Mobbing Nedir, Mobbinge Maruz Kalan Kişi Ne Yapmalı?
MOBBİNG, iş hayatında yaşanan sorunların başında yer alıyor. İşyerinde sistemli olarak uygulanan psikolojik baskı ve şiddeti ifade eden mobbing, uygulanan kişiyi işyerinden kendi isteğiyle kaçırmayı hedefliyor. İş hayatının en büyük sosyal sorunlarından biri olarak kabul edilen mobbing, maruz kalan kişiyi, psikolojik, fiziksel, ekonomik ve sosyal açıdan olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, mobbingin cinsiyet, yaş, öğrenim düzeyi, dış görünüş, kıdem ve hiyerarşik konum farkı gözetmeksizin herkesin başına gelebileceğine dikkat çekiyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan yapılan açıklama, mobbingin son yıllarda artış gösterdiğini gözler önüne seriyor. Bu açıklamada, bakanlık bünyesindeki ALO 170 hattına Mart 2011-2018 tarihleri arasında 70 bini aşkın mobbing çağrısı yapıldığı ve bu şikayetleri yapanların yüzde 20’sinin istifaya zorlandığı bilgisi yer alıyor.
Mobbing, maruz kalan kişide çok sayıda olumsuzluğa neden oluyor. Güvensizlik, stres, kaygı, motivasyon kaybı, alınganlık, depresyon, öfke, korku ve özgüven kaybı gibi sorunlar mobbingin yol açtığı sorunlar arasında yer alıyor. “Mobbing nedir, mobbingin altında yatan nedenler nelerdir, mobbinge maruz kalan kişi ne yapmalı, Türkiye’de mobbingin yaygınlık oranı nedir?” gibi sorularının cevabını aradık.
“NET DELİLLER ELDE EDİLMELİ”
Psikolog, Profesyonel Koç (ACC), Danışman ve Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurumsal Gelişim Merkezi Yöneticisi Ayşegül Horozoğlu, güçlünün zayıfı ezmesi, kişiye gereğinden fazla sorumluluk yüklenmeye çalışılması, işbirliğiyle çalışma anlayışının olmaması, empati yapma becerisinden yoksun olunması gibi nedenlerin mobbinge zemin hazırladığını söylüyor. “Bir işyerinde hiyerarşik yapının kötüye kullanılması, rekabetçi çalışma ortamı, yönetim becerisinin zayıflığı gibi nedenler de mobbinge zemin hazırlıyor.” diyen Horozoğlu, buna maruz kalan kişilerin net deliller elde etmesi gerektiğini belirtiyor. “Bu delillerle ilgili makamlara başvurulmalı” diyen Horozoğlu, yapılması gerekenleri şu sözlerle anlatıyor:
“Burada önemli olan, mobbing uygulayan kişinin bunu hak olarak görmesini engelleyebilmek için kişinin kendi hakkım koruması ya da hakkını araması. Mobbing uygulayan kişi için hiçbir önlem alınmaması, o kişinin daha fazla mobbing uygulanmasına zemin hazırlayabilir.”
Mobbing’in Türkiye’deki yaygınlığına da değinen Horozoğlu, “Özellikle ALO 170’e gelen mobbing çağrılarında, kamu sektöründe öğretmenlerin ve üniversite personelinin daha çok şikayette bulunduğu görülmüş. Mesleklere baktığımızda bankacıların bu psikolojik tacize daha fazla uğradıkları gözleniyor. Özel sektörde ise sanayi sektöründe çalışanların daha sık mobbinge maruz kaldıklarını istatistikler ortaya çıkarıyor.” Ülkemizde en çok karşılaşılan mobbing türünün, çalışanı istifaya zorlama amacı taşıyan işverenlerin uyguladıkları çeşitli hakaret, kötü muamele, sözlü taciz, hatta fiziksel şiddet gibi olumsuz davranışlar olduğunu ifade eden Horozoğlu, “İşverenlerin çalışanlarına mobbing uygulamasındaki en önemli neden, kişiyi istifaya zorlayarak ihbar ve kıdem tazminatı ödememek. Ayrıca, çalışanları baskı altında tutarak izin kullanmalarını zorlaştırmak, fazla mesai ödemesi yapmamak da işverenlerin mobbing uygulama nedenleri arasında” diyor.
“İNTİHARLA SONUÇLANABİLİR”
Klinik Psikolog Gizem Bodur Atalay, mobbingin altında pek çok kişisel neden olabileceğine dikkat çekiyor. “Niyet genellikle çalışanı bezdirerek onun ruhsal sorunlar yaşamasına ve işleri aksatmasına neden olarak ortamdan uzaklaşmasını sağlamaktır. Hatta bazen mobbing uygulayan kişi, çevresindekileri de etkisi altına alır ve mağdur kışı oyle sıkıştırılır ki tüm olumsuz gidişattan sorumlu olan günah keçisi ilan edilir” diyen Atalay, bu davranışların mobbing uygulayan kişinin sosyal uyumda zorlandığının ve ruh sağlığındaki bir bozulmanın göstergesi olduğunu da sözlerine ekliyor. Atalay, bu tür kişilerin tespit edildiğinde çevresindekilere çok fazla zarar vermeden bir uzmana yönlendirilmelerinin önemli olduğunu vurguluyor. Atalay, mobbingin yarattığı etkilerden şöyle bahsediyor:
“Her türlü psikolojik şiddet davranışına maruz kalan birey, birçok yoğun duygu yaşar. Bunların başında öfkenin ortaya çıkması yer alır. Kısasa kısas anlayışıyla öç alma fikirleri ve uygulamaları gerçekleşebilir. Ya da kişi korkabilir, maruz kaldığı davranışın önüne geçebilmek için çabalarının yetersiz kalacağını düşünerek kendini çaresiz, ümitsiz hissedebilir ve bununla birlikte geri çekilerek boyun eğici bir tutum sergileyebilir. Yaşadıklarından ötürü kendini suçlu hissedebilir. Keyifsizlik, isteksizlik ve mutsuzluk gibi dcpresif belirtiler ortaya çıkabilir. Yaşanan stresle birlikte sık sık hastalanma ve rapor alarak işten uzaklaşma gibi durumlarla karşılaşılabilir. Zamanla tükenmişlik hisleriyle birlikte yaptığı işlerde verimsizlik, işleri sabote edici davranışlar, iş ortamından uzaklaşma ve işverenin çalışandan memnuniyetsizliğinin sonucu olarak çalışanı işten kovması veya çalışanın kendiliğinden istifa etmesi gibi durumlar yaşanabilir. Yoğun çaresizlik ve ümitsizlikle kimi zaman intiharla sonuçlanabilecek kendine zarar verme davranışları da görülebilir.”
“DUYGUSAL BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRMELİYİZ”
House of Human Koçluk Eğitim Kurucu Ortağı Nuri Murat Avcı ise, mobbingin hem şirketlerde hem de okullarda sıkça rastlanan ve gelecek kaygısı sebebiyle sessiz kalınan bir olgu olduğunu dile getiriyor. “Mobbingin en az altı aylık bir süreçte devam eden düzenli eylemler zinciri olduğunu belirtmeliyim. Yani iş yükü sebebiyle ortaya çıkan, strese bağlı kısa süreli çatışmalar mobbing kapsamına girmez” diyen Avcı, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Aşırı iş yükleme ya da hiç iş vermeme, değersizlik hissi yaratma, aidiyet hissini ortadan kaldıracak yalnızlaştırma, saygı göstermeme eylemleri ve destekleyici söylemleri mobbing kapsamında değerlendirebiliriz.”
Mobbing ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme fa aliyetleri ve eğitimlerinin zorunlu olması gerektiğini vurgulayan Avcı, “Aile içindeki yaşantımızdan toplum içindeki yaşantımıza kadar olumsuz bir sürü sonucu olan mobbinge karşı duygusal bağışıklık sistemimizi güçlendirmemiz çok önemli. Mobbing sebebiyle tecrübeli çalışanların kaybedilmesi, açılan davalarla gerek işyerinin itibarı gerekse zaman ve para kaybını önlemek konusunda da fayda sağlayacağını düşünüyorum. Ancak bence en önemlisi, bu tip eğitimlerin toplumsal barışımıza katkısı” diyor. Üst düzey yöneticilerin daha çok özel eğitim almayı tercih ettiklerini belirten Avcı, orta ve daha alt düzey yöneticilere ise toplu eğitimler verdiklerini söylüyor.
“TOPLUMSAL BİR SORUN”
ERA insan Kaynakları Kurucusu ve Genel Müdürü Gökhan Aracagök, mobbingin sosyal bir sorun olduğunu ve ciddiyetle ele alınması gerektiğini belirtiyor. “Kişilerin iş yaşamındaki ruh hallerinin tüm yaşamlarına yansıdığı bilinen bir gerçek. Mutsuz ve psikolojik şiddet gören bir kişi, bu ruh halini özel yaşantısına da yansıtır ve bu olumsuzluk ailevi sorunlar olarak kendini gösterir. Bu açıdan mobbing, toplumsal bir sorun olarak ele alınmalı” diyen Aracagök, mobbinge maruz kalan kişilerin haklarını bilmemesi nedeniyle sessiz kaldığını ve bu nedenle mobbingin Türkiye’de sanılandan daha yaygın olduğunu söylüyor. Aracagök, şirketlerin bu konuda aldıkları önlemlerle ilgili ise şu değerlendirmede bulunuyor:
“Bazı şirketler durumun farkında ve şirket içinde oluşturulan etik kurullarıyla bu sorunla baş etmeye çalışıyorlar. Ancak esas sorun, bilinçli olarak yapılmayan mobbingin daha yoğun olması. Çoğu yönetici, yaptığı davranışın mobbing olduğunun farkında değil. Çalışan da durumu kanıksadığı için sorun yokmuş gibi gözüküyor. Şirketlerin çalışanlarım bu konuda eğitim yoluyla bilinçlendirmesi gerekiyor.”
“ÇALIŞAN KAPIDAN MUTLU GİRMELİ”
PageGroup Direktörlerinden Jülide Tunalı, mobbingin farklı şekillerde olabileceğini söylüyor. “Mobbingi ayırt eden şey, süregelen olmasıdır. Mobbing, bir hareketler bütünüdür. Tek seferlik bir hadise değildir” diyen Tunalı, mobbingin kişiyi sürekli bir mutsuzluğa iteceğini belirtiyor. Tunalı, “Çalışanın her gün kapıdan hevesle ve mutlulukla girmesi çok önemli. Bu durum mobbing ile negatif olarak etkilenir” diyor. Mobbingin Türkiye’de hala tabu olduğunu, bu nedenle mobbing konusunda somut bir bulgulan olmadığını sözlerine ekliyor. Tunalı, Türkiye’de iki tür mobbingin yaygın olduğunu ifade ediyor: “Birincisi cinsiyetçi mobbing. Bu cinsiyetçi bir bakış açısını şirkete uyumlamak olabilir. İkincisi ise sözlü ve harekete dayalı mobbing.” Tunalı, mobbinge karşı alınabilecek önlemleri ise şöyle anlatıyor:
“İnsan kaynakları departmanının her seviyedeki yöneticiyi, çalışanı çok iyi tanıması gerekir. Departmanda daha yetkin profillerin ön plana çıkması ve şirket içerisinde ‘sosyal yapıştırıcı’ görevini görmesi, insanların problemlerini çözebilmesi için çok önemlidir.”
Mobbing Türleri
Kişinin günlük ve iş hayatında olumsuz sonuçlar doğuran mobbingin birçok çeşidi var. Yok sayma, sözünü kesme, dışlama, aşağılama, hakaret etme, dalga geçme, kaba konuşma, özel hayatına müdahale etme, işverenin çalışanın görevi harici ondan keyfi beklentilerde bulunması, yetkinliğinin altında görevler vermesi, aşırı iş yükleme, terfiyi önleme, eleştirme, rencide etme, söylenti yayma, lakap takma, sözlü ya da yazılı tehdit etme, cinsel tacize maruz bırakma ve motivasyonun düşürülmesi mobbing çeşitlerinden yalnızca birkaçı. Ancak her davranış mobbing kapsamına girmiyor. Bir davranışın mobbing sayılabilmesi için bazı unsurlara sahip olması gerekiyor. Bu unsurlardan ilki, sistemli olarak gerçekleştirilmesi. Bunun yanı sıra işyeri sınırları içinde gerçekleşmesi, yıldırmayı ve işyerinden uzaklaştırmayı hedeflemesi, baskı oluşturması, bilinçli olarak yapılması, kişinin psikolojik ve fiziksel sağlığını olumsuz etkilemesi ve iş performansında düşüşe neden olması gerekiyor.
Müge Yalçın / My Executive Kurucu Ortağı
“Türkiye’de son yedi yılda tam sekiz kat arttı”
Bundan sonra yapılması gereken en önemli şey ise mobbing kaynağının mutlaka cezalandırılması gerektiği. Bir diğer tedbir de çalışan demografisinde denge oluşturmak. Yapılan araştırmalar, çalışan sayısında kadın-erkek dengesi bulunan organizasyonlarda oranın düştüğünü ortaya koyuyor.
Prof. Dr. Pınar TINAZ / Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı
“Kişinin psikolojisini etkiler”
ŞEBNEM CAN KILINÇARSLAN