Güneydoğuda hayvancılık yeniden canlanıyor
Pınar, gıda ihracatı konusunda fırsat olduğunu gören firmalardan. Şanlıurfa tesisleri faaliyete geçtiğinde çiğ süt işleme kapasitesi 900 milyon litreyi aşacak. Ortadoğuya işlenmiş ürün ihracatı artacak…
Güneydoğuda hayvancılık yeniden canlanıyor
BİLİYORSUNUZ geçen hafta pazar Anneler Günü’ydü. Yaşar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı Anneler Günün’nde Şanlıurfa’da Pınar Süt’ün üçüncü fabrikasının temel atma törenine katıldı. Kendisi çevresinde ideal bir anne olarak tanınır. Görgüsü, nezaketi ve işine bağlılığının yanı sıra, çocuklarına olan düşkünlüğünü dostları iyi bilir.
Çocuklarından uzakta Şanlıurfa’da attığı temelin ‘Anneler Günü’nden öteye bir başka anlamı vardı. Şanlıurfa’nın yerel ekonomisine büyük katkı sağlayacak proje Güneydoğu’da hayvancılığı yeniden canlandıracak, süt ürünlerinde ihracatın stratejik ayağını oluşturacaktı. Önemli bir istihdamın yanı sıra, binlerce ailenin geçimine katkıda bulunacak, yetiştiricisiyle Pınar markası daha da güçlenecekti.
Temel yaklaşım sonuçta iki kelimeyle özetlendi: ‘Toplumsal katkı!’ Törene, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç, milletvekilleri, bürokratlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Konuşmalar anlamlı ve yeni yatırımları teşvik edici nitelikteydi. Projenin hayata geçirilmesinde en önemli rolü üslenen Idil Yiğitbaşı ve Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş karşılıklı sohbetlerde samimi duygularını dile getirdiler. Hemen iki gün sonrasının ‘14 Mayıs Çiftçiler Günü’ olması bu açılışa daha bir anlam kazandırdı.
180 MİLYON LİTRE İŞLEME KAPASİTESİ
Verilen mesajlardan derlediğim notları kısaca şöyle özetleyebilirim: Pınar Süt’ün Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’nde yapılacak yeni fabrikası 2014’ün ilk aylarında işletmeye alınacak. Bugün dört şirketiyle Türkiye’nin ilk 500 büyük kuruluşu arasında yer alan Yaşar Holding’in en önemli yatırımlarından biri bu. İlk tesis daha süt ambalajı nedir bilinmezken İdil Yiğitbaşı’nın babası Selçuk Yaşar tarafından İzmir’de 1973’te faaliyete geçirilmişti. Hem de Ortadoğu’nun en büyük, Avrupa’nın en gelişmiş fabrikası olarak.
Sonra Pınar çok gelişti, çok büyüdü. Türkiye’de sağlıklı süt ve süt ürünleri kavramını belleklere yerleştiren öncü bir marka haline geldi. Et ürünleriyle de tanınan Pınar ikinci süt ve süt ürünleri tesisini 1997 yılında Eskişehir’de kurdu. 2010 yılında yeni bir tesisle Eskişehir fabrikasını daha da büyüttü.
Şanlıurfa fabrikası süt ve süt ürünlerinde üçüncü büyük yatırım olacak. Şimdiden bu anlamlı girişimlerin devamı görünüyor. Yaşar Topluluğu beş yıllık bir plan çerçevesinde 500 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirecek. Amaç gıdada mevcut ciro hacmini en az iki katına çıkarmak.
Şanlıurfa yatırım hedefinde 100 milyon TL’lik payla ön sıralarda. 100 bin metrekare alan üzerine kurulacak fabrika, Şanlıurfa ve çevre illerden toplanacak çiğ sütler ile yıllık 180 milyon litre işleme kapasitesine sahip olacak.
Üretim sadece süt ve süt ürünleriyle sınırlı değil. Başlangıçta süt, ayran, yoğurt gibi ürünlerin yanı sıra GAP Projesi’nin getirdiği imkânlardan yararlanılarak meyve suyu da üretilecek. Üretimde son sistem teknolojiler kullanılırken ihracata ağırlık verilecek. Şanlıurfa tesisleri faaliyete geçtiğinde Pınar’ın çiğ süt işleme kapasitesi toplamda 900 milyon litreyi aşacak.
İHRACAT İÇİN BÜYÜK BİR ADIM
Şanlıurfa gıda konusunda Ortadoğu’ya ihracat kapısı olmaya aday. Bakanlar rakamsal açıklamalar yaparak tesisin bölge için önemine vurgu yaptılar. Teknoloji, bilim, hijyen, kalite, istihdam, ihracat gibi unsurlar altı çizilen konular oldu.
Ben bu fabrikanın yalnız bölgeye değil, tüm Türkiye’ye önemli bir mesaj verdiğine inanıyorum. Yakın gelecekte ortaya çıkacak hayvansal protein açığı ancak böylesi tesislerin kurulmasıyla önlenebilecek. Gıda endüstrisi yükselen değerlerimizden. Her zaman söylediğim gibi, bu ülkede gıdaya yatırım yapanlar yalnız kâr etmekle kalmayacak, insanlığa da hizmet etmiş olacak.
Küreselleşen ekonomilerin önündeki en büyük fırsat hızlı nüfus artışıdır. Anadolu toprakları Cumhuriyetin 10’uncu yılında 15 milyon nüfusa sahipken bugün 77 milyon kişiyi besliyor. 2023 yılında nüfusumuz -bağımsız kuruluşların yaptığı projeksiyonlara göre- 90 milyonu bulacak. 2050’de ise 100 milyonluk Türkiye gerçeğiyle karşılaşacağız.
TÜ1K verilerine biraz ihtiyatla yaklaşıyorum. Girişler, çıkışlar, göç hareketleri göz ardı edilmemeli. Gelecek 10 yılda dâhilde gıda pazarımız en az yüzde 35 büyüyecek. Her türden gıdaya olan ihtiyaç olağanüstü artacak. Burada refah gelişimini de hesaba katmak lazım.
Tüm bu olgular dünyada tarımsal ürünlerde fiyat artışlarını tetikleyecek. Gıda fiyatları önümüzdeki 10 yılda en az yüzde 40 artacak. Bu gelişme bence Türkiye’nin gelecekteki en büyük şansı. Dünyada 1 milyar yeni orta sınıf tüketici daha fazla süt ve süt ürünleri talep edecek.
Gıda ihtiyacının her geçen gün biraz daha artmasına karşın, üretimin tüketimi karşılayamaması nedeniyle stoklar azalacak. FAO’nun tespitlerine göre, dünya nüfusu iyimser tahminle yüzde 6’lar düzeyinde artarken, gıda tüketimindeki artış yüzde 12’leri bulacak.
Yine yapılan tahminlere göre 2011-2025 arasında dünya nüfusu yüzde 16 büyüyecek, gıda tüketim harcamalarındaki artış ise yüzde 21’leri geçecek.
Tüm bunlara bakınca süt gibi nispeten kolay ulaşılabilen, fiyatı makul bir ürün üzerinde yoğunlaşmak çok önemli. Bu açıdan Pınar Süt’iin Şanlıurfa’ya yaptığı stratejik yatırımı hem takdirle, hem de büyük bir coşkuyla karşılıyorum.
Yaşar Topluluğu’nun bir başka üyesi Tarım ve Hayvancılık Grubu Başkanı Haşan Girenes’in tarafıma ilettiği bazı notları bir kez daha sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum: National Geographic dergisi yakın bir geçmişte dünya nüfusuyla ilgili belgesel nitelikli bilgiler yayınladı.
Hz. İsa doğduğunda bilinen dünyada topu topu 200 milyon insan yaşıyordu. Osmanlı Devleti kurulduğunda bu rakam 450 milyon, Fatih, İstanbul’u aldığında 480 milyondu. Bir milyar rakamı ise ilk kez 1810 yılında telaffuz edildi. Cumhuriyetimiz kurulduğunda dünya nüfusu 2 milyara ancak ulaşmıştı. Bugün yerkürede 7 küsur milyar insan yaşıyor. Projeksiyonlar 2050’de bu rakamın 10 milyara ulaşacağını söylüyor.
İşte bu yüzden değişen dünyayla birlikte gıda bugün hiç olmadığı kadar stratejik öneme sahip. Halen dünya nüfusunun yüzde 14’ü, yani 1 milyar insan açlık çekiyor. Açlık ve susuzlukla boğuşan bunca insana karşın dünya nüfusu hızla artmaya devam ediyor. Küresel gıda rezervleri açısından dünyamız uluslararası bir kriz ya da doğal bir afet karşısında en kırılgan dönemi içinde. Süt ise önemli kurtarıcılardan biri.
Süt ihtiyacını arttıran dikkate değer kalem işlenmiş ürünler. Dünyada üretilen sütün yüzde 62’si işlenmiş ürünlere gidiyor. Süt sektörü sorunlara çare olabilecek yegâne işkolu. FAO’ya göre, küresel süt talebi her yıl 15 milyon ton artıyor. Bu artış özellikle gelişmekte olan ülkelerde görülüyor. 2012 yılında dünyada yaklaşık 800 milyon ton süt üretildi. 2013 yılında tahminen kişi başına 110 litre süt düşecek. Bu değer Türkiye’de maalesef hala 30 litrenin altında. Beklenti, ihracatla birlikte tüketimin artması yönünde…
Nur Demirok / Para Dergisi