Ladin, El Kaide ve Arap devrimleri
Ortada öğrenme ihtiyacı duyduğumuz çokça ayrıntı var ve olan bitenin iç yüzünü anlamamız aylar ve yıllar alabilir. Tabii Pakistan istihbaratının, Kabil rejiminin ve konuyla ilişkili çevrelerin rolüne dair bütün gerçeği öğrenebilirsek geçerli bu durum… Fakat şu an bildiğimiz, Ladin’in fiziksel olarak çatışma pistinden çıktığı. Yıllar önce manevî ve pratik yönden pistten çıkmıştı zaten. Başarılara ve zaferlere muhtaç Obama yönetiminin operasyonu abartacağını ve ABD Başkanı’nın kendisinin de belirttiği gibi teröre karşı savaşta en büyük başarı olarak tasvir edeceğini biliyoruz. Ayrıca bu operasyondaki yüce el sahibi Pakistan istihbaratının kendi rolünün önemini azaltmaya, mütevazı ve hatta hiç olmayan bir rol olarak göstermeye çalışacağını da biliyoruz. Ki böylelikle Pakistan, Amerikan operasyonunun, El Kaide’nin misillemelerinin, uyuyan ve uyanık hücrelerinin intikamı yanı sıra El Kaide dostlarının hesap edilmemiş davranışlarının faturalarını ödemesin.
Ne olursa olsun, Amerikan istihbaratının El Kaide liderine ulaşması ve kendi güvenli sığınağında ortadan kaldırmakta başarılı olması, büyük manevî bir başarı, kurucusunu, liderini, ruhanî babasını ve ilham kaynağını kaybeden El Kaide için büyük manevî bir yenilgidir. Washington’ın başarısı ve El Kaide’nin yenilgisinin temel manevi yapısı üzerinde eşit düzeyde duruyoruz. Zira zihinlerimizden çıkmayacak olan nokta, El Kaide’nin birkaç yıldır Ladin’siz faaliyet gösterdiğidir. Bu adam örgütünden koptu ve ‘yer altındaki’ çalışma şartları, ‘liderlik, yönetim, yönlendirme ve operasyonlar’ açısından varlığını bitirmişti zaten.
İntikam ve misilleme girişimleri olacaktır. Bu da Washington’ı ve özellikle Pakistan, Afganistan ve Irak’taki dostlarını, alarm seviyesini yükseltmeye sevk etti. Fakat El Kaide’nin 11 Eylül’de yaşandığı gibi sarsıcı etkiye sahip eylemler yapma gücü çok geriledi ve örgüt, yıllardır hiçbir alanda nitelikli bir eylem yapmakta başarı kaydedemedi. El Kaide ve öldürülen liderine geniş halk sevgisi görüntüleri olmayacak. Örgüt, Arap ve İslam toplumlarında vatandaşların sevgisini kaybetti. Çünkü birincisi, bu vatandaşlar sivil-asker, Müslüman-gayrimüslim, suçlu-masum ayrımı yapmayan gelişigüzel eylemlerin kurbanı oldular. İkincisi, Arap ülkelerinin çoğunluğu onur, özgürlük, demokrasi ve egemenlik devrimlerine sahne olduğu için El Kaide, bu devrimlerde karşı tarafta duruyor. El Kaide modeli, insanlara ilham kaynağı bir model değil.
Ladin birkaç yıl önce öldürülseydi Arap ve İslam dünyasının tepkileri farklı olurdu. Bugün bu adam, gürültü ve patırtı ile doldurduğu dünyayı hiçbir gürültü veya hareketlilik oluşturmadan terk edecek. Mısır, Tunus ve Yemen’deki yandaşları Değişim sahası, Tahrir Meydanı ve Habib Burkiba Caddesi denizlerinde kaybolmuş durumdalar. Diğer Arap ülkelerindeki yandaşlarını ise ‘halk bölünmeyi bitirmek istiyor’ çağrısı yapan sloganlar kuşatmış. Hiç kimse, yolsuzluk ve despotluğa karşı devrimin ve ayaklanmanın mevzilerini ‘karanlık mağara ve bodrumlara’ dönmek için terk etmeyecek. Özgürlük ve zaferin tadına varanlardan ve barışçıl demokratik direnişin avantajını görenlerden hiç kimse kılıç ve patlayıcı kemerlerini çekmeyecektir. Sonunda, Ladin tarih olacak.
Bölge, kahramanı Arap sokakları olan yeni bir döneme giriyor. Cesaret ve kahramanlık destanları yazan Arap sokaklarının El Kaide eylemleri görüntüleri, medyaya sızdırılan basın açıklamaları ve kayıtları yok. Kısa bir ara, bizi özgürlük devrimleri ve onur ayaklanmalarına dair haberleri izlemekten alıkoyacak. Sonrasında şu an Misrata, Aden ve Dera’da yazılan bu acil bölümleri izleyemeye koyulacağız.
Ürdün gazetesi El Düstur 3 Mayıs 2011
Ureyb Elrentavi