K kuşağı gençleri
İngiliz akademisyen Noreena Hertz, bundan birkaç yıl önce, 13-22 yaş arasındaki gençleri K kuşağı olarak tanımlayarak farklı bir kavram ortaya attı. Hertz, bu kuşağı, üreticiler, yaratıcılar ve mucitler nesli olarak tanımlıyor. Bu kuşağa ulaşmak isteyen şirketlere ve markalara ise diğer kuşaklara ulaşırken izledikleri stratejileri tamamen değiştirmeleri gerektiği tavsiyesinde bulunuyor.
Bugüne kadar kuşakları dönemlerine göre ayırırken, Sessiz Kuşak, Baby Boomers, Y, X ve Z kuşağı olarak bir ayrım yapılıyordu. Ancak son birkaç yıldır Z ve Y kuşağından oluşan jenerasyonu tarif eden farklı bir kavram hayatımıza girdi: K kuşağı… 1995-2002 yılları arasında doğan bireyleri incelemek için kullanılan bu kavramı ilk olarak tanımlayan kişi ise London College Üniversitesi fahri profesörü ve Cambridge Judge Ticaret Üniversitesi profesörü Noreena Hertz oldu. İngiltere ve Amerika’da 13-22 yaş arasındaki gençler üzerine bir araştırma yapan Hertz’e göre, K kuşağı bireyleri belki de çevresel faktörlerin ve dış dünyanın tehlikelerinin en çok farkında olan bireyler. Üstelik dünyanın hemen her yerinde benzer özelliklere sahipler. Bu kuşağın ekonomik çöküşün, iş güvensizliğinin ve fınansal karamsarlığın gölgesinde büyüdüğünü söyleyen Hertz, terör nedeniyle onların dünyayı varo-luşsal bir tehdit olarak deneyimledik-lerini de ifade ediyor. Dijital çağdan önceki bir dönemi hatırlamayan bu kuşağın geleceğe ve dünyaya bakışları diğer kuşaklardan oldukça farklı olduğu gibi, çalışma hayatından dahası markalardan beklentileri de önceki kuşaklara benzemiyor. “K kuşağı sadece satın almak istemiyor; tasarlama ve yaratma sürecinin bir parçası olup tükettikleri ürünlere, hizmetlere ve medyaya kendi damgalarını vurmak istiyorlar” diyen Hertz, bu kuşağı hedefleyen marka ve şirketlere önerilerini paylaştı.
K kuşağı terimi nereden geliyor?
Çok ciddi şekilde teknoloji ile şekillenen 13-22 yaş arası bir kuşaktan bahsediyoruz. Bu grubu K Jenerasyonu olarak tanımlamamı sağlayan şey şu üç gücün kombinasyonu oldu: Teknoloji, çöküş ve tehlike. K harfi, uluslararası çapta tanınan The Hunger Games’in (Açlık Oyunları) cesur kadın kahramanı Katniss Everdeen’den geliyor. Çünkü dünyanın kendi fanusları olduğunu düşünerek büyüyen ‘Yes we can’ jenerasyonu olan ilk dönem milenyallere göre bu jenerasyon için yaşadıkları dünya, tıpkı Katniss Everdeen’in dene-yimlediği gibi, fanustan ziyade Hobbes’un tasvir ettiği şekilde disto-pik (ütopikin karşıtı), adaletsiz ve sert.
K kuşağının önceki kuşaklardan farkı ne?
Her ne kadar kendilerinden önce gelen 23-35 yaş aralığındaki Y kuşağı da teknoloji ile erken yaşta tanışmış olsa da, aynı anda pek çok işe odak-lanabilen, çok yönlü ve son derece sosyal olan K kuşağı, dijital çağdan önceki bir dönemi hatırlamıyor bile. Bu kuşak aktivitelerinin çoğunu dijital ortamda gerçekleştiriyor. Ancak bu kuşağın şekillenmesinde iki farklı etken de çok önemli rol oynadı. İlki, Batı’nın son yıllarda yaşadığı en kötü ekonomik kriz ortamı. Bu kuşak ekonomik çöküşün, iş güvensizliğinin ve fınansal karamsarlığın gölgesinde büyüdü.
Bir de terör yok mu?
Evet, K kuşağı ayrıca dünyayı varoluşsal bir tehdit olarak deneyimli-yor. Bu kuşak 11 Eylülle, Madrid ve Ankara bombalamalarıyla, El-Kaide’nin yükselişiyle ve şimdi de IŞİD’le büyüyor. Boston, Paris ya da İstanbul fark etmiyor, hepsi yaşadıkları şehirlerde terör saldırıları gördüler. Bu kuşak, terörizmi, şiddeti ve tehlikeyi akıllı telefonları sayesinde daha önce hiç deneyim edilmediği şekilde 7/24 oturma odalarına taşıyor.
K kuşağı dünyadaki bu tehlikeye nasıl tepki veriyor?
Bunun değişik şekillerde gerçekleştiğini görüyoruz. Örneğin bu kuşak inanılmaz derecede kaygılı. Sadece erkek ya da kız arkadaşlan, aileleri veya dersleriyle ilgili değil, büyük küresel sorunlar hakkında da çok endişeliler. Yüzde 70’i terörizmden, yüzde 64’ü iklim değişikliğinden endişeli. Gelecekleri hakkında da inanılmaz derecede stres altındalar. İş bulmak, buldukları işte kalıcı olmak ve finansal durumları hakkında ciddi kaygıları var. K kuşağının yüzde 72’si borçlanmaktan endişeleniyor. Gelecekte kendi ekonomilerinin durumuyla ilgili korkuları var ve başarılı olacaklarına dair çok az umutlan bulunuyor.
Tüm bunlara karşı nasıl bir yaklaşımları var?
Bu kuşak, mevcut sistemin ürettiği kurumlara karşı da önceki nesillere kıyasla çok daha fazla güvensiz. Yetişkinlerin yüzde 60’ı büyük şirketlere güvenirken, K kuşağında bu oran sadece yüzde 6. Küresel şirketlerle ilgili ne düşündükleri sorulunca, sömürücü, bencil, kibirli, aç gözlü, güvenilmez ve sahtekar gibi kelimeler kullanıyorlar. K kuşağı ile şirketler arasındaki toplumsal anlaşma (social contract) tamamen çökmüş durumda. K kuşağı eşitsizlik hakkında da çok endişeli. Yüzde 70’i eşitsizliğin onları çok endişelendirdiğini belirtirken, benzer oranda bir grup da terörizmin kendilerini çok endişelendirdiğine vurgu yapıyor. Ancak bu grubun en çok endişe duyduğu konunun eşitsizlik olduğunu söyleyebiliriz: Ekonomik eşitsizlik, ırkçılık, toplumsal eşitsizlik ve cinsiyet eşitsizliği. Dünyanın durumuyla ilgili her tür bilgi ve veri, K kuşağı için sadece bir tık uzakta.
Bu kuşağın özellikleri ülkeden ülkeye değişim gösteriyor mu?
Araştırmam ABD ve Birleşik Krallık odaklı. Bu ülkelerde K kuşağı gayet benzer. Göze çarpan bir farklılık yok.
K kuşağının alışveriş ve medya takip alışkanlıkları neler? Diğer kuşaklara göre nasıl farklılıklar gösteriyorlar?
Bu kuşak hakkında ilgi çekici olan şeylerden biri de aktif bir şekilde ortaklaşa yarattıkları şeylere daha çok değer veriyor olmaları. K kuşağı, üreticiler, yaratıcılar ve mucitler nesli. İster noel için dikiş makinesi isteyen bir genç, isterse 20 yaşında programlama öğrenen biri olsun, K kuşağı sadece satın almak istemiyor; tasarlama ve yaratma sürecinin bir parçası olup tükettikleri ürünlere, hizmetlere ve medyaya kendi damgalarını vurmak istiyorlar. Çünkü yaratma arzularına, tam da kendi istedikleri şekilde tüketme arzulan eşlik ediyor.
Hertz’den marka ve yöneticilere öneriler
DEĞERLERİNİ BENİMSEDİĞİNİZİ GÖSTERİN
ilk olarak, eğer bu kuşağı kazanmak istiyorsanız, onların değerlerini benimsemeniz ve endişelerine samimiyetle ortak olmanız çok önemli. Bu da, K kuşağının çok ciddi şekilde önemsediği toplumsal, siyasi, çevresel ve ahlaki konularda bir duruş sergilemek ve bunu anlamlı ve inandırıcı bir şekilde yapmak demek.
HAKİKİ OLMAK ÖNEMLİ
Bu faaliyetlerinizin gerçekten hakiki ve inandırıcı olması işin kilit noktası. Söylediklerinizle yaptıklarınızın tutarlı olmasından, risk almanızdan ve sosyal aktivistler olmaya hazır olmanızdan bahsediyorum. Özetle duruşunuzun çok net olması önemli.
MÜKEMMELİYETÇİLİK BEKLEMİYORLAR
Bu kuşak, şirketlerden toplumsal ve çevresel konularla ilgili mükemmeliyetçilik beklemiyor. Sadece şirketlerin bu tür hassas konulan önemsediklerine ve doğru yolda yürüdüklerine inanmak istiyorlar. Şirketlerin nerede oldukları ve nerede olmak istedikleri konusunda onlara karşı açık olmaları, kazandıracak bir strateji. Şirket danışmanları bu şeffaflığı desteklemeyebilir ancak sorgulayıcı kuşak için bu çok temel bir duruş.
Ekonomist