Siyaset Pazarlaması ve Seçimler
Siyaset pazarlaması geçmiş ile geleceğin dolaşıma çıktığı bir alışveriştir. Geleceği başarıyla kurgulayanlar kazanır. Taklit kolaycılığıyla geçmişi pazara sürenler ise kaybeder.
Siyaset pazarlamasında az bilinenler
MARKETİNG literatüründe ‘siyaset pazarlaması’ diye başlı başına bir bölüm vardır. İşin uzmanları iyi bilir, o yüzden ayrıntılarına girmeyeceğim. Malum, yerel seçimlere her partiden binlerce aday katılacak. Bağımsızlar da cabası… Süre çok kısa. Propaganda tekniklerini kendince keşfetmiş kıdemlilerden, işin bilimsel tarafına yönelmiş siyasetçilere değin herkes kendi yöntemine göre yarışacak.
Görünen o ki, bu yerel seçimler değişen dünyamızın dinamikleri ve ufukta görülebilecek finansal olayların etkisi altmda gerçekleşecek. Sadece bir yerlerde sıradan nutuk atmak, sağdan soldan alıntı sentetik ifadelerle işi geçiştirmek pek de mümkün değil.
Seçmen kitlesinin çoğunluğunu teşkil eden genç nüfus günümüzde kitle psikolojisinin etkisinde kalmıyor. Referans ve kabuller değişmiş durumda. Propaganda stratejisini sağlam zemine oturtamayanlar parti aidiyetinin ağırlığına rağmen yarışı kaybedebilir.
Seçim stratejisi ve propaganda dizaynı günümüzde en zor pazarlama faaliyetlerinden biridir. Kısaca anımsayalım: 20. yüzyılın başlarında ‘seçim psikolojisi’ diye bir kavram ortaya atıldı. Önce Amerikalı Melvin Lawrence DeFleur ve daha sonra da John Brehm bu kavramı bilimsel olarak incelediler.
Daha 1890’larda Fransız Gustave Le Bon’un ‘Yığınların Psikolojisi’ kuramını dikkate alan propaganda teknikleri Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler, İkinci Dünya Savaşı sırasında da Almanlar tarafından geliştirildi. Weber, Durkheim ve Freud’un görüşlerini benimseyen iletişim kuramcıları bu konuda bilimsel içerikte yeni teknikler geliştirdiler. Soğuk Savaş ve onu izleyen dönemde Amerikalılar bu işin uzmanı oldu.
Aşağıda sunduğum başlıklar ‘sosyal psikoloji’yle harmanlaşmış ‘siyaset pazarlaması’mn kimi önemli satırbaşlarım kapsıyor. Bu türden uğraşılar klasik ürün pazarlamasına benzemiyor.
Kendine özgü psikolojik kuralları var.
Adaylar aşağıdaki başlıklara olumlu yanıt veriyorsa kendilerini rahat hissedebilir. Aksi halde iletişim stratejisini bir kez daha gözden geçirmelerinde yarar var.
Yöntemleri basit cümleler halinde aşağıda görebilirsiniz. Burada son dönemde geçerli olan birkaç basit tespite yer verdim. Her şeyi yazmaya kalksak elbette sayfalar yetmez. Dikkat çeken bir kaç öneri şöyle:
İhtiyacı seçmen belirler
Önemli süreç seçmen kitlesini iyi tanımaktır, ihtiyaçları iyi tespit edin, önem sırasına koyun, ilk beş gereksinme çok önemlidir. Unutmayın, gündemdeki sıcak konular toplumsal ihtiyaca yön verir. Muhatap kitle neye, niçin, neden ihtiyaç duyuyor? Ağırlığı iyi tartın, en fazla iki konu üzerine devamlı yoğunlaşın.
3D prensibine dikkat
Doğru tespit, doğru zamanlama ve doğru mesaj!.. Bu üç unsuru bir araya getirebiliyorsanız sorun yok. Yaptığınız tespitler ve verdiğiniz mesajlar ölçülebilir / tartılabilir olmalı. Soyut kavramlara değil, somut değerlere yer verin, inandırıcılık dediğimiz olgu zamanında gerçekleştirilen verilerle sağlanır.
Seçmen daima haklıdır
Tıpkı ‘müşteri daima haklıdır’ gibi bir prensiptir bu. Seçmeni oy makinesi olarak değil, kendi varlık nedeniniz olarak görün. Seçmeni küçümsemeyin! Başkasına oy vermiş olmasını da eleştirmeyin. Her davranışında bir haklılık payı olduğuna inanın. Seçmenin dünyasındaki sebep sonuç ilişkilerini anlamaya çalışın.
Seçmenin geleceğine talip olun
Hizmete talip olmak yetmez. Eskimiş propaganda ifadelerinden kaçının. Dünkü söylemler dünkü toplumun malıdır. Siz geleceği kurgulayın, geleceğin ufkunu tarif edin. Böylece herkese istediğini vermiş olacaksınız. Önemli olan şey, kuru bir hizmete değil, geleceğin olası sorunlarını çözmeye talip olmaktır.
Kendinizi gerekli kılın
Kendinizi seçmen için gerekli hale getirin! Öyle projeler ortaya koyun ki seçmen sizi seçmeye kendini zorunlu hissetsin. Ancak benmerkezci büyüklük tuzağına düşmeyin. Mütevazı ama çokça iddialı olun. Her iddianın içini de somut verilerle doldurmayı unutmayın. övün ama putlaştırmayın!
Liderlerinizi her vesileyle övün
Ancak dozunda yapın bu işi. Kamuoyunun lider gölgesine sığınarak politika yapanlara pek de geçit vermediğini bilin. Aidiyet duygunuzu vurgulayın ama sonuçta daima kendiniz olmaya bakın. (Özellikle de belediye başkanlığı gibi özerk nitelikler gerektiren bir makama talipseniz.)
Seçmen gibi düşünün
Araç konvoyları, bağıran hoparlörler ve davullu zurnalı karşılamalar… Siz bir adaydan ne bekliyorsunuz? istekleriniz sadece akıl çelen propaganda gösterileri midir; yoksa somut çözüm önerilerin mükemmel bir toplamı mı? O halde önce şunu sorgulayın: Siz olsaydınız kimi seçerdiniz?
Seçmene yaklaşın ve dokunun
Kendinizi korumaya almayın. Kitlelerin araşma karışın, onlara dokunun. Toplumumuzda fiziksel temas, sevgi ve yakınlığa işarettir. Seçmenle olan fiziksel uzaklığınız azaldıkça seçilme şansınız artacaktır. Tokalaşın, onlarla beden diliyle de konuşun. Ve tabii eski siyasetçilerin basit sırlarını da anlamaya çalışın.
Unutmayın seçmen kendine oy verir
Aslında seçmen size değil kendine oy vermektedir. Bu gerçeği anlamaya çalışın. Unutmayın ki, o size değil, siz ona muhtaçsınız. Siz hizmet vaat ederek ona bir iyilik yapmıyorsunuz; o sizden hizmet talep ederek size en büyük iyiliği yapıyor.
Geçmiş karanlık, gelecek aydınlıktır
Geçmiş karanlığa gömülmüştür. Gelecek ise aydınlıktır. Amerikalı düşünür Emerson’un ‘İnsanlar daima görmeye hazır oldukları şeyi görürler’ tezi burada geçerli değildir. Siyaset bilimi insanları geleceği görmeye hazırlamakla yükümlüdür. Geleceği sadece anlatmakla yetinmeyin, insan zihninde tüm boyutlarıyla var edin.
Dikkat! Camlı köşkler tarih oluyor
Günümüz seçmeni pencereden dışarıyı seyreden siyasetçi istemiyor. Kapalı kapılar ardında zaman öldüren, ağdalı toplantılarla her gün aynı işi yapan siyasetçilerin (belediye başkanlarmm) modası çoktan geçmiştir. Koltuğunu bir kenara iten, halkın arasına karışıp, her şeyi danışarak halleden siyasetçilerin (belediye başkan adaylarının) yıldızı parlıyor.
Yeteneğiniz görüş alanınızla orantılıdır
Siyasette başarı için onlarca yetenek gerekir. Yetenekler yüzdelerle ölçülemez, iyi bir siyasetçide yeteneklerin tümüne sahip olması beklenir. Yeteneklerin içeriğini ise seçmen tayin eder. Yeteneklerinizi açıklamaktan çekinmeyin. Örneklerle ve eserlerinizle… Acaba sizin çapınız seçmen gözünde ne kadarlık bir alana sahip bunu önceden bilin.
Teori pratikle anlam kazanır
Salt teoriyi değil pratiği de dile getirin. Siz kimsiniz ve ne yapmak istiyorsunuz? Teori ve vaatlerin karın doyurmadığını artık herkes biliyor. Önemli olan sorunları önem sırasına koymak ve problemleri çözmektir. Siyasetçi teoriden (ideolojiden) yola çıkar ama pratikten beslenir.
Abartmayın gerçekçi olun
Seçmen vaatleri değil, beklentileri satın alır. Tezgâhında sadece vaat olanlar şimdiden müflis tüccar gibidir.
Tezgâhınıza vaatlerden çok gerçek beklentileri koyun.
Beklentiler somut, vaatler ise soyut kavramlardır.
Beklentiler ölçülebilir, vaatler ölçülemez.
Tılsımlı sorular sorun
iyi bir siyasetçi propaganda dönemi boyunca attığı her adımda şu dokuz sözcüğü sonuna soru işareti koyarak devamlı sormalıdır: Neden, niçin, nasıl, nerede, neresi, ne zaman, kim, kimden ve kiminle… Doğru kurgulamayı yapan daima kazanır.
Açık sözlerle dosdoğru olun
Sözlerinizde gizlilik, sansür, ima gibi unsurlar bulunmasın. Açık net dosdoğru konuşun. Korkmayın! Sıradanlık dediğimiz şey korkunun yerleşmesiyle oluşur. Seçmenin korkmayan kararlı kişiliklere oy verdiğini unutmayın. Ve yine unutmayın ki ‘suçlamak’ yoluyla prim elde etmek psikolojide daha çok korkunun işaretidir.
Geçmişe takılmayın geleceği anlatın
Geleceği yaratın ve yarattığınız geleceği yönetmeye talip j§g olun. Geçmişi konuşan siyasetçi mezarlıkta biten otlarla beslenen canlı gibidir. Hafızalara takılıp kalmayın. Unutmayın ki insanlarda geçmişin fotoğrafları değil geleceğin hayalleri heyecan uyandırır.
Kadına önem veren kazanır
Kadın seçmeni ihmal etmeyin. Onlar bizim sistemimizde erkek egemen toplumun uyduları gibi kabul edilmiyor artık. Bu hükmün doğruluğuna inanın. Ülkemizde kadın giderek özgürleşiyor, kimi tercih edeceğini iyi biliyor. Seçim propagandasında koyu feminizm rengi taşımayan ifadelere çokça yer verin. Unutmayın ki seçmen kitlesinin yarısı kadınlardan oluşmaktadır.
Etkinliği kanıtlanmış birkaç basit öneri
• Konuşmalarınızda dev boyutta dijital grafik ve görsel kullanmaktan çekinmeyin.
• Spor aktivitelerine ve sporcu ruhuna hitap edin. Aksiyonlarınızda yerel takımların renklerini kullanmayı unutmayın.
• Vaatlerinizi sloganlaştırın. Bu işi uzman bir kadroyla yapın.
• Rakiplerinizle aynı kare içinde görünmemeye bakın.
• Görsel konumlandırma yaparken kendinizi renkli, rakipleri ise siyah beyaz renklerle betimleyin.
• Aynı kural parti amblemleri için de geçerlidir. Kendi partinizinki renkli, rakiplerinki ise koyu gri!
• Partinizin propaganda müziğini çoğu yerde canlı kullanmaya bakın.
• İsim ve soyadınız hep aynı harf karakteriyle yazılsın. Baskı renklerini değiştirmeyin.
• Görüntülerinizde stüdyo fotoğraflarını değil, halkın içinde çekilmiş doğal görüntüleri kullanın.
• Çoğu ortama ailenizle birlikte çıkın. Görüntüleriniz sevecen bir aile izlenimi versin.
• Harf ve sayıların içerdiği anlamları kullanmaya gayret edin. Ana fikri daima görsel bir simgeye bağlayın.
• Yolda yürüyen insanları etkileyecek sıra dışı aksiyonlar yaratın. Ancak rahatsız edici olmayın.
Nur Demirok