Franchîse pazarı yepyeni fırsatlar doğuruyor
Türkiye franchise pazarı, önümüzdeki yıllarda yabancı ve ulusal markalarımızın çabalarıyla üç koldan atağa kalkacak.
Bir dönem franchising deyince herkesin aklına fast food geliyordu. Çünkü franchise veren marka sayısı çok azdı ve bunlar da genelde hamburger, pizza gibi fast food sektörünün temsilcileriydi. Zamanla durum değişti ve restoran, emlak, hazır giyim, ayakkabı, spor, kafe, oyuncak, sağlık gibi sektörler de bu sistemle büyümeyi tercih etti. Sonuçta da 1986’da McDonald’s ile başlayan franchising sistemi, Türkiye ekonomisi için önemli unsurlardan biri haline geldi.
Günümüzde Türkiye franchising pazarı büyüme rekorları kırıyor. Zincir mağaza sayısı bin 900’e, şube sayısı ise 50 bine ulaştı. Sadece bu rakamlar bile franchise pazarındaki muazzam büyümeyi gözler önüne sermeye yeterli, işte bu muazzam büyüme, doğru yatırımcılarla buluşmayı başaran franchisor firmaları sayesinde oluyor, insanların yaşam tarzları ve tüketim alışkanlıkların hızla değişmesi ve değişmeye de devam etmesi, Türkiye’nin genç nüfusu ve gelişen ekonomisi de bu sektörün büyümesi için ideal şartlar oluşturuyor. Alışveriş merkezlerinin (AVM) hızla yaygınlaşması da franchise pazarının büyümesine katkı sağlıyor.
Türkiye franchise pazarı önümüzdeki yıllarda yabancı, ulusal ve yerel markalarımızın çabalarıyla üç koldan atağa kalkacak. Türkiye’de henüz bir şubesi olmayan ABD ve Avrupa menşeli markaların yatırım planları oluşturdukları duyuluyor.
Ulusal pazarda güç kazanan yerli markalarımız şimdi yurtdışında çok ciddi büyüme planları yapmaya başladılar. Devletin yurtdışında franchising sistemiyle restoran ya da kafe açacaklara verdiği hibe destekleri bu tarz firmaların işlerini daha da kolaylaştıracak. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) tarafından yenilenerek yayınlanan “Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması Türk Malı imajının Yerleştirilmesi ve Turquality’nin Desteklenmesi”tebliğindeki”şirket”bölümüne ilk kez”zincir restoran” tanımı eklendi. Bu sayede yurtdışında franchising sistemiyle şube açacaklara çok cazip hibe destekler veriliyor.
Yerel markalar ulusallaşıyor…
Tüm bunlar yaşanırken yerel markalarımızda boş durmuyor elbette. Bulundukları bölgelerde başarılı olmuş yerel markalar kendilerini ulusal pazarda göstermeye başladılar. Bunlardan bazıları köklü bir geçmişe sahip, bazıları ise bir bölgenin yerel lezzetlerini ön plana çıkararak başarılı olmuş genç şirketler. Hatırlayın. Bu tarz markalaryakın birzamana kadar sadece bulundukları bölgelerde tanınıyorlardı. Şimdi Türkiye’de adlarını duymayan kalmadı. Köfteci Ramiz bunlardan ilk akla gelenlerden. 1928’de Manisa Akhisar’da dört masalı küçücük dükkanında faaliyete başlayan Köfteci Ramiz, 2000 yılına kadaryerel bir marka olarak kaldı. Şimdi işin başında bulunan ikinci kuşak yöneticiler, son 10 yılda öyle bir başarı gösterdiler ki, köfte pazarını yeniden şekillendiren marka olarak anılmaya başladılar. Önümüzdeki dönemde bu tarz markaların sayısı ve onların başarılı girişimleri artacak.
Ersan Çıplak