İşten Güzel Vedalaşabilmek
İsteyerek veya istemeyerek bir şirketten ayrılırken ilişkiyi güzel bir şekilde sonlandırmak, güzel vedalaşabilmek ayrı bir hüner. 3-5 Ekim’de Lütfi Kırdar’da yapılacak 20. Peryön İnsan Yönetimi Kongresi’nin oturum başlıklarından biri bu konuya ayrıldı. 5 Ekim’de 14.45’te yapılacak ‘Güzel Vedalaşabilmek’ oturumunun konuşmacılarından Sabancı Holding İK Direktörü Revna Besler ve Novartis Türkiye İK Direktörü Senay Kızılkaya, kongre öncesinde sorularımızı yanıtladı.
İşten ayrılmaya karar verdik ya da bir sebepten işten çıkarıldık, her iki durumda da güzel vedalaşmak mümkün mü?
Revna Besler (R.B.): İşyerinde vedalaşmaya, sebep her ne olursa olsun, ilişkiyi güzel bir şekilde o ortamda sonlandırmak diye bakabiliriz. İleride bir zamanda, farklı bir ortamda aynı yönetici veya o işyerindeki diğer kişilerle farklı bir ortamda karşılaşmak, çalışmak veya sosyal ortamları paylaşmak mümkün. Kendimiz işimizden ayrıldığımızda bunu yapmak daha kolay ama bir o kadar da hassas. Yöneticimiz eğer ayrılmamızı arzu etmiyorsa, onun öngördüğü ayrılma tarihi ile bizim planladığımız tarihin ortak noktada buluşup her iki tarafın da mağdur olmamasına çalışılmalı. Ayrıldığımız şirket veya yöneticiyle alakalı olumsuz sözlerin sarf edilmesi kişisel itibarı zedeleyeceği gibi bir sonraki işverenin gözünde de olumsuz bir yere konmayı sağlayabilir.
Güzel vedalaşmak nasıl mümkün olur?
R.B.: Güzel vedalaşmanın işveren için altın kuralı bence çalışanı rencide etmeden ve kendisine saygı duyularak yapılması. Çalışanın ayrılacağı önce kendisi ile paylaşılıp, kısaca sebeplerinden bahsedildikten sonra, çalışan tarafından istenmeyen bir ayrılıkta bu sürecin iletişiminin nasıl yapılacağı konusunda ortak bir plan oluşturulmalı. Kimi çalışan yaşadığı tecrübenin yoğunluğuna bağlı olarak işyerinden hemen ayrılmak isterken kimi çalışan da arkadaşlarıyla veda etmek isteyebilir. Bu konular kişiye sorulmalı, çalışanın özel eşyalarını ve bilgisayarındaki özel bilgileri alması için fırsat verilmeli. Bazı durumlarda kimi şirketlerde öyle güven ortamları oluşmuş olabilir ki, çalışanın aracı ve sağlık sigortasını bir süre daha kullanmasına izin bile verilebilinir.
Ayrılık ve vedalaşma süreci nasıl yönetilir? Burada kimlere iş düşüyor?
R.B.: Her ilişkinin başlangıcı ve bitişi bize o süreç içindeki kişiler hakkında önemli bilgiler verir. İşyerinden ayrılma sürecini çalışanın, yöneticisinin ve insan kaynakları yöneticisinin ve ekibinin nasıl yönettiği, hem o kişiler hem de kurum hakkında bize birçok ipucu verir aslında. Bu süreç eğer toplu yaşanan bir işten ayırma süreciyse ve yöneticilerin daha önce tecrübeleri yoksa, insan kaynakları ekibi bu konuda iyi bir eğitimden geçip, yöneticilere rehber olmalıdır. Bazı şirketlerde, her bir yöneticinin yanına bir İK uzmanı verilip bu süreçte birbirlerine destek olurken, çalışanın sorabileceği sorulara İK olarak en uygun cevabın verilmesi de sağlanabilir. Bazı durumlarda çalışan yaşadığı şokun etkisiyle o toplantıda söylenenleri hatırlayamayabilir, bunu önlemek adına, çalışandan bundan sonra neler yapmasının beklendiği ve şirket olarak kendisinden farklı nasıl yardımcı olunabileceğini aktaran yazılı metinler de verilebilinir.
Bu süreci kimler güzel yönetiyor?
Senay Kızılkaya (S.K.): Benim çalışma tecrübeme göre her seviyeden yönetici ve çalışan kendi egolarını bir yana bırakıp ortak bir faydada buluşmaya karar verdiği zaman bu süreci gayet iyi yönetebiliyor. Görüşmelerde ayrılan kişinin kişiliğine yönelik geri bildirimler yerine işe yönelik geribildirimler vermek daha uygun. Çalışma hayatım boyunca çok farklı profillerle çalıştım. En net gözlemim, bu süreci İK ile yakın ve iyi bir iletişim ağı kurarak yönetenler daha başarılı oluyor.
Vedalaşma anlamında Türkiye’deki iş kültürünü yurtdışı ile kıyaslayabilir misiniz?
S.K.: Çalıştığım bütün şirketlerde hem Türk hem de yabancı yöneticilerim oldu ve onlarla da bu süreçleri yaşadım. Şirket ne kadar kurumsal, global bir şirket olsa da süreçte yer alan kişilerin yapıları çok önemli. Biz yabancılara göre süreci çok daha duygusal olarak algılıyoruz. Çalıştığımız şirketi bir aile gibi görüp, çok yakın ilişkiler kuruyoruz bu da çıkış sürecini bazen kolaylaştırıyor, bazen de zorlaştırıyor. Burada sürecin iyi yönetilmesi ihtiyacı ortaya çıkıyor. Çalışanı çok iyi empati yapmak, onu çok iyi anlamak gerekiyor. Yurtdışında vedalaşma konusu daha net ve süreç odaklı işliyor. Bizde kesinlikle daha duygusal. Profesyonellik arttıkça süreçler daha açık bir biçimde yönetiliyor. Yine de insan sözkonusu olduğu zaman duygulara dokunabilmek ve karşınızdaki kişinin beklenti ve ihtiyaçlarını anlayabilmek her zaman önemli.
Hürriyet İK – Burcu ÖZÇELİK