İş Fikirleri ve İş Kurmak

Organik Gıda Dükkanı Açmak

Organik gıda dükkanı açmak çok kazançlı. ‘Sağlık Mağazaları’ sosyal açıdan artık bir ihtiyaç. Kurumsallaşma odaklı markalaşıp yeni uzmanlık alanları oluşturmak gerekiyor: Türkiye’de bu alanda büyük boşluk var\ İlk adımı atan çok yol alır…

Organik Market Açmak

GIDA üretimiyle uğraşanlar bilir; başta bakkallar olmak üzere geleneksel gıda mağazalarının çoğu süpermarketlerin devreye girmesiyle kapanmaya başladı. Özellikle son yıllarda açılan ve giderek genişleyen ‘hard discount’ tipi market zincirleriyle bu süreç iyice hızlandı. Öyle ki, son 15 yılda kendi oluşturdukları ya da fason ürettirdikleri markalarla tanınmış perakende zincirlerini bile zorlamaya başladılar. Gerek mağaza sayıları gerekse ucuz fiyat politikalarıyla sektörün en büyük temsilcisi ve lideri oldular. Zorlanan kesim ise yine aşağı katmandaki küçük perakendeciler oldu. Yakın bir gelecekte sayıları iyice azalacak ya da uzak mahalle aralarına sıkışıp kalacaklar.

Sırada ise şimdi aktarlar var. Bilindiği gibi ülkemizde kurutulmuş bitkisel bazlı ürünler ile genelde baharat satan perakendecilere ‘aktar’ deniyor. Bazı zincirler ise aktarların açıkta sattığı belli başlı ürünleri daha hijyenik koşullarda paketlere koyup satmaya başladılar. Üstelik klasik aktarlık internet üzerinden kolaylıkla yapılan bir işe dönüştü. Sağlık Bakanlığı’nın son zamanlarda aktarlarda satılacak ürünler üzerine yaptığı değişikliklerde oldukça ilginç bölümler var. Aktarlar satış mekanlarım yeni yönetmeliğe göre düzenlemek zorunda. Bakanlığın yayınladığı genelgeyle aktar ve baharatçılar kendi yaptıkları bitkisel karışımları satamayacak, açıkta ürün bulunduramayacak, ürünler hakkında açık ilanlar veremeyecek.

Organik gıda dükkanı açmak
Organik gıda dükkanı açmak

Dahası 70’i aşan ürünün açıkta satışı ise yasaklanmış durumda.

YENİ FIRSATLARA DOĞRU…

işte, bu gelişme yenilik bazlı iş yerlerinin açılmasına olanak sağlayacak gibi görünüyor. Hatta bu işyerleri zamanla birer ‘Sağlık Mağazası’na dönüşebilir. ABD ve Avrupa da örnekleri var. En ünlülerinden biri ABD’deki ‘Whole Foods Marketler’ zinciri. 1970’lerde bizdeki aktarlara benzer mantıkla kurulan şirket zamanla hidrojene olmayan yağlar, doğal aroma vericiler, organik baharat çeşitleri satarken iyice büyüdü ve ‘Sağlık Marketleri’ adıyla anılan büyük bir organizasyon haline geldi. Aktif perakende müşterisiyle çok geniş e-ticaret ağı da var.

Nitekim giderek güçlenen ve tüm perakendeci marketlere büyük rakip olan bu dev şirketi geçen yıl ‘Amazon’ satın aldı. CEO Jeff Bezos “Sağlık marketi konseptini tüketiciye tanıtan şirketi 13 milyar dolara almakla kalmadık, ticaret geçmişimizin de en iyi işini yaptık” diyerek değişik bir başarının sinyalini verdi.

Şimdi sırada ‘Wild Oats Markets’ olarak bilinen bir başka ünlü zinciri anımsatan yeni ve daha kompakt işletmeler var. Başlangıçta tıpkı bizdeki aktarlar gibi kurutulmuş bitkisel ürünler ve organik gıdalar satan bu şirketler daha sonra hayvansal ürünlerin satışına yöneldi. Amaçları böcek öldürücülerle kontamine olmamış steroid içermeyen organik gıdalar satmaktı.

Özellikle organik et satışlarıyla öne geçtiler. Ayrıcalıkları sıkı denetlediği tedarikçilerini ilan etmesi ve uygun nitelikli çiftliklerle hijyen anlaşmaları yapmalarıydı. Şimdi ‘Sun Harvest’ ve ‘Nature’s Fresh’ gibi yeni mağazalar zinciri açarak hızla ilerliyorlar. Kısacası ‘Sağlık Mağazaları’nın sayısı yalnız ABD’de değil Avrupa’da da hızla artıyor. Ülkemiz bu gelişmelerin dışında kalamaz.

‘SAĞLIK MAGAZALARI’NA İHTİYAÇ VAR

Gelelim sağlık mağazası kavramının bu kadar tutmasına neden olan olgulara. Son 25 yıldır tüm dünyada sağlık mağazalarının en büyük kozu standart ürün satan bildik zincirlerin klasik hale gelmeleri, yenilikten uzaklaşmalarıydı.

Başta bazı gıda maddeleri olmak üzere kimi ürünlerde yapaylık ve sentetik maddelerin kullanılması en sonunda sağlık mağazaları konseptini yarattı. Hatta bunlar birer ihtiyaç haline geldi, İşin ilginç tarafı sağlık mağazaları başlangıçta tıpkı bizdeki aktarların organize olmuş şekline benziyordu. Önce baharat, egzotik meyveler, doğal otlar vs. ile başladılar sonra her biri sertifikalı yüzlerce organik ürünle yola devam ettiler.

Tüm bu işletmeler tüketiciler tarafından tanınınca tedarik personeli içine eczacı ve ziraat mühendislerini koydular. Eczacılar iyi derecede ‘farmakognozi’ye (doğal madde ve ürünleri inceleyen bilgilere) sahip olmak zorundaydılar. Ziraat mühendisleri ise ‘herboloji’ (ot türlerini inceleyen bilim) konusunda uzmandılar. Böylece sağlıklı ürünler kontrol altında üretildi, organik tarım olağanüstü teşvik edildi. Bizim önerimiz bu konularda yoğun bilgi birikimine sahip profesyonel uzmanlar ile aktar deneyimine sahip girişimcilerin yan yana gelip Türkiye’de yeni bir akım başlatmaları.

Kurulacak mağazalar marka kimliğine sahip olacak, internet üzerinden yapılan bazı ruhsatsız satışların önüne geçilecek. Aksi halde çok bilinen ünlü market zincirleri bu yapılanmayı kendi içlerinde var etmek zorunda kalacaklar. Fakat burada en önemli ayrıntı sağlık mağazaları konseptinin birer ihtisas marketi olması. Bu yeni pazarda kurumsallaşanlar büyük pazar paylarına ulaşacak, kendilerine bağımlı müşteri kitlesi yaratabileceklerdir. Yeter ki yeni oluşumlar tüketiciye tüm unsurlarıyla anlatılabilsin.

Organik gıda satış dükkanı
Organik gıda satış dükkanı

İDDİALI BİR PLANLAMA ŞART

Başlangıçta yapılacak iş aktar deneyimini bilimsel gelişmelerle harmanlayıp her konuda uzmanlaşarak pazara çıkmak. Önce büyük kentlerimizde açılacak mağazalar ileriki aşamada tanınıp zincir haline geleceklerdir.

İlk yapılacak iş kurumsallaşma odaklı markalaşarak yeni bir uzmanlık alanı yaratmak. Giderek tanınacak ana marka sağlıklı takviye mesajlarıyla bütünleşecek, organik karakterde bitkisel ve hayvansal ürünleri de kapsayacak.

Bu amaçla önce ürün listesi hazırlayıp birkaç mağazayla tüketicinin karşısına çıkılmalı. Satılacak belli başlı ürün grupları için planlama yapılmasında yarar var. Organik nitelikte ürünler, doğadan özenle toplanmış yabani otlar, bitkisel tentürler, natürel aroma verici özütler ile vejetaryen beslenmeyi hedefleyen markalar ön almalı. Ayrıca gıda alerjilerini önleyen uygun beslenme karışımları, organik süt ve süt ürünleri, kaynağı belli balık, et ve şarküteri ürünleri…

Daha sonra listeye ruhsatlandırılmış vitaminler, takviyeli içecekler, özel yapım sirkeler, katkı maddesi ve kimyasal içermeyen tüm hazır gıdalar girebilecektir. İleri aşamada organik kozmetik ürünlerinin de eklenebileceği geniş bir yapı oluşturulmalı.

Organik kozmetik konusunda başı çeken ülkelerden teknoloji transferi yapılması ise kurumsallaşmayı önemli ölçüde hızlandıracaktır. ABD, Almanya ve İtalya bu işin öncülerinden. Orada bulunan sağlık mağazalarını yakından inceleyip esinlenmenin de büyük yararları var. Önerimiz bu işe ilgi duyan girişimcilerin geleceğin büyük tüketici kitlesine nüfuz ederek şimdiden adını duyurması. Elini çabuk tutanların hatırı sayılır bir eser yaratacaklarım söylemek herhalde hiç de yanlış olmayacaktır.

Nur Demirok / Para

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu