Rüya Ne Demek? Rüya Tabirleri ve Tarihçesi
Rüya görmeyen bir kimsenin varlığını düşünemeyiz. Fakat “rüya”nın ne olduğunu tam anlamıyla bilenlerin sayısı muhakkak ki pek fazla değildir. Kısa ve özlü bir tanımlamayla rüya beden uyku halindeyken hayatiyetini sürdürmesidir. Rüyalarhayatımızın uykuda olmadığımız uyanık zamanlarıyla bu bölümlerdeki olaylar ve durumlarla benzerlikler taşır. Gene de belirgin farklar vardır. Bir rüya vazıh (açık seçik) ve canlıya da belirsiz veya çok eski zamanlardan kalmaçizgileri silinmiş renkleri siyah-beyaz tonları uçuklaşmış fotoğraflar gibi olabilir. Bazıları akla yakın bir kısmı saçmadır. İçlerinde güzel olanlar da vardır korkunç ve ürkütücü olanlar da. Rüya daha ziyade görüntüler niteliğindedir. Fakat bu arada sesler de işitebiliriz. Bazı rüyalarımızda durum ve olaylarla ilgili olarak düşüncelerimizin duygularımızın bilincindeyizdir. Çoğunlukla uyanır uyanmaz görmüş olduğumuz rüyayı unuturuz. Bazen de bir rüyanın izlenimi etkisi bütün gün boyu sürer. Hatta daha fazla da uzayabilir. Rüyaların çoğu bir kez görülür. Buna karşılıkısrarla tekrar tekrar görülen rüyalar vardır.
Diğer tanım ise Uyku halinde görülen ve bazende hissedilen olaylara rüya denir. Rüya bilimsel olarak bilinçlatinin ortaya çikmasidir. Bir kisim bilim adamina görede beyinin çözüm yollari aramasi sonucu olusturdugu görüntülerdir. Dini olarakda rüyalara önem verilir. Kisiye yol gösterme, ruhun bedenden ayrilarak gerçeklestirdigi olaylar olarak açiklanir.
Kısa bir tanım isteyenler için ise Uyku sırasında aynen uyanıkmış gibi çeşitli olayların yaşanması hafif, düş.
Çok değişik tanımlar yapılabilse de yine sonuç olarak aynı noktaya varılıyor.
Rüya tabirlerine gelecek olursak insanların en merak ettiği konulardan biri rüya tabirleri… Rüya tabirlerini değişik dallarda inceleyen bilimciler de vardır.
YAŞANILAN RÜYALAR
Gün içerisinde yaşadıklarımız etkisiyle gördüğümüz rüyalar:
Bizi çok etkileyen, üzerinde çok düşündüğümüz, o konu ile gündüz haşır-neşir olduğumuz, çok merak ettiğimiz konular hakkında gece gördüğümüz rüyalar. Bunların bir kısmı yorumlanmaya değer olsada bir kısmı sadece ehvam ve kuruntudan ibarettir.
ŞEYTANİ RÜYALAR
Net olmayan, karma karışık ve seçilmesi zor olan,
bir konudan diğer konuya geçen, sadece korku yüklü olan, sarhoşken ve kendini bilmeden görülen rüyalar gibi.
Şeytan tarafından insanı korkutmak için görülen rüyadır. Şeytani rüyalar yalan rüyalardır.
BİLİNÇALTI RÜYALAR
Kişi gündüzleri kendi kafasında kurduğu olayları, yaşadığı olayları gece rüyasında görebilir, buda şahısın kendisi tarafından farkında olmadan gördüğü rüyalardır.
DOĞRU RÜYALAR
İnsanlara bir mesaj vermek için doğruca gösterilmiş, yorumu yapılması gereken, ibret ve ders alınması, iyi algılanması gereken rüyalar.
Dinimizde de rüyaların önemli bir yeri vardır. Rüya, “Allah Teâlâ’nın melek vasıtasıyla hakikat veya kinaye olarak kulun şuurunda uyandırdığı enfusî idrakler ve vicdanî duygular veya şeytanî telkinlerden meydana gelen karışık hayallerden ibarettir” şeklinde de tarif edilmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Peygamber’in görmüş olduğu rüyalardan söz edilmektedir (el-Fetih, 48/27; es-Saffat, 37/105; el-İsra, 17/60).
Hadis kitaplarının hemen hepsinde Hz. Peygamber’in gördüğü rüyalar ve yaptığı rüya tabirleri hakkında geniş bilgi vardır.
Rüya ile ilgili Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Salih kişi tarafından görülen rüya, peygamberliğin kırk altı parçasından bir parçadır. ” Bir başka hadiste de şöyle der: “Müminin rüyası, peygamberliğin kırk altı parçasından bir parçadır; Peygamberlik gitti ve mübeşşirat kaldı”.
Rasûlüllah (s.a.s) bir başka hadislerinde şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Peygamberliğin belirtilerinden yalnız güzeL rüya kaldı. O rüyayı müslüman kişi görür veya onun için başkası tarafından görülür” (İbn Hacer el-Askalanî, Fethül-Barî Şerhu Sahihil-Buharî Kitabül-Ta’bîr).
Hadisteki ihtilaflar ve bildirilen değişik sayılar rüya gören müslümanın haline dönüktür. Takva sahibi olmayan ve İslam’ın ölçülerine göre fasık sayıları müslümanın gördüğü rüya, nübüvvetin yani peygamberliğin yetmiş parçasından biridir. Takva sahibi olan müslümanın rüyası ise nübüvvetin kırk altı parçasından biridir. Şu halde rüyanın doğruluk derecesi müslümanın salah ve takvasına göre değişik olur.
Rüya tabiri ise bir bilim haline gelmiştir. Tarihten bu yana rüya tabirini işleyecek olursak
1- Tabir İlminin Tarihçesi
İnsanlık, başlangıçtan günümüze kadar, rüya konusuyla ilgilenmiştir. Arista (MÖ. IV. yy): “Rüyalar ve Onların yorumları Üzerine” adlı çalışmasıyla, bu konuda ilk eseri yazan kimsedir. Bugün elimizde bulunan en eski rüya yorumu kitaplarından biri British Museum’da yer alan Mısır Dönemi kitabıdır. (M. Ö. 2000–1800) Yine İsa’dan 7 yüzyıl önce Asur Kralı; Asur Banibal zamanından kalma Ninevah’da Kral’ın rüyalarından bahseder . Asurlar ve Mısırlılar, rüya yorumu konusunda diğer milletlerden daha ileri seviyede idiler. Eski Yunan ve Romalılar da rüya yorumunda Mısırlılardan etkilenerek eserler yazmışlardır.
Hindlilerin kutsal kitabı “Vedeler”da rüya yorumundan bahsedilir .
Yahudilik’te Talmut kitabının son kısmında rüya yorumu konusu işlenmiş; hatta Hıristiyanlar arasında rüya tabircileri de çıkmıştır .
İslamiyet’in ortaya çıkması ile rüya yorumuna da yeni bir ufuk gelmiştir. Bu konunun Kur’ân-ı Kerim’de işlenmiş olması ve Hz. Peygamber’in uygulamalarında görülmüş olması, önemini bir kat daha arttırmıştır.
Günümüzde bilim ve teknolojinin gelişmesi sonucu rüya yorumu konusunda da bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak rüya yorumunda işin ilahi tarafını ya inkar ederek; ya da ihmal ederek; ya da rüyayı kesin bilgi derecesine götürerek bazı sapmalara gidilmiştir.
2- Meşhur Tabirciler
Nablûsî yorumcuları on beş tabakaya ayırmıştır:
1- Peygamberler : Hz. İbrahim, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Muhammed (as).
2- Sahâbe-i Kirâm : Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Selam, Ebû Zer-i Gifârî, Enes b. Mâlik, Hz. Âişe, Hz. Esma.
3- Tâbiîn : Said b. Müseyyeb, Hasan-ı Basrî, Ata b. Ebî Rebah, Sâbi, Zührî, İbrahim en-Nehaî, Ömer b. Abdilaziz, Katâde, Mücâhid, Tavus, Saîd b. Cübeyr.
4- Fakihler : Ebû Sevr, Evzaî, Süfyân-ı Servî, Şâfiî, Ebû Yusuf, İbn-i Ebî Leyla, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Râhûye, Buveytî, Mansur b. el-Mutemir.
5- Zâhidler : Muhammed b. Vasî, Temîm ed-Dârî, Şakîk-i Belhî, Mâlik b. Dirâr, Süleyman et-Teymî, Yahya b. Muaz.
6- Tabir İlminde Eser Yazanlar : İbn-i Sîrîn, İbrahim b. Abdillah b. Kirmânî, Abdullah b. Müslim el-Kuteybe, Ebû Ahmed Halef b. Ahmed er-Râzî,
7- Filozoflar : Eflâtun, Mihradiris, Aristoteles, Batlamyus, Yakup b. İshak el-Kindî ve Ebû Zeyd el-Belhî.
8- Tabibler : Calinus, Bukrat, Bahtişar, Ahran, Muhammed b. Zekeriyya er-Râzî.
9- Yahudiler’den : Yahya b. Ahdıb, Ka’b b. Eşref, musa b. Yakup.
10- Hıristiyanlar’dan : Huneyn b. İshak, Ebû Mihlet, Zeynu’t-Taberî.
11- Mecusilerden : Hürmüz b. Esrir, Mihr b. Mahdikan, Adıl Mâlik Nûşirivân, Hesimur ve Camasip.
12- Arap Müşriklerinden : Ebû Cehl b. Hişâm, Abdullah b. Ubey, Nevfel b. Abdillah, Ömer b. Abdüvüb, İbn-i Zebârî, Ebu Asi.
13- Kâhinlerden : Şatıh, Sak Hazreci Evzece, Katamî, Ebû Zurâre.
14- Sihirbazlar : Abdullah b. Hilal, Kırad b. Zeyd el-İblî.
15- Feraset Sahibi Olanlardan Bazıları : Said b. Sinan, İlyah b. Muâviye, Muâviye b. Gülsüm .
Rüya Tabirinde Dikkat Edilecek Hususlar
Rüya tabirinde iki önemli hususa dikkat edilmelidir. Birincisi, rüya yorumcusu, ikincisi ise, rüya ve rüyayı görendir.
1- Tabircide bulunması gereken özellikler
a- Tabircinin rüyalarda görülen misal alemindeki şekillerin şahâdet alemindeki karşılıklarını bilmesi gerekir.
b- Tabirci, rüyanın doğru olup olmadığına, tabirinin tez çıkmasına, görülen şeyin mahiyetine, görüldüğü zamana, iklime ve mevsime, gören şahsın inanç ve zihniyetine, bilgi ve mevkine, hal ve davranışlarındaki dürüstlük ve sahteliğine dikkat etmelidir.
c- Tabirci, yaptığı yorumun rüyayı gören üzerinde etki yapacağını bilerek kendisinin zeki ve takva sahibi olması, Kur’ân ve Hadise âşinâ olması ve diğer ilimlerden haberdar olması, dinleri mezhepleri, örf ve âdetleri, kültürleri, atasözlerini, şiir vb.. şeyleri bilmelidir.
d- Tabirci, Peygamberin rüya ve yorumları dışındaki rüyaların bağlayıcı olmadığını bilmelidir .
e- Tabirci, bu ilmin Vehbî ve keşfî ilimlerden olduğunu bilmelidir .
f- Rüya ve hulmü birbirinden ayırabilmelidir.
g- Yorumlarını hep hayra yormaya çalışmalıdır .
2- Rüyalarda ve rüya sahibinde olması gereken özellikler
a- Yorumlanacak rüyanın sâdık rüya olması gerekir.
b- Rüyanın şekli, yönü, mahreç ve miktarı bilinmeden rüya tabirinde acele edilmemelidir.
c- Rüya sahibi, kendini kıskanan, iyi niyetli olmayan insanlara rüyasını anlatmamalı ve tabir ettirmeye çalışmamalıdır.
d- Rüya sahibi tam bilmediği, hatırlayamadığı rüyaları tabir ettirmemelidir.
e- Rüya sahibi, hoşlanmadığı rüyaları, başkalarına anlatmamalı; tabir ettirmemelidir.
Son olarak rüya tabirlerine bir kaç örnek verecek olursak; ”Rüyasinda bildigi veya bilmedigi bir kusa sahip oldugunu görmek, hayra ve muradina ermege isarettir. Üzerine bir kus kondugunu görenin muradi olur. Bir kusun üstünden uçup gittigini gören muradina erer. Ibni Sirin e göre; rüyasinda büyük kus görmek kederdir. Bir yerde kuslarin ötüstüklerini görmek, o yer halki için musibettir. Bir kusla konusmak büyüklük, elinde bir kusun öldügünü görmek kederdir. Bir kusu sirtina aldigini görmek, menfaat görecegine delalet eder. Bir baska rivayete görede: Rüyada görülen kus, taninmiyorsa, Azrail (A.S.) a isarettir. Rüyada görülen ve taninmayan kus, bir hastanin evinden küçük bir tas, yaprak, kurt veya bunlar gibi bir seyi kaldinp beraberce gökyüzüne uçsa, o hasta ölür. Kusun kendi üzerine düstügünü görmek, misafirin gelmesine isarettir. Bazen de bu kusun, basi, sirti, kucaginda veya boynu üzerinde oldugunu görmek, rüya sahibinin yaptigi isine isarettir. Eger kus beyaz ise isi de temiz ve iyi olur. Bulanik ise, isinin karisikligina isarettir. Ancak rüya sahibinin yaninda hamile olan bir kadin varsa ve o kus da erkek ise, kadindan dogacak çocuk erkek, disi ise, dogacak çocuk da disidir. Büyük kuslar reis, tahsildar, alim, tüccar ve zengin kimselere isarettir. Su kuslari, iki cihetten riyasete ve hususi vazifelere nail olmus serefli insanlara isarettir. Bazen de kara ve denizde yolculuk yapan adamlara isarettir. Kuslarin sesi, sesle aglamaya isarettir. Güzel bir sesle öten kuslar, gerek erkek ve gerek disi olsunlar, ses sanatkarlarina isarettir. Kus kümeleri, onlari yiyen yahut onlara rastlayan kimse için, altin, gümüs ve saltanata nail olmaya isarettir. Rüyada kuslan, basinin üzerinde uçtuklarini gören kimse, reislik ve valilige nail olur. Rüyada bir kusun gökyüzünden gelip yanma indigini görse, o kimsenin sevinecegi bir müjdenin gelecegine isarettir. Kus adamin kendi amelidir. Bazen de bilinmeyen kus ögüt ve nasihata isarettir. Rüyada gördügü kus güzelse, onun ameli de güzeldir. Yahut hayirli bir haberle ona bir kimse gelir. Rüyada kendisiyle beraber çirkin bir kusun bulundugunu görse, o kimsenin ameli, kötüdür. Yahut kötü bir haberle ona bir kimse gelir. Bilinmeyen kus riziktir. Bazi tabirciler siyah kuslar, günah; beyaz kuslar, iyilige; alaca kuslar ise, riya ve karisik Amellere isarettir, dediler. Rüyada, düsen kusu görmek, erbabi içinde oyun ve eglenceye, ona sahip olan için yüksek makarna, ferahliga, sevince ve düsman üzerine galip olmaya yahut bunlardan bir seye isarettir. Yirtici ve parçalayici kusu görmek yabani canavara ve yerdeki haserelere isarettir.Yaralayici ve insanlar tarafindan terbiye edilmis kus, izzete. devlete ve faydali rizka isarettir. Eti yenen kusu görmek, kolaylikla elde edilen faideye. öten kuslari görmek de salih bir kavme isarettir. Hayn olmayan serli kusu görmek, düsmana. serri olmayan sadece hayn olan kus da, korkudan emin olmaya, helal rizka ve elbiselere isarettir. Uçmayan kusu rüyada uçtugunu görmek. ahdini bozmaya ve isyan ile mesgul olmaya isarettir. Devamli su içinde bulunan kusu görmek, geçimi su üzerine olan kimselere, yahut takva sahibi kimseye ve temizlige isarettir.” gibi uzun açıklamalarla rüyalar tabir edilir.
Herkesin hayırlı ve güzel rüyalar görmesini diliyorum.
Furkan Tepecik