İş dünyasında epifaniyi yakalamak
“Bana bir dayanak noktası verin dünyayı yerinden oynatayım.” – Arşimed
Epifani sözlük anlamıyla bir şeyin özünü ve anlamını bulma duygusu. Diğer bir değişle “Ben yaptım ve başardım” demenin tarifsiz mutluluğu. Kendimizde dünyayı yerinden oynatacak gücü bulduğumuz an.
Bu kelime ile tanışmamız ta Arşimed’e dayanıyor. Arşimed’i hepimiz büyük bir matematikçi olarak biliyoruz. Matematiği formüle etmesinin yanında suyun kaldırma kuvveti gibi oldukça karmaşık bir konuyu bize “Euraka, Euraka” söylencesiyle anlatmasıyla hatırlıyoruz. Hikaye tamamıyla bir söylenceye dayanıyor. Arşimed’in arkadaşı Kral Heiron kendisine som altından bir taç yaptırır ama kuyumcunun tacı som altından yaptığından bir türlü emin olamaz. Kral Arşimed’e taca zarar vermeden tacın som altından yapılıp yapılmadığını öğrenmesini ister. Arşimed kafasında bu sorunu nasıl çözeceğim diye düşünürken bir gün hamama gider ve suyun, vücudunu batan bölümünün hacmiyle orantılı bir şekilde yukarı ittiğini bulur. Böylece tacın gerçek ağırlığını ölçebilecek ve taca zarar vermeden som altından yapılıp yapılamadığını belirleyebilecektir. Aslında suyun kaldırma kuvvetinin olduğunu ve herhangi bir şeyin sudan ağır olmamak kaydı ile yüzebileceğini keşfetmiştir ama bunun henüz farkında değildir. Bu kadar önemli bir matematikçinin ölümü de farklı bir yazı konusu aslında.
Günümüzde epifaniyi en güzel anlatan örnek Dr. House dizisi sanırım. Dr House akademik bilgisi ve sıra dışı zekası ile anlaşılması zor ve karmaşık hastalıkları hayatındaki rutin olayları gözlemleyerek çözüyor ve kimsenin bakmadığı yerlere bakarak hastaları ölümden kurtarıyor. Her bölümde “Euraka” diyor ya da ekibindeki başkalarına dedirtiyor. Zihnimizin sürekli bilgi topladığını ama bu bilgileri zamanı gelince doğru yerde ve doğru şekilde kullanma gücünün bizde olduğunu gösteriyor.
İş hayatında epifaniyi yakalamak biraz da yaptığımız işin farkında olmakla ilgili sanırım. Eğer gerçekten yaptığımız işi seviyor ve her gün ben doğru işteyim diyebiliyorsak ya da bu duyguyu kaybettiğimizde gerçekten sığınabileceğimiz ve hatırlayabileceğimiz epifanik anlar varsa kendimiz için doğru işi seçmişiz demektir. Epifaniyi sıradan basit gördüğümüz bir olayda da yakalayabiliriz , ya da yaşadığımız her olayı kendimiz için epifani anı olarak kullanabiliriz. Ben gerçek anlamda epifani anının motivasyonun ana faktörü olduğuna inanıyorum. Yaptığımız işte “Başardım” diyebiliyorsak ve bu duyguyu “Ben olmasaydım başaramazlardı” duygusundan ayırabiliyorsak kendi epifanimizi yakalamışız demektir. Epifani anı mutlak gücün esiri olmadığımız anlarda gerçekleşir. Bu anı yaşadığımızda hayatımıza yeni anlam katmaya başlarız. Bir anda yapmakta olduğumuz iş gözümüzde farklılaşır ve yaptığımız iş aslında gerçek amacımız haline gelir. Bu anı yakaladığımızda kendi dayanak noktamızı bulur ve Arşimed gibi dünyayı yerinden oynatmak isteriz. İş hayatında karşılaştığımız bütün rutin olaylar epifani anını yakalamak için fırsattır aslında. Başarıyla yaptığımız bir satış, kazanılan bir ihale, yepyeni bir teknolojiyi içeren bir ürünü tasarlamak, bize katkısı bulunduğuna inandığımız bir elemanımızın istifasını geri almasını sağlamak, kar etmek ve aslında kimsenin yapmak istemediği bize verilen zor dediğimiz bir işin üstesinden gelmek. Diğer bir değişle, kendimize “Ne için çalışıyorum?” diye sorduğumuzda “Evet işte bunun için” diyebileceğimiz anlara sahip olmak. Bunun içinde başarılarımızı biriktirmemiz ve başardığımız anları unutmamamız gerekiyor. Geriye dönüp baktığımızda yaşadığımız duygu bizi ileriye taşıyan ve daha iyileri başarmamız için sahip olmamız gereken gücü ve motivasyonu bize veriyor. Başarılarımızı kendimize kerteriz noktası olarak belirlediğimizde dünyayı yerinden oynatacak gücü de kendimizde buluyoruz aslında.
Eğer her gün bugünde geçer, iş nasıl olsa benim gerçek amacım değil sadece para kazanma yolu düşüncesiyle işe gidiyorsak epifaniyi yakalamak biraz zor. Çünkü bu düşünce ile kendimizi her türlü olumlu olaya da kapatmış oluyoruz.
Dr. House olmak biraz zor olsa da kendi epifani anımızı hatırlamak bizim için oldukça önemli. Ben kendi adıma iş hayatındaki ilk epifani anımı bankacılık yaptığım yıllarda buluyorum. Yatırım bankacılığı yaparken yönettiğimiz fonların o haftayı kaçıncı sırada kapadığını pazar günü gazetelerin ekonomi eklerinde gördüğümde o an benim için epihani anıydı. Neredeyse her Pazar bir epifani yaşıyor bir sonraki haftayı bu duygu ile karşılıyordum. Başardık demenin tarifsiz mutluluğu. O kadar büyük bir strese dayanmanın başka bir yolu yoktu sanırım. Şimdi de bu duyguyu verdiğimiz eğitimler sona erdiğinde ve geri bildirimleri aldığımda yaşıyorum.
Herkesin kendi epifani anlarını keşfetmesi ve onu dünyayı yerinden oynatacak güç olarak kullanması dileğiyle.
Ayşegül Güngör / bilgicagi.com