Nevruz Bayramı
Kelimenin aslı eski Farsça’dan gelir: Yeni anlamındaki nava ve gün ışığı/gün anlamındaki rəzaŋh birleşerek oluşturmuşlardır. Anlamı “yeni gün/günışığı” dır ve günümüzün Farsçasında da hâlâ aynı anlamda kullanılmaktadır.
Türkiye’de bir gelenek Türk Cumhuriyetleri’nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir. Türklerin Ergenekon adlı yerden demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Türk kavimleri tarafından M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır.
Türk Takvimi’nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saattir. Herbir çağ ise sekiz Keh ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır.
İlk türk devletlerinden bu yana kutlanan nevruz bayramını son yıllarda bazı kesimler kendilerinin bayramı olarak kutlamalar yapmaktadırlar. Aslında Türk milleti olarak baharın gelişini müjdeleyen NEVRUZ Bayramına sahip çıkmalıyız. Nasıl baklavayı kemençememizi birileri sahip çıkmaya çalıştıklarında milletçe hayır onlar bizim, bize özgü şeyler dediysek bahar bayramının yaklaştığı bugünlerde bu güne de aynı şekilde sahip çıkmalıyız.
Nevruz bayramı günü güzel yemekler hazırlanmalı aynı dini bayramlarda yaptığımız gibi eş dost akrabalarımızla bayramlaşmalıyız. Yine akşamında ateş üstünden atlama geleneğini hep birlikte sürdürmeliyiz. Bayramlar bizi birbirimize bağlayan geleneklerdir. Bizde bir birimize sıkıca bağlanmalı şu sıralar orta doğunun düştüğü tuzağa düşmemeliyiz.
Eğer milletçe çeşitli etnik ayrımlar yapmadan bu bayramlarımızı kutlarsak hiç bir iç ve dış güç bizi bölmeye ve yok etmeye güç yetiremez. Nitekim türk milleti asırlardır hem bağımsız kalmıi hem de her zaman büyük devletler kurmuştur.
Herkesin NEVRUZ (BAHAR BAYRAMI)nı en içten dileklerimle kutluyorum.
Fatih Uysal