Soya Üretimi Yapın
Soya Üretimine Verilen Destekler
TÜRK çiftçisi soya üretimini sevdi. Son yıllarda verilen desteklerle soya üretimi son dört yılda yüzde 80 artış gösterdi. 2011 yılında 102 bin ton olan üretim 2014 sonunda 180 bin tona ulaştı. 2015’te bu rakamın rahatlıkla 200 bin tonun üzerine çıkması bekleniyor. Artışlardaki yüzdeye bakıp üretimde iyi sıçrama var demeyin. Toplam tüketim içinde bu rakamın pek anlamı yok. Çünkü Türkiye’de yıllık 1.8 milyon ton soya tüketimi var. Bunun 180 bin tonunu üretiyoruz. 1.6 milyon ton ithalat var. Piyasalarda soyanın ton fiyatı 1.397 TL. Bu fiyattan hesap ettiğimizde yıllık 2.3 milyar TL soya ithalatına gidiyor.
Bu alana yatırım yapacak çiftçiler için cazip fırsatlar söz konusu. Soya öyle zor bir bitki de değil. Mısırın üretilebildiği her yerde soya da rahatlıkla üretilebiliyor. İşçiliği de diğer tarım ürünlerine göre kolay. Devlet soyaya ciddi oranlarda teşvik ediyor. Yurtiçi sertifikalı tohum kullanımında dekar başına 20 TL, yurtiçi sertifikalı tohum üretiminde ise kilo başına 35 kuruş destek veriyor. Ayrıca mazot, gübre ve organik üretime de destekler söz konusu.
KULLANILMADIĞI ALAN YOK
“Sarı altın”, “asrın bitkisi” gibi yakıştırmalara konu olan soya, temelinde bir yağ bitkisi. Ancak yağın yanı sıra 400’ün üzerinde gıda ve içecek maddesinde kullanılıyor. Un, süt, yoğurt, peynir, dondurma, dondurma külahı, pasta, hayvan yemi, yeşil gübre, kemiksiz et, kahve, salça, alkol, ekmek, makama, tarhana, leblebi ve çocuk maması bunlardan bazıları… Hatta ilaç, boya, kağıt, sabun, lastik ve plastik gibi maddelerde de kullanılıyor.
Soyanın anavatanı Uzakdoğu ülkeleri. Yaklaşık 5 bin yıl önce Doğu Asya ovalarında keşfedildiği tahmin ediliyor ve o zamanlarda Asya halkının beslenme alışkanlığım değiştirmiş. Çeltik (pirinç), buğday, arpa ve mısırla birlikte Çin halkının beş kutsal tarım ürününden biri olarak kabul görüyor. Doğu Asya ülkelerinin en önemli tarımsal ürünlerinden biri durumunda. Zamanla tüm dünyada yaygın olarak üretilir hale gelmiş.
Halen ABD, Brezilya, Arjantin ve Çin en büyük soya üreticileri. Toplam dünya üretimi 280 milyon ton. Peki bu kadar yaygın üretilen bir üründe biz neden yüzde 90 oranında dışa bağımlıyız? Bizde de daha yaygın üretilemez mi?
TÜRKİYE’DEKİ GEÇMİŞİ ESKİ AMA…
Aslında soya üretiminin geçmişi ülkemizde de oldukça eski. İlk üretim 1940’h yıllarda Samsun ve Doğu Karadeniz’in bazı kısımlarında yapılmış. Çarşamba ve Bafra ovalarında geçmişte ciddi soya üretimi yapılmış. Bölgede üretilen soyalar “Çorum fasulyesi” ya da “şeker fasulye” olarak halk arasında ün yapmış. Hatta Sümerbank, 1957 yılında Ordu’ya soya yağı fabrikası bile kurmuş. Yıllık üretim 1980 öncesinde 250 bin tona kadar ulaşmış.
Ancak zaman içinde çay, tütün, mısır ve fındık bölgede daha iyi para kazandırınca soyadan uzaklaşılmış. Karadeniz’de azalan üretimin yeni merkezi Çukurova olmuş. Halen soya Karadeniz, Trakya, Marmara ve Orta Anadolu bölgelerinde ana ürün; Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise ana ürün veya buğday sonrası ikinci ürün olarak ekiliyor.
Soya ekimi iki dönemde yapılıyor. İlk ürün olarak ekilecek olursa dikim dönemi mart ve nisan ayı. Hasat da ağustos-eylül ayında gerçekleşiyor. İkincil ürün olarak planlanırsa haziran ayında ekimi yapılıp, hasadı kasımda yapılıyor. Bugün soya üretiminin neredeyse yüzde 70’i Çukurova’da gerçekleştiriliyor. Genellikle de ikinci ürün olarak karşımıza çıkıyor. Çukurova’da buğday hasadı haziran ayında başlar. Buğday ekimi yapan çiftçiler ikinci ürün olarak soyayı tercih ediyor.
MISIR KRALİÇESİNİN SOYA İLGİSİ
Adanalı kadın çiftçi Nur Özkan da son yıllarda arazilerinin bir bölümünde soya üretimi yapıyor. 2 bin dönüm arazisinde narenciye, mısır, pamuk, yaş sebze ve buğday üreten Özkan, 400-500 dönüm arasındaki arazide soya üretimi yapıyor. Türkiye’nin mısır üretiminde tarih yazdığım vurgulayan Nur Özkan, “Üretim 1 milyon tonlardan 7 milyon tonlara dayandı. Aynı başarıyı soyada da gösterebiliriz. Bunun için çiftçinin yüreklendirilmesi lazım” diyor. Bu noktada devlet desteklerinin önemini vurgulayan Özkan, şu bilgileri veriyor:
“Soya üretimi son yıllarda artıyor. Bu artışta devletin verdiği teşvikler, destekler etkili. Ama üretim halen çok yetersiz. Çok ciddi miktarda ithalat söz konusu. Ayrıca GDO’lu mu, değil mi tartışmalarıyla karşı karşıyayız. İçeride üretilen hiçbir soyada GDO yok.
Dolayısıyla yerli üretimi artırmamız şart. Bu noktada devletin biraz çiftçiyi yüreklendirici teşvikler vermesi gerekir. Mısırda, çeltikte bunlar başarıldı. Soyada da başarılır. TMO’nun piyasaya girip düzenlemesi gerekir. Çiftçi malını nereye satacağı konusunda belirsizlik yaşamamalı.” Piyasanın büyüdükten sonra kendi dengesini bulacağım savunan çiftçi için garantör gerektiğini söylüyor. Bu rolü TMO’nun üstlenebileceğini söyleyen Özkan, ayrıca lisanslı depoculuğun da soya ve mısır gibi ürünler için gerekli olduğuna dikkat çekiyor. Özkan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu alanlarda devlete iş düşüyor. Soya ekimini biz ikinci ürün olarak yapıyoruz. Tecrübelerime dayanarak ikinci ürün olarak tavsiye ediyorum. Soyanm bitki kökü farklı. İkinci üründe tarlanın dinlenmesini sağlıyor. Böylece genel verim de artmış oluyor.”
“DAHA FAZLA ÜRETİME İHTİYAÇ VAR”
TZOB (Türkiye Ziraat Odaları Birliği) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da yaptığı değerlendirmede, gıda sanayinde yaygın olarak kullanılan, yem sanayinin en önemli hammaddesi olan, yağlı tohum ithalatında birinci sırada yer alan soyada, ülke ihtiyacını karşılamak için çok daha fazla üretime ihtiyaç bulunduğunu belirtiyor. Bayraktar, “Verilen desteklerle, 2004-2013 döneminde soya ekim alanı yüzde 209, üretim miktarı 260, verim ise yüzde 16.5 arttı.
Bu dönemde ekim alanı 140 bin dekardan 432 bin 600 dekara, üretim miktarı 50 bin tondan 180 bin tona, dekar başına verim 357 kilogramdan 416 kilograma çıktı” diyor. Bayraktar, şunları söylüyor: “18 ilimizde soya üretiliyor. Türkiye soya üretiminin üçte ikisini Adana gerçekleştiriyor. Adana’yı Mersin, Samsun izliyor. Osmaniye, Mardin ve Kahramanmaraş da önemli üretim merkezleri. Üretim çok daha fazla artırılabilir. Türkiye’nin soya üretimi için yeterli potansiyeli olmasına rağmen, ithalat oldukça fazla. Yağlı tohumlar içinde en fazla soya ithalatı gerçekleştiriliyor. 2014 yılında toplam yağlı tohum, yağ ve küspe ithalatı toplam 5.1 milyon tonu buldu. Gerçekleştirilen toplam ithalatın yüzde 42’sini soya ve soya ürünleri oluşturuyor.”
Mürekkebi bile var!
Soya, yağ ve yem sektöründe yaygın olarak kullanılıyor. Soya tohumu yüzde 36-40 protein, yüzde 18-24 yağ, yüzde 26 karbonhidrat ve yüzde 8 madensel madde içeriyor. İnsan ve hayvan beslenmesinde önemli bir yere sahip. Ayrıca farklı sanayi kollarında yaygın olarak kullanılıyor. Sarı renkli ve hoş kokulu olan soya yağı, en fazla margarin olarak tüketiliyor. Soya, gıda ürünlerinin yanı sıra tutkal, mürekkep, benzin, sabun, böcek ilacı, alkol, plastik ve plastik madde üretiminde de kullanılıyor. Amerika’daki günlük gazetelerin yüzde 75’inde soya mürekkebi kullanılıyor. Soya mürekkebinin daha parlak ve belirgin renkli baskı imkanı sunması ve petrol bazlı mürekkepler kadar zararlı olmaması tercih sebebi.
Desteklerde aslan payı soyanın
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, soya üretimine ciddi destekler veriyor.
Yurtiçi sertifikalı tohum kullanımına dekar başına 20 TL, yurtiçi sertifikalı tohum üretimine ise kilo başına 35 kuruş destek veriliyor. Yine dekar başına 7.5 TL mazot, 7.5 TL de gübre desteği var. Toprak analizi için dekar başına 2.5 TL, organik üretim yapanlara ise 10 TL destek veriliyor. Bu desteklerle soya üreticisinin maliyeti yarı yarıya düşmüş oluyor.
Soya bahçesi kurmak sudan ucuz
Soya iki dönemde ekiliyor. Tek ürün düşünülüyorsa nisan ve mayısın ilk haftasında ekim yapılıyor. Güney bölgelerinde genelde ikinci ürün olarak tercih ediliyor. Çukurova’da buğday hasadının ardından haziran sonunda ekiliyor. Hasat da ekim sonu kasım başı gibi yapılıyor. Soyanın tohumu çok ucuz; kilosu 4 TL. Dekar başına 8-10 kilo arası tohum yetiyor. Sulama sistemleriyle birlikte, arazi hariç maliyet 100 TL’yi geçmiyor. Verimli bölgelerde dekar başına 400-500 kilo verim elde edilebiliyor. Soyanın kilosu şu sıralar 1.3-1.4 TL arasında değişiyor. Hasat dönemi yeni başladı. Fiyatlar bu seviyelerde seyrediyor. Uzmanlar, soya üretmek isteyenlere en az 50 dekarla bu işe başlamalarını öneriyor.
Yazida dekara 500 kg diyor tarim bak. Videosunda 250-300 kg diyor. Sonuç yari yariya fark ettirir. Once bu hata duzeltilmeli ondan sonra da alternatifleri ile degerlendirmek gerek pamuk ne birakirken soya ne birakir. Hoş çok matah birşey olsaydi eken ekerdi desteğe bakmadan ya…