Sağlıklı insanlar ne yapıyor?
Aslında bu tavsiyelerin hepsini biliyor ama uygulama esnasında sorunlar yaşıyor ya da ihmal ediyoruz. Oysa, uzun, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için hepsi son derece önemli ve gerekli alışkanlıklar…
SAĞLIK, en büyük hâzinemiz. Ne var ki, onu kaybettiğimizde bu hâzinenin farkına varıyoruz. Bu hafta size, adresinin sonu “.org” kısaltmasıyla biten ciddi internet sitelerinden topladığımız tavsiyeleri aktarıyoruz. Bunların çoğu bize önemsiz gibi gelebilir. Fakat bu tavsiyelerin sürekliliği ve pek çoğunun bir arada alışkanlık haline getirilmesi, sağlığımızı büyük oranda iyileştirebilir.
■ Uykularından taviz vermiyorlar
Uyku, egzersiz yapmak kadar önemli. Her gün 7-9 saat arası uyumalısmız. 65 yaşından sonra uyku ihtiyacı yarım saat veya bir saat azalabilir. Fakat uykunuzu mutlaka almalısınız. Eğer dikkat ettiyseniz, bir gece birkaç saat uykusuz kaldığınızda vücut, ertesi gece daha fazla uyuyarak bu açığını mutlaka kapatıyor. Zaten günlük fonksiyonlarınız için uyku, bir zorunluluk. Gece 2.00-3.00 civarı, uykunuzun en derin dönemi. Bunu özellikle bozmamalısınız. Dikkat edeceğiniz en önemli noktalardan biri de vücut saatinizin bozulmaması. Bir başka deyişle kendinizi çalar saatle uyandırmayın.
■ Erken kalkıyorlar
Erken kalkmak, günü tam olarak, dolu dolu yaşamanızı sağlar. Dünyanın pek çok bölgesinde, “güneşi üzerine doğdurmadan yataktan kalkmak”, bir gelenektir.
Kalktığınızda mutlaka gerinin. Uyuşmuş kaslarınızı hareketlendirin. Her kasınızı esnek hale getirmek, kaslarda biriken metabolizma kalıntılarının ve toksinlerin merkezi bir sirkülasyon sisteminde toplanıp atılmasını kolaylaştırır. Kahvaltı ise günün en önemli öğünüdür. Sakın atlamayın. Dünyanın en sağlıklı kahvaltısı Akdeniz ülkelerinin kahvaltısıdır. Coğrafi açıdan şanslıyız. Kahvaltıda zeytinyağı, zeytin, domates, salatalık, beyaz peynir, az miktarda da olsa tereyağı, şekersiz çay mutlaka olmalıdır. Yunan adalarında kahvaltıya yarım çay bardağı zeytinyağı içerek başlayanları bile görürsünüz.
■ Dışarıya çıkıyorlar
Evinizde beton duvarlar arasında kalmayın. Mutlaka dışarı çıkıp, dünyamızla haşır neşir olun. Hava alın, güneşi özüm-seyin, bir ağaca dokunun, yaprakları yüzünüzü yalasın, bir kedi sevin, insanlarla kısa diyaloglar kurun, bir esintiyi yüzünüzde hissedin, güneşin batışını izleyin, kuşlara ekmek kırıntıları atm. Eğer çalışıyorsamz, bunların çoğunu zaten yapıyorsunuz demektir. Ama emekliyseniz de sanki her gün işe gidiyormuş gibi evinizden çıkın, dolaşın. Dışarıda olmak, stresinizi azaltır, depresyonunuzu yatıştırır, ruh halinizi güzelleştirir. Gün ışığı, vücut saatinizin düzelmesini de sağlar. Güzel geçirdiğiniz bir günün sonunda rahat da bir uyku çekersiniz.
■ 30 dakika hareket ediyorlar
İnsan vücudu hareketsiz kalmaya da elverişli değildir, koşmaya da. Bütün gün oturmak, sizi öldürebilir. Oysa vücudu zorlamadan egzersiz yapanlar ya da yarım saat yürüyenler, bir taşla iki kuş vurmuş olurlar. Hareket etmek, hem fizik sağlığınızı iyileştirir hem de beyin gücünüzü artırır. “American Journal of Physi-ology” (Amerikan Fizyoloji Günlüğü), her gün yarım saat yapacağınız egzersizin ya da yürüyüşün, sağlığınız için en iyisi olduğunu vurguluyor.
■ Yavaş yiyecekler tercih ediliyor
Size bir istatistik verelim. ABD’de 1970 yılında fast food restoranlarda 6 milyar dolar harcanmış. Geçtiğimiz yıl bu rakam 142 milyar doları aştı. Hayatın hızlı temposu içinde yiyeceklerimizi de hızlı tüketiyoruz. Fast food, şeker, sodyum ve beyaz unla dolu. Kızarmış patateste bile şeker var. Bir öğün fast food’un kalorisini yakabilmek için altı saat yürümeniz gerekir. Bunu yapamayacağınıza göre obezi-te ile karşı karşıya kalmanız kaçınılmaz. Obezite de diyabet, yüksek tansiyon, baş ağrısı, reflü, kalp hastalıkları, artirit, depresyon, astım, uyku apnesi gibi rahatsızlıkların başlıca sebebidir.
■ Renkli besleniyorlar
Imperial College London’da yapılan bir araştırmaya göre, sebze ve meyve ağırlıklı beslenme alışkanlığı, her yıl 7-8 milyon kişinin vaktinden önce ölümüne engel olabilir. İki milyon kişiye yemek yeme alışkanlığı sorularak varılan sonuca göre yeşil ve sarı sebzeler (ıspanak, yeşil biber, taze fasulye, maydanoz, pırasa, roka, semizotu, tere, labada, dereotu, yeşil taze soğan, kabak, kereviz, enginar, pazı, kara lahana, sarı biber, kırmızı biber) ile turpgiller (kırmızı turp, siyah turp, karnabahar, brokoli, lahana, hardal, Brüksel lahanası), maydanozgillerden havuç ve harika meyve domates, kansere yakalanma riskini büyük oranda düşürüyor. Elma, armut, narenciye, turpgiller ve yeşil yapraklı sebzeler yiyerek de kalp hastalıklarına yakalanma ihtimalini azaltmış oluyorsunuz.
■ Balığı eksik etmiyorlar
Özellikle soğuk sularda yaşayan balıklar, yağ açısından zengin. Bu balıkları tüketmek, sizi koroner kalp rahatsızlıklarından koruyor. Somon, uskumru, tuna balığı, sizin sağlıklı bir yaşam tarzını korumanıza yardımcı oluyor. Söylemeye gerek yok. Mesele, omega 3 almak… Bu yağ asitleri, vücut için gerekli olan fakat vücudun üretemediği asitlerdir. Balık kokusundan sakınmak istiyorsanız, yeşil yapraklı besin maddelerinde de az çok omega 3 var.
■ Her gün iki litre su içiyorlar
Vücudunuzun günlük su ihtiyacı, ortalama iki litredir. Yüzde 1.5 oranında bir su kaybı bile, vücut fonksiyonlarınızın bozulmasına neden olur. Mizacınız değişir, sevdiklerinizi bile kırabilirsiniz. Tıpta “dehidrasyon” olarak bilinen susuz kalma; baş ağrısı, yorgunluk, anksiyete, konsantre olma zorluğu gibi sorunları beraberinde getirir. Su, organlarımıza vitamin taşır, toksinleri vücuttan dışarı atar. İdrarınıza bakın. Açık renk ise yeteri kadar su alıyorsunuz demektir.
■ Her şeyi basit tutuyorlar
Çoğu insan, birkaç işle meşgul olmakla övünür. Evet, daha fazla para kazanırsınız. Ama kalp atışlarınız artar, tansiyonunuz yükselir. Hele genç değilseniz, hayatınızı karmaşık hale getirmenin size sadece zararı olur. İşinizden tatil planlarınıza kadar her şeyi basit tutun. Karmaşık yaşam tarzıyla boğuşmayın.
■ Bitter çikolata yiyorlar
Bitter çikolata, en çok “flavonoid” içeren çikolatadır. Kan dolaşımını artırır, kalbi güçlendirir, felç riskini (düşük oranda da olsa) azaltır. Bu arada flavonoid’den de bahsetmeliyiz. Bitkisel kökenli bileşiklerdir. En güçlü antioksi-danlardan biridir. Vücutta iltihaplaşmayı ve hücresel hasarları önler, yaşlanmayla mücadele eder. Yüzde 70 civarında kakao oranına sahip çikolataları tüketmelisiniz. Daha yüksek oranlara itibar etmeyin. Çikolata zehir zemberek acı olur.
■ Kalorili içecekleri içmiyorlar
Şeker + kafein + kalori + yapay tatlandırıcı+renklendirici = Sağlık felaketi. Sağlığınız için bu kombinasyondan daha kötüsünü düşünebiliyor musunuz? Aspartam gibi yapay tatlandırıcılar, sizin kilo vermenize değil almanıza neden olur. Rafine şeker, yapay boya ve tatlandırıcılar, katkı maddeleri, yan ürünler, sağlığınızı bozmaktan başka işe yaramaz. Kısacası sudan şaşmayın.
■ Etiket okumayı iyi biliyorlar
Her ne kadar paketlenmiş ürün, sağlığınız için iyi değilse de almak zorunda olduğunuzda mutlaka içeriğini okuyun. İçerikteki maddeler, bildiğimiz basit ürünler olmalıdır. İçerik okumanız için kimyacı ya da beslenme uzmanı olmanız şart değil. Bunun için Amerikalıların basit bir yöntemi var. İçerikte dört veya daha fazla heceli bir kelime görüyorsanız, o üründen uzak durun.
■ Boş zaman ayırıyorlar
Boş zaman derken söylenmek istenen şey, televizyon karşısında saatlerce oturmak değil. Kendine bir hobi bulmak ve onunla meşgul olmak. Eskiden hobi derken akla posta pulu toplamak gelirdi. Şimdi bir spor kulübüne üye olmaktan, kuş gözlemciliğine, model uçak uçurmaya kadar yüzlerce hobi seçeneği var. Bu etkinliklerde arkadaş edinebilir, onlarla ortak hobileriniz hakkında konuşur, birlikte hareket eder, sosyalleşebilirsiniz.
■ Günlerini “offline” geçiriyorlar
Sosyal medya çılgınlığı, bütün dünyayı sardı. Facebook, Twitter, Linkedln, You-Tube, Vimeo, Geni, MySpace gibi siteleri kullananların sayısı, 1.5 milyarı buldu. Sosyal medya aslında “asosyal” bir ortam. Yüz yüze konuşmak da bir ihtiyaçtır. Arkadaşlarınızla, sevdiklerinizle neden yazışıyorsunuz da bir kafede buluşup bire bir konuşmuyorsunuz? Kalabalık bir ailede olmak ya da geniş bir arkadaş çevresine sahip olmak, özellikle orta yaş erkekleri için çok önemli. Düzenli olarak ayda ya da haftada bir, okul ya da iş arkadaşlarınızla buluşup, sohbet edin.
■ Yeni bir şey öğreniyorlar
Günümüz dünyasında bilgiye ulaşmak çok kolay. Bu fırsatı iyi değerlendirin. Her gün, sağlığınızı nasıl daha iyileştireceğinizi, bir yemeği daha sağlıklı nasıl hazırlayabileceğinizi öğrenin. Hangi besinleri daha çok tükettiğiniz, hangilerinden kaçınmanız gerektiği gibi bilgiler, sizi basit bir ağrıdan, kansere kadar bir dizi hastalık ve rahatsızlıktan korur.
■ Otomobiller ısk sık değişmiyor
Yeni otomobil satm alanlar iyi bilir. “Yeni otomobil kokusu” insanı adeta kendinden geçirir. Bu koku, 1-1.5 yıl devam eder. Ama acaba bu koku iyi bir şey midir? Elbette ki hayır. Otomotiv dünyasında kısaca VOC (Volatile Organic Compounds) olarak bilinen bu uçucu organik bileşikler tehlikelidir. Bu koku, vinil ve plastik materyallerden, tutkalla yapıştırılmış parçalardan çıkan gazlardır. Bu gazlar, sürücüde baş ağrısına, mide bulantısına ve uyku haline neden olabilir. Direksiyon başındaki kişinin sürüş kabiliyetini ciddi biçimde bozabilir. Bu kokudan kaynaklanan kazalar, genel kazalar içinde küçümsenmeyecek bir paya sahiptir. Kokladığımız gazlar arasında benzen de vardır. Benzen, en çok bilinen kanser sebebidir. Otomobil içindeki benzen miktarı, kabul edilebilir seviyenin beş katma çıkabilir. Onun için iki-üç yılda bir otomobilinizi yenilemeye çalışmayın.
ALEVRİGEL