Karar Alırken İçinizden Gelen Sese De Kulak Verin
DEĞİŞİMİN çok hızlı olduğu ve değişen çok şeyin bulunduğu bir ortamda normal karar alma süreçleri çok uzun sürebilir. Bu gecikmenin sonucu fırsatların elden kaçmasıdır. Her değişkenin tek tek ele alınması, olayların neden ve sonuçlarının tartışılması, yönetim uzmanlarının “felç eden analiz” (paralysis by analysis) dedikleri kararsızlık ve eylemsizlik hastalığına yol açabilir. Yeni sorunların bir biri arkasına sökün ettiği hızlı değişim ortamlarında yöneticinin sezgisini kullanarak karar alması ise gecikmeleri önleyebilir.
Sezgilerimiz, beynimizde duyguların öncelikli olduğu sağ yarımkürenin ve bi-inçaltımızın ürünüdür. Beynimizin “bilinçli” sol yarısı ise mantıklı ve akılcı düşüncenin merkezidir. Sağ yarının ürettiği öneriler, sol yarının akıl süzgecinden çoğu kez geçemez ve bir köşeye atılarak saklanır. Diğer bir deyimle beynimizin sağ yarısı otomobillerin gaz, sol yarısı ise fren pedalına benzer.
Hayatımız boyunca yaptığımız gözlemler ve yaşadığımız deneyimler zihnimizin bir yerlerinde kayıtlıdır. Yeni konular ve sorunlar ortaya çıktıkça bu birikim bilinçaltına, zihnimizin bodrum katma atılır. Buradaki bilgileri biliriz ama bildiğimizi bilmeyiz. Bu nedenle bildiğimiz şeyler, bildiğimizi sandığımızdan çok daha fazladır.
SEZGİNİN DOĞUŞU
Bazen önemli, karmaşık ve çok unsurlu bir sorun ortaya çıkar ve sol yarının bilinçli karar alma süreci, tüm bilgiçliğine rağmen bir çözüm bulamaz. İşte tam bu noktada bilinçaltı devreye girer. Beynimizin sağ yarısı, bilinçaltında yıllardır biriken deneyimlerden yararlanarak, kısa sürede bütünsel bir çözüm önerir. Bilin-çaltındaki gözlem ve deneyimler ne kadar fazlaysa önerilen çözüm de o ölçüde isabetli olur.
Çözüm beynin sağ yarısından geldiği için biz içimizden gelen bu sesi bazen “duygu” olarak niteleriz. Ancak bu sezgi de, rasyonel düşünce gibi entelektüel bir faaliyetin ürünüdür. Ünlü İngiliz yazar Agatha Christie’nin kadınların sezgilerinin neden güçlü olduğunu açıklayan şu sözü de aynı gerçeği vurgular: “Kadınlar, farkında olmadan bin bir küçük ayrıntıyı zihinlerine kaydeder. Bu küçük şeyler, kadın zihninin bilinçaltında bir araya getirildiğinde biz ona ‘sezgi” deriz.”
İçimizden gelen sesi dinlerken, kişisel duyguların ve peşin hükümlerin etkisinden sıyrılabilirsek, sezgilerimiz daha isabetli olabilir. Stresli olduğumuz, aşırı iyimser veya kötümser bir ruh hali içinde bulunduğumuzda duygular ile gerçek sezgileri ayırmak zorlaşır.
Gelip geçici duygular ile hayatın bilgilerinden süzülen sezgileri ayırmasını bilenler, “bilgelik” konusunda ilk adımı atmış olurlar.
SEZGİYİ BESLEYEN FAKTÖRLER
Sezgi, içinize aniden doğuveren “altıncı his” ile aynı şey değildir. Kapsamlı bir düşünce sürecinin ürünü olan sezginizin kökleri derinlerdedir. Bir sezginin isabetli kararlara dönüşmesi ise aşağıdaki koşulların mevcut olmasına bağlıdır:
■ Önce analiz: Sorunu akılcı yöntemlerle çözmek için gösterdiğiniz çaba, sizi bilinçaltının kapısına getirir. Bu akıl yürüme faaliyeti olmadan, bilinçaltınızın kilidini açamazsınız.
■ Gözlem gücü: Bilinçaltınıza geçmişte kaydettiğiniz gözlemler ve fark ettiğiniz değişim unsurları, sezginizin gerçeklere uygun olmasını sağlar.
■ Derin deneyim: Benzer sorunlar konusunda yıllar boyu elde ettiğiniz deneyimler, sezginin başlıca ham maddesidir. Bilinçaltınız sayısız deneyimi kısa sürede işler ve size tek bir sonuç verir. Beynin sağ bölümünden kaynaklanan bu sonuç, mantıklı düşüncenin olağan yollarından değil, duyguların ifade edildiği kanallardan size ulaşır.
■ Sağlam ipuçları: Sağlam bilgi ve enformasyon, sezgisel karar alma sürecinde de önemlidir. Gerekli tüm bilgileri edinmediğinizde, bilinçaltınız size yanıltıcı cevaplar verebilir.
■ Düşük gerilim: Bilinçaltınız aşırı zorlamaya direnir. Çözüm için beyninizi zonklattığınızda, içinizden gelen sesi duyamazsınız. Beyninizdeki gerilimi azalttığınızda ve biraz dinlenip başka işlerle uğraştığınızda, “sezgi” hiç ummadığınız anda kendiliğinden ortaya çıkar.
■ Kolektif sezgi: Nihai kararı alırken çevrenizdeki yöneticilerin fikrini aldığınızda ve ortak bir sezgiye ulaşmayı amaçladığınızda başarı ihtimalini yükseltebilirsiniz.
Faruk Türkoğlu / Para Dergisi