Şirketin tepe yöneticisi nasıl olmalı
Yöneticiliğin reçetesi yok! İçinde yaşanan çevre ve topluma göre birey kendini keşfediyor, zamanla belli rol davranışlarını benimsiyor. Yöneticilik bu keşifle birlikte gelişiyor…
KONUMUZ bu hafta biraz yöneticilik biraz da liderlik. Konuya aşina olmak için sosyoloji hatta biraz psikoloji bilmek gerekiyor. Ama önce ‘Bireysel Sahicilik’in ne olduğunu kavrayalım.
Eski tabirle ‘ferdî hakikat’ ya da ‘şahsi mahiyet’ denilen ruhsal bir durum bu. Psikolojide daha çok ‘kendini gerçekleştirme’ olarak tanımlanıyor. Uluslararası literatüre İngilizce vurgusuyla ‘Self-Actualizing’ şeklinde yerleşmiş.
Bireysel ve sosyal psikoloji alanında önemli yeri var. Kişinin kendini gerçekleştirmesi yönündeki içgüdüsel süreçleri tanımlıyor. Bir bakıma içinde yaşanan çevre içinde birey kendini keşfediyor, zamanla belli rol davranışlarını benimsiyor. Kişilik ve mizaç bu keşifle birlikte kalıplaşıp benlik duygusuna dönüşüyor.
Özellikle de yönetici takımlarının yaratılmasında ve liderlik dürtüsünün ortaya çıkarılmasında önemli. Liderin özgüveni meselesinde de bilimsel çözümler getiriyor.
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK
Sıradan bir insan ile yukarılarda bir yere gelmiş insan arasında bu dürtünün kalıpsal özelliği pek değişmiyor. Tüm bireyler -yaşam statüleri ne olursa olsun- sadece tek bir dürtüyle güdüleniyorlar: Kendini gerçekleştirebilmek. (Buna ‘kendini kendine ispat’ etme eylemi de deniyor.)
Süreç zaman içinde öyle bir hal alıyor ki kendini her yönüyle gerçekleştirdiğini iddia edenler daha fazlasını isteyip, Bir eylemi bir yaşam felsefesi haline getiriyor. Onlar için ‘kendini gerçekleştirme’ ömür boyu devam edip gidebilen bir süreç.
Bu oluşum bir tutku olarak tarif edilse de modern felsefe -çoğu zaman- bu zincirin halkalarını asla bir ‘ihtiras’ gibi değerlendirmiyor: Kendini gerçekleştirme süreci aslında mükemmeliyetçilik tutkusundan başka bir şey değil.
Burada kastedilen mükemmeliyetçilik, insan onuruna yakışan alçakgönüllülükle olgunlaştırılmış davranışların doğallaştırılmış hali.
İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ İLK-ADIM
İşin uzmanları bu konuda iki önemli ismi anıp temel teoriyi geliştirmeye çalışıyorlar: Kurt Goldstein ve Abraham Maslow…
Konu ‘mükemmel’ olana; yani katıksız liderliğe evrildiğinde -ki buna özgün literatürde ‘perfectionism’ deniyor- iki önemli isim daha akla geliyor: Stanley Cavell ve Mark Alan Walker’
Hemen hepsi ‘Organizmacı Kuramlar’ adı verilen kişiliğin tümünü gelişken bir varlık olarak görebilen düşünürler. Konuya daha birçok ünlü isim de şu veya bu şekilde dâhil oluyor. Onlara göre ‘organizma kuramı’ uyum içinde örgütlenmiş canlı bir yapı. Uyum bozulunca organizma bozuluyor, kişi ‘dezorganizasyon’ sürecine giriyor.
BEŞİNCİ KATMANA ULAŞMAK
Konuyu bilimsel ağızla fazla ağırlaştırmadan hemen sadede gelelim: İnsanoğlu özünde ‘organize’ olmak için doğuyor. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi bunun kalıplaşmış reçetesi gibidir.
İnsanın kendini gerçekleştirmesi için beş hiyerarşik katmana ihtiyacı bulunuyor: İlki beslenme ve barınma; İkincisi cinsellik ve üreme; üçüncüsü sevme ve sevilme; dördüncüsü kendine inanma ve beşincisi bireyin kendisini kendine ispat etmesi’
Maslow’a göre aradan asırlar geçmesine rağmen insanlık önce ilk iki aşamayı gerçekleştirmiş, güzel sanatlar, estetik ve icatlarla nihayet üçüncü ve dördüncü aşamaya gelebilmiştir. Henüz beşinci aşamaya tam ulaşılmış değildir. Beş basamaklı aşamayı gerçekleştirip tam not alabilecek toplum, bunca teknolojik, siyasi, ekonomik hatta ekolojik gelişmeye rağmen süreci henüz tamamlamış görünmüyor. Sorun son kademeyi gerçekleştiren insan sayısındaki azlık. Maalesef modem zamanların ideolojileri bile (örn. Kapitalizm ve Sosyalizm) bu konuda fazla bir şey söylemiyor.
Kendisini gerçekleştirmiş insan sayısının azlığı yönetsel dünyanın da büyük sorunu. Yine de büyük liderler, efsane olmuş yöneticiler ve çağını aşmış düşünürler bu işin sınırlarını zorluyor.
Gün gelecek başta şirketler olmak üzere, tüm sivil toplum kuruluşlarının başında ‘kendini gerçekleştirmiş’ insanları daha fazla göreceğiz.
TOPLUMUN KENDİSİ LİDER OLDUĞUNDA…
Peki, ‘kendini gerçekleştirmiş bir insanın hedefi nedir’
Maslow bunu toparlayıcı bir akılla şöyle izah ediyor:
‘Geleceğin dünyasını bu türden insanların çoğalması biçimlendirecektir. Bu süreç bir bakıma toplumun liderleşmesi demektir!’
Yönetim açısından bakıldığında şu özellikler dikkat çekiyor: (buna modern liderliğin sırları da denebilir) Bazı insanlar kendiliğinden insani değerlere yönlenmiştir. Hiçbir ideoloji ya da yapay düşünce onları esir alamaz.
Başta kendileri olmak üzere, başkalarını öz değerleriyle kabul ederler.
Bağımsız, bağlantısız özgür düşünceye, hür iradeye sahiptirler.
Benmerkezci olmaktan uzaklaşmış, bireyleri kusur ve üstünlükleriyle kucaklayacak hale gelmişlerdir.
Özerk ve orijinal akılla düşünürler.
Tek tipçi bakış ve değerlendirmeleri yoktur. Aşırı demokratik davranırlar.
İnce mizah duyarlılığıyla besledikleri karakterleri her koşulda felsefi derinlikler taşır. Yenilikçilik ve yaratıcılık onlar için başlı başına bir kültürdür. Boş konuşmazlar ve sır saklamasını bilirler, insanlara duygusal duyarlılıklarla yaklaşırlar. Hiçbir zaman ‘araç’ ile ‘amaç’ı birbirine karıştırmazlar. Kendilerini gerçekleştirdikleri için alçak gönüllü olmayı liderliğin temel kuralı sayarlar.
VİZYONER LİDERLİĞE DOĞRU…
Hem doğuyu hem batıyı bir düşünün; Japonya’dan Amerika’ya kadar… Efsane şirketlerin başma kimler geldi kimler geçti. Yukarıdaki özelliklere sahip yöneticiler kendi standartlarına uyanlara el vererek şirketlerini bugünlere getirdiler.
Oysa günümüzde liderlik izole edilmiş bir mizacın belirmesi gibi algılanıyor. Günümüzde çeşitli liderlik tipleri tartışılsa da giderek karmaşıklaşan dünyada ‘vizyoner liderlik’ daima öne çıkıyor. Bu konu ciltlerle kitaba sığmayacak kadar geniş.
Peki, vizyoner liderlik hangi özellikleri yansıtıyor’ Bizde şirketlerin başında çoğu zaman ‘âmir’ kökenli liderler bulunuyor. ‘Amir’ lafı sözcük anlamı itibariyle ‘emreden kişi’ demek’ Çoğu kapalı kapılar arkasına saklanıyor. Keşfedilmek en büyük kâbusları. Emirler çoğu zaman yazılı yayınlanıyor. Tartışmasız otoriter yönetim düzeni onlar için olmazsa olmazlardan!
Vizyoner liderlik ise değişim ve yeniliklerin hissedilmesini sağlayan, modern çağın ötesini gösteren ideal liderlik türü. Sıcak ilişkiler ve ‘kendini gerçekleştirmiş insan tipi’ burada baskın özellik olarak beliriyor. Açık kapı politikası uygulanması bunun tipik işareti.
Bu liderlerin duygusal zekâ düzeyleri çok yüksek’ Her kademeden insanla anında empatik ilişkiler kuruyor, geleceğin hedeflerini tek başına değil, birlikte kotarıyorlar. Saydam enformasyon sistemleri olumlu hayallerin harekete geçmesini sağlıyor. Maslow’un dediği gibi onlar geleceğin dünyasını kurmaya çalışıyorlar.
Sanat ve estetik en etkili ve esinlendirici silahlan’ Geleceği duyumsamak toplumsal ölçekte estetik duyguların keskinleşmesiyle ortaya çıkıyor. Vizyoner liderlik için çok şey söylense de en güzel tarifi son zamanların yönetim gurularından Stephen Covey yapıyor: ‘Vizyoner liderlik kişinin kendisini gerçekleştirmesinden başka bir şey değil. Aşın mükemmeliyetçi ama bir o kadar da alçak gönüllü! Geleceği devrimci bir hızla görebilme becerisinin ve değişimin temsilcisi onlar!’
Çoğu yazar ‘bireysel sahicilik’ olarak değerlendirdiğimiz, ‘kendini gerçekleştirme süreci’nin geleceğin kilidini açan sihirli bir anahtar olduğunu iddia ediyor.
Aslına bakarsanız kendini gerçekleştirmiş liderler geleceği yönetmiyor; gelecek hissettirmeden onları yönetiyor. Yapılan iş insan odaklı bakış açısıyla geleceği okuyup beşeri normları şirket kültürüne yerleştirmek.