Nallıhanlı kadınlar modacılara, “Gelin birlikte çalışalım” diyor
İpek böceği gelir kapısı oldu
TARİHÎ İpek Yolu’nun üzerinde yer alan Nallıhan’da kozalardan çıkan ipek iplikler, kadınların emeğiyle rengarenk iğne oyasına dönüşüyor. Bir zamanlar annelerin yazmalarında yer alan ipek iğne oyaları, şimdilerde bohçalardan dokumaya, takılardan fulara birçok yerde kullanılıyor. Üç binin üzerinde kadın “iğnenin ucu” ile aile bütçesine katkı sağlıyor. Nallıhan ekonomisine de önemli katkı veren “Nallıhan İğne Oyası’na”, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinden talep var. Ürünler, Japonya, ABD, İngiltere, İtalya, Dubai ve Fransa başta olmak üzere 23 ülkeye ihraç ediliyor. Nallıhanlı kadınlar, modacılara “birlikte çalışalım” çağrısında bulunuyor.
COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN
Ağırlıklı olarak takı ve süsleme amacıyla yapılan iğne oyaları bölgede genellikle kadınlar tarafından üretilen, uzun uğraşlar ve emekler sonucu ortaya çıkan bir el sanatı. İpek Yolu’nun etkisiyle Nallıhan’da yüzyıllar önce ipek kullanımı yaygınlaşmış. Ortaya çıkan özel iğne oyası teknikleri korunarak, zamanla farklı tür iplikler de kullanılarak günümüze kadar “Nallıhan İğne Oyası” şeklinde devam etmiş.
Nallıhan Kalkınma Vakfı tarafından yapılan başvuru üzerine 15 Şubat 2018’de coğrafi işaretli ürün olarak tescil edilen Nallıhan İğne Oyası’mn en önemli özelliği ipin bükülmesi tekniğinin kullanılması ve kökün hiçbir zaman tülbent ya da kumaş üzerine yapılmaması. İp bükme tekniği ile yapıldığı için Nallıhan İğne Oyaları yıkamaya dayanıklı. Bu oyaların herhangi bir sertleştirici ve kimyasal madde kullanılmadan doğal haliyle muhafaza edilmesi ise en önemli özelliği. İlçede, Nallıhan İğne Oyası’nın üretim ve pazarlamasına yönelik olarak S.S. Nal-Etik Kooperatifi, Han-İpek Kadm Girişim Kooperatifi faaliyet gösteriyor. Bu arada Nallıhan’da iğne oyasını öğretmek için Halk Eğitim Merkezi ve İŞKUR destekli kurslar açılıyor. Nallıhan Kaymakamlığı, Halk Eğitim Merkezi ve İŞKUR iş-birliğiyle ADEM Projesi çerçevesinde verilen kurslar arasında iğne oyası da yer alıyor.
OYALAR TAKIYA DÖNÜŞTÜ
Nallıhan’da sandıklarda duran iğne oyaları, Nallıhan Halk Eğitimi Müdürlüğü tarafından başlatılan üç boyutlu tasarım çalışmaları, 2005’te kurulan Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği’nin yaptığı öncülükle takıya dönüştürüldü. Nallıhan Turizm Gönülleri Derneği Başkanı, Nal Etik Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kadriye Sezer, Nallıhan’ın kırsal turizm potansiyelinin 2000’li yılların başında keşfedilmeye başladığım vurguladı. Nallıhan’ın gönüllü rehberlerinden ve iğne oyası öğreticilerinden olan Sezer, ilçede turizmin geliştirilmesi için Nallıhan Turizm Gönülleri Derneği’ni kurduklarım anlattı. Önce Beypazarı ve Göynük turlarına eklemlendiklerini söyleyen Sezer, “Yöresel hediyelik eşyalarımız yoktu. Sandıklarda bekleyen çeyizlik iğne oyalarını devreye soktuk. Ardından iğne oyalarını takılara, hediyelik eşyaya dönüştürdük. Köylerde atıl bulunan okulları, kaymakamlık, özel idare ve belediye desteğiyle restore ettirerek yöresel yemekler yapan köy sofralarına dönüştürdük. Gelen turlarla köylüleri buluşturarak yerel kalkınmaya destek olduk. Turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi çerçevesinde köylerde yöresel sanat eserlerinin yer aldığı sanat merkezleri kurulmasına öncülük ettik” diye knuşuyor.
ÇÖZÜM ÖRGÜTLENMEDE
İpek iğne oyası yapan kadınların kendi örgütlenmelerini kurmaları için kooperatifçilik konusunda eğitim çalışmaları ile örgütlenmenin kendilerine sağlayacağı faydaların farkına varmaları sonucunda 2009’da Nallıhan’lı kadınlar için kar payı dağıtmayan S.S. Nal-Etik Kooperatifi kuruldu.
2015’tcn bu yana Nal-Etik Kooperatifin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten Yıldız Aksu Tırıl, kooperatif olarak ilk yıllarda kadın girişimciliği ile ilgili projeler alındığını, bu projeler sayesinde kadınlara işletme ruhunu nasıl olabileceği konusunda uzman kişiler tarafından eğitimler verildiğini aktardı. Nallıhan Kaymakamlığı ve Nallıhan Belediye Başkanlığı’nın destekleriyle fuarlara gidilerek kadınların el emeği göz nuru ipek iğne oyalarının satışı ve tanıtımının gerçekleştirildiğini belirten Tırıl, “Ankara’daki elçiliklerle, Sabancı Vakfı’yla ve tüm demeklerle tanıtım toplantıları yapılarak iğne oyaları için tanıtım toplantıları gerçekleştirildi” diyor.
ÜÇ BİN KADININ EL EMEĞİ VAR
Nallıhanlı kadınların ipek iğne oyaları ve takılarını evlerinde ürettiklerini belirten Tırıl, “Kooperatif kadınların ürettiği ürünlerj uygun fiyata alınıyor, ürünlerin parası kadınlara peşin olarak elden veriliyor. Vergi dilimi, kira gideri, telefon, elektrik, su ve internet gibi giderler hesaplanarak ürün fiyatı belirleniyor. Kooperatif hiçbir kar elde etmiyor. Ürün fiyatları ilmek sayısına göre hesaplanıyor. Nallıhan İpek İğne Oyalan takıya dönüştüğünden bu yana toplamda üç binin üzerinde kadın evinde bu ürünleri üretiyor. Kooperatifin ve özel şahıslar açmış olduğu ipek iğne oyalan mağazalarına ürünlerini getirerek satış yapıyorlar. İğne oyalarının fiyatları 20 TL’den başlıyor bin TL’ye kadar çıkıyor. Kadınlarımız iğne oyalarıyla hem ev ekonomisine hem de Nallıhan ve Türkiye ekonomisine katkı sağlıyor” dedi.
Ürünlere İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya başta olmak üzere Türkiye genelinden talep olduğunu söyleyen Tırıl, “Salgın öncesinde Japonya, ABD, İngiltere, İtalya, Dubai ve Fransa başta olmak üzere 23 ülkeye ihracat yapılıyordu. Covid-19 başlayınca ihracatımız tamamen bitti.
EN ÇOK TALEP JAPONYA’DAN
Han-Ipek İğne Oyaları Kadın Girişimcileri Kooperatifi, Nallıhan ve Ankara Büyükşehir Belediyesi desteğiyle 5 Mayıs 2014’te kurulan toplumsal bir girişim. Kırsal alanda kadın girişimciliği için başarılı bir model oluşturması amacıyla kurulan Han-İpck, bölgedeki iğne oyaları ve takılarının farklı coğrafyalara ulaşması ve tanıtılması için çalışmalar yürütüyor. Nallıhan’da kadınların boş zamanlarını ve yeteneklerini ipek aksesuar ve takılar üretmekte kullanarak aile bütçelerine katkı yaptığını söyleyen Han-îpek İğne Oyaları Kadın Girişimcileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkam Nurhan Şahin, ilçede 7’den 70’e kadınların iğne oyası yaptığını söyledi. Nallıhan’a dışarıdan gelenlerin de bir süre sonra iğne oyasına ilgi gösterdiğini belirten Şahin, memurlar ve memur eşlerinin de bir süre sonra aile ekonomilerine katkıda bulunmak için kurslara gidip iğne oyası yapmaya başladıklarını anlattı. Nallıhan ipek iğne oyası ve takılarına talebin her geçen gün arttığına dikkat çeken Şahin, Türkiye’nin birçok yerinden ve 20’nin üzerinde ülkeden siparişler aldıklarını ifade etti.
FAVORİLERİ ZEYTİNLİ TAKILAR
Salgın öncesinde en çok ardıç kolyesi, coşturan yüzük ve küpe, gelincik, üzüm ve zeytin broşların ilgi gördüğünü dile getiren Şahin, “Japonlar geldiğinde ilk önce zeytinli takılara bakıyor.
İşçiliğine göre fiyatları değişmekle birlikte iğne oyalı zeytin broşlar, gözlük ipleri 80-85 TL, uzun zeytin kolyeler 120-130 TL, dolamalı olanlar ise 200 TL’den satılıyor. Ardıç kolyesi ve küpesi takımının fiyatı 130-150 TL arasında. Üçlü çiçekten oluşan coşturan yüzük ve küpesi ise 60 TL. En çok tercih edilen ipek iğne oyalı kolyeler arasında yer alan küstüm kolye 150 TL’ye, sarmaşık kolye 200 TL’ye, üzüm kolye 170 TL’ye alıcı buluyor” dedi.
İşçiliğine göre iğne oyası fiyatlarının değiştiğine dikkat çeken Şahin, her bütçeye göre ipek iğne oyası olduğunu ifade etti. İpek iğne oyalı kolyelerin 80 ile 600 TL, gelin kınalarında takılan taçların 800 ile 1.200 TL arasında değiştiğini kaydeden Şahin, geçen yıl Han-İpek tasarımlardan olan “Karacasu Uyuzsuyu Şelalesi” takısının Nallıhan Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Nallıhan İpek İğne Oyaları Kültür ve Sanat Festivali’nde birinci olduğunu anımsattı. Bu arada edinilen bilgiye göre salgın nedeniyle festivalin bu yıl yapılamayacağı belirtiliyor.
ÜNLÜ İSİMLER TAKILARDA
İğne oyasını günümüzle buluşturan sanatçılardan biri de eğitimci, folklar araştırmacısı, tasarımcı, ressam ve modacı Hamiyet Gürelli. Geçen yıl “2. Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi” kapsamında bir defile düzenleyen Gürelli, iki yıldır ders verdiği Ankara Üniversitesi Beypazarı Meslek Yüksekokulu Moda Tasarım Bölümü’nde, öğrenci ve hocalarla birlikte defileler hazırladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nm sanatçı unvanı verdiği ustalardan olan Gürelli, iğne oyalarının en güzellerini Nallıhan’a gelin olarak geldiğinde gördüğünü, ipek böceğinin koza örüşünü, iplerin boyanmasını ve yapılışını öğrendiğini aktardı. Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği’nin (2005) kurucularından olan Gürelli, ilçenin turizmine ve tanıtımına katkı sağlamak amacıyla ipekböceğinin yaptığı mucizevi iplikleri kullanarak “iğne oyası takıları” üzerinde çalışmaya başladı. Yöreden çıkan ünlülerin isimlerin verildiği takılar tasarladıklarını anlatan Gürelli, söğüt yaprağı iğne oyasından esinlenerek yapılan ilk iğne oyası takısı tasarımına “Adalet Ağaoğlu” kolyesi adını verdiklerini aktardı. O dönemde 21 tasarım yaptığını söyleyen Gürelli, tasarım haklarını derneğe bağışladıklarım söyledi.
İĞNE OYASI İLE DOKUMANIN DANSI
Gürelli, dokuma çalışmalarına 2008’de iğne oyalarının daha çok kullanılabilir olmasını sağlamak için günlük yaşamda kullanılan kıyafetlerde, ceketlerde, şapkalarda kullanmaya başladığını vurguladı. Halk Eğitim Merkezi’nde üç yıl gönüllü kurslar vererek dokumacı kadınları yetiştirdiğini belirten Gürelli, bu sanat dalının pazarının oluşturulması için de girişimlerde bulunduğunu aktardı.
Gürelli, Londra Wictoria&Albert Museum‘da Arzu Keleş‘in tanıtımını yaptığı, iğne oyası tasarımlarının beş yıl süreyle satışa sunulduğunu kaydetti. Museum’da ürünlerin altına Türkiye yazdırdığı için ayrıca gurur duyduğunu belirten Gürelli’nin tasarladığı iğne oyalı dokumalarla da yarışmaya katıldı. 2012’de İstanbul’da düzenlenen “Birinci Uluslararası Yöresel Bezden Giysi Tasarım Yarışması’na” iğne oyasıyla dokumanın dansını sembolize eden üç tasarım kıyafetle katılan Gürelli, üçüncülük ödülü aldı. Gürelli şimdi ise Nallıhan’da “Hamiyet Gürelli Yaşayan Müzesi” kurmayı planlanıyor.
MODACILARA ÇAĞRI
Ayşe Yılmaz Ateş, okul harçlığım kazanmak için iğne oyası yapmaya 10 yaşında başlamış. Namı değer “Boşnak Ayşe”, 15 yıldır iğne oyasını takı olarak yapıyor; tasarladığı ürünleri fuarlarda ve bazı ülkelerdeki mağazalara satıyor. Salgın nedeniyle kesintiye uğrasa da, Nallıhan iğne oyası takı ve aksesuarlarının tanıtımı için sürekli fuarlara katılıyor. Nallıhan iğne oyasına ülke genelinde ilginin çok güzel olduğunu belirten Ateş, yaz aylarında İstanbul, İzmir, Antalya ve özellikle sahil kenarındaki illerden toptan sipariş alındığını vurguluyor. Sipariş üzerine üretim yaptıklarını söyleyen Ateş, iğne oyalarını rengine, biçimine, adedine göre üretim yaptıklarını kaydediyor. Beş yıl İtalyan firmalarla çalıştığını söyleyen Ateş, Japon firmalarla da irtibatının olduğunu vurguluyor. Salgının etkisinin her kesime olduğu gibi iğne oyasına talebi de etkilediğini belirten Ateş, salgın döneminde daha güzel tasarımlar ve ürünlerin üretildiğinin altını çizdi. Modacılar için özel tasarımlar yaptıklarını kaydeden Ateş, “Yeter ki onlar bizi hatırlasın, arasın, buyursun gelsin. İstedikleri şekilde üretim yaparız” diyor.
“ÖYLEYSE KENDİM YAPARIM”
Nallıhan İğne Oyası’na gönül veren, tanıtımına katkı sağlayan erkekler de var. Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Mirasları ile ilgili ilk ipek iğne oyası yapan erkek unvanı alan ve sanatçı kimliğine sahip Hüseyin Tırıl bu isimlerden biri. Tırıl’ın ipek iğne oyası ve takısı üretimine ilgisi 10 yıl önce başlamış. Memuriyetten ayrıldıktan sonra Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği’nde gönüllü olarak çalışan Tırıl, dernekte takı çizimleri yapmaya başlamış. Çizimlerine, iğne oyası ve takı üreten kadınlar ilgi göstermemiş. “Öyleyse oyamı ve tasarımımı kendim yaparım” diyen Tırıl, Nallıhan Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği’nde verilen ipek iğne oyalan kurslarına katılmış. Kursiyer kadınların aynı sınıfta ders almaya karşı çıkması üzerine, Tırıl için ayrı bir derslik açılmış. Eğitimcisi de aynı zamanda kadın kursiyerlere ders veren Nal-Etik Kooperatifi Başkan yardımcısı Kadriye Sezer olmuş. Azmi, iğne oyası öğrenme isteği sonrasında, ikinci sene kadın kursiyerler Hüseyin Tırıl ile aynı sınıfta eğitim almayı kabul etmiş.
Kadınların hatalı yaptıkları iğne oyalarının çöpe gitmesine gönlü razı olmayan Tırıl, ilk tasarımını bu oyaları bir araya getirerek yapmış. Nallıhan Belediye Başkanlığı’nın her yıl düzenlediği Nallıhan İpek İğne Oyaları Kültür ve Sanat Festivali’nde düzenlenen yarışmaya üç eserle katılan Tırıl’m bir eseri üçüncü, diğerleri ise mansiyon ödülü almış. Bunu yeni tasarımlarıyla katıldığı yarışmalardaki, ikincilik ve mansiyon ödülleri izlemiş. Tırıl, en son 15 Temmuz Şehitleri takısı ile Festival’de ikincilik ödülü almış.
İçeriğe Ait Başlıklar
Her motifin bir hikayesi var
Nallıhan İğne Oyalarının yapımında genellikle meyve, yaprak, özel çiçekler gibi “bitkisel” motifler uygulanıyor. Bunların yanı sıra kelebek gibi “figür” motiflerine, çapkın bıyığı, saray süpürgesi gibi “sembolik” motiflere, sepet, çanta gibi “nesnel” motiflere ve çeşitli geometrik motiflere de yer veriliyor.
Üreten kişinin yaratıcılığına bağlı olarak farklı desenler de oluşturulabiliyor. İşlenen her bir motifin ayrı bir hikayesi bulunuyor. Üzüm oya tatlılık ve iyi geçim demek. Gelin bohçalarına yıldız oya, “gelinle damadın, gelin ile kayınvalidenin” yıldızları barışsın diye konuluyor. Biber oyası, sandıklarda fazla olmayan çok özel iğne oyası, gelin ile kaynananın çatışmasını anlatıyor. Gelin ve kaynana birbirlerine sarılsın diye sarmaşık oya, sevgi ve muhabbetleri bol olsun diye gül ve karanfil oya konuluyor bohçalara. Ana yüreği iğne oyası, sandıkların en gözdesi. Gelin olan kızlar evden çıkarken bu oyaların bulunduğu yazmaları anneleri takarmış.
Menekşe iğne oyası, müjde verirmiş. Gelin hamile ise eşine, ailesine, çevresine hamile olduğunu duyurmak için menekşe iğne oyalı başörtü takarmış. Kızılcık oyası, hayatından memnun olmayıp memnun gibi olduğunu göstermek için takılan oyaymış.
Mısır oyası evin bereketini, papatya oyası mutluluğu, genevir oyası evin erkeğinin ağırbaşlılığını anlatırmış. Bu ipek iğne oyası yemeniler şu anda Nallıhan Ayhan Sümer Kültür Merkezi’nde müzede sergileniyor.
İpek böceği gelir kapısı oldu
Tarihi İpek Yolu’nun geçtiği Nallıhan’ın birinci geçim kaynağı yıllarca kozacılık olmuş. Ancak 1980’li yıllarda ipek böceği yetiştiriciliği önemini kaybetmiş. Ankara Kalkınma Ajansı’nın 2. Dönem Mali Destek Programı kapsamında desteklenen ve Nallıhan Belediyesi’nin yürüttüğü, “İpek Böceği Yetiştiriciliği ile Nallıhan Kırsal Kalkınma Projesi” 2016 sonunda başlatılmış. Nallıhan Belediyesi’nden alınan bilgiye göre ipek böcekçiliğini modernize eden proje ile Nallıhan’a bağlı Ozan, Çamalan, Ericek, Nebioğlu, Beydili, Tekirler köylerinde yaşayan halkın kullanabileceği, yaklaşık 400 metrekarelik alana sahip ipek böceği yetiştirme tesisi kurulmuş. Bölgedekiler ipek böceği yetiştiriciliği yaparak aile bütçelerine gelir sağlamaya başlamış. Üreticiler, aldıkları 4-5 paketteki 22 kilogram olan ipek böceklerini dut ağacının yapraklarıyla besleyerek, 40-45 gün sonra 220 kilograma ulaştığında satıyor. Mayıs ayında üreticilere verilen 10 paket ücretsiz tohum, beslenip gelişimlerini tamamlamalarının ardından 600 kilogram kozaya dönüşüyor. Dut yapraklarıyla ipek böceklerini besleyen üreticilerin yaklaşık 40 gün süren uğraşı sonunda, Koza Birlik Toplama Merkezi’ne satışla 30 bin TL gelir elde ediliyor.
Takı isim ve hikayeleri
Geleneksel iğne oyalarının motiflerini koruyan Nallıhanlı kadınlar, yeni tasarımlara yelken açmış. Yazma, eşarp, namaz örtüsü, fular ve mendil kenarı, yaka çiçekleri, duvarda pano, vazoda bir dal gül ya da karanfil, gelin başları, oda takımı, fular, yaka, mendil ve bohça kenarı, şömen, kitap arasında ayraç olan iğne oyaları, zamanla takılara dönüşmüş. Bu takılara Hoşebe, Kocahan, Adalet Ağaoğlu, İpek Yolu, Bacım Sultan, Taptuk Emre, Yunus Emre, Kocahan, Kuş Cenneti, Tek-Çift Kuyusu gibi yörenin yetiştirdiği ünlülerin isimleri, doğal ve tarihi mekanların isimleri verilmiş.
Nallıhan Örtmesi
Nallıhan’ın en güzel dokuma örneklerinden olan örtmeler, Nallıhan Kalkınma Vakfı’nın başvurusu üzerine 9 Nisan 2018’de (mahreç işareti] coğrafi işaretli ürün tescili aldı. Nallıhan Örtmesi, baş ile birlikte vücudun üst kısmını kapatacak şekilde kullanılan bir örtü. Dokunurken ipek, ipek-pamuk karışımı veya pamuk iplikler kullanılıyor. En yaygın desen örnekleri, Göbekli, Albaşlı, Zülüf Tarağı, Sarıgöz, Guguk, Bibercik, Hambarcık, İlikli Para, Köy Gezen ve Koç Boynuzu olarak sıralanıyor.
Kırsal turizm potansiyeli gelişiyor
İlçe ekonomisinin temeli tarım, hayvancılık, ticaret ve kamu sektörü istihdamı ile Çayırhan ve Sarıyar mahallelerindeki madencilik ve enerji sektörlerindeki istihdama göre şekilleniyor. İpek böcekçiliğinin yeniden canlandırıldığı Nallıhan’da, domates ve sebze üretimi başlıca geçim kaynağı. İlçe turizm açısından büyük potansiyel taşıyor. İlçenin mesire yerleri koruma altına alınmış olup, halka açık. Hoşebe (ardıç ormanları), Nallıhan Kuş Cenneti, Anıt Ağaç (Kaba Ardıç), Yaban Koyunu Üreme Sahası, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Asarlık Tepeleri, İlıca Şelelasi ve Sarı Çalı bölgesi ilçenin önemli turist çekim merkezlerini oluşturuyor. İlçede Osmanlı Veziri Nasuh Paşa’nın yaptırdığı Kocahan ile Uluhan Camii, Taptuk Emre Türbesi, Bacım Sultan Türbesi, Tapduk Emre’nin müridi Ömer Şeyh, Caferi Sadık ve Horasan erlerinden Haşan Dede türbesi de turistlerin ilgisini çekiyor. Juliopolis Antik Kenti Nallıhan’a 25 km. uzaklıkta. Yaprak sarma, kapama pilavı, höşmerim ve bayram çörekleri ilçenin yöresel yemeklerinden. İlçe aynı zamanda iğne oyaları, halı ve kilim, bez dokumacılığı, bindallı işleri ve telkari gibi el sanatları alanında da adını duyurdu.
Nallıhan’a günübirlik turlar
Nallıhan’a günübirlik ve iki günlük turlar düzenleniyor. Turlarda alternatif rotalar bulunuyor. Örneğin, günübirlik doğa yürüyüşü turlarında Yukarı Bağlı Köyü ve Bozarmut Yaylası ile Asarlık Tepesi ve Bozyaka Göleti tercihleri sunuluyor. Ayrıca Uyuz Suyu şelalesine gidilen doğa yürüyüşü ve anıt ağaçlar turu var. Çayırhan göl kenarında kahvaltı ile başlayan günübirlik kültür turlarında genelde Gülşehri Juliopolis nekropol alanı, Kuş Cenneti, Sarıyar Haşan Polatkan Barajı’nda tekne turu yapılıyor.
Kuş Cenneti, türbeler, camiler ve anıt ağaçların ziyaret edildiği kültür turu da unutulmamış. Günü birlik fotoğrafçılık turu, anıt ağaç turları, türbeler ve camiler turları da düzenleniyor. İki günlük kültür turlarında öğretmen evinde konaklanıyor. Nallıhan’a turlara katılmadan gelen ve konaklamak isteyenler için de seçenekler var. Karacasu Köyü’nde eski köy okulu ve lojman onarılarak konaklama yeri yapılmış. Beydilli Köyü’nde restore edilmiş dört ev, eski okul binası ve lojmanı konaklamada kullanılıyor. Ayrıca Ayhan Sümer Kültür Merkezi, konaklar ve butik oteller de var. Nallıhan’da Belediyenin Uluhan Kamp-Karavan ve Konaklama Tesisi de hizmet veriyor.
Gürsel BARAN / Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
“İğne oyaları yeniden gündemde”
Tarihi İpek Yolu’nun geçtiği Anadolu topraklarının içinde yer alan Nallıhan, kültürel değerlerine sahip çıkarak ekonomiye kazandırma konusunda gayret sarf eden önemli bir ilçemiz. Doğa fotoğrafçılığına konu olan Kuş Cenneti’yle turistlerin gözdesi olan ilçenin ekonomisinde domates ve biber tarımı öne çıkıyor. Geçmişte Nallıhan ekonomisine çok büyük katkısı olan ipek böceği yetiştiriciliği son dönemde yeniden canlandırılmaya çalışılıyor. Nallıhan’a has ipek iğne oyaları yeniden gündeme geldi. ATO olarak, iki kez uluslararası düzeyde gerçekleştirdiğimiz Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’nde Nallıhan’ın iğne oyası ve örtmesi başta olmak üzere ilimiz ve ülkemizin coğrafi işaretli ürünlerinin ekonomiye kazandırılmasını hedefledik. Nallıhan’ın ekonomik kalkınmasında coğrafi işaretli ürünlerin önemli yeri olacak.
Arif ŞAYIK / Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri
“32 projeye 5.3 milyon TL destek”
Ankara Kalkınma Ajansı’na 2010 sonundan 2020 Temmuz’a kadar üç farklı destek türünde Nallıhan ilçesini içeren toplam 218 proje ile destek başvurusunda bulunuldu. Bunlardan 60’ı başarılı oldu ve desteklendi. Nallıhan’ı kapsayan 32 projeye toplam 5.3 milyon TL destek verildi. En fazla destek verilen projeler, mali destek programları içinde yer alıyor. Bu destek sınıfında toplam 15 proje 4.88 milyon TL ile desteklendi. Fizibilite desteği kapsamında beş projeye 203.5 bin TL, teknik destek kapsamında ise 12 projeye 161 bin TL destek sağlandı. Proje konularına bakıldığında kırsal ve sosyal kalkınma projelerinin ağırlıklı olduğu görülüyor. Projelerle genel olarak turizm altyapısının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi, geleneksel ürünlerin üretimi gibi faaliyetlere odaklanıldı. Kurumların eğitim ihtiyaçlarına katkıda bulunuldu.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA