Gösterin girişimcilik becerinizi!..
Franchise alınca başarı garanti değil. Girişimci, köklü bir markanın gücünü arkasına almakla yetinmemeli. Girişimcilik becerisini konuşturmaya odaklanmalı…
GEÇEN hafta içinde Türkiye’nin en önemli ve geleneksel fuarlarından biri binlerce girişimciye ev sahipliği yaptı. 1991 yılında kuruculuğunu yaptığım UFRAD (Ulusal Franchising Demeği) bugün dünyanın sayılı franchising ticaret örgütlerinden biri haline geldi. UFRAD’ın her yıl CNR’da “Bayim Olur musun?” adı altında Medya Force ile işbirliği içinde gerçekleştirdiği geleneksel franchising fuarına bu yıl da ilgi yoğundu. Benim de bir konferans verdiğim fuarda özellikle yabancı franchisor’ların sayısının bolluğu Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin dinamizmine güzel bir kanıt oldu.
Bu hafta sizlere franchise almanın avantaj ve dezavantajlarını kısaca özetleyeceğim. Fuarda verdiğim konferansın da içeriğini oluşturan bu haftaki yazım, umarım pek çok girişimcimizin akimdaki soru işaretlerini giderecektir.
BÜYÜK BİR ZİHNİYET DEĞİŞİMİ YAŞANDI
ABD’de ortaya çıkan franchising sistemi, özellikle ülkemizdeki firmaların markalaşma hareketi için önemli bir çıkış noktası oldu. Burger King dünyada 5 bin şubesi olduğunu söyleyip bundan gurur duyarken, bizim kebapçımız, dönercimiz, börekçimiz, tatlıcımız yazar kasanın arkasma koskocaman bir yazı asıp “Hiçbir yerde şubemiz yoktur!” diyerek gururlanıyordu, işte bu iki değişik girişimci profili arasındaki farkı en net görebileceğiniz ülke 1990’lı yıllarda Türkiye idi.
Ancak UFRAD’m kurulması ve markalaşmanın artık ulusal bir mesele haline gelmesiyle beraber, bugün bu tip yazarkasa arkası laflara pek rastlamıyoruz. En azından büyük şehirlerimizde…
FRANCHISING SİSTEMİ
Franchising sistemi özetle şudur: Girişkenlik, inovasyon, girişimcilik, pazarlama-satış, kurumsallaşma ve markalaşma aşamalarından geçmiş başarılı girişimcilerin harcadıkları milyonlarca doları sarf etmeden ve tüm bu aşamaları kat etmek için katlanılan yılları israf etmeden, sadece isim hakkı bedeli ve aylık satış cirosundan bir pay ödeyerek, tüm sistemi çok daha kısa zamanda ve çok daha ekonomik olarak bulunduğunuz bölgede kurabilme işlemidir. Yani, ABD’yi yeniden keşfetmek yerine, onlarca yıl beklemeden belirli bir ücret karşılığında yılların birikimini edinme yöntemidir. Girişimciler açısından en önemli avantajı, herkesin tanıdığı ve tüketici tarafından kabul görmüş bir markayla girişimcilik yolculuğuna başlamak ve deneme-yanılma yöntemiyle kaybedecekleri vakit ve nakit riskinden kurtulmaktır. Buna bir taşla iki kuş vurma imkanını sağlayan bir sistem de diyebiliriz.
Ancak franchise almanın şöyle de bir riski var: Yaşınız geçmiş ve üniversiteye başlamak istiyorsunuz. Hem de Boğaziçi Üniversitesi’ne… Ancak, ilkokul, ortaokul ve liseyi de
bitirmemişsiniz. Boğaziçi Üniversitesi’ne bir ücret ödüyorsunuz ve size hızla ilkokul, ortaokul ve lise bilgilerini kısa zamanda veriyor. Kaydınızı Boğaziçi Üniversitesi’ne yaptırıp Boğaziçili oluyorsunuz. Böyle bir durumda ancak kapasitesi çok yüksek olanlar hakikaten Boğaziçi Üniversitesi’ni başarıyla bitirebilirler, diğerleri maalesef elenir.
KENDİNİZİ ÇOK İYİ DEĞERLENDİRMELİSİNİZ
Bu örnek, aynen çok değerli markaların franchise’ını alanlarm durumuna benzer. Gerçekten girişimcilik ruhu ve becerisi olanlar, kısa zamanda franchise’ım aldıkları markanın hayrını görürler, diğerleri maalesef elenirler. Bu yüzden, franchise aldığınızda başarının sırrı markada ve sistemde değildir. (Marka ve sistem zaten başarısını defalarca kanıtlamıştır, sizinle bir kez daha kanıtlama ihtiyacı yoktur.) Başarının sırrı, bizzat girişimcinin, yani sizlerin girişimcilik becerisinde yatar.
Bu yüzden sizlere tavsiyem, franchise almadan evvel, kendinizi iyice bir değerlendirmenizdir. Franchise almak, her franchise bedelini ödeyene değil, sadece onu hak edene başarıyı getirir. Bu detayı sakın unutmayın.
Ayrıca önemli bir istatistik bilgiyi de sîzlerle paylaşmak isterim. Özellikle ekonomik kriz zamanlarında, franchising sistemiyle kurulan işlerin sayısı hızla artar. Bu da, risk almaktan ziyade başarılı markalarla yola çıkmanın verdiği güvenden kaynaklanır. Ayrıca, ekonomik krizlerde işten çıkarılan beyaz yakalılar, yeni iş bulmada zorlanınca, aldıkları tazminatlarla kendi işlerini kurmayı tercih ederler. Yıllarca profesyonel olarak çalışmış birinin de franchise alarak kendi işini kurmak dışında pek alternatifinin olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Hepinize iyi haftalar…
Baybars Altuntaş / Para