Kalıcı Gelişmenin Yolu İç Dinamiklerden Geçer
BİR kişinin, daha iyi koşullarda çalışması ve yaşaması, değişen iş ortamına uygun becerileri geliştirmesine bağlıdır. Şirketlerin pazar paylarının artması, değişime uyum sağlanması ile mümkün olur. Ülkelerin kalkınması da yine kapsamlı değişim ve reform programlarının uygulanmasını gerektirir.
“Nasıl değişmeli?” sorusuna cevap bulmak için değişim dinamiklerini incelediğimizde iki farklı yöntemin ön plana çıktığını görürüz:
■ Bir kişi veya bir sosyal sistemin yeni koşullara uyumu ve değişimi, dışarıdan yapılan müdahalelerle gerçekleştirilir. Dış dinamiklere öncelik verildiğinde, dış ülkelerde başarılı olmuş değişim programlarının tepeden inme yöntemlerle uygulanması amaçlanır. Dış dinamikler etkili olduğunda söz, Ankara’da veya IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlardadır. Bu çabalar, “Taşıma su ile değirmen dönmez” atasözünde vurgulandığı gibi kalıcı bir sonuç ortaya çıkaramaz.
■ Iç dinamiklerle sağlanan gelişme sürecinde ise tabandan gelen bir değişim çabası vardır. Yerel girişkenliğe tam yol verilen bu yöntemde, gelişmenin itici gücü içsel dinamiklerdir.
Süreç içinde ortaya çıkan sürdürülebilir dinamizm ve atılım, bu kez “Ocak içinden tutuşur” atasözünü haklı çıkartır.
İçsel dinamiklerle değişim sürecinde mevcut kültür, alışkanlık ve geleneklerden yararlanılması daha iyi sonuç verir. Dışsal dinamiklere güvenildiğinde ise dayatmalar ortaya çıkar ve değişim süreci, mevcut kültüre rağmen uygulanmaya gayret edilir. Bu çabalar da çoğunlukla duvara çarpar.
Türkiye ve bazı Güney Amerika ülkelerinde dış dinamiklere öncelik verilmesi, gelişmiş ülkelere yetişme çabalarında zaman kaybedilmesine yol açtı. Brezilya ve Türkiye ancak yeni yüzyılda doğru yolu seçerek ekonomilerinde yeni bir kalkınma ivmesini başlatabildi.
DİNAMİZMİN KAYNAKLARI
Aşağıdaki konularda gereken önlemler alındığında, bir ülkedeki veya kurumdaki içsel dinamizm en üst düzeye çıkarılabilir:
■ Zihinsel üretim: Dinamizmin doğum yeri beynimizdir. Zihinlerde üretilen tutarlı politika, strateji ve projeler olmadan, değişim programları hayata geçirilemez.
■ Güçlü özgüven: Kendine, çalıştığı kuruma ve ülkesine güvenen kişiler, “Ben de yapabilirim, biz de yapabiliriz” diyerek büyük hedeflere ulaşmak için mücadele edebilir.
■ Özgürlük ortamı: İnsan haklarının yaygınlaştırılması ve demokrasinin derinleştirilmesi, insanların ufkunu açar, cesaretlendirir ve daha yaratıcı çözümler bulmasına imkân verir.
■ Eğitim seferberliği: Eğitim düzeyi yükselen bireyler, bilginin verdiği güç sayesinde, başarılması zor görünen görevlerin üstesinden gelebilir.
■ Girişimciliğin teşviki: Yeni iş kurmak isteyenlerin desteklenmesi ve bürokrasinin azaltılması, iş dünyasının baskı altına alınmış enerjisini açığa çıkarır.
DIŞ DİNAMİKLERİN ÇIKMAZI
Dış dinamikler ancak kabuğu değiştirebilir, çekirdek aynı kalır. Dış dinamiklerle değişim amaçlandığında ortaya çıkan aşağıdaki sorunlar zaman kaybına yol açar:
■ Doku uyuşmazlığı: Bir başka kültürün ürünü olan değişim programının uygulanması sorun yaratır. Doku uyuşmazlığı nedeniyle sistem yapılan aşıyı reddedebilir. Programın yerel koşullar hesaba katılarak geliştirilmesi sorunları azaltır.
■ Tepeden inmecilik: Dış dinamiklerin etkin olduğu değişim süreçleri çoğunlukla tepeden inme yöntemlerle hayata geçirilir. Tabandan gelecek bir atılım heyecanı olmadığında değişim sürecinin sıkıntılarına tahammül etmek iyice zorlaşır.
■ Değişime direnç: Kitleler mantığını anlamadığı değişim çabalarına direnir. Dış baskılar değişime karşı direnci daha da güçlendirir.
■ Zihniyet tuzağı: Dıştan içe değişim çabalarında zihniyet değişimi sağlanamaz. Olaylara ve dünyaya bakış aynı kaldığında değişim süreci çıkmaza girer.
■ Geçmişe özlem: Dış dinamiklerin gerçekleştirdiği değişim kalıcı olmaz. Dış destek veya baskı ortadan kalktığında eskiye dönüş özlemi güçlenir.
■ Girişkenliğin körelmesi: Değişimde dış faktörlerin ağır basması iç dinamiklerin körelmesine yol açar. Her şey Ankara’dan veya dışarıdan beklendiğinde insanlar ve kurumlar kendi içlerindeki gelişme potansiyelini harekete geçiremez.
Para Dergisi