2020 yılı bir geldi, pir geldi. Finansal piyasalarda büyük çalkantı yaratan ne varsa hepsi 2020’de gerçekleşti diyeceğiz neredeyse. Yılın başında 124 binleri test eden hisse senetleri piyasası, Mart ayında korona ile 82 binlere geriledi. Temmuz ortalarına ulaştığımız bu günlerde ise tekrar 120 binlerin kapısındayız. Altı aylık dönemde 120 binden 82 bine sonra tekrar 120 binlere… Tam da aşırı volatilitenin yaşandığı bu dönemde borsaya yeni yatırımcıların geldiğini görüyoruz. Son bir yıllık dönemde 400 bin yeni yatırımcının hesap açtığından söz ediliyor. Sadece borsaya da değil, yatırım fonları ve bireysel emeklilik fonları aracılığıyla da hisse senedi fonlarına yatırım yapanların sayısı arttı. BIST-100 endeksi tarihi zirveleri zorlarken, işlem hacmi rekorlar kırılıyor. Herkes mutlu, herkes keyifli. Sosyal medyada hisse isimleri (SPK sosyal medyadan yatırımcıları yönlendirenler hakkında ‘Piyasa Dolandırıcılığı’ suçundan işlem yapıyor ve para cezaları kesiyor) algoritma formülleri havada uçuşuyor. Böyle olunca hisse adını duyan borsada alıma koşuyor . Faizlerdeki düşüş ve altm-döviz alımlarına getirilen vergi, getiri arayışındaki yatırımcıları adeta borsaya itiyor.
Ama gelgelelim borsada işlem yapmak bir anlamda ‘Kurtlarla Tango’dur. Kurdu sırtına yükleyip eve götürmek de var, kurda yem olmak da. îşte, bu haftaki çalışmamızda sizlere borsada yatırım yapmanın ne anlama geldiğini, aldığınız riskin ne olduğunu, kazanç ve kayıplarınızın neler olabileceğini anlatmaya çalışacağız…
YATIRIM DÜNYASI
Yatırım yapmak bir gelir elde etmek amacıyla tasarrufları, kaynakları yatırım araçlarına yönlendirmek demektir. Ancak yatırım yaparken, bir gelir elde etmeyi umarken, işlerin istenilen doğrultuda gitmemesi de mümkündür. Bu kez zarar olasılığı gündeme gelir. Zaten borsalarda unutulmaması gereken en önemli düstur ‘kar ile zararın kardeş olduğudur’. Borsalar ‘bir kefesinde kar, bir kefesinde zararın’ oturduğu teraziler gibidir. Sürekli bir denge arayışı içerisindedir. Bu dengeyi değiştiren, oynatan politik, siyasal gelişmeler, diğer piyasalardaki fırsatlar, deprem gibi büyük felaketler, uluslararası ilişkiler, savaş, büyüme, yatırımlar hatta hava durumu gibi pek çok etmen vardır.
Ancak bunlar olayın ön yüzünde görünen nedenlerdir. Aslında arka planda hareketi yaratan şey para ve sermaye akışıdır. Sermaye risk gördüğü yatırımdan, ülkeden, sektörden çıkar, potansiyel gördüğü ülkeye, sektöre girer. Sermaye akışının yöneldiği tarafta varlık fiyatları yükselir, kar potansiyeli artar. Sermaye çıkan piyasalarda zarar olasılığı artar, varlık fiyatları düşer. Örneğin ABD’de FED’in daha önce ihraç edilen borç senetlerini kendi bünyesine alarak karşılığında piyasalara trilyonlarca dolar para vermesi, bu paraların getiri arayışıyla gelişmekte olan ülkelere yönelmesine neden oldu. Bu nedenle risk iştahı arttı, borsalar yükseldi. Koronavirüse rağmen borsalar neredeyse kesintisiz yükselişini halen devam ettiriyor.
FİNANSAL YATIRIMLAR
Finansal piyasalarda menkul kıymet denilen, kıymetli evrak niteliğindeki varlıklar alınıp satılır. En kaba haliyle finansal piyasa-lararyatırım, parayla para kazanma çabası olarak yorumlanabilir.
Bilindiği gibi ‘emeksiz yemek olmaz’. Bu piyasalarda da emek; bilgiye ulaşmak, bilgiyi yorumlamak, analiz etmek ve kendi potansiyeline uygun yatırımları yapabilmektir. Bunların içerisinde en zoru hangisidir derseniz, kişinin kendi yatırım potansiyelini keşfetmesi en zorudur. Bilgiye ulaşabilirsiniz, yorumlayıp analiz edebilir (ettirebilir) ve yatırımlarınızı yapabilirsiniz. Ancak yatırımların cinsi, vadesi, riski, amaçladığınız getirinin ne olduğu, ne kadar kayba razı olabileceğiniz, ya da ne kadarlık bir getirinin sizi tatmin edip, ‘keşke’ dedirtmeyeceğini keşfetmek, bazen yıllar alır. Hatta belki bu keşfi hiç yapamayabilirsiniz.
Finansal piyasalarda en önemli ayırt edici nokta vadedir. Yatırımın vadesi bir yıldan az ise para piyasalarından, bir yıldan uzun ise sermaye piyasalarından söz ediliyor demektir.
PARA VE SERMAYE PİYASALARI
Para piyasalarında vadesi bir yıldan kısa olan kamu ve özel sektör tarafından çıkarılan bonolar, banka bonoları, finansman bonoları işlem görür. Bu yatırım araçları yatırımcılarına faiz getirisi sağlarlar.
Faiz, kabaca paranın belli bir zaman için kullanım değeri olarak adlandırılabilir. Faizin miktarını belirleyen şey ise enflasyondur. Enflasyon, durduğu yerde gelir getirmeden bekleyen, yatırıma dönüşmemiş parayı, yani sermayeyi törpüler, satın alma gücünü azaltır. Faiz yatırımlarında hedef enflasyonu yenmek yani enflasyon oranının üstünde getiri sağlayabilmektir. Ancak piyasalarda zaman zaman negatif faizler de oluşabilir. Faiz getirisi enflasyonun altında kalabilir. Bu da yatırımcıların getiri arayışının artmasına ve alternatif piyasalarda getiri aramasına neden olur. Aynen bugünlerde olduğu gibi. Düşük faiz ortamı ve negatif getiri yatırımcıların bir taraftan hisse senedi piyasalarına yönelmesine neden oldu. Diğer yandan bankalarca sağlanan düşük faizli krediler özellikle konut kredilerinin artmasını sağladı. Tüketici kredileri tarihin en yüksek seviyelerine ulaşırken, neredeyse etrafta kredi kullanmayan kimse kalmadı.
Sermaye piyasalarında vadesi bir yıldan uzun yatırım araçları işlem görür. Hisse senetleri başta olmak üzere, kamu ve özel sektör tahvilleri, yatırım fonu katılma payları, gelir ortaklığı senetleri, gayrimenkul sertifikaları, varlığa dayalı menkul kıymetler sermaye piyasası araçları olarak hemen akla gelenlerdir. Yani hisse senetlerine yatırım yapıyorsanız, bir yıldan daha uzun süre borsada kalacağınızı, kalabileceğinizi, biliyorsunuz demektir.
BORSANIN İŞLEYİŞİ
Kitabi tanımla borsa, hisse senetleri, yatırım fonları, bono, emtia ürünleri, tahvil, varant, sertifika gibi menkul kıymetlerin alım-satı-mının yapıldığı organize piyasalardır. Şimdi şöyle bir ‘Pazar’ düşünelim. Bu pazarda çeşit çeşit, renk renk hisse senetleri, tahviller, banka bonoları, kira sertifikaları, gelir ortaklığı senetleri, vadeli işlem sözleşmeleri vb. kıymetli kağıtlar satılıyor. Bizim yazımızın konusu hisse senedi yatırımı olduğu için, biz pazardaki hisse senetlerine odaklanıyoruz. Diyelim ki, pazarın bir bölümü hisse senedine ayrılmış. Pazarcılar hisse senetlerini pazarlamaya, alıcılar da tezgahın başında hangi hisse senedine yatırım yapacağının kararını vermeye çalışıyor. Alıcının parası cebinde, satıcının ürünü tezgahın üzerinde.
Hangi hisse senedine hangi fiyatı vereceğinizi, aldığınız hisse senedinin gerçek ya da sahte ^ olup olmadığını, üzerindeki temettü veya sermaye artırım kuponlarının tam olup-olmadığmı, alışveriş anında veya sonrasında güvenliğinizin nasıl sağlanacağını merak ettiniz mi? Peki, hisse senedini aldınız, tekrar satmak istediğinizde kime satacaksınız?
Fiyatı kim belirleyecek? Hadi diyelim ki, bir fiyatta anlaşıp, bir şirketin hisse senetlerini aldınız ve eve geldiniz; bu kez de evde bunları nerede saklayacaksınız? Çalmabilir, yırtılabilir, kaybolabilir, evde yangın çıkabilir, evi su basabilir ve hatta deprem olabilir. Şimdi adım adım bu pazarın nasıl organize, teşkilatlanmış bir pazara döndüğünü anlamaya çalışalım.
Böylesi bir pazarın ilk ihtiyacı alış-veriş güvenliğinin sağlanmasıdır, değil mi? Önce pazarın mekanının düzenlenmesi, sonra altyapısının oluşturulması, pazarda satılan ürünlerin orijinalliği, alıcının para tesliminin, satıcının kıymetli kağıtları, menkul kıymetleri tesliminin sağlanması, pazardaki ürünlerin standartlaştırılması, bilginin adil ve şeffaf paylaşımı borsa kavramının ana unsurları olarak karşımıza çıkıyor. Alıcı ve satıcının birbirine güvenmesi, pazarda satılan bütün ürünlerin standartlaştırılması, anlaşmazlıklarda çözüm bulunması, bir borsadan beklenen en temel özellikler olarak karşımıza çıkıyor.
Teknolojinin gelişmesiyle hisse senetleri kıymetli kağıttan dijital ortama taşındı. Yatırım hesapları ve saklama hesaplarının dijital ortamda takip edilmesi, emirlerin internet üzerinden ulaştırılabilmesi yatırımcıların pazara gelmeden işlem yapabilmesini, hisse senedi alıp-satabilmesini sağladı. Böylece borsaların işlem hacmi arttı, pazara daha çok şirketin hisse senedi sunuldu. Bugün Borsa İstanbul’da yaklaşık 400 civarında hisse senedi işlem görüyor. Bunların içinde ülkemizin en önemli şirketleri de var, hiç adını sanını duymadıklarımız da.
SERMAYE PİYASASI KURULU (SPK)
Yukarıda bahsettiğimiz hisse senedi pazarı da dahil olmak üzere, alım-satım yapan yatırımcıların doğru bilgilendirilmesi, yatırımcının aldığı risklerin neler olduğu, pazarda satılan ürünlerin güvenliği, kuponlarının üzerine olması, pazara kimler hisse senedi çıkarabilir (ihraç yapabilir) vb. konulardaki düzenlemeler Sermaye Piyasası Kanunu’nun hazırlanmasını ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) oluşturulmasını sağladı. Yani SPK pazarda işlem görecek ürünleri, hisse senetlerinden, hisse senetlerinin sahip olması gereken özelliklere, kimlerin bu ürünleri satabileceğinden, fiyatların nasıl belirleneceğine kadar yasal düzenlemeleri yapmak ve bu yasal düzenlemelerin uygulanmasından ve denetiminden sorumludur.
ARACI KURUM
Yukarıda bahsedilen hisse senedi pazarında alıcı doğrudan satıcılarla pazarlık yaparak fiyatı oluşturuyor. Halbuki teşkilatlanmış bir borsada yatırımcı öncelikle aracı kurumda hesap açtırarak, kendisine borsada işlem yapacak bir temsilci ile anlaşıyor. Böylelikle yatırımcı cebinde para ile pazarda dolaşma zahmetinden kurtuluyor, ikinci olarak da aracı kurumun seans salonlarından veya evinden internet üzerinden pazara (borsaya) erişerek istediği hisse senetlerinden alım veya satım yapabiliyor. Aracı kurumda açtığı hesapta nakit hareketlerini görebiliyor. Portföyünde bulu-nan-tasse senetlerinin takibini yapabiliyor. Ayrıca aracı kurumlar yatırımcılar için raporlar hazırlıyor, danışmanlık hizmeti veriyor.
PORTFÖY YÖNETİM ŞİRKETİ
Tasarruflarını, birikimlerini uzman ellere bırakmak isteyen yatırımcılar portföy yönetim şirketlerinin sunduğu kişiye özel yatırım yönetiminden faydalanabiliyor. Böylece yatırımcı portföyünü yönetmek için zaman kaybetmiyor. Piyasadaki zarar riskini en aza indiriyor. Ayrıca portföy yönetim şirketlerinin kurduğu yatırım fonlarına yatırım yaparak, uzmanlar tarafından yönetilen yatırım fonlarının avantajlarından faydalanabiliyor.
TAKASBANK
Hisse senetlerinin kıymetli kağıt olarak basılı olduğu ilk dönemlerde, hisse senedi pazarında işlem yapan yatırımcılar, parayı verip hisse senetlerini hemen alabilirdi. Tabii ki bu şekilde gerçekleşen bir yatırımda ciddi bir güvenlik riski doğuyordu. Ayrıca hisse senetlerinin yatırımcının elinde kalmasının yarattığı riskler güvenli bir saklama kurumuna ihtiyaç olduğunu gösterdi. Borsalar organize oldukça kıymetli evrakların saklanabilmesi için kurumlar oluşturuldu.
Kağıt olarak basılı hisse senetlerinin üzerinde temettü ve sermaye artırım kuponları bulunurdu. Takasbank temettü dağıtan şirketlerin hisse senetlerindeki temettü kuponlarını keser ve bunları temettü dağıtan şirkete götürür, karşılığında aldığı nakdi, yatırımcıların nakit hesaplarına yatırırdı. Sermaye artışlarında ise hisse senedinin üzerindeki sermaye artışına ilişkin kupon kesilir ve bu kuponlar karşılığında şirketten alman yeni hisse senetleri yatırımcının saklama hesaplarında depolanırdı.
Şimdi, ben hiç kağıt hisse senedi görmüyorum, hatta hisse senedi fiziki olarak neye benzer bilmiyorum diyenler olabilir. Haklısınız, çünkü Kasım 2005’ten sonra artık hisse senetleri kağıt olarak basılmıyor; ya ne yapılıyor? Kaydi olarak takip ediliyor. Alım-satım ve takas işlemleri de bu kayıtlar üzerinden gerçekleştiriliyor.
MERKEZİ KAYIT KURULUŞU
Kağıt hisse senedinden, dijital kayıtlara geçildiğinde Merkezi Kayıt Kuruluşu devreye giriyor. Merkezi kayıt kuruluşu borsada işlem gören veya görmeyen şirketlere ait hisse senetlerinin, borçlanma araçlarının dijital kayıtlarını oluşturup, bunları müşteri bazında saklama hesaplarında takip ediyor. Yani artık kıymetli kağıttan oluşan hisse senetleri yok. Hesaplarda kayden izlenen hisse senetleri var. Merkezi Kayıt Kuruluşu kayda aldığı şirketlerin sermaye artırımları ve temettü dağıtım işlemlerini otomatik olarak yatırımcıların hesaplarına yansıtıyor. Herhangi fiziki hisse senedi hareketi söz konusu değil.
KAMU AYDINLATMA PLATFORMU (KAP)
Hisse senetlerinin piyasada sürekli bir denge arayışı içerisinde olduğunu söylemiştik. Bu da hisse senedi piyasalarını haber akışlarına açık hale getiriyor. Hem haber akışlarını düzenlemek, hem de yalan ve yanıltıcı haberlerin önüne geçebilmek için Kamu Aydınlatma Platformu kuruldu.
Senetleri hisse senedi pazarında işlem gören veya görecek olan şirketler, yatırımcıları ile bazı bilgileri paylaşmak zorundadır. Bu bilgiler Kamu Aydınlatma Platformunda yayınlanarak bütün yatırımcılara eşit ve şeffaf bir bilgi akışı sağlanıyor. Peki, yayınlanması zorunlu olan bilgiler nelerdir? Şirketlerin 3 aylık, 6 aylık, 9 aylık ve yıllık bilanço ve kar zarar tabloları, bağımsız denetim raporları, temettü ödeme- genel kurul haberleri, üst düzey yöneticilerde değişiklik, olağandışı fiyat hareketleri, şirketin sermaye yapısı ve yönetim kontrolüne ilişkin bilgiler, iştirak, birleşme ve satın alma bilgileri Kamu Aydınlatma Platformu’nda yayınlanması zorunlu bilgilerdendir.
HİSSE SENEDİ YATIRIMI
Hisse senedi, bir şirkete ortaklık, yönetime katılma, oy kullanma ve kardan pay alma hakkı sağlayan kıymetli evraktır. Hali hazırda borsada 400’ün üzerinde hisse senedi işlem görüyor. Her bir hisse senedi farklı şirketin ortaklık hakkını temsil ediyor. Şirketin faaliyet konusunu, ürettiği ürünlerinin kalitesini, ithalat-ihracat potansiyelini, işletme sermayesini ve alacak kalitesini, kullandığı kredi yapısını ve fiyata etki eden birçok başka konuyu bilmeyen yatırımcı, bir hisse senedine nasıl değer biçecek? İşte burada SPK tarafından yayınlanması zorunlu tutulan halka arz izahnameleri, bilanço ve kar-zarar tabloları, sermaye artırım ve kar dağıtım haberlerinin yatırımcılara akışını düzenleyerek, fiyat tespiti için gereken bilgilere erişim sağlıyor. Borsa ise gelen bilgi akışına göre ‘sürekli müzayede’ yani sürekli alım-satım yapılan organize bir pazar oluşturarak, sağlıklı fiyat oluşumunu sağlayacak teknik altyapıyı kuruyor.
Peki, fiyat nasıl oluşuyor? Aslında fiyatın oluşumunu belirleyen tamamıyla arz ve taleptir. Hisse senetleri piyasasında arz tarafını, pazarda satışa çıkan hisse senetleri, talep tarafını ise elinde tasarrufu olan ve hisse senedi yatırımı yapmak isteyen yatırımcı temsil eder. Hisse senedi fiyatlarındaki dalgalanmalar arz ve talep tarafındaki yatırımcıların kararları sonucunda oluşur. Zaman zaman dış dünyadan o kadar çok sayıda ve farklı etkide bilgi akışı olabilir ki, bu haber akışı hisse senetlerinin hak ettiği değerin çok üstünde veya çok altında fiyatlanmasmı sağlayabilir.
Hisse senedi yatırımları konusunda bütün uzmanlar fiyat düşüşlerine karşı yatırımcıları uyarır . Halbuki çok nadir gerçekleşse de, şirketin borsa kotundan çıkarılması olasılığı en kötüsüdür. Kamuya zamanında aydınlatıcı bilgileri sunmayan, düzenlemelere uyum göstermeyen ve kamu yararı gereği hisseleri borsa kotundan çıkarılması sonucunu doğuracak gelişmeler nedeniyle şirketler ‘Yakın İzleme Pazarı’na alınır. Kurallara ve düzenlemelere uyum sağlanmazsa, daha sonra borsa kotundan çıkarılabilir. İşte bu durumda yatırımcının bütün yatırımı boşa çıkar. Zarar büyür. Bu olasılık nedir derseniz, borsanm kurulduğu 1986 yılından bu yana 100’den fazla şirketin borsa kotundan çıkarıldığını söylemeliyiz.