“EKONOMİ ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz. Yatırımları yeşerten ve bereketlendiren iklimi tesis etmenin ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, refahı ve istikrarı sağlamanın en önemli yollarından birinin hukuk devleti ilkesi olduğunu biliyoruz.” Bu sözler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iş dünyasında en çok heyecan oluşturan cümleleri. Yeni reform paketi için kollar sıvandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemde yapılacak reformları, iş insanları ve STK’larla istişare ederek, ortak akılla hayata geçirmeye önem veriyor. Bu nedenle geçen hafta Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu üyelerini kabul eden Erdoğan, Perşembe günü de Türkiye’nin en yaygın iş örgütlenmesi olan TOBB Ekonomi Şurası’nda iş dünyasını dinledi, taleplerini öğrendi.
Geçen hafta ayrıca Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan ile Adalet Bakanı Ab-dülhamit Gül, İstanbul’da iş dünyasının temsilcileri ile bir araya gelerek hukuk reformlarının ayrıntıları üzerinde görüştüler. Bakanlar, TÜSIAD ve TOBB temsilcileri ile yapılan çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulundular. Para Dergisi olarak bu hafta iş insanlarının ve Türkiye’nin önde gelen hukukçularının hukuk sistemiyle ilgili taleplerini sayfalarımıza taşıdık.
AGS Global Araştırma tarafından Türkiye genelinde 15-16 Kasım tarihlerinde farklı sektörlerdeki 312 iş insanıyla yapılan anket de yeni reform çalışmalarının iş dünyasında heyecan oluşturduğunu ortaya koyuyor. Ankete katılan iş insanlarının yüzde 52’si Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından vurgu yapılan “yeni dönemde ekonomik ve hukuki reform” açılımının iş dünyası açısından olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyor. Araştırma kapsamında iyimser katılımcıların yüzde 57’si ekonomik ve hukuki reform mesajının öncelikli olarak Türkiye’ye yabancı yatırım artışına olumlu olarak yansıyacağını belirtiyor. Döviz kurunda düşüş (yüzde 42.6), enflasyonda gerileme (yüzde 38.9) ve dış politikada normalleşme (yüzde 29.6) ise açılımla birlikte ilk aşamada gerçekleşmesi beklenen diğer gelişmeler.
Ankete göre, ekonomik ve hukuk reform açılımı konusunda kötümser olanların oranı yüzde 32.7 iken, gerekçelerin başında reform açılımının inandırıcı olmaması ve Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’nin yapısal sorunları geliyor.
“HUKUKİ GÜVENCE ŞART”
2019’dan beri Paris merkezli Global Business Lawyers Alliance’ın Başkanlığını yapan MTN Hukuk ve Arabuluculuk Yönetici ortağı, Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Avukat Umut Metin, “Hukuki açıdan insanın güvende olduğu yerde, yatırım da hukuken güvendedir. Hukukun sağladığı imkanla güvenli hissedilen ülkeler yatırım açısından tercih edilirken, hukukun ciddiyetle I uygulanmadığı, ceza soruş-? turnalarının keyfi bir tavırla hayata geçirilebildiği ülkeler yatırım açısından mağlup ve tercih edilmez olur” diyor. Yatırımcının gelecek hesabı yapabileceğine inandığı ülkeye yöneldiğini belirten Metin şöyle konuşuyor: “Yatırımcı yatırım yaptığı ülkede varlıklarına hak sız veya keyfi şekilde el uzatılmayacağını haksız vergi cezaları, keyfi idari para ceza lan gibi alanların kendisi aleyhinde kulla nılamayacağını, ticaret içinde bir suistima-le uğrarsa dahi etkin ve hızlı çözümlerin hukuki sistemde işletebileceğini bilmelidir. Hukuk reformu için kanunların bütünüyle değişmesi, toptan yenilenmesi gibi bir değişim yapılması ihtiyacı yok. Hukuk alanında ve hukukun uygulanmasında yapılacak bir kısım değişimler, ülkemize yatırım için kazanım sağlayabilecektir. Yapılacak vergi reformunda, uzmanlaşmış mahkeme ve uzmanlaşmış hukukçu anlayışının yaygınlaştırılması, yargıdaki atamalarda liyakatin esas alınması, yargıdaki teftiş sisteminin kişisel performans ölçümü yanında iş mükemmelliğini de desteklemesi, arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi, tahkim ve arabuluculuk merkezlerinin vergisel avantajlar ve muafiyetlerle desteklenmesi, çekin karşılıksız kalma riskini bertaraf eden, ödeme garantisi içeren bir güvenceye kavuşturulması gibi konuların da bu reform paketinde dikkate alınmasını öneriyorum.”
“TİCARİ İTİBAR ARTAR”
İstanbul Tahkim Derneği Başkanı Mehmet Gün, hukukun üstünlüğünün iş dünyası için hayati önemde olduğunu vurguluyor. “Hukuk ne kadar iyi işliyor ise ekonomi o kadar iyidir; kötü işliyorsa kötüdür” diyen Gün, ihracat gelirlerinin artmasından ülkenin ucuz kredi bulmasına kadar birçok . konuda hukukun etkili olduğunu düşünüyor. Gün, bu konuda şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Hukukun üstün olduğu bir ortamda işletmelerin ticari itibarı artıyor. Bu itibar artışı ekonomik ilişkilerde güven oluşturarak ekonomik faaliyetleri canlandırıyor, örneğin tüketici hukukunun gelişmiş olduğu ülkeler 2-3 dolara mal ettikleri bir tişörtü rahatça 50-100 dolara satabilmekte. Buna iş dünyasının varlıklarına hukukun çarpan etkisi diyebiliriz. Dolayısıyla sattığımız mal miktarını artırmadan ihracat gelirimizin artırmanın yolu da hukukun üstünlüğünü sağlamaktır. Ayrıca, hukuk güvenliğinin yükselmesi, ülkemizin uluslararası kuruluşlardan kredi alırken uygulanan faiz oranlarını düşürecek, diğer şartları hafifletecektir.”
Daha İyi Yargı Derneği’nin başkanlığını da yapan Gün, yargı bağımsızlığı için “Adalet Yüksek Kurumu” önerilerinin olduğunu, bununla ilgili taslak çalışmalarını yakında kamuoyuna açıklayacaklarını belirtiyor. TÜRKONFED’in katkılarıyla yaptıkları iki yıl önce “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu” isimli bir çalışma yaptığını hatırlatan Gün, “Bu kitabın içinde yargı reformu en önemli kısmını tutuyor. Bu eserin içeriğinin hukukun üstünlüğünü sağlama için yargı reformu çalışmalarına yol göstermesini diliyorum” diyor.
“GÜVEN VE İSTİKRAR ÖNEMLİ”
Türkiye’nin enerjide üs olma hedefi dikkate alındığında, eneıji alanındaki ulusal ve uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde yatırımcıların kendini güvende hissetmesi de önemli. Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü bünyesinde 21 Ekim 2020 tarihinde faaliyetlerine başlayan Enerji Uyuşmazlıkları Tahkim Merkezi’nin (EDAC) Başkanı Avukat Süleyman Boşça, dünyadaki ilk sektörel tahkim merkezini kurduklarını söylüyor. Türkiye’yi enerji alanında ulusal ve uluslararası uyuşmazlıklarda merkez haline getirmek istediklerini belirten Boşça, enerji sektöründeki yatırımcıların da öncelikle “güven” ve “istikrar” arayışında olduklarını söylüyor. Boşça, görüşlerini şöyle özetliyor: “Hukuki reform yapılması, ekonomiye de olumlu yönde bir ivme kazandıracaktır. 80 milyonu aşkın nüfusuyla Türkiye’nin enerji arzının sürdürülmesi için her yıl hem kamu hem de yerli ve yabancı olmak üzere özel sektör eliyle önemli ölçüde yatırımlar yapılmakta. Bu yatırımların sürekliliğinin sağlanması önemli. İyi kurgulanmış ve sorunlara çare oluşturacak bir hukuk reformu, yatırımcıların sisteme duydukları güveni artıracaktır ve daha öngörülebilir bir yatırım ortaminin oluşmasına yardımcı olacaktır.”
“BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM ŞART”
Şirket yeniden yapılandırması ve konkordato konusunda uzman avukatlardan Alparslan Gönülta-şı, hukuk ve ekonominin ayrılmaz bir bütünün parçaları olduğunu, koordineli ve uyumlu çalışmaları gerektiğini _ düşünüyor. Yapılacak reformun iş dünyasının ve yatırımcıların ihtiyaçlarını karşılar, sorunların çözümüne odaklı, bütüncül yaklaşımlarla hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Gönültaşı, “Yeni sermayenin ülkemize intikali ve mevcut yatırımların da ülke dışına çıkmaması, ekonomik istikrar, istihdam ve kalkınma için reformlar gerekli. Aynı zamanda | piyasalara olan güvenin de tesisi için bu alanlardaki uluslararası standartlara haiz düzenlemelerin evvelemirde yapılmasını gerekli görüyoruz. Bu alandaki yapılan ve yapılacak olan çalışmaları da son derece olumlu karşılıyor ve canı gönülden destekliyoruz” değerlendirmesini yapıyor.
“SAYGINLIK, HUKUKA BAĞLI”
Haşan Erdem Hukuk ve Danışmanlık Kurucusu Haşan Erdem, hukuk reformu olarak öngörülen düzenlemelerin kısa değil uzun vadeli olarak gerçekleştirilmesi gerektiği görüşünde. Ticaret hayatında etik kurallara uyulan ve güçlü bir adalet sistemi olan ülkelerin yabancı sermaye için çekim gücü oluşturduğunu kaydeden Erdem, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Sürdürülebilir bir çekim gücü ve ekonomik büyüme için, ekonominin güçlü olmasının yanı sıra saygın olması da gerekiyor. Bu saygınlık ve güvence için, ticari etik kurallara uyulmasının yanı sıra, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargıcın bağımsızlığı da temel etkenler olarak önemli. Ayrıca, mevzuatın sürekli değişkenlik arz etmemesi, öngörülebilir ve temel adalete uygun belirli düzenlemeler içermesi gerekir. Bunların yanı sıra vergi teşvikleri ile yatırıma yönelik mevzuatın da olabildiği kadar yalın ve tekrara sebebiyet vermeden bilinebilir ve sonuç alınabilir olması önemli.”
“SIK DEĞİŞİM İYİ DEĞİL”
llhanlı Başer Hukuk Bürosu Ortağı Avukat Emir Ali Başer, uluslararası yatırımcıların mahkemeler nezdinde zaman zaman Türk-yabancı taraf algısı ile farklı uygulamalara maruz kaldıklarını, bunun da yatırımcılarda bazı tereddütler yarattığını anlatıyor. Başer, hukuk reformuyla ilgili şu önerilerde bulunuyor: “özelik likle ticaret/şirketler hukuku ve lisanslı faaliyetler çerçevesinde hukuk zeminin açık i bir şekilde ortaya konması ve uygulama yönetmeliklerinin/gümrük tarifelerinin/ vergisel yükümlülüklerin kısa süreler içerisinde değiştirilmemesi gerekiyor. Tüm mevzuatlarımızın resmi bir İngilizce tercümesinin olması, mahkemeler nezdinde de kabul görmesi ve şeffaflık açısından gerekli görüyoruz.”
Şirket kurulumları dahil yatırım süreçlerindeki tüm bürokratik işlemlerin dijital ortamda yapılmasını yabancı yatırımcıların önemsediğine dikkat çeken Başer, “Fiziki başvuru ve izin işlemlerinde de yatırım süreçlerini kolaylaştırma amacıyla yapılan birçok değişikliğin pratikte beklenen etkiyi göstermediğini görüyoruz. Bu noktada ticaret sicil uygulamaları, kurumlarm yabancı ülkelerden gelen dokümanlar için noter/apostil talepleri gibi işlemlerde sahadan gelen taleplerin değerlendirilerek çalışmaların tekrar gözden geçirilmesi, yatırım süreçlerinin hızlanmasına kesinlikle katkıda bulunacaktır” şeklinde konuşuyor.
“ADALET HIZLANMALI”
Ankara merkezli olarak 81 ilde hizmet veren Ertekin Hukuk ve Danışmanlık Ofisi, iş ve ticaret davalarında etkin. Firmanın Kurucusu Özkan Ertekin, yargı reformu yapılırken nitelikli insan gücünün gerekliliğine dikkat çekiyor. Son yıllarda hukuk sisteminin hızlı işlemesi için önemli açılımlar yapıldığını vurgulan Ertekin, “İş davalarının belkemiği 6-7 yıl öncesine kadar Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ydi. Yapılan düzenlemeyle, 7. Hukuk ve 22. Hukuk daireleri de iş davalarıyla görevlendirildi. Eskiden bir daire varken 1-2 yıl kalan dosyalar, 5-6 yıl kalmaya başladı. Ankara’da 15 iş mahkemesi varken sayı 45’e çıkarıldı. Biz hukukçular mutlu olduk ama yargı hızlanmadı, davalar hızlı görülmüyor. Yargı kalitesi artırılsın diye devlet iş mahkemeleri sayısını artıyor ama iş verimliliği artmıyor” diye konuşuyor. Geç gelen adaletin adalet olmadığını vurgulayan Ertekin şu örnekleri veriyor: “Örneğin yüzde 47 işgöremez durumda olan, yaşı 20-25 civarındaki bir işçinin bir kazası davasında yüzde 70 işverenin kusurlu olduğunu düşünün. İşçinin 3-4 bin TL aylık maaşı olduğunu varsayarsak, ortalama 500 bin TL tazminatla karşılaşılması olası. Davanın 6-7 yılda sonuçlanması durumunda, 300-400 bin TL faiz, avukatlık ücreti, icra avukatı ücreti gibi masraflar da eklenerek, 1-1.5 milyon TL’lik tazminat doğar. Orta ölçekli bir şirket bu parayı nasıl ödesin. Yargı etkin ve hızlı çalışırsa, işçi hakkını daha çabuk alır, firma da ayakta kalır. Ayrıca kıdem ve ihbar tazminatı davalarında zaman aşımı beş yıla indirildi. Yargıtay işçi haklı dese bile zaman aşımına takılıyor, işçi bazen hakkını alamıyor. Zaman aşımı süreleri uzatılmalı.”
Ayşem SARGIN / YASED Başkanı
“Çalışmalarımızı paylaşacağız”
Uluslararası yatırımcılar bir ülkenin yatırım ortamını tüm unsurları ile bütüncül olarak değerlendirerek yatırım ve büyüme kararlarını alıyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın tüm bu alanları kapsayacak şekilde hukuk, finans, maliye politikası ve yatırım ortamına ilişkin gelişmeleri işaret eden öngörülerinin tamamını eş düzeyde önemli ve gerekli görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın sergilediği bütüncül yaklaşımı bizleri çok mutlu etti. Tüm bu alanlarda yakın zamanda önemli gelişmeler elde edileceğini temenni ediyoruz. YASED olarak zaten bu alanlarda birçok çalışma gerçekleştiriyor ve devletimizin tüm kademeleri ile paylaşıyoruz; paylaşmaya da devam edeceğiz.
Lerzan NALBANTOĞLU / Deloitte Türkiye Baş Hukuk Müşaviri
“Hepimiz çözüm üretmeliyiz”
Yerli ve uluslararası yatırımcıların ülkemizde yatırım yapmak ve yatırımlarını büyütmelerinin ancak hukuk güvenliği ilkesinin gereklerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğimizde mümkün olabileceği görüşündeyim.
Mevzuat oluşturulma aşamasında mümkün olduğunca en geniş şekilde ilgili kesimlerden görüş alınması ve alınan görüşlerin yeterli derecede değerlendirilmesi önem arz etmekte. Güvenilir bir yatırım ortamı oluşturulması, rekabet gücünün artırılması ve hukuk güvenliğinin ülkemizde geliştirilmesi için kamu kurumlan dahil hepimizin öz eleştiri yapmamız ve çözüm önerileri üretmemiz gerekiyor.
Muhtemel bir hukuk reformunda yatırımcılar açısından önemli konular arasında, mevzuatımızın yeniden düzenlenmesi, mevzuat değişikliklerinin kolay takip edilebilir olması, idarenin işleyişinin daha şeffaf ve öngörülebilir hale getirilmesi, idarenin işlemlerine karşı açılan davaların süratle çözümlenmesi gibi konuların olduğunu düşünüyorum.
Müjdat KEÇECİ / Denizli Sanayi Odası Başkanı
“Hukukun üstünlüğünün sağlanması hayati önem arz ediyor”
Hukukun sağladığı bu güven hissi, iş dünyası için de elzemdir, ancak hukuk güvenliğinin olduğu bir yerde ticaret güvenle yapılabilir. Ve ticaretin güvenle yapıldığı bir yerde işsizlik azalır, ekonomi daha güçlü hale gelir, toplum zenginleşir ve huzur da aynı şekilde artar. Hukuk güvenliğinin yüksek olduğu bir ülkeye yabancı sermaye girişi kolay ve yüksek meblağlı olur. Türkiye, 2005-2010 yılları arasında 22 milyar doları bulan yabancı yatırım aldı; bugün geldiğimiz noktada u ivme yok. Bu halde, ulusal ve uluslararası k ticaretin istikrarlı bir ı şekilde gelişmesi ve büyümesi için daha önce atılan adımların devamı sağlanmalı ve hukuk güvenliğinin sürdürülebilirliği tesis edilmeli. Hukukun üstün, kişilere ve kurumlara güvenin yüksek olduğu bir ülke, bölgedeki ticari hayatta daha çok yer alarak halkının zenginliğini, refahını ve dolaylı olarak da mutluğunu kolaylıkla garanti altına alabilecektir. Bu nedenle, şeffaflığın, öngörülebilirliğin, istikrarın, hesap verebilirliğin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması hayati önem arz ediyor.
Feyyaz ÜNAL / Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Yönetim Kurulu Başkanı
“İstişare mekanizmaları çalıştırılmak”
Hukuk reformu kapsamındaki mevzuat değişikliklerinin, rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun şekilde, makul bir değerlendirme ve istişare süresi belirlenerek ilgili tüm paydaşlarla önceden paylaşılması ve görüşlerinin değerlendirilmesi önem arz ediyor. Bu doğrultuda oluşacak politikalar, sağlıklı bir şekilde uygulamaya da yansıyacaktır. Mevzuat değişikliği öncesinde düzenleyici etki analizlerinin gerçekleştirilmesi, iyi uygulama örneği olabilir. Reform süreçlerinde alınan kararlara ilişkin destekleyici açıklamaların kamuoyu ile paylaşılması, teşvikler ve uluslararası mevzuata uyum gibi mevzuat değişikliği gerektirecek alanlarda istişare mekanizmalarının etkin bir şekilde çalıştırılması ile yatırımcının güvenini sağlamak mümkün.
RAHİME BAŞ UÇAR