Önce sağlık sonra iş !..
DÜNYA ölçeğinde ve ülkemizde tıp mensuplarına derin hayranlık duyuyorum. Büyük çoğunluğu yakın geleceğin aklını temsil ediyor. Giderek hızlanan yeni ekonomi normları sadece koronavirüs gibi belalarla uğraşmayı değil, gelecek kuşakların bilinçlenmesini de sağlayacak. Geçenlerde şirket yönetim kurullarında tıp hekimlerine özel yer verilmesini önermiştim: bu kez üretim hatlarında ve turizm faaliyetlerinde onların yetiştireceği eğitimli ‘ekip liderlerine’ de yer verilmesi üzerinde duracağım.
Tam da burada geleceği ekonomik ve sosyolojik açıdan irdeleyen yakın geçmişin ekonomi düşünürlerinden Charles Handy’nin bende iz bırakan düşünceleri aklıma geliyor; onun ‘The Age of Unreason’ başlıklı eserindeki satırlarıyla Bernard Shaw’a gönderme yapan yazar şu cümleyi kuruyor: “Tüm felaketlerin kaynağı, aklını iyi kullanmayan insanlardır. Aklını insanlık adına kullananlar ise tüm dünyaya geleceğin olumlu beklentilerini yaymakla kalmaz, onları gerçekleştirmeye çalışırlar.”
SOSYAL DAYANIŞMA VE EĞİTİM
Günümüzde epey popüler hale gelen “kazan-kazan” formülü tam da burada “yaşat ki yaşayasın” formülüne evirilmek üzeredir. İşte bu aşamada yakın gelecek için insanlık adına şunu söylemenin tam zamanıdır: Bundan böyle mal, mülk, para değil, ‘entelektüel sermaye’ öne geçecektir.
Bu süreç tüm insanların içindeki sosyal dayanışma ruhunu öne geçirmekle kalmayacak, stratejik düşünce söz konusu olduğundan patron kesimi ile profesyonel yöneticileri bir anlamda eşit hale getirmiş olacaktır.
Dahası da var; şu cümleleri kurmak çok daha önem kazanacaktır: “Şirketimiz, kuruluşumuz ya da topluluğumuzun korona belası sonrası yeni konumlandırma stratejileri ne olmalıdır? Yeniden konumlandırmanın ana bileşenleri en baştan tekrar tasarlanmalı mıdır? Çalışanların eğitimi ve üretim faaliyetleri dünyanın yeni normaline göre revize edilmeli midir?”
Şunun tekrar altını çizelim: Koronavirüs şokunun atlatıldığı ya da kısa bir süre atlatılacağını söyleyenler her seferinde yanılmış olacak. Bu tür ‘pandemi’ler tümüyle ortadan kalkmış olsa dahi tüm topluluklarda uzunca bir süre ‘paranoid fikirler’ baskıcı etkisini sürdürecek, asla kolayca geçip gitmeyecektir. Bu realite karşısında tüm kurum ve kuruluşlar olarak kendinizi yeniden konumlandırmak zorundasınız.
Ne kadar güçlü olursanız olun, büyüme eğriniz aşağıya inmese de birkaç yıl için düz denebilecek bir eğri çizecektir. Ta ki tüketiciler tam anlamıyla ikna oluncaya dek; belki iki yıl, belki de üç yıl!.. İşte bu aşamada normalleşmeyi hızlandırmak için yapmanız gereken ilk uygulama özel eğitim almış sağlık görevlilerini üretim hatlarınızın içine almak, turizm sektöründe ise mutfakların ve sosyal alanların belli protokollere göre sürekli denetlenmesini sağlamak.
En azından bu süreci bulaş riski taşıyan hastalıklar konusunda servis veren uzman bir kurumdan almanız da düşünülebilir. Uzunca bir süre her şeyin periyodik biçimde denetlemesine izin verilmesi bu aşamanın en önemli ayrıntılardan biridir. Edindiğim bilgilere göre tüm bunlar dünyanın büyük bir bölümünde standart uygulamalar haline gelmek üzere.
PRENSİPLERİNİZİ SLOGANLAŞTIRIN
Yukarda kısaca özetlemeye çalıştığımız aksiyonlar marka ya da kurumunuza salt prestij kazandırmakla kalmayacak, belki de güven ve inandırıcılık skalanızı yükseltecektir. Uğraşı konunuz ne olursa olsun tam zamanında yeniden konumlandırmaya gitmek sizi birinci sınıf şirket ya da büyük marka haline getirecektir. Böylece kamuoyunda saygınlığınız olağanüstü artacak, en duyarlı markalardan biri olarak tüketici belleğinin tazelenmesine yol açacaktır.
O halde kısa bir süre sonra şimdiden ilan etmenin tam zamarn: “Biz çalışanlarımızı, tesislerimizi tüm bulaş riski taşıyan o unsurlardan uzak tutma konusunda kararlıyız! Ürünlerimizi ve hizmetlerimizi şu andan itibaren en yüksek güvenle sîzlere sunuyoruz. Bu anlayışımız uzun yıllar devam edecek, sağlıklı üretim ya da hizmet prensiplerimizden asla taviz vermeyeceğiz!”
Peter F. Drucker’ın yıllar önce 1986’da söylediği şu ifadeyi de bir kehanet olarak değil, bir realite olarak kabul edip üzerinde iyice bir düşünmelisiniz: “Yönetim demek işi yönetmek değildir; yönetim bundan böyle farklı deneyimlerden ders alarak günün gerektirdiği bilgi ve becerileri kurumsallık içinde yasa haline getirmektir!”
ALTI ÇİZİLECEK KURALLARA DİKKAT
Unutmayın! Mesajlarınızdaki süreklilik size büyük prestij kazandıracaktır. Dile getirdiğimiz konularda ‘patron’, ‘yönetim kurulu’, ‘CEO’, ‘departman yöneticileri’ olarak kendinize, kadrolarınıza ve iş yapış tekniklerinize güveniyorsanız aşağıdaki satırları şimdiden not alabilir, üzerinde düşünebilirsiniz. Bunlar aynı anda işletmeniz için birer model haline gelecek; zamanla size güç, prestij ve ayrıcalık kazandıracaktır. İşte her işletmenin kendi uğraşı alanına uyarlayabileceği birkaç örneği -biraz de kendi düşüncelerime göre- aşağıda ilginize sunuyorum:
Korona merkezli pazarlama ‘reklam yapmadan reklam yapmak’ anlamına gelecektir. Aldığınız önlemleri kamuoyu bilgisine sunmaktan çekinmeyin. Hem prestijiniz hem satışlarınız artacak, güvenilir marka olarak kolektif algıdaki yeriniz daha da pekişecektir.
Kamuoyuna vereceğiniz sağlık temalı mesajlar yalnız ülke imajına katkı yapmakla kalmayacak, medya gücünü de arkanıza almanızı sağlayacaktır. Aynı zamanda bu davranış işletmenizde ya da kurumunuzda ‘odak geliştirme’ sürecini de hızlandıracaktır.
Dikkat edin!.. Marka ya da markalarınızı satarken gelecekteki imajınızı da satıyorsunuz. İmajınızı güncel bir konuya odakladığınızda sürünün peşinden ayrılacak, yorumlarınız ve aldığınız önlemlerle bir kez daha insan merkezli anlayışa sahip olduğunuzu ilan etmiş olacaksınız.
Yönetmek; bir işi, bir kurumu ya da bir markayı yönetmek değildir! Her şey gelişmeleri dikkatlice incelemek, iyileştirilen süreci insanlığın hizmetine en iyi şekilde sunmaktır. Ayrıcalıklarınızı ‘insan odaklı’ hale getirin; kar odaklılığm eskimeye başlayan modasına teslim olamayın.
‘İşletme körlüğü’ne hemen şimdi son verin. Unutmayın ki, yeni bir süreç başlıyor! Geçmişim hipnozundan sıyrılın; çünkü hiçbir şey geliştirdiğiniz klasik kabuller gibi olmayacak. Ana stratejinizi ve hedeflerinizi hızla yenileyin. Bundan böyle rekabet kurumlar düzeyinde değil, başarılı ülkeler salında olacak.
Korona sonrasındaki geleceği anlamaya çalışın; global rekabet yenilik ve değişim odaklı hale gelecektir. İhracatınızı hızla arttırmaya çalışın. Dış satım sürecindeki başarınız iç pazarda sizin için en büyük referans kaynağınız haline dönüşecektir.
NUR DEMİROK