Gıda Endüstrisinde ve Yenilikçi Görüşlerde Y Kuşağının Etkisi
Sadece ileri teknolojilerde değil, gıda konusunda da yenilikçi görüşler giderek öne geçiyor. Y Kuşağı geleceğimizi şekillendirmeye hazırlanıyor…
KUŞAKLAR arası tercihleri ekonomik, teknolojik ve demografik unsurlar belirliyor. Buna çoğu zaman siyasi ve yasal değişimleri de eklemek lazım. Bunların içinde küresel savaşların, ideolojik tercihlerin etkileri olduğu da söylenebilir.
Örneğin geçen yüzyılın ilk çeyreğinde doğup büyük savaşın yıkıcı sonuçlarından kurtulanlara ‘kayıp kuşak’ deniyor. 1945-1965 yılları arasında dünyaya gelenler nüfus patlamasının temsilcileri olarak demografi literatüründe ‘baby boomers’ olarak anılıyor. Günümüz yönetiminin üst noktalarında hala hatırı sayılır yerleri var. Ekonomideki güncel ağırlık ise bugün daha çok ‘X Kuşağı’nda.
KUŞAKLARDA ALGILAMA FARKI
‘X Kuşağı’ 70’li 80’li yıllarda doğanların jenerasyonu. ‘Y Kuşağı’ olarak bilinenler ise genellikle 80 ve 90’lardan sonra doğanlar. Günümüzde süren toplumsal etkileri tartışılmaz. Bilgi toplumunun bugünkü en parlak temsilcileri…
Genç insanların sayıları çoğu ülkede toplam nüfusun yarısını geçiyor. Gelecekte nöbeti devralacak ‘Z Kuşağı’ ise 2000’li yıllardan sonra doğan bugünün çocuklarını kapsıyor. Yakın gelecek onlar için çok daha teknoloji ve bilgi odaklı olacak.
Batı’nın icat ettiği bu ayırımı dikkate aldığımızda birçok tercihin değiştiğini görüyoruz. Yeme içme alışkanlıkları, yaşam stilleri, politik görüşler ve girişim denemeleri…
Örneğin girişim denince ülkemiz ağırlıkla ‘X Kuşağı’nm ve daha önceki kuşakların etkisi altmda. Tecimsel işler, köşe başı ticaret arzusu hala ağır basıyor. Girişim kavramının endüstriyel olmaktan çok ticaret odaklı olması biraz da bundan.
Son dönemlerde moda olan alsatçılığın cazibesinden kurtulup endüstriyel yeniliklere odaklanan girişimci sayısı daha az. Sermaye gereksinimden değil, kolay yatırım arzusundan.
Oysa şimdi ‘Y Kuşağı nın tercihlerine göre vaziyet alıyor dünya. Teknoparklar başta olmak üzere en karmaşık endüstrilerde gelecek kuşakların önü açılıyor.
YAŞAM STİLİ ÖNEMLİ DEĞİŞKEN
Bu hafta Y Kuşağı’nı ve ondan sonra ekonomiye hâkim olacak ‘Z Kuşağı’nı dikkate alarak basit bazı kestirimlerde bulunacağım. Salt girişim dünyasında nasıl bir değişim yaşanacak, hangi işlerin önü açılıyor?
Elbette uzun bir konu… İlk sırada gıda ve beslenme var. Konu beslenme olunca şunun bilinmesi lazım: Küresel beslenme eğilimleri çokça devreye girince insanm dışsal kalıbı bile değişiyor. ‘X Kuşağı’nı temsil eden nüfus yeni gençlere göre biraz daha kilolu ve kilo almaya yatkın.
Çoğu yazar LX Kuşağı’nı tipik ‘Fast Food Kuşağı’ olarak adlandırıyor. Bunlar ‘Y Kuşağı’nm öncülleri. Fakat Y Kuşağı’ daha ihtiyatlı. Sağlığına ve beslenmesine dikkat ediyor. Bu hafta gıda konusunda vereceğim örnek daha çok Y Kuşağı’nm ilgi alanı içinde.
GIDADA ‘Y KUŞAĞI’ ETKİSİ
Örneğin bugün Amerika’da ‘vejetaryenizm” akımına bağlı 40 milyon kişi olduğu tahmin ediliyor. Sağlık kaygılarıyla bu rakama dışarıdan katılanlarm getirdiği büyüme ise işi kitlesel endüstriye dönüştürmüş durumda.
İyice filizlenen vejetaryen fast-food dünyasında süt, peynir ve peynir altı suyu dışında hayvansal girdi yok. Bazı ürünlerde ‘vegan’ etiketi bile var. Örneğin, klasik ‘burger’de dana etiyle aynı lezzeti taşıyan vejetaıyen köftelerin içeriği tamamen bitkisel.
Organik soya eti, organik glüten, organik soya proteini konsantresi, doğal malt özü, deniz tuzu, yumurta beyazı, doğal baharatlar, sarımsak, kuru soğan, susam yağı ve organik irmik…
Bunun neresi endüstriyel derseniz ona da yanıtım şöyle: Buna benzer işler artık kompakt (az yer kaplayan) ileri teknolojileri gerektiriyor. Soya fermantasyonundan, bitkisel proteinlerin geliştirilmesine kadar. Bu da gıda endüstrisinde yeni bir dönemin başlangıcı…
Basit gibi görünen bu faaliyetlerden bir başka işin dört yılda nasıl değiştiğini hatırlatayım hemen. Batı dillerinde topluca süt ve sütlü ürünlerle uğraşmaya ‘daiıy industıy’ deniyor malum. Bunun şimdi özel bir ihtisas bölümleri bile var. ‘Evapore süt’ üretimi mesela!..
BÜYÜKTEN KÜÇÜĞE UZMANLIK
‘Evaporasyon’ lafı sözcük anlamıyla ‘buharlaştırma işlemi’ demek. Aslında tipik bir yoğunlaştırma prosesi. Değişen şey küçük, kompakt, dijital takviyeli ‘evaporasyon cihazları’nm keşfi. Görkemli kuleler şeklinde değil, şimdi hepsi sıradan bir oda kadar. Sütü hızla
buharlaştırıyor, konsantre hale getiriyor. Hacim olarak 100 litre süt çok kısa sürede 30 litreye
iniyor.
Ürünü küçük kutular içinde ticari hale getirmek mümkün. Özellikle günün modası keçi sütü üreticilerinin ürünlerini farklılaştırması amacıyla tercih edebilecekleri bir yöntem. Ayrıca, nitelikli peynir üretimi için de endüstrinin tamamında önemli bir kolaylık.
Bu yeni gelişme büyük çiftlikler için taşıma ve depolama rahatlığı anlamına geliyor aynı zamanda. Bir sonraki aşama ise süttozu üretimi. Fakat bu işin henüz minyatürü yok. Konu fabrika boyutunda olduğu için yatırım maliyeti hayli yüksek.
Son yıllarda benzer yöntemler meyve suları için de kullanılıyor. Her şey inovasyona ve uzak görüşlülüğe bağlı. Sebze özütlerini bile ‘evapore’ hale getirmek mümkün. Doğal meyve ve sebze püreleri iyi saklama koşullarında tazeliğini koruyor. Meyve ve sebzenin bol ve ucuz bulunduğu dönemlerde lif içeriğini de saklayarak yaratıcı ürünleri mutfağa devşirmek pekala mümkün.
Sadece ‘Y Kuşağı’nın ilgisini çekecek hayret verici gelişmeler var artık. Bitmedi, gelecek hafta başka endüstrilerden vereceğim tipik örneklerle devam edeceğim…
Gıda söz konusu olunca bebek ve çocuk beslenmesiyle ilgili çağdaş buluşlar söz konusu. Hemen hepsi ‘Y Kuşağı’nın ilgi ve talep alanı içinde gelişiyor. Proses endüstrileri özel yazılımlarla destekleniyor. Sıfır hatayla en saf ürünleri elde etmek mümkün. Örneğin doğal kaynaklardan protein özütü üretmek gibi…
Gıdada ketçap üretimi domatesten meyvelere doğru bir değişimin içinde. Bunlar meyve püresinden çok, doğal özellikleriyle gurme sosların temsilcileri olmaya aday.
Bu konuda zeytin katkısıyla üretilen ketçaplarla bir sıra dişiliği örnek gösterebilirim.
Teknolojik gelişmeler endüstriyel proseslerin denetimini hızlandırıyor. Yakın gelecekte doğala özdeş katkı maddeleri çok fazla kullanılamayacak. Örneğin et suyu tabletleri… Gerçek et suyunun yoğunlaştırılmış şekilleri tercihte öne geçebilir. MSG (mono sodyum glutamat) gibi lezzet arttırıcı kimyasalların yerine doğal özütleri kullanan üreticiler çoğalacak.
Yalnız tat ve koku maddeleri değil, renklendiricilerde doğal ürünlerden elde edilecek. Renkli havuçlar, klorofil yoğun bitkiler, bildiğimiz kırmızı pancar gibi onlarca bitki…
Bu maddeler yalnız mutfaklarda değil, et ve et ürünleri ve yem endüstrilerinde daha çok kullanılacak.
Aromatik ve lezzet bitkileri tıpkı et suyu tabletleri gibi özel ambalajlarda mutfak endüstrisinin hizmetine sunulacak.
Tıpkı tablet çikolatalar gibi kalıplanacak, aşçıya, ev kadınına yeter miktarda kullanılma kolaylığı getirilecek.
Nur Demirok