Hükümete özelleştirme darbesi
Danıştay 13’üncü Dairesi, Bakanlar Kurulu’nun “özelleştirme uygulamalarını yargı dışında bırakılması” kararının yürütmesini durdurdu. 1,5 milyar dolar değere salıip beş büyük ihalede başa dönülmesine neden olabilecek bu karar ile Üçüncü Köprü ve Üçüncü Havalimanı gibi dev ihalelere de yargı yolu açılmış oldu. Uzmanlar, “Danıştay kararnu yok saymak anayasal suç olur” diyor.
Danıştay’ın 2013’ün son günlerinde özelleştirmelerle ilgili verdiği karar, 2014’te 3,5 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde edeceğini pngören ekonomi yönetiminin hesaplarını bozabilir. Çünkü Danıştay kararı ile toplam büyüklüğü 1,5 milyar dolara ulaşan Eti Alüminyum, Kuşadası ve Çeşme limanları, SEKA ve TÜPRAŞ’m hisselerinin satışı konusunda yargı yolu tekrar açıldı. Hukukçular, Üçüncü Köprü, Üçüncü Havalimanı ve otoyol ihaleleri için de benzer bir sürecin yaşanabileceği uyansında bulunuyor.
Özellikle enerji dağıtım ihaleleri sayesinde 2013 yılında 12,5 milyar dolarlık gelir elde eden ekonomi yönetimi, 2014’te ise şans oyunları, termik santral ve liman ihaleleriyle toplamda 3,5 milyar dolarlık bir özelleştirme geliri öngörüyor. Fakat Danıştay tarafından alınan bir karar, bu hesapları bozabilecek bir nitelik taşıyor.
KARAR 1,5 YIL SONRA GELDİ
Bakanlar Kurulu, 25 Nisan 2012 tarihinde “Özelleştirme İdaresi’nce devir ve teslim işlemleri tamamlanmış olan özelleştirme işlemleri hakkında verilen yargı kararlarının uygulanmasında çıkan fiili imkansızlık nedeniyle, Eti Alüminyum AŞ’nin yüzde 100 hissesinin satış yöntemiyle özelleştirilmesi, Türkiye Denizcilik İşletme-si’nin Kuşadası ve Çeşme limanlarının işletme hakkı verilerek özelleştirilmesi, SEKA Balıkesir İşletmesi’nin varlık satışı yöntemiyle özelleştirilmesi ile Türkiye Petrol Rafineleri AŞ’nin yüzde 14,76 hissesinin borsada satılmasını iptal eden yargı kararıyla ilgili olarak geriye ve ileriye yönelik herhangi bir işlem tesis edilmemesi” kararını vermişti. Bu, Özelleştirme İdaresi uygulamalarında yargı kararlarının yok sayılması anlamına geliyordu.
Buna karşılık, Kuşadası Limanı’na teklif veren LİMAŞ grubunun ortaklarından olan ve aynı zamanda dönemin Kuşadası Belediye Meclisi Üyesi Avukat Nilgün Öğünçlü, Bakanlar Kurulu kararının anayasaya aykırı olduğu savıyla Danıştay 13’üncü Daire-si’nde dava açmıştı. O dönemde bu Bakanlar Kurulu kararı ve Danıştay’da açılan dava hem ekonomi hem de siyaset gündemini uzunca bir süre meşgul etmişti.
İTİRAZ YOLU AÇIK
Öğünçlü’nün başvurusunu inceleyen Danıştay 13’üncü Dairesi, geçen 25 Ekim’de oy birliğiyle aldığı kararda, Bakanlar Kurulu kararında hukuka uygunluk bulunmadığı hükmüne vardı. Danıştay açıklamasında, “2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanununun 27’nci maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiğinden dava konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütülmesinin durdurulmasına oy birliği ile karar verildi” denilirken Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz yolu ise açık bırakıldı.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Peki bu karar sonrasında geçmişte yargı kararlarına rağmen satışı tamamlanmış ve yıllardır özel şirketler tarafında işletilen işletmelerin akıbeti ne olacak?
Bu soruyu yanıtlamak kağıt üstünde kolay gözüküyor. Zirâ. hukuksal olarak Danıştay’ın son kararının bir an önce geriye dönük olarak hayata geçirilmesi gerekiyor. Fakat özelleştirme sicilinde yargı kararlarını yok sayan birçok çentik bulunan Türkiye’de, gelişmelerin nasıl bir seyir izleyeceğini kestirmek kolay değil.
Bugüne kadar onlarca özelleştirme uygulamasını yargıya taşıyan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Bir-liği’nin (TMMOB) Hukuk Danışmanı avukat Nurten Çağlar Yakış, gelinen son durumu Ekonomist’e değerlendirdi. Anayasa’mn 138’inci maddesindeki “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” hükmüne dikkat çeken Yakış, “Yasama organının Özelleştirme Yasası’na eklediği ek beşinci madde, Anayasa’ya aykırı olduğundan iptal edilmiştir. Danıştay ise Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda Bakanlar Kurulu kararı hakkında yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Bu durumda özelleştirme kararını veren idarelerin yargı karannı gecikmeksizin, yani yasaya göre en geç 30 gün içinde yerine getirmeleri gerekir” diyor.
EMSAL TEŞKİL EDER
Danıştay kararının Eti Alüminyum AŞ, Kuşadası ve Çeşme limanlarının, SEKA Balıkesir İşletmesi’nin ve TÜP-RAŞ’taki kamu payının satışı konusunda verilmiş kararları doğrudan etkilediğine işaret eden Yakış, “Bunların dışında yargı kararı ile yürütmenin durdurulması ya da iptal kararları verilmiş olan işlemleri de emsal olması nedeniyle etkileyecektir” diyor.
Bu noktada akla hemen Üçüncü Köprü, Üçüncü Havalimanı gibi ihalesi yapılmış ancak tamamlanmamış özelleştirme uygulamaları geliyor. Yakış, bu ihalelerin yargıya taşınması ve karara bağlanması durumunda yargı kararlarının gecikmeksizin uygulanacağını belirtiyor. Yakış, “Bakanlar Kurulu’nun veya idarelerin yargı kararlarını yerine getirmeme gibi bir takdir yetkisinin olmadığını, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları açıkça ortaya koymuştur” diye konuşuyor.
YARGI-YÜRÜTME GERİLİMİ
O zaman, son günlerde yürütme ile yargı arasında yaşanan savaşı da göz önünde bulundurarak, tekrar soralım: ÖİB’nin Danıştay karannı yok sayması ya da Bakanlar Kurulu’nun yeni bir karar ile Danıştay kararını hükümsüz kılması mümkün müdür?
TMMOB Hukuk Danışmanı Nurten Çağlar Yakış, demokratik hukuk devleti ilkesi ile yönetilen bir ülkede böyle bir durumun mümkün olamayacağını söylüyor. Anayasa’mn ikinci maddesi gereğince idarenin mahkeme kararlarını “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulamaktan başka bir seçeneğinin bulunmadığının altını çizen Yakış, “Bu nedenle, Danıştay kararını yok sayması olanaklı değildir. Bu anayasal bir suç olur. Aynı zamanda ağır hizmet kusuru oluşturur” diyor.
Görünen o ki, Türkiye’nin en tartışmalı gündem maddelerinden biri olan özelleştirmeler, yeni dönemde de yargı ile yürütme arasındaki gerilim hatlarından biri olmaya devam edecek.
SANTRAL İHALELERİ ERTELENEBİLİR
Özelleştirme idaresi Başkanlığı (ÖİB) bu yıl şans oyunları, Derince Limanı, Yatağan ve Çatalağzı termik santralleri ile Kemerköy liman sahasının özelleştirmesini gerçekleştirecek. Ancak daha önce açıklanan ihale tarihlerinin ileriye alınabileceği konuşuluyor. ÖİB daha önce Kemerköy ve Yeniköy santrallerinin bir grup olarak özelleştirilmesi ihalesi için son teklif verme tarihinin 24 Ocak, Çatalağzı Termik Santrali’nin 5 Şubat ve Yatağan Santrali’nin 10 Şubat olacağını açıklamıştı. Ancak söz konusu ihalelere katılmayı planlayan ve aralarında Aksa Enerji, Limak ve Sabancı’nın bulunduğu bazı grupların ÖİB’den süre uzatımı talep ettiği iddia ediliyor. Yatırımcıların özellikle 17 Aralık sonrasında yükselişe geçen döviz kurları ve ülkedeki siyasi gerilim nedeniyle endişeli oldukları belirtiliyor. Reuters’den edinilen bilgiye göre, dört ihaleye de teklif vermeye hazırlanan şirketlerin talebini dikkate alan ÖİB, gelecek hafta bu konuda bir değerlendirme toplantısı yapacak.
18 KEZ FİİLİ İMKANSIZLIK KARARI VERİLDİ
Danıştay 13’üncü Dairesi’nin özelleştirmelere yargı yolunu tekrar açan kararı sonrasında, hükümet kanadından henüz bir açıklama yapılmış değil. Özelleştirme idaresi Başkanlığı (ÖİB) ise konuya ilişkin internet sitesinde yer alan yazılı açıklamasında, daha önce 1990-1992 ve 1997 yıllarında tam 18 kez fiili imkansızlıklardan dolayı yargı kararlarının uygulanmaması kararı verildiğine dikkat çekiyor. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın söz konusu Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasına hükmettiğinin ifade edildiği açıklamada,
“idaremiz tarafından bugüne kadar yapılan özelleştirme uygulamalarının iptaline ilişkin olarak açılan davalarda, verilen iptal kararlan süresi içinde uygulanarak, yargı kararlarının gereği yerine getirilmiştir” deniliyor.
ARAM EKİN DURAN