Sağlıkta yeni sorun: Göçmenler
Uluslararası sağlık kurumlarının küresel başarı elde ettiği bir dönemde göçmen krizi hedefleri altüst etti. Afrika’da hastalıklar ve çocuk ölümleri azaltılırken, 6.6 milyon Suriyeli göçmen salgın hastalık endişelerini tekrar hortlattı…
YAZ tatili bitti ve sonbaharda arka arkaya konferanslar, zirveler, toplantılar düzenlenmeye başladı. Paris’te otomobil markalarının gövde gösterisi, İstanbul’da enerji zirvesi, Köln’de Photokina fotoğraf makineleri fuarı derken önemli bir toplantı da Berlin’de yapıldı.
9-11 Ekim tarihleri arasında yapılan 8’inci Dünya Sağlık Zirvesi’nde tıbbı* araştırmalar, teknolojik yenilikler, Ebola, Zi-ka gibi yeni ortaya çıkan bulaşıcı hastalıkların yanı sıra son zamanların büyük sorunu göçmen krizi ve göçmenlerin sağlığı da tartışılan konular arasında yer aldı.
Toplantı sadece üç gün sürdü. Ancak sağlıkla ilgili yoğun bir gündem var. ABD’den Avustralya’ya kadar onlarca sağlık konferansı düzenleniyor. Berlin’deki konuşmacıların raporlarından çıkan özet bilgiler şöyle:
Yeni yüzyılın başından beri hastalıklarda ve çocuk ölümlerinde büyük oranlarda düşüş kaydedildi. Etkin teşhis ve tedavi ile 37 milyon tüberküloz (verem) hastasının hayatı kurtarıldı. Afrika’da 1990’dan bu yana çocuk ölümleri günde 17 bin azaltıldı. Sıtmadan ölümler, yüzde 60 oranında geriledi. Sağlık alanında başarı beklenen hedefler, sekiz kat arttı. Sağlık alanındaki başarıda G7 ülkelerinin (Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere, ABD) girişimleri ve özel sektörün ilaç ve tıbbi malzeme yardımları büyük oranlarda etkili oldu.
Fakat bunlar, yine de dünya geneli için sembolik başarılar oluyor. Bazı ülkelerde sadece diyabet tedavisi, sağlık bütçesinin yüzde 50’sini kapsıyor. Yeni onaylanan kanser ilaçlarının, bir hastaya yıllık maliyeti 120 bin doları aşıyor.
Dünyada her yıl hava kirliliğinden ve yüksek sıcaklıklardan yedi milyon kişi ölüyor. Geçtiğimiz temmuz ayı, havayla ilgili kayıtların tutulmaya başlandığı 1880 yılından bu yana en sıcak ay oldu. Önümüzdeki yıllarda bu rekorların kolaylıkla aşılabileceği kesin.
Suriye ve Irak’tan kaçıp başka ülkelere sığınmaya çalışan göçmenlerin sağlık durumları ise daha içler acısı. Milyonlarca göçmenin sağlık hizmetinden yoksun kalması bir yana, barındıkları ortamlar bile sağlıklı değil. Özellikle çocukların durumu daha kritik. Danimarka’nın eski başbakanı, “Save the Children International” vakfının yeni başkanı Helle Thoming-Schmidt, bazı ülkelerin göçmenlere karşı sert davranmasından, hiçbir suçları olmadığı halde onları kilit altında tutmasından yakınıyor. Onların sadece vücut değil akıl sağlıklarının da bozulmakta olduğunu söylüyor.
Uluslararası Kızıl Haç Komitesi Genel Direktörü Yves Daccord ise, “Tedavi için bu insanları tek tek dinlemek gerek. Ama sayı milyonlarla ifade edildiğinde bunu nasıl başarırsınız? Zaten onların vereceği bilgiler çerçevesinde nasıl yardımcı olacağımızı bile bilmiyoruz ki” diyor.
Aşı kampanyaları işe yarıyor mu?
Hastalıkları önleyici aşılar ilk kez 200 yıl önce İngiliz bilim adamı Edvvard Jenner tarafından geliştirilmişti. Aşılarla her yıl küresel olarak dokuz milyon kişinin hayatının kurtarıldığı tahmin ediliyor. Aşıları bozulmadan dünyanın her bir köşesine götürebilseydik, her yıl 16 milyon hayat kurtarmak mümkün olacaktı. Yine de insanlık, çiçek hastalığının kökünü kazımayı başardı. Çiçek, her yıl beş milyon cana mal oluyordu. Ne var ki bazı bilim adamları, bir hastalığı dünyadan yok etmenin mümkün olmadığı görüşünde. Bu mikropların bir yerlerde “uyku” halinde olabileceğini ileri sürüyorlar. Bazı ülkelerin bu mikropları arşivlerinde sakladığı, ileride muhtemel bir biyolojik savaşta kullanabileceği de iddia ediliyor.
Sıradaki zafer çocuk felci olabilir. Dünyadaki çocukların halen yüzde 80’i aşılanmış durumda. Yıllık 640 bin olan ölüm sayısı, 90 bine düşürüldü. Hedefe ulaşılmaya çok az kaldı. Bunu ABD’nin ve Avrupa’nın çocuk felci aşılarından toplam 470 milyon dolar tasarruf etmesinden anlıyoruz.
Tarihe karışmakta olan bir başka hastalık da, yılda bir milyon 100 bin çocuğun canını alan kızamık. Sonuçta yedi büyük hastalığın (çiçek, difteri, tetanos, sarı humma, çocuk felci, kızamık, boğmaca), aşı kampanyalarıyla denetim altına alındığı kesin.
Sağlık hakkında birkaç söz
■ Sabah kahvaltısını, öğle ve akşam yemeklerini restoranlarda ya da fast food’larda yiyen kişilerin şişmanlama riski, iki katına çıkar. Evinde düzenli kahvaltı edenler, günün ilerleyen saatlerinde yediklerini abartmazlarsa, kilo sorunuyla karşılaşmaz. Kahvaltı kişiye, gerekli besleyici elementleri ve enerjiyi kazandırır, metabolizmayı harekete geçirir.
■ Kanser hastalıklarının yüzde 30’dan fazlası kolaylıkla önlenebilir. İçkiden, sigaradan uzak durur, sağlıklı beslenir ve fiziksel aktiviteler uygularsanız. Hiç “kalp kanseri” diye bir şey duymadınız değil mi? Çünkü kalp hücreleri bölünmez.
■ Kalp demişken onun ne kadar harika bir organ olduğunu şu özelliğiyle bir kez daha hatırlayalım: Kalbin kendi elektrik santrali vardır. Vücuttan ayırsanız bile atmaya devam eder.
■ Her gece yedi saatten az uyumak, ömrünüzü kısaltır. Çocuklar ve gençler için bu süre dokuz saat veya biraz fazlası olmalıdır.
■ Gazlı, şekerli, asitli hazır içecekler, diyabete yakalanma ihtimalinizi yüzde 22 artırır. Böyle bir bardak içecek, on çay kaşığı şeker içerir. Her Amerikalı, bunlardan yılda 500 şişe tüketir. Ve sadece içeceklerden yılda 25 kilo şeker almış olur. Diyabet, körlüğün de en büyük sebeplerinden biridir.
■ Sağ elini kullanan kişiler, solaklardan ortalama dokuz yıl daha çok yaşamaktadır.
■ Makinelerde yapay olarak bronzlaşmak, sigaradan kaynaklanan akciğer kanserinden daha büyük sorunlar yaratır.
■ Yüz kez gülmek, sabit bisiklette 15 dakika pedal çevirmeye bedel bir egzersizdir. ABD/Kaliforniya’daki Loma Linda School of Public Health’den Doktor Lee Berk, gülmenin stres hormonları seviyesini düşürdüğünü, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini belirtmektedir. Bu konuda en şanslı kişiler bebeklerdir. Günde 300 kez gülerler. Yetişkinlerde ise bu sayı, 15-100 arasıdır.
■ İngiliz bahçeleri dünyaca ünlüdür. Bu bahçelerin, bir zamanlar tedavi amaçlı kullanıldığını biliyor muydunuz? Bilim adamı John Ferriar, rengarenk çiçeklerin görüntü ve kokularının, kalp ritminde düzelmelere yardımcı olduğunu 1799’da keşfetmişti.
■ Bazı fast-food restoranlarda salatalarda kullanılan soslar, hamburgerin
kendisinden daha şişmanlatıcı olabilmektedir. Bir Amerikalı hayatı boyunca bin 800 kez fast-food restorana gider.
■ Hastalıkların sadece öksürmek ve hapşırmaktan bulaştığını sanmayın. Bir kapı kolundan kapacağınız bir bakteri, 24 saatte sekiz milyondan fazla çoğalır. Hapşırdığınızda yüz binlerce virüsü, yedi metreye yayarsınız.
■ Yellenmek, yüksek kan basıncınızın [tansiyonunuzun] düşmesine yardımcı olur. Sağlıklıdır.
■ Her gün egzersiz yapmalısınız. 30 dakika kadar. Hareketsiz kalmak ölüme neden olabilir. Hem de sigaradan kaynaklanan ölümler kadar. Her gün üç saatten fazla oturmak, ömrünüzü iki yıl azaltır.
■ Yürüyüş yapmak, akciğer kanserine yakalanma ihtimalini yüzde 25 düşürür.
■ Dört santimetreden daha yüksek topuklu ayakkabılar, sadece ayak bileği kırılmalarına ve burkulmalara sebep olmaz. Dizleri ve sırtı da olumsuz etkiler.
■ Sakalınız varsa onları ihmal etmeyin. Her gün temizlemeli ve fazla kılları almalısınız. Sakallar, mikrop ve bakteri yuvalarıdır.
■ Mutlu olmak, rahat, tasasız, stressiz yaşamak, aşık olmak gibi güçlü duygulara sahip olmak, sağlıklı olmanın en önemli anahtarlarıdır.