Hayvancılık Teşvikler Sayesinde Büyümekte
Türkiye’nin uzun yıllar boyunca düşen hayvan varlığı verilen teşvikler sayesinde son yıllarda artmaya başladı. 2009’da 37,6 milyon olan hayvan sayısı, dört yılda yüzde 40 artarak, 2013’te 52,9 milyona çıktı. Keçi sütüne talebin artması sayesinde keçi sayısındaki artış yüzde 80’i buldu. Ancak maliyetlerin bir türlü aşağı çekilememesi nedeniyle sektörde hala sorunlar yaşanıyor.
Türkiye dünyanın en pahalı etini tüketen ülkelerden biri. Bunun en önemli nedeni ise yakın zamana kadar hayvan varlığının yetersizliği olarak görülüyordu. 2001 yılından beri istikrarsız bir seyir izleyen hayvan varlığı 2009’dan bu yana artışa geçti. 2009 yılında 10 milyon 723 bin olan sığır sayısı 2013’te 14 milyon 415 bine çıkarken, 2009’da 21 milyon 749 bin olan koyun varlığı 29 milyon 284 bine, 5 milyon 128 bin olan keçi varlığı ise 9 milyon 225 bine ulaştı. Hayvan sayısındaki artış kırmızı et üretimine de olumlu yansıdı. 2009’da 412 bin ton olan kırmızı et üretimi 2013’te 996 bin tona çıktı.
Hayvan varlığındaki bu pozitif gelişmenin en önemli nedeni verilen destekler oldu. Büyükbaş hayvancılıkta özellikle büyük özel sektör kuruluşlarının da yatırıma soyunması bu alana olan ilgiyi artırdı, küçükbaş hayvancılıkta dinamikler biraz daha farklı ilerledi. Küçük üretici bakımı daha kolay olan ve maliyeti düşük olan küçükbaş hayvancılığa yöneldi. Her iki alanda da özellikle hayvan sayısında önemli mesafeler alındı.
KEÇİ SÜTÜNE TALEP ARTTI
Küçükbaş hayvanların bakım maliyetinin daha düşük olduğunu söyleyen Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, “Büyükbaş hayvancılığa yatırım daha büyük donanım gerektirdiği ve maliyetler daha yüksek olduğu için üretici doğurganlığı daha fazla olan küçükbaşa yöneldi. Bu da küçükbaş hayvancılıkta artışa neden oldu” diyor.
Keçi varlığının artmasında ise keçi sütünün öneminin anlaşılması ve tüketicinin daha fazla keçi sütüne yönelmesi yatıyor. Keçi üretimine de son dönemde büyük üreticiler ilgi göstermeye başladı. Sütten peynire entegre üretim yapan şirketler kuruldu. Bu alanda öncülerden biri olan Baltalı Gıda’mn yönetim kurulu başkanı Funda Özer Baltalı, “Keçideki artış normal, çünkü keçiler yılda ortalama 1,6 çarpanı ile çoğalırlar. Sektörün desteklenmesi için elde edilen sütlerin iyi değerlendirilmesi de önemli noktalardan biri” diyor.
2018 HEDEFİ BÜYÜK
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla 2010 yılından bugüne kadar 224 bin üreticiye 6,9 milyar TL sübvansiyonlu yatırım ve işletme kredisi kullandırıldı. 2013 yılında ise tarıma toplamda 9,1 milyar TL bütçe ayrıldı. Bunun 3 milyar TL’si hayvancılık sektörüne verildi. 2013 yılı içerisinde ıslah amaçlı anaç küçükbaş hayvan için 360 milyon TL, anaç büyükbaş ve suni tohumlamadan doğan buzağı için toplam 660 milyon TL destekleme tidemesi yapıldı. Ayrıca tiftik üretimi için 3 milyon TL, büyükbaş hayvan besisi için 370 milyon TL, süt üretimi için 534 milyon TL, yerli gen kaynaklarının korunması ve halk elinde ıslahı için 59 milyon TL, hastalıktan ari işletme ve taz-minatlan için 114 milyon TL, yem bitkisi üretimi için 311 milyon TL destekleme ödemesi yapıldı.
2013 yılında verilen desteklerin 2014 yılında da artarak devam etmesi planlanıyor. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, artan nüfus ve refah seviyesine paralel olarak yükselen talebi karşılamak üzere kırmızı et üretimi içerisinde yüzde 12 olan küçükbaş hayvancılığın payını yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyor. Bunun için küçükbaş hayvancılık işletmelerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli sürü yöneticilerinin yani çobanların artırılmasına yönelik eğitimler veriliyor. Ayrıca bakanlık saf ırkları koruyarak damızlık değeri düşük hayvanların verimlerini artırmâya yönelik ‘Islah Eylem Planı’ hazırlıyor. Bakanlığın stratejik planı çerçevesinde 2018 yılında 1,5 milyon ton kırmızı et, 11,3 milyon ton endüstriyel süt üretimi hedefleniyor.
ARZ TALEP DENGESİ YOK!
Fakat hayvan sayısındaki artışa ve desteklemelere rağmen hayvancılık sektöründe sorunların bittiğini söylemek mümkün değil. Küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısının artmasına rağmen arz ve talep dengesinin bir türlü yakalanamaması sektörde sürekli aynı senaryonun tekrarlanmasına neden oluyor. Yem ve yetiştiricilik maliyetlerinin artması da hayvancılık işini kârlı olmaktan çıkarıyor.
Pınar Et Genel Müdürü Tunç Tuncer, piyasada oluşan hızlı iniş ve çıkışlar, ithalatın açılması ve bu riskin her zaman gündemde olması, uygulanacak vergi miktarının bugünden bilinememesi gibi faktörlerin sektördeki girişimcilerin daha temkinli davranmalarına neden olduğunu söylüyor. Tuncer, olası dalgalanmaların önüne geçebilmek ve fiyat istikrarının sağlanması için besi danası ihtiyacının yurtdışından tedarik edilebilmesi gerektiğini ifade ediyor. İkinci önemli maliyet girdisi olan yem konusunda da besicilere girdi desteği sağlanması gerektiği düşünülüyor.
SÜTTE KRİZ KORKUSU
Süt fiyatlarının düşük kalması da sektörde sorunları tetikleyen önemli faktörler arasında. 2014 yılı da süt fiyatıyla ilgili bir krizle başladı. Bu yıl çiğ süt fiyatının 1,05 kuruş olarak açıklanmasına tepki gösteren üreticiler bu fiyatla hayvanların kesime gideceğini ve Türkiye’nin temmuz-ağustos gibi bir krizle karşı karşıya kalacağını söylüyor. Yemin yüzde 25’inin ithal olduğunu söyleyen ve fiyatının dolara bağlı olarak arttığına dikkat çeken Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Sekreteri Atilla Celep, “Üreticinin işine devam etmesi için 1 litre süte karşılık 1,5 kilo yem alması gerek. Biz ise bugün itibariyle 1 litre süt satarak ancak 950 gram yem alabiliyoruz. Bunun için de süt fiyatının en az 1,20 TL olması gerekiyor. Bu rakama ulaşılamadığı için kesimler artıyor ve artacak” diye konuşuyor.
Bu arada karkas et fiyatı da son birkaç aydır yükselerek Ankara Ticaret Borsası’nın rakamlarına göre 17 TL’ye kadar çıktı. Fiyat artışı ve besi çiftliklerinde hayvan sayısının azalması nedeniyle, hükümetin, besilik hayvan ithalatında yüzde 15 olan gümrük vergisini sıfıra indirerek ithalat kapısını açabileceği konuşuluyor.
MERALARIN AÇILMASI DOGU’DA ATILIM SAĞLADI
Çözüm süreciyle birlikte uzun yıllardır kullanılamayan meraların hayvancılığa açılmasıyla önümüzdeki dönemde küçükbaş hayvan varlığındaki artışın hızlanması bekleniyor. Türkiye’de toplam mera alanı 14,6 milyon hektar. Bunun 4,6 milyon hektarlık kısmı Güneydoğu’da bulunuyor. Geçmişte terör olayları nedeniyle bu alanın yarısının bile kullanılamadığını söyleyen İbrahim Yetkin, şimdi tamamının kullanılabildiğini söylüyor. Örneğin sadece Hakkari ve ilçelerinde çözüm süreciyle birlikte Cilo ve Sat dağlarında bulunan yaylaların serbest olması ile beraber küçükbaş hayvan sayısının yüzde 15 oranında arttığı ifade ediliyor.
Şu an Hakkari’de 400 bin civarında küçükbaş hayvan bulunuyor.
Benzer bir durum Diyarbakır için de geçerli. Geçen sene 850 bin anaç koyun ve keçi bulunan Diyarbakır’da bu rakam yaklaşık 1 milyon 100 bine ulaşmış durumda.
AYŞEGÜL SAKARYA PEHLİVAN