduğu ifade ediliyor.

“İHTİYACIMIZ KADARINI ALALIM”

Buğday, baklagiller gibi stratejik ürünlerde herhangi bir sıkıntı gözükmediğini vurgulayan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, tüketicinin panik yapmamasını, stokların yeterli olduğunu vurguladı. Son 20-25 gün içinde panik havasıyla tüketicinin ihtiyacından fazlasını almaya başladığını belirten Reis, “İhtiyaç fazlası alım, kış aylarından yaza girerken, özellikle baklagiller başta olmak üzere, pirinçte de böceklenme olabilir. İhtiyacımız kadarını alırsak, herhangi sıkıntı olmaz” dedi.

Ürün güvenliği için stoklar kadar, tarımsal üretimin kesintiye uğramadan devam etmesi de büyük önem taşıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, vatandaşları evde kalmaya davet ederken, çiftçilerin ise gıda ihtiyacını karşılamak için büyük bir özveriyle üretmeye devam ettiğini bildirdi. Bayraktar, “Çiftçilerimiz de herkes gibi endişeli ancak ülkemizin gıda ihtiyacını karşılamak için evlerinden çıkmak, tarlaya gitmek durumundalar. Üretimin aksamaması için, çiftçilerimizin sağlığı güvence altına alınmalı, acil çözüm bekleyen sorunları çözüme kavuşturulmalıdır” ifadelerini kullandı. Henüz kontrol altına alınamayan bu salgının etkisini devam ettirmesi durumunda küresel çapta bir gıda kıtlığı ile karşı karşıya kalma-^bileceğini dile getiren Bayraktar, “Gıda güvencemizi korumak istiyorsak, üreticilerimize daha fazla destek vermek, tarımsal .üretimimizi artırmak zorundayız” dedi.

DOĞRUDAN MÜDAHALE ALIMI

Kırsal kesimde yürütülen tarım ve hayvancılığın küresel krizin etkisinden uzak olduğunu vurgulayan Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (ETBÎR) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Veteriner Ahmet Yücesan, üretimin yakın temasla ilgisi olmayan bir model ile yapıldığını ifade etti ve üretimin dışında yem hammaddesi ve ürün naklinde oluşabilecek ulaşım sıkıntısı gibi tali sebeplerin, üretime zarar verebilme ihtimali olduğunu dile getirdi. Üreticinin sürdürülebilen bir üretim modeli içinde ürününü pazara sürdüğü zaman, ürününün maliyetini ve geçimini sağlayabilecek bir fiyat yapısında değerlendirilmesini arzu ettiğini belirten Yücesan, endüstriyel tüketimin azalacağı günümüzdeki süreçte et fiyatlarının düşmesine karşı Et Süt Kurumu’nun doğrudan müdahale alımı yapması ya da satış primi şeklinde süb-vanse etmesi gerektiğini kaydetti. Küresel salgının Türkiye’de ilk hissedildiği hafta içinde insanların ‘sokağa çıkma yasağı’ ihtimaline karşı, kasap ve marketlere giderek ev tüketim amaçlı aşırı şekilde kırmızı et talebinde bulunduğunu anımsatan Yücesan, “Aniden oluşan talep karşısında olması gerekenin üzerinde fiyat artışı oldu. Bu bir hafta, 10 gün içinde normal fiyat düzeyine geriledi” dedi.

“GEREKLİ TEDBİRLER ALINDI”

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkam Tarık Tezel, ineklerin memesinde musluk olmadığını belirterek, bugün Türkiye’de mevcut 17 milyon 670 bin büyükbaş hayvan içindeki 6 milyon 660 bin baş sağılır süt ineği ile 48 milyon 481 bin küçükbaş hayvan içindeki 25 milyon 308 bin sağılır koyun-keçinin her gün sağılmak, sağılan sütün toplanmak ve işlenmek zorunda olduğunu vurguladı. Bu dönemde kamu ve özel sektör dayanışma ve koordinasyon içinde birlikte mücadele ettiğini belirten Tezel, bu önem göz önüne alınarak Tarım ve Orman ile İçişleri Bakanlıklarının gerekli tedbirleri aldığını ifade etti. Tezel, virüsü bulaştırmamak için evde kalmanın yanı sıra bir önemli önlemin de ambalajlı gıda tüketimi olduğunu belirterek, “Açık gıdadan uzak durun, ambalajlı gıda tüketin” ifadelerini kullandı.

85 milyon dekar alan sulamaya hazır olabilir

Türkiye’de ekonomik olarak sulanabilecek arazi miktarı 85 milyon dekar. Bunun 66.5 milyon dekarı sulamaya hazır halde. Tarım ve Orman Bakanlığı, 2023’e kadar mevcut ödeneklerle 68.5 milyon dekar sahanın sulamaya hazır hale getirilmesi planlanmakla birlikte 11. Kalkınma Planı’nda ilave ödenek temin edilmesi durumunda 85 milyon dekar sahanın sulamaya hazır hale getirilmesi hedefleniyor. Bakanlık verilerine göre, son 17 yılda sulanan alan miktarı 48 milyon dekardan 66.5 milyon dekara çıkarıldı.

Baki Remzi SUİÇMEZ / TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı
“KGF kredileri tarım işletmelerini de kapsamalı”

Tarım, stratejik bir sektör. Üreticilerin bir kez üretimden koptuktan sonra tekrar tarımsal üretime dönmeleri oldukça zor. Bu nedenle tarım sektörüne yönelik ivedilikle kapsamlı bir ‘tarımsal üretim seferliği’ ilan edilmeli ve ‘tarımsal ek ekonomik önlemler paketi’ açıklanmalı, üreticilerimizin morali yükseltilmeli. Ülke ve bölgeler düzeyinde yapılacak ve somut desteklerle yönlendirilecek ‘tarımsal üretim planlaması’ ile yerli üretim artırılmalı. Bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 bütçesi ve sonraki yıllar için GSYH’nin en az yüzde 1’i düzeyine yükseltilmeli. 2019 yılı destekleme ödemelerinin tamamı derhal ödenmeli. 2020 yılı destekleme tebliği ivedilikle yayınlanmalı, destekleme ödemelerinin yarısının avans olarak ödenmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalı. Çiftçilerin borçları Tarım Kredi Kooperatifleri yanında Ziraat Bankası ve özel bankalarda uzun vadeli yapılandırılmalı, kredi anapara ve faiz ödemeleri 1 yıl faizsiz ertelenmeli, çiftçilere sıfır faizli kredi verilmeli. Çiftçilerin BAGKUR ve SSK borçlan, 2020 yılı hasat sezonu sonuna ertelenmeli. Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalı. Sulama yatırımları artırılmalı, su tasarruflu sistemlere geçilmeli, sulanan alanlarda arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri eşgüdümlü bir şekilde tamamlanmalı. Aracılık sistemi devreden çıkarılmalı.

Fehmi KİRAZ / Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı
“Yevmiye desteği sağlansın”

Emsal üretim sezonunun ekim, dikim, bakım, budama, gübreleme, ilaçlama, hasat gibi mutlaka yapılması gereken en önemli iş ve işlemleri bu dönemde gerçekleştiriliyor. Tarımsal üretimin devamlılığı sağlanmalı. Üretim planlaması çok önemli. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu öncelikli ürünlerin üretimi teşvik edilmeli, ona göre destekleme yapılmalı. Örneğin buğday üretimi 20 milyon tonun üzerine çıkacak şekilde üretim planlaması yapılmalı. Gerekiyorsa, böyle kritik bir dönemde bazı tarla ihraç ürünlerinin üretiminden vazgeçilip, üretiminde eksiklik yaşanan stratejik temel ürünlerin üretimine ağırlık verilmeli. Alım fiyatları önceden açıklanmalı. Buğdaya 1.2 TL vereceğinize 1.6 TL verir ve iki sene böyle devam edecek derseniz üretici buğday eker. Şehirlere giriş çıkış yasağından çiftçiler olumsuz etkileniyor. Bu çiftçilerin her birinin ÇKS ile ilişkilendirilen arazilere gidiş gelişlerinde ÇKS Belgesi’ni gösteren çiftçiler engellenmemen. Mevsimlik işçiler için konteynerlardan oluşan kamplar kurularak sıhhi ortam oluşturulabilir. Öğrenci yurtları, mevsimlik tarım işçilerinin kullanımına açılabilir. Mevsimlik tarım işçilerinin tarlaya gelmesi teşvik edilmeli. Devlet de artı yüzde 25’lik yevmiye desteği sağlamalı.

Mehmet REİS / REİS Gıda Yönetim Kurulu Başkanı
“Stratejik ürünlerde kendi kendine yeterliliği sağlamalıyız”

Virüs nedeniyle sınırlar kapatılıyor. Onun için birçok üründe yeterliliğimizi sürdürmek, kesintisiz gıda arzı için üretimi desteklemeliyiz. Nisan’da tohumu atılacak çeltik, nohut ve fasulye gibi ürünlerin üretimini iki katı artıracak şekilde ekilmesini sağlamalıyız. Tarımsal üretimde, önümüzdeki aylar ve yıllar için risk yönetimi uygulayalım. Üretim bölgelerinde rahatlıkla çift sürülebilecek, tarlaya tohum atılabilecek bir ortam var. Devlet, üretimin devamlılığını sağlamak için gerekli tedbirleri almalı. Bir ülkenin bağımsızlığı, gıda güvenliğinin bağımsızlığından geçer. Özellikle stratejik ürünlerde kendi kendine yeterliliği sağlamalıyız. Karar vericiler, tarım ürünlerinin ekimi, sezon boyunca takibi, hasadı dahil olmak üzere yıllık ve uzun yıllara dayalı bir strateji uygulamalı.

Türkiye iklim değişikliğinden en çok etkilenen Akdeniz bölgesinde yer alıyor. Şu anda tarlada 25 kilogramlık bir çuvalı kaldıramayacak bir yaş grubu, üretim yapıyor. Son yapılan bir ankette, tarlada çalışan yaşlı kesimin yüzde 49’u ‘çocuklarımız, torunlarımız tarlada olmayacak’ diyor. Tarım sektörünü cazip hale getirip, gençlerimizi teşvik etmemiz gerekiyor. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insansız tarım olmaz. Tarımsal girdi maliyetleri azaltılmalı, üretim, üretimde verimlilik ve çeşitlilik artırılmalı, yerli çeşitlilik korunmalı.

Şemsi KOPUZ / Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Yönetim Kurulu Başkanı
“Ekip biçmekten başka alternatifimiz yok”

Salgında, sağlık sektörü gibi kapılarını kapatmayan sektörlerin başında gıda geliyor. Tüm üreticilerimizle birlikte topyekûn topluma kesintisiz gıda arz etmeye çalışıyoruz. Bugün gıdaya ulaşmada sorun yok ama gerekli tedbirler alınmazsa gelecekte gıda sıkıntısı yaşanabilir. Sanayici hammaddeye erişemezse, fabrikalarını çalıştıramaz.

Çiftçiyi koruyacak, özendirecek ve cesaretlendirecek önlemlerin ivedilikli devreye alınması gerekiyor. Dünya savaşı varmış gibi tarımda milli üretim seferberliği başlatılmalı. Bugünden itibaren devlet politikası olarak’Köyüne Geri Dön’ projesi hayata geçirilmeli. Büyükşehirlerdeki işsiz gençlerin, köylerine üretmek üzere gitmesi teşvik edilmeli. Ekip, biçmekten başka alternatifimiz yok. Vatandaşı ekmeye, biçmeye, zor günlere hazırlık yapmaya davet ediyoruz. Geleceğimizi kurtaralım. Bugünden itibaren tüketilen, ithal edilen tarımsal ürünlerimiz hesaplanmalı. Hangi ürünler hangi bölgede üretilecek, desteklenecek, bunun planlanması lazım. Dekar başına destek yetmez. Tarımsal üretimde ihtiyaç duyulan her türlü destek verilmeli.

Tarık TEZEL /Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR] Yönetim Kurulu Başkanı
“Çalışmaya, üretmeye devam”

Salgının üretim üzerinde olumsuz bir etkisi olmadı. SETBİR üyesi süt firmaları, Türkiye’de her gün üretilen 62 bin 900 ton sütün 30 bin tonunu, koronavirüse karşı daha da geliştirilmiş hijyen koşullarında her gün almaya, işlemeye, süt ürününe dönüştürmeye ve satış noktaları aracılığı ile tüketiciye ulaştırmaya devam ediyor. Türkiye’de çiğ süt üretimi azalmıyor, süt ürünü üretimi gerilemiyor, tüketicimizin sütsüz, yoğurtsuz, peynirsiz kalması söz konusu değil.

SETBİR üyesi kırmızı et üreticileri ve hayvan besicileri de görevlerinin başında. Tüketicinin kırmızı etsiz kalmıyor. Türkiye’nin mevcut hayvan kaynağı, kesintisiz süt ve kırmızı et ürünü üretebilecek durumda. Süt ve kırmızı et sektörlerinde fiyat artışı olmadı. Arz yeterli ancak talepte gerileme var. Ev dışı tüketim tamamen bitti. Turizm sektörünün talebi kesildi. Evde de ilave artış yok.

Dr. Veteriner Ahmet YÜCESAN / Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (ETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı
“Üretimde aksama olmayacak”

Ülkemiz gıda konusunda avantajlı. Üretimde herhangi bir aksama olmayacak. Ülkemiz yeterli stoklara sahip. Kırmızı et ve et ürünleri konusunda kullanılan ana kaynak sığır eti. Mevcutta 10 milyondan fazla sığır cinsi hayvandan yılda yaklaşık 1 milyon ton kırmızı et elde ediyoruz. Ayrıca taze tüketimde çok önemli yeri olan mevcut küçükbaş stoklarından ise yılda 130 bin ton civarında kırmızı et elde ediliyor. Ülkemizin iyi koşullarında ve ekonomik gelir seviyesinin arttığı zaman dilimlerinde mevcut kırmızı et, talebi yeterince karşılayamayacak miktarda olsa dahi yaşamış olduğumuz küresel kriz süreçlerinde ülkeyi zor durumda bırakmayacak konumda.

 

HÜLYA GENÇ SERTKAYA

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu