Gençlik ve Girişimcilik
TÜGİK Yönetim Kurulu Üyesi Sn Mehmet Akif ŞEN: Gençlik ve Girişimcilik
Özü itibariyle girişimcilik “ekonomik faaliyetlerin temelini” oluşturmaktadır. Girişimcilik kavramını sadece maddi temelli bir işlev olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Çünkü girişim ve girişimcilik esas olarak fikir oluşturmakla, risk almakla ve pratikle anlam ve değer bulabilir.
Bu çerçeveden bakıldığında girişimcilerin özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür: Belirsizlik altında karar alabilen, kararlı ve azimli, güçlü sezgi sahibi, iyi gözlemci, hayal gücü yüksek, kaynaklara ulaşabilecek ilişkiler ağına sahip, çok yönlü düşünebilen, ikna gücüne sahip olan, bağımsız düşünebilen, esnek, yaratıcı, kendine güvenen kişilik.
Tüm bu özellikler bir arada okunduğunda ise girişimciliğin sosyal, toplumsal, ekonomik, siyasi ve benzeri bütün alanlarda gelişmenin ve ilerlemenin anahtarı olduğunu söyleyebiliriz.
İşsizlik sorununun çözülmesinden toplumsal refahın artırılmasına, bilimsel gelişmeden dinamik bir toplumsal yapının inşasına kadar bir dizi ilerlemenin dinamosu da yine girişimdir, girişimcidir.
Bu anlamda bakıldığında gelişme yolundaki tüm ülkelerin ve elbette Türkiye’nin gençlik dinamizmi ile girişimciliği birleştiren bir iktisadi büyüme politikasına ihtiyacı vardır. Zira ülkemiz nüfusunun yaklaşık yarısını 18-45 yaş arası nüfus oluşturmaktadır. Üretimin, kişisel teşebbüsün, verimin en fazla yoğunlaştığı nüfus dilimi de yine bu yaş grubundadır. Gençlerin iktisadi faaliyetlerdeki, sivil toplumdaki, siyasetteki ağırlığı artıkça hiç şüphesiz ülkemizin gelişmesi, kalkınması ve istikrarı da bundan olumlu etkilenecektir.
18-45 yaş arası ekonomik sorumluluğu Türkiye girişimcilik verileri incelendiğinde ülkemizin yeterli gelişimi sağlamadığı gözlemlenmektedir. Uluslar arası girişimcilik endeksinde kullanılan ölçütlere bakıldığında Türkiye’de her 100 yetişkin içinde “şirket kuran” sayısı 4.6 olmasına karşın bu sayı ABD’de 11.7, Güney Kore’de 15, Meksika’da 18.7 dir.
Özellikle “kadın girişimciler” konusunda Türkiye’nin yeterince ilerleme kaydedemediği de görülmektedir. Ülkemizde halen işverenler içinde kadınların oranı sadece yüzde 13 civarındadır. Avrupa Birliği’nde KOBİ’lerin yüzde 20’si kadın girişimciler tarafından kurulmuşken, bu oran Türkiye’de sadece yüzde 7’dir.
TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) güncellenmiş “imalat görünüm raporlarına” bakıldığında imalat sanayimizin yüzde 94’ü 1 ile 19 çalışanı olan işletmelerden oluşmaktadır. İmalat sanayinde 20 ile 49 çalışanı olan işletmelerin tüm işletmelere oranı yüzde 3.8 iken 50 ile 99 çalışanı olan işletmelerin oranı yüzde 1 düzeyinde bulunmaktadır.
Yine TÜİK’in “girişim ve üretim” istatistiklerine göre, küçük işletmelerde yaratılan üretim ve katma değer de son derece azdır. 300 bine yakın “mikro işletme”nin üretime katkıları yüzde 12 ve katma değere katkıları yüzde 10 olurken, sadece 12 “makro işletme”nin katkısı yüzde 7 ve yüzde 8 düzeyindedir.
Bu veriler bize kalkınmanın temelinin girişim olduğunu göstermesi bakımından son derece anlamlıdır. Ancak durduk yerde girişimci sayısının artması da elbette beklenemez. Bunun için iyi planlanmış, sabırlı, geleceği gören makro politikalara ihtiyaç vardır.
Girişimciliğin önündeki bürokratik engelleri kaldırılmasından, kredi avantajlarına ve eğitime kadar birdi politikanın hayata geçirilmesi gerekmektedir. Kamuoyunda ve okullarda girişimciliğin önemi vurgulanmalı, girişimcilerin hem kendilerinin hem de toplumun sorumluluğunu alan önemli ini sanlar oldukları hafızalara kazınmalıdır.
Sadece ekonomik başarılarıyla değil, üstlendikleri sosyoloji sorumluluklarıyla da topluma örnek olan genç girişimcilerin yetişmesi için gerekli bütün kanallar sonuna kadar zorlanmalıda
Bu noktada elbette “sivil toplum kuruluşlarına” da ciddi grevler düşmektedir. Dünyanın gelişmiş toplumlarının hepsi ortak özelliği son derece geniş sivil toplum örgütlenmelerini! sahip olmalarıdır. Bu açıdan bakıldığında demokratik ve ekonomik gelişmişlik ile sivil toplum arasında doğrudan bir bağlı olduğu görülmektedir.
Bizler hem Türkiye’de, hem de yaşadığımız şehir Kocaeli’de sivil toplum kuruluşlarının sayısının ve işlevi artmasını arzu etmekteyiz. Bu anlamda, üyesi bulunduğun TÜGİK (Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu) ve başkanlığını yürüttüğüm İZGİAD (İzmit Genç İşadamları Derneği) işadamlarımızın ciddi örgütlenmeleri olarak dikkat çekmektedir.
Hem konfederasyonumuz hem de GİAD’larımız aracı ile Türkiye’nin özellikle ekonomik ve sosyal sorunlarına dikkat çekmek, çözümler üretmek, tartışma platformları oluşturmak için çabalamaktayız. Türkiye’nin önemli sanayi şehirlerinden biri olan Kocaeli, diğer birçok kentimize göre gerek imalat gerekse girişimci potansiyeli anlamında avantajlı bir konumda Bu avantajın devamı hiç şüphesiz girişimci gençlerin desteklenmesi, onların fikir ve projelerinin hayat bulması ile mümkün olacaktır. Bizler İZGİAD olarak kentimizdeki gençlerin her düzeydeki projelerinin desteklenmesi için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.