Marka İşbirlikleri ve Ortak Pazarlama
Marka işbirliği için ortak pazarlama iletişimi. Aynı tüketiciye farklı türde ürünler satabilmek için güçleri birleştirmek, ortak pazarla iletişimiyle tüketicinin dikkatini daha az maliyetle çekmek mümkün. Belirli bir bütçe içinde hareket etmek zorunda kalan firmalar için “Marka İşbirlikleri” en akılcı çözüm olarak değerlendiriliyor.
İçeriğe Ait Başlıklar
İki Markanın Sesi Var! – Marka İşbirlikleri
Günümüzde benzin istasyonlarında yiyecek alışverişi yapabiliyoruz; bir süpermarkette bankacılık işlemlerimizi halledebiliyoruz; internet kafelerde bilgisayara girebiliyoruz; cep telefonuyla resim çekebiliyoruz; sakız çiğneyerek vücudumuzda belli ilaçları alabiliyoruz; hayvan şekilli şekeri andıran kahvaltı tahılları yiyebiliyoruz. Sınırsız ürün seçenekleriyle dolu bir pazarda, belli bir bütçeyle hareket eden tüketicinin ilgisini çekmek için pazarlamacılar daha fazla kafa yormak zorunda.
Sınırsız ürün seçenekleri ile donanmış pazarda sınırlı bütçeli bir tüketici düşünelim. Satın aldığı marka, kendi ürününü tamamlayan bir başka markanın ürününü tüketiciye hediye eder, önerir veya indirimli alabilmesi için hediye çeki gibi avantajlar sunar. Bu aslında aynı tüketiciye farklı türde ürünler satabilmek için yapılan ortak pazarlama iletişimidir. Bu ortak pazarlama iletişimi faaliyetlerine de marka işbirliği adı veriliyor.
Marka işbirlikleri, aynı hedef kitleye hitap eden iki veya daha fazla şirketin çabalarını birleştirmesi olarak tanımlanıyor. Pazarlama bütçesini artırmadan yapılabilecek zekice bir hamle olarak görülüyor.
Marka İşbirliği İçin Ortak Pazarlama İletişimi
Ürüne tek bir markanın katabileceğinden çok daha fazla anlam ve değer katacak bir yol olan ortak pazarlama iletişimi, iki markanın sembolik olarak güçlerini birleştirmesidir. Marka işbirlikleri ile ilişkideki taraflar bağımsızlıklarını koruyarak bazı ortak amaçlar üzerinde anlaşırlar ve teknoloji, pazarlama gibi stratejik konularda birbirlerine katkı sağladıkları bir ortaklık oluştururlar.
Bu ortaklık ile markalar birlikte daha güçlü hale gelirler. Örneğin Arçelik daha etkili bir temizlik için Ariel’i öneriyor. Ya da H&M firması kıyafetlerinin ilk günkü renklerini koruması için Perwoll deterjanı önermekte.
Ürünlerin Fark Edilmesini Kolaylaştırmak
“Bir ev alana elektrikli araba bedava”, Bu her gün karşılaşacağınız türde bir ilan değil. 30 yıllık araba satıcısı Chris Schneider, giderek durağanlaşan satışlarını artırmak için böyle bir taktiğe başvurur. Son yıllarda elektrikli araç satışına girişen Schnedier, insanları bu çevreci otomobillere ikna etmek konusunda başarılı olamıyordu. Enerji verimliliği sağlayan arabaların satışı için bir sürü taktik deneyen satıcı sonunda çözümü bir gayrimenkul şirketiyle anlaşmakta buldu. Bu da her şeyi değiştiren bir başlangıç oldu.
Kampanya cuma günü başlamış ve pazartesi gününe ulaşıldığında üç ön sipariş almıştı bile. Kimse ev almasa da Schneider’ın arabaları beklediğinden çok fazla ilgi görmüştü. Bu sayede satıcı birçok iş sahibinin zamanla öğrendiği bir şeyi öğrenmiş oldu. Şirket tek başına başaramadığı etkiyi başka bir şirketin desteği ile başarmıştı. Artık birçok şirket kaynakların etkin kullanılması gereken şu günlerde gerekirse rakiplerinden bile destek almak zorunda.
Tanınırlığı Arttırmak
Bu konuda hem dünyada hem de Türkiye’de birçok başarılı örnek var. Bir bankanın ATM makinelerini, Tansaş ya da Migros süpermarketlere yerleştirmesi, GM ve P&G firmalarının, bir satış promosyonu kampanyasında markalı otomobil çıkarmak üzere anlaşmaları, iki ayrı diş macunu firmasının ortak reklam kampanyaları yapmaları gibi.
Marka işbirliklerinin rekabet avantajı sağlamak ve farklı pazarlara ulaşabilmek gibi faydaları da bulunuyor. Aynı zamanda tüketicilerin isteklerine birçok kanaldan destek vermek de mümkün. Birçok işletme, aynı veya farklı pazarlara ulaşabilmek için, giderek artan bir oranda çok kanallı sistemlere başvuruyor. Aynı firma kendine ait birden çok değişik işletme kanalıyla ürünlerini pazarlıyor veya farklı müşterilere hitap eden çoklu kanal kullanıyor.
Ortak Pazarlama İletişimi
Kaynakların etkin kullanılması gereken şu günlerde artık birçok şirket rakiplerinden bile destek almak zorunda kalabiliyor. Bu, pazarlama bütçesini arttırmadan yapılabilecek zekice bir hamle ve tüketiciye yüksek kalite ve güvenilirlik konusunda teminat verildiğine dair mesajı iletebilmenin yollarından biri olarak görülüyor. Esas amaç ise, iki markanın ayrı ayrı pazara sunulması yerine bir arada sunulmasının ürüne daha fazla katma değer kattığı konusunda tüketiciyi ikna etmek. Türk Telekom ile Caffe Nero’nun birlikte sürdürdükleri ücretsiz kahve kampanyası bu ortak işbirliğe örnek olarak verilebilir.
Gopro ve Red Bull İşbirliği
Marka işbirliklerinin ortaya çıkma sebebi bir markanın fark edilmesini ve tercih edilmesini kolaylaştırmaktır. Her sektörde olduğu gibi daha fazla seçenek daha fazla rekabeti, daha fazla rekabet ise daha yaratıcı, daha kaliteli oluşum ve ürünleri destekliyor. Yaratıcı işbirlikleri ile rekabet etme şansı da arttırılmış oluyor.
Kobi’ler Marka İşbirlikleri İçin Uygun Mu?
“Peki, marka işbirlikleri ufak şirketler için ne kadar uygun?” diye bir soru hemen akıllara gelebilir. Belki de büyük şirketlerden çok KOBİ’lerin bu işbirliklerine daha çok ihtiyacı var. Kaynakları kısıtlı olan KOBİ’lerin belki de kısıtlı bütçeleri ile etkin pazarlama yapmaları için tek yol. Marka işbirliği uygulamaları sayesinde bütçe tasarrufu, ilgi artışı, rakiplerden ayrışma ve diğer markanın bilinirliğinden faydalanmak mümkün.
Büyük pazarlama bütçeleri olmayan, kendi yağlarında kavrulan KOBİ’ler için sinerji yaratacak bu tür uygulamalar cazip olabilir. Peki, bunun için ne yapmak gerekiyor? Öncelik hedef kitleyi iyi belirlemek. Hitap edilen kitlenin paylaşıldığı, rakip olmayan diğer şirketlerin belirlenmesi için bu alanda yapılacak bir saha çalışması kritik önem taşıyor. Sonrasında ise her başarılı pazarlama iletişimi hikayesi gibi yaratıcı bir yolla iki markanın birbirine bağlanmasına kalıyor.