Güncel Ekonomi Haberleri

Fon alırken nelere dikkat etmeli?

Fon alırken nelere dikkat etmeli?

■ Yatırımcı öncelikle risk getiri tercihini belirlemeli.

■ Fonun risk düzeyi ve geçmişteki performansı göz önünde bulundurulmalı.

■ Fonun amacı iyi tahlil edilerek tolere edilebilecek risk seviyesine göre değerlendirilmeli.

■ Fonun geçmiş dönem getirilerinin gelecekteki performansı garanti etmeyeceği akılda tutulmalı.

■ Fonun yöneticisi, yönetilen fonların türü, en yakın tarihli portföy bileşimi ve stratejisi, işlem saatleri, alım-satım komisyonu gibi ayrıntılar öğrenilmeli.

■ Fon getirilerini farklı piyasaların [boğa ve ayı) oluştuğu en az 2-3 yıllık bir süreç içinde değerlendirmesi gerektiği akılda tutulmalı.

■ Yalnız getirilere değil bu getirilerin kalitesine veya bir başka deyişle ne kadar risk alınarak sağlandığına da dikkat edilmeli.

■ Fonları birbirleriyle karşılaştırırken tip ve tür olarak aynı kategoride olmalarına ve ‘karşılaştırma ölçütlerinin’ benzer olmasına dikkat edilmeli.

■ Yatırımcılar kişisel getiri ve risk beklentileri perspektifinde karar vermeli.

■ Finansın temel prensibi olan risk-getiri ilişkisi her zaman göz önünde bulundurulmalı.

■ Fon detaylarının yer aldığı izahnameler dikkatle incelenmeli.

yatirim

Ülkemizde yönetilen fon büyüklüğü son derece yetersiz. Bunun değişmesi için yatırımcıların bilinçlenmesi ve sektörün önünün açılması gerekiyor. İşte bu nedenle fon yöneticileri 9 Ocak 2015’te devreye girecek TEFAS’ı dört gözle bekliyor. Çünkü bu sistem yatırımcıya daha çok kazandıran fona, daha kolay ulaşma imkanı sağlayacak…

TÜRKİYE’DE portföy yönetim sektörü son 10 yılda ne yazık ki ülkenin geçirdiği ekonomik dönüşüme paralel bir gelişme sergileyemedi. Mevduat hacmi sürekli büyümeye devam ettiyse de, yönetilen fon büyüklüğü uzun süre boyunca GSYİH’nin yüzde 3-4 seviyelerinde kaldı. Yönetilen fon büyüklüğünün GSYİH içerisindeki payı da sürekli küçülüyor. Ülkemizde yönetilen fon büyüklüğünün GSYÎH’ye oranı dünya ortalamasının oldukça altında (Güney Afrika yüzde 47, Brezilya yüzde 48, ABD yüzde 99) bulunuyor.

Öte yandan yatırım fonlarının yüzde 95’i sabit geti-rili enstrümanlara yatırım yapan B tipi fonlardan oluşuyor. B tipi fonların da yaklaşık yüzde 40’ı repo yatırımı yapan ‘likit’ fonlara ait. Portföy yönetiminin toplam finansal hizmetler içerisindeki payı da oldukça düşük. Örneğin fon büyüklüğünün bankacılık sektörü bilanço büyüklüğüne oram yüzde 4. Bu oran, Polonya ve Macaristan’da yüzde 14, Fransa’da 23, bir diğer gelişen pazar olan Brezilya’da ise yüzde 34.

GERÇEK POTANSİYELDEN UZAK

Fon yöneticileri sektörde ideal rekabet seviyesi oluştuğunda bu tablonun değişeceğini ve ülkemizdeki fon pazarının gerçek potansiyelini yansıtabileceğini düşünüyor.

Dünyadaki toplam yatırım fonları büyüklüğünün ise 30 trilyon dolar olduğunu belirtelim. Bunların 17 trilyon doları ABD’de kurulan fonlardan oluşuyor. Sektör içindeki en popüler tür son yıllarda hızlı büyüme kaydeden ve 1.7 trilyon dolara ulaşan ‘Borsa Yatırım Fonları’. Bu fonlar, hem borsalarda işlem yapılabildiği hem de farklı ülke, sektör ve stratejilere yatırım olanağı sağladığı için ilgi görmeye devam ediyor. Endeks fonlar da dikkate alın-dığında Borsa Yatırım Fonları toplamda 3 trilyon dolara yaklaşıyor. Bu da, pasif yönetilen fonların 2000’li yıllarda ciddi gelişme kaydettiğini gösteriyor. Avrupa’da ise EFAMA verilerine göre, 30 Haziran 2014 itibariyle toplam fon büyüklüğü, kayıtlı 26 ülkede yılın ilk yarısında yüzde 8.7 artarak 7.46 trilyon euro’ya ulaşmış durumda.

Öte yandan Türkiye’de bireysel tasarrufların yüzde 90’ına yakın bölümü mevduatta değerlendirilirken; tasarrufların yüzde 2.5’ini oluşturan yatırım fonlarının yüzde 95’i sabit getirili enstrümanlara yatırım yapan B tipi fonlardan oluşuyor.

ALIM SATIM KOLAYLAŞACAK

Fon yöneticileri 9 Ocak 2015 tarihinde Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformunun (TE-FAS) işlevsel olarak devreye girmesini bekliyor. Yatırım fonlarını elektronik ortamda buluşturan Takasbank’ın TE-FAS’ı sayesinde yatırımcılar, fon alım-satım işlemlerini platform üyesi kuruluşlar aracılığıyla tek bir sistem üzerinden gerçekleştirebilecek. TEFAS’m sektöre getirdiği en önemli farklılık ise yatırımcılara yüzlerce fon arasından performansa dayalı seçim yaparak daha iyi getiri sağlayan fona daha kolay bir şekilde ulaşma imkanı tanıması. TEFAS, analistlere göre, bu yönüyle portföy yönetimi sektörü için bir milat olacak. Yine analistlere göre, TEFAS’ın devreye girdiği andan itibaren sektöre şeffaflık ve rekabet getirmesi bekleniyor.

BANKA VE ARACI KURUMLAR EŞİTLENİYOR

Günümüze kadar bağımsız fon yönetim şirketlerinin tamamı kendi ofisleri üzerinden satış yapıyordu. Fon yatırımı yapmak isteyenlerin fiziksel olarak bu ofislere gelmesi gerekiyordu. Bankalar ise bu konuda bir istisna oluşturuyordu. Zira fon satışlarını kendi şubeleri üzerinden gerçekleştirebili-yorlardı.

Ancak TEFAS ile birlikte bu dengesizlik yatırımcı lehine bozulacak. Zira artık bankalar yalnızca kendi fonlarını değil, diğer fonları da satacak ve yatırımcılar fonları performanslarına göre değerlendirerek dilediklerini satın alma özgürlüğüne sahip olacak. Kısacası TEFAS’m devreye girmesiyle birlikte bankalar ve aracı kurumlar için eşit şartlar sağlanacak. Diğer bir deyişle TEFAS’ın performansa dayalı fon tercihini öne çıkarmasıyla mevduat dışındaki tasarruf araçlarına yönelme açısından çok istekli bir profil çizmeyen Türk yatırımcılarının Ankara’dan Edirne’ye, Mardin’den İzmir’e kadar her yerden bu platform üzerinde işlem yapabilme imkânı olacak.

TEFAS’ın devreye girmesiyle rekabet sorunu da ortadan kalkacak. Yatırımcılar tasarruflarını değerlendirirken mevduattan yüksek getiri sunan fonları, performanslarına göre değerlendirerek tercih edebilecek. Öte yandan fon yöneticilerinin hemen hepsi TEFAS ile birlikte fonları ile bu rekabette öne çıkmayı hedefliyor.

“YÜZDE 9 GETİRİ SAĞLADIK”

“Halihazırda fon pazarındaki esas sorun getirilerin birbirine yakın oranda olması değil, rekabet eksikliği” diyen Ünlü Portföy Yönetici Direktörü Murat Gülkan, şirket olarak düşük getiri sorunları bulunmadığını söylüyor. B tipi değişken fonlarının, 2013 yılında portföy büyüklüğü 5 milyon TL’nin üzerindeki 87 adet B tipi değişken fon arasından ‘en yüksek getiriyi sağlayan fon’ olduğunu belirten Gülkan, “Geçen sene Türk yatırımcısının düşük risk profilini gözeterek mevduata benzer risk ve volatilite ile yatırımcılarımıza mevduattan daha yüksek bir getiri elde etmeyi amaçlayan B tipi değişken fonu sunduk ve mevduatın üzerinde getiri yarattık. 87 fonun ortalama getirisinin yüzde 1.7 olduğu ve söz konusu fonların 27’sinin yılı negatif getiri ile tamamladığı dikkate alındığında fonumuzun ulaştığı yüzde 9’luk getirinin başarısı daha net anlaşılır. Fonumuz aynı zamanda yüzde 1.28 ile piyasadaki en rekabetçi ücretlendirmeye sahip fonlar arasında” diyor.

TEFAS’ın devreye girmesiyle rekabet sorununun da ortadan kalkacağını kaydeden Gülkan, sıkıntıların nedenlerini şöyle özetliyor: “Rekabet ve altyapı eksikliği ile ürün çeşitliliğinin yetersizliği üzerine bir de yüksek volatilite eklendiğinde sektörün neden büyümediği daha kolay anlaşılır.”

“HERKES ‘BÜYÜK YATIRIMCI’ OLUYOR”

Yatırım fonlarının gelişmiş ülkelerde yatırımcıların en çok tercih ettiği yatırım aracı olduğunu hatırlatan Gedik Portföy Yönetimi Genel Müdürü Halim Çun, bugün ABD’de hane halkının yüzde 46’dan fazlasının, farklı planlar içinde yatırım fonlarında birikimleri olduğunu belirtiyor. Türkiye’de bu alandaki sorunun bir kısmını tasarruf alışkanlıkları ve kültürle ilişkili bulan Çun, bu yöndeki engelleri ‘finansal okuryazarlık’ seferberliği içinde ele alıp değerlendirmek gerektiğini düşünüyor. Konunun diğer cephesinin ise makroekonomik konjonktüre bağlı olduğunu kaydeden Çun, bu sektöre ilişkin beklentilerim ise şöyle anlatıyor: “Yatırım fonlarının gelişmesi için istikrarlı bir ekonomik görünüm, düşük enflasyon ve faiz oranları gerekir. Nominal ve reel faiz oranlarının makul seviyelere düşmesinin ardından fon sektörünün bizim gibi ülkelerde ciddi atılımlar yaptığı görülüyor. Bu nedenle ülkemizde önümüzdeki yıllarda fon ve portföy yönetimi sektörünün önemli bir gelişme potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, TEFAS platformunun da hayata geçmesi, yatırım fonlarının yaygmlaşması ve bilinirliğine önemli bir katkıda bulunacak.”

Genel olarak yatırım fonlarının küçük ve amatör yatırımcılara daha uygun olduğunu söyleyen Çun, “Yatırım kararı verebilecek yeterli bilgi birikimi olmayan ve piyasaları izleyebilecek zamanı olmayan bu kişiler için yatırım fonları gerçekte oldukça ucuz fiyatla sunulmuş bir portföy yönetimi hizmetidir. Bu nedenle biz, ‘Yatırım Fonlarında Herkes Büyük Yatırımcı Oluyor’ sloganının önemli bir gerçeklik taşıdığını düşünüyoruz” diyor.

“ALIMDA ZAMANLAMA ÖNEMLİ”

Yatırım fonlarının yerli ve yabancı hisse senetlerinden kıymetli madenlere, özel sektör tahvillerinden yabancı ülke borçlanma araçlarına kadar geniş bir yatırım yelpazesine sahip olduğunu hatırlatan Iş Bankası Genel Müdür Yardımcısı îlhami Koç, fonlara ilişkin şu bilgiyi veriyor:

“Yatırım fonlarını diğer yatırım ürünlerinden ayıran en önemli özellik, fon portföyünün profesyonel portföy yöneticileri sayesinde piyasadaki trend ve değişimlere bireysel yatırımcıların portföylerine göre daha kolay adapte olabilmesi. Bu nedenle yatırım fonları, dönemsel bir şekilde ön plana çıkmaktan ziyade uygun bir zamanlama ile sürekli getiri potansiyeli sunan bir yatırım ailesi durumundadır. Yatırım fonları piyasamız gelişmiş ülkelere kıyasla küçük ölçekli kalmış durumda. Ayrıca yatırım fonlarının ülkemizdeki tarihçesi gelişmiş ülkelere göre çok kısa.”

“RİSKİ KONTROL ALTINA ALIRSINIZ”

Dünyada yatırım fonları ve yönetici performans ölçümünün rating şirketleri tarafından yapıldığını belirten Akportföy Genel Müdür Yardımcısı Ertunç Tümen, ancak ülkemizde henüz bu sistemin olmadığını hatırlatıyor. Tümen bu nedenle yatırımcılara, oturmuş kurumsal kimliği, iyi bir risk yönetimi ve detaylı yatırım süreçlerine sahip, köklü portföy yönetim şirketlerin ürünlerini tercih etmelerini öneriyor.

Yatırım fonlarının herhangi bir yatırım stratejisine yatırım yapmanın iyi bir yolu olduğunu ifade eden Tümen, “Farklı varlık sınıflarına yatırım yaparak getiri potansiyelini yükseltmeyi hedefleyen yatırımcılar için fonlar en önemli seçenek” diyor. Fonlarda global ölçekte yüzlerce piyasa ve binlerce yatırım ürününden bahsedildiğini hatırlatan Tümen, “Yatırımcıların bunlara hakim olmaları, bunları seçmeleri ve bu süreci uygun zamanlamayla yönetmeleri kolay değil. Buna karşın bir Ak Portföy fonuna yatırım yaptığınızda bütün bu süreci sizin adınıza profesyonellerden oluşan ekipler yönlendirir. Kolektif yatırım ürünleri, özel sektör tahvillerinden emtialara, kira sertifîkalarından dünyanın çeşitli bölgelerindeki hisse senedi piyasalarını izleyen fonlara kadar geniş bir varlık dağılımı imkanı sağlıyor. Bu durum birikimlerinizi değerlendirirken seçeneklerinizi artırmanızı ve riski kontrol altına almanızı kolaylaştırıyor. Ayrıca yüksek likidite de sunuyor” diyor.

“HERKES İÇİN UYGUN ÜRÜN VAR”

Odeabank Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Mu-ratoğlu, yatırım fonlarının her tür yatırımcı için uygun ürün yelpazesi sunduğunu söylüyor. Artık sadece tek yöne yatırım yapan ve hep uzun pozisyon taşıyan fonların yanı sıra gerçekten çok iyi yönetilen ve güçlü getiriler sunabilen esnek stratejiye sahip fonlar bulunduğunu belirten Muratoğlu, bu anlamda her tür yatırımcının birçok seçeneği olduğunu belirtiyor.

Öte yandan Muratoğlu’na göre, yatırım fonları piyasasının bugüne kadar makul bir büyüklüğe ulaşmamasındaki en büyük neden müşterilerin yanlış fon almaları ya da yanlış fonlara yönlendirilmeleri. Yatırımcıların bu fonları detaylı analiz edebilecekleri halka açık bilgilendirme platformlarının bulunmadığını ifade eden Muratoğlu, “Biz bankamızda müşterilerimizi doğru fona yönlendirme konusuna büyük önem veriyoruz. Hem ürünlerin, hem de müşterilerin risk analizlerini detaylı biçimde yaparak onlara orta uzun vadede kazandırma hedefiyle çalışıyoruz” diyor.

“FARKLI RİSK, FARKLI GETİRİ”

Yatırım fonlarının küçük birikimlerin profesyoneller aracılığıyla değerlendirildiği ürünler olduğunu söyleyen TEB Portföy Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Sevda Akbaş Girginer, bu yatırım aracının çeşitli risk profillerindeki yatırımcılara uygun alternatifler sunduğunu hatırlatıyor. Girginer, söz konusu fonların riski dağıtma ilkesiyle gerek finansal enstrüman gerekse vade çeşitlendirmesi yaparak farklı risk getiri beklentilerine cevap verilebildiğini belirtiyor.

“PROFESYONELLERE BIRAKILMALI”

Halk Portföy Yönetimi Genel Müdürü Alim Telci, yatırım fonlarını felsefe olarak uzun vadeli düşünülerek yatırım yapılması gereken ürünler olarak düşünüyor. Telci, bunun ülkemiz yatırımcı profiline ise çok uymadığı kanısında. Fon sektörünün ağırlıklı likit ve kısa vadeli fonlardan oluştuğunu hatırlatan Telci, yatırımcı profilinin ise riski sevmeyen, kısa vadede risk almadan varlığına getiri isteyen birey ve kurumlar-dan oluştuğuna dikkat çekiyor. Yatırım fonları sektörünün hedeflenen büyüklüklere ulaşamamasının nedeni de Telci’ye göre bu durum. Telci, bu konudaki ihtiyaçları şöyle sıralıyor:

“Halbuki bizim gibi volatilitesi yüksek, ekonomik verilerin değişkenlik gösterdiği, gelişmekte olan ülke ekonomilerinde, tasarruf sahiplerinin profesyonel yöneticilere olan ihtiyacı daha da belirgindir. Küçük yatırımcının kendi bilgi ve imkanları ile yapabileceği yatırımların getirisi sınırlı kalabilir. ‘Tasarrufum var yönetimi için yeterli zamanım yok. Tasarrufum var ama detaylı bilgim yok’ diyen tüm yatırımcılar, portföylerini profesyonellere yönettirmeli. Bu durum kendilerine hem zaman hem de risk yönetimi açısmdan avantaj sağlar.”

Emir ALPAY / Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü
Portföyümüze yeni ürünler katacağız

‘Yapı Kredi İDEA Model Portföy Fonu’ yılbaşından bu yana en yüksek getiri sağlayan fon oldu. 21 Kasım itibariyle fonun getirisi yüzde 25.40. YKB İDEA Model Portföy Fonu, Yapı Kredi Portföy Araştırma Bölümü tarafından belirlenen şirketlere yatırım yapan hisse yoğun bir fon. Orta-uzun vadeli yatırım perspektifine sahip ve borsadaki fırsatlardan yararlanmak isteyen yatırımcılarımız için oluşturduğumuz bir fon. Bu fon 2015 yılında da yatırımcılarımıza önerdiğimiz bir fon olacak. Diğer yandan piyasa şartlarına göre ve yatırımcıların değişen risk getiri tercihleri doğrultusunda fon yelpazemize yeni ürünler katmaya önümüzdeki yıl da devam edeceğiz” diyor. Alpay, kurumun 2015 beklentilerini ise şöyle özetliyor:

“2015 yılının başında düşmesini beklediğimiz yıllık enflasyon, faiz beklentimizde de aşağı yönlü revizyona neden oldu. Bu nedenle sabit getirili menkul kıymet fonları için özellikle yılın ilk yarısının iyi geçeceğini düşünüyoruz. ’YKY B Tipi Uzun Vadeli Tahvil Bono Fonu’muzun da bu hareketten olumlu faydalanacağını öngörüyoruz. Tahvil fonunun yanı sıra düşük miktarda hisse senedi riski de alarak daha yüksek getiri hedefleyen yatırımcılara ise ‘Büyüme Amaçlı Değişken Fonu’ tavsiye ediyoruz. Piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalardan daha az etkilenip, özel sektör tahvillerinin getirilerinden yararlanmak isteyenlere ise ‘Yapı Kredi Bankası Özel Sektör Odaklı Değişken Fonu’muzu öneriyoruz. 2015’te doların global para birimlerine karşı güçlü kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle yatırımcılar portföylerinin bir kısmı ile ‘Yapı Kredi Bankası Eurobond Fonu’na da yatırım yapabilir.

İlhami KOÇ / İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Yatırım fonları piyasasında öncü ve lideriz

Bankamız Türkiye’deki ilk yatırım fonunu kurduğundan beri yatırım fonları piyasasındaki öncü ve lider konumunu koruyor. Nitekim 31 Ekim 2014 tarihi itibarıyla toplam yatırım fonu pazarı içindeki payımız yaklaşık yüzde 23.29 düzeyinde. Bankamız, A ve B tipi fon pazarlarında da söz konusu tarih itibarıyla sahip olduğu sırasıyla yüzde 36 ve 23’lük paylarla pazar lideri. Sekiz adet A tipi ve 14 adet B tipi olmak üzere 22 adet yatırım fonunu müşterilerimize sunuyoruz. 31 Ekim 2014 tarihi itibarıyla sektörde tüm A tipi yatırım fonları içinde tek başına yaklaşık yüzde 22’lik bir payla en büyük fon olan ‘Kumbara’ fonumuz 262 bini aşkın çocuğumuza ulaştı.

Birikimlerini düzenli olarak yatırım fonlarına yöneltmek isteyen yatırımcılarımız, İş Bankası kredi kartlarından ve vadesiz mevduat hesaplarından ‘Fon Biriktiren Talimat’ verebiliyor. ‘Fon Buketi’ uygulamamızla da bireysel yatırımcılarımıza, fon yatırımlarını kendi risk profillerine uygun olacak şekilde yönetme ve takip etme imkânı sunuyoruz. Türkiye’de bir ilk olan ‘Üstü Kalsın’ hizmetimiz ile İş Bankası kredi kartı olan herkese alışveriş yaparken tasarruf etme imkânı tanıyoruz. Üstü Kalsın talimatı veren müşterilerimizin kredi kartı dönem borcu önceden seçilen bir üst tutara yuvarlanarak, yuvarlamadan oluşan farkın yatırım fonunda değerlendirilmesi sağlanıyor. Talimat kapsamında yatırım hesabına aktarılan bu tutarlar ‘Maximum Kart B Tipi Kısa Vadeli Tahvil ve Bono Fonu’nda değerlendiriliyor ve böylece müşterilerimiz alışverişlerinde para biriktirebilmenin ayrıcalığını yaşıyor.

Küçük tutarlarla düzenli tasarrufa teşvik eden diğer bir ürünümüz ‘Maksimum Hesap’ ile müşterilerimizin talimatlı ödemeleri otomatik olarak gerçekleştirilirken, aynı zamanda vadesiz hesaplarında bulunan tutarların 250 TL’nin üzerinde kalan kısmı için ‘Kısa Vadeli Tahvil ve Bono Fonu’ alınarak, atıl duran paraların kolaylıkla değerlendirilmesini sağlıyoruz. Kurucusu olduğumuz yatırım fonlarının yılbaşından bugüne kadar olan getirileri incelendiğinde, ağırlıklı olarak hisse senedi yatırımı yapan fonlarımızın ön plana çıktığı görülüyor. Büyük ölçüde Borsa İstanbul’da işlem gören teknoloji şirketlerinin hisse senetlerine yatırım yapan ‘Türkiye İş Bankası Teknoloji Endeksi Fonu’muz yılbaşından 31 Ekim’e kadar olan sürede yatırımcılarına yüzde 31.11 getiri sundu. Aynı dönemde BIST-100 endeksindeki değişim ise yüzde 18.8 düzeyinde oldu. Önümüzdeki dönem açısından bakıldığında, risk-getiri tercihinde daha muhafazakar olan yatırımcılar için özel sektör borçlanma araçlarına yatırım yapan fonların cazibesinin daha fazla olacağını düşünüyoruz.

Halim ÇUN / Gedik Portföy Yönetimi Genel Müdürü
Borsa düşerken A tipi fonumuz yüzde 5.72 getiri sağladı

Biz, fon yatırımcılarının bir ölçüde sermaye piyasasına yatırım yapanlar gibi uzun vadeli bir perspektifte yaklaşmasını bekliyoruz. Fonlarımız çoğunlukla, aktif yönetim tarzı içinde yönetildiği için zaten piyasa konjonktürüne göre pozisyon alıyor. Dolayısıyla, yatırımcının fonlardan gerçek anlamda yararlanabilmeleri için fazla ‘trade’ etmeden kendi risk profillerine göre bir portföy oluşturmalarını ve bunu orta vadeli (en az 3-6 ay) dönemlerle gözden geçirmelerini ve gerekirse yeniden dengelemelerini öneriyoruz.

İstatistikler fonlara aşırı giriş çıkış yapanların ciddi şekilde zarar ettiklerini gösteriyor. Bu çerçevede, orta ve uzun vadede istikrarlı gelir talebi içinde olan yatırımcılarımıza daha defansif yapısındaki ‘karma’ ve ‘değişken’ fonlarımızı tavsiye ediyoruz. Hisse senetleri piyasasının uzun vadeli getirisinden yararlanmak isteyenler için de ‘hisse yoğun’ fonlarımızı öneriyoruz. Doğal olarak uzun vadeli değerlemeler ve yatırımcı beklentileri portföy dağılımı kararında etkili oluyor.

Son bir yıl içinde en çok kazandıran fonumuz, farklı bir strateji ile dizayn ettiğimiz ‘A Tipi Küçük ve Orta Ölçekli Şirketler Hisse Senedi Fonu’. Bu fon 2013 yılında BIST-100 endeksi yüzde 13.31 düşerken yüzde 5.72 getiri ile ‘hisse yoğun’ fonlar kategorisinde 55 fon arasında birinci oldu. Bu yıl da aynı başarıyı sürdürüyor. 20 Kasım verilerine göre, son bir yılda yüzde 8.78 getiri ile 53 adet hisse yoğun fon içinde ikinci sırada, (endeks fonlarını hariç tutarsak) 34 adet hisse senedine yatırım yapan ve aktif yönetilen fon arasında birinci sırada bulunuyor.

İki yıl önce özel olarak geliştirdiğimiz bir strateji ile küçük ve orta ölçekli şirketlere ‘değer yaklaşımı’ ile yatırım yapmak üzere kurduğumuz bu fonumuz (aşırı dalgalı piyasalara rağmen) bu iki yıllık sürede BIST-100 endeksinin yüzde 12.31 değer artışına karşın yüzde 45.89 ile oldukça iyi bir performans gösterdi. Bu fonumuzu zaten hisse senedine yatırımın uzun vadeli bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiğinden yola çıkarak oluşturduk.

Murat GÜLKAN / Ünlü Portföy Yönetici Direktörü
Hedefimiz en büyük beş fona girmek

‘B Tipi değişken Fon ve ‘Serbest Yatırım Fonu’ olmak üzere iki adet fonumuz . bulunuyor. Fon sayısının az olması, fon yönetimine odaklanma ve güçlü performansı tesis etme açısından yatırımcılara avantaj sağlıyor. 2014 yılı ve sonrasında anapara korumalı fonlar da dahil olmak üzere hisse senedine dayalı fonları sunacağız. İstikrarlı ve mevduata kıyasla daha yüksek getiri arayan yatırımcılarımız için tahvillere yatırım yapan ‘B Tipi Değişken Fon’u sunuyoruz. ‘Serbest Yatırım Fonu’ ise piyasaların her iki yönde de sunacağı fırsatlardan yararlanma esnekliği sağlayan ve kaidıraçlı pozisyon almaya imkan tanıyan fonumuz. Risk toleransı yüksek yatırımcılarımız bu fonu tercih ediyor.

B Tipi Değişken Fon’umuz, temmuz sonu itibarıyla son bir yıllık dönemde de en yüksek getiriyi sağlayan ilk üç fon içerisinde. Son bir yıllık getirisi yüzde 13.04 oldu. Yılbaşından bu yana ise (temmuz sonu) yüzde 7.91 seviyesinde getiri sağladı. Fonumuz yüzde 1.28 ile piyasadaki en rekabetçi ücretlendirmeye sahip fonlar arasında.

Halihazırda B Tipi Değişken Fon ve Serbest Yatırım Fonu’nun büyüklüğünü artırmayı planlıyoruz. Önümüzdeki üç yıllık süre zarfında en büyük beş fon içerisine girme hedefimiz bulunuyor. Yılsonuna kadar yeni mevzuatın getirdiği ‘şemsiye fon’ yapısı altında hisse senetlerine dayalı üç adet fon kurmayı planlıyoruz. Bu fonlar anapara korumalı ve aktif yönetilen fonlar olacak.

B Tipi Değişken Fon’a yatırım yapmak için özel bir şart aramıyoruz. Serbest Yatırım Fonu’na ise ‘nitelikli yatırımcı’ tanımına uygun yatırımcıları kabul ediyoruz.

Cem MURATOĞLU / Odeabank Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Gn. Müdür Yard.
Stratejimiz diğerlerinden farklı

Satış performansı anlamında 2014 Odeabank için oldukça başarılı bir yıl oldu. 2013 yılı Mayıs ayında aktive ettiğimiz ve altı kurum tarafından yönetilen farklı fonların satıldığı fon platformumuz sayesinde özellikle 2014 yılının ikinci çeyreğinden itibaren büyük bir atak yaparak önemli bir müşteri sayısına ve fon hacmine ulaştık. Bu arada bankamızın fon satış stratejisi diğer bankalardan oldukça farklı oluşturuldu. Piyasada satılan fonların yüzde 75-80’lik oranı likit ve benzeri ürünlerden oluşurken bizde bu oran tam tersi biçimde yüzde 75 ihbarlı yani nitelikli fonlara ait. Dolayısıyla fon hacmi yaratmada biz zor yolu tercih eden ancak müşterilerine gerçekten detaylı analizi yapılmış kaliteli ürün satan bir kurumuz. Odeabank olarak kendi kurduğumuz veya yönettiğimiz yatırım fonlarımız yok. Ama çok sayıda banka ve aracı kurumun kurduğu ve değişik portföy yöneticileri tarafından yönetilen fonları seçici olarak müşterilerimize sunuyoruz. Son bir yılda müşterilerimize sunduğumuz fonlar içerisinde en yüksek getiri hisse yoğun fonlardan elde edildi. Bu durum, tabii ki 2014’te hisse senetlerindeki genel yükselişin doğal sonucu. Ancak riske göre kazanç analizi yaptığımızda, bir aracı kurumun yönettiği ve bizim nitelikli müşterilerimize satışını yaptığımız bir ‘serbest fon’ mevduat getirisinin üzerinde gerçekten çok başarılı bir performans göstererek yatırımcısını sevindirdi.

2014 Temmuz ayında yürürlüğe giren yeni SPK tebliğ ile bankaların fon kurma hakkı kaldırıldı. Odeabank olarak bizim stratejimiz, bu değişiklikten öncesinde çok sayıda kurum ile çalışarak kalite analizi süzgecimizden geçmiş ürünlerini müşterilerimize sunmaktı. Bu açıdan bizim hayatımızda bir şey değişmedi. Öte yandan işbirliğine gittiğimiz bazı portföy yönetimi şirketleri ile stratejisini birlikte belirlediğimiz esnek fonları, aktif pazarladığımız fonların arasına katmayı istiyoruz.

Yatırımcılara yoğun olarak önereceğimiz fonlar daha çok dinamik yönetilen ve piyasa oynaklıklarından az etkilenen esnek fonlar olacak. Tabii ki piyasaların izin verdiği ölçüde uzun vadeli bono fonları ile hisse yoğun fonlardan da yararlanabiliriz.

Sevda Akbaş GİRGİNER / TEB Portföy Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı
TEB Portföy yüzde 42 büyüdü

TEB Portföy olarak odak noktamız aktif yönetilen (likit, altın, borsa yatırım fonu, anapara korumalı fonlar hariç] fonlar. Pazar yüzde 34 büyürken biz yüzde 42 büyüdük. Böylece sene başında yüzde 8 olan pazar payımız ekim sonu itibariyle 8.5’e ulaştı. A tipi fonlarda hisse fonumuz, B tipi fonlarda ise uzun vadeli tahvil bono fonumuz en çok kazandıran fonlarımız oldu. Yılbaşından itibaren yatırım fonlarımız (repo getirisine alternatif getiri sunan kısa vadeli tahvil bono fonlarımız ve likit fon hariç] yatırımcılarına mevduatın üzerinde bir getiri sundu. Türkiye gibi büyüyen bir piyasada yatırımlarımız içinde hisse senedi olması önemli. Hisse senedi endeksinin düşmesi ve çıkması gibi dönemleri takip etmek istemeyen, endeksin yönünün ne olacağına ilişkin risk almak istemeyenler için ‘TEB B Tipi Varlık Yönetimi Hizmeti Tahvil ve Bono Fonu’nu oluşturduk. Fonumuz ağırlıklı olarak sabit getirili enstrümanlara yatırım yapmakla birlikte hisse senedi tarafında korumalı (hedge’li] pozisyon alıyor. Böylece doğrudan hisse senedi endeksi riski almadan, bu piyasasının sunduğu fırsatlardan faydalanmayı hedefliyor. Fon, hisse senetleri tarafında uzun, Vadeli İşlem Borsası’ndaki Endeks Sözleşmeleri’nde kısa pozisyon alarak görece performans farklılığına dayalı hisse senedi stratejisi uyguluyor.

TEB B Tipi Taktik Dağılım Fonu’muz ise, içindeki varlık sınıflarını piyasa koşullarına göre değiştirerek aktif portföy yönetiminden yatırımcılarını faydalandırmayı hedefliyor. Fon ağırlıklı olarak Hazine bonosu, özel sektör tahvili ve enflasyona endeksli sabit getirili borçlanma araçları, repo, gibi sabit getirili menkul kıymetlere yatırım yapıyor. Hisse senedi, döviz ve altın gibi ana varlık sınıflarına taktiksel stratejilerle bu varlık sınıfları arasında uzun ve kısa pozisyon alarak yatırım yapıyor. Özel sektör borçlanma araçlarının sunduğu getiri potansiyelinden faydalanmak isteyen yatırımcılar için çıkardığımız ‘TEB B Tipi Özel Sektör Tahvil ve Bono Fonu’nda doğru varlık seçimleriyle doğru risk-getiri analizlerini kullanarak devlet iç borçlanma senetlerine göre daha yüksek getiri sağlanması hedefleniyor. Yatırımcılarımıza ‘TEB B Tipi Varlık Yönetimi Hizmeti’ ve ‘TEB B Tipi Taktik Dağılım Fonu’nu öneriyorum. Yılbaşına kadar geçecek süreçte portföy önerimiz ise, varlıklarının yüzde 50’sini mevduat, yüzde 30’unu özel sektör tahvil bonolarına yatırım yapan fonlarda, yüzde 10’unu hisse senedi fonunda ve yüzde 10’unu da uzun vadeli tahvil bono fonlarında değerlendirmeleri yönünde.

Alim TELCİ / Halk Portföy Yönetimi Genel Müdürü
“Yatırım fonları uzun vadeli enstrümanlar”

2013 yılını Halk Portföy Yönetimi için her anlamda başarılı bir yıl olarak geçirdik. Yönettiğimiz varlığı yüzde 68 oranında artırırken, yatırımcılarımıza da volatilitesi yüksek bir yılda riskleri çerçevelerinde optimize getiriler sunmaya çalıştık.

Yatırım fonlarımızda yüzde 34.4 büyüme sağlarken, en hızlı büyümeyi ve en yüksek getiriyi likit fonumuzda sağladık.

2014 yılbaşından itibaren ekim ayı sonuna kadar en fazla getiriyi yüzde 19.51 ile ‘A Tipi Değişken Fon’umuz getirdi. Bu dönemde yüzde 18.85 getiri sağlayan BIST-100 endeksine göre daha iyi performans göstermemizin sebebi ise hisse senedi seçimlerimizin başarılı olması. Ancak en yüksek getiri sağlamış fon en başarılı yönetilen fon değildir. Bu değerlendirmeyi yapmak için fonların kıstas getirilerine de bakmak gerekir.

Öte yandan bu yıl yeni SPK kanunu ile yatırım fonu sektörü ciddi değişiklikler yaşıyor. Sadece fon yönetim şirketlerinin fon kurucusu olabileceği sisteme geçilmesi ve mevcut dönüşümlerin tamamlanabilmesi 1 Temmuz

2015 tarihini bulabilir. Bu yasal süreçlerin ve dönüşümün tamamlanması ile sektör daha derin ve rekabetçi bir yapı kazanacak. Bu canlanma ve değişikliklerin yansıması ürün tarafına mutlaka katma değer sağlar. Özellikle kalkınma bankalarının sektördeki ağırlığının artması ile alternatif yatırım fonları da kurulur. Bizim de Halkbank iştiraki olarak mutlaka bu yönde girişimimiz olacaktır.

Yatırım fonunu uzun vadeli bir ürün olarak değerlendirdiğimizde içinde hisse senedi bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Bu paralelde ‘A Tipi Karma’ ve ‘B Tipi Dinamik1 fonumuz, ürün yelpazemizde öne çıkıyor. Öte yandan özel sektör tahvil ve bonolarının çok revaçta olduğu bu dönemde hisse senedi riski istemeyen yatırımcılara ‘Özel Sektör Tahvil ve Bono’ fonumuzu tavsiye ediyoruz.

Ertunç TÜMEN / Akportföy Genel Müdür Yardımcısı
Portföy Fikirleri her ay güncelleniyor

Ak Portföy’ün yönetimindeki Akbank fonları, 2013’de Türkiye’deki tüm yatırım fonları arasında ilk üç arasına girdi. ‘Akbank B Tipi Dengeli Yabancı Menkul Kıymetler Fonu’ yüzde 48.1 net getiri ile 2013’ü üçüncü sırada,’ Akbank Franklin Templeton Avrupa Fonu’ net yüzde 53.8 getiri ile ikinci sırada, ‘Akbank Franklin Templeton Amerika Fonu’ da net yüzde 58.6 getiri ile tüm yatırım fonları arasında birinci sırada yer aldı. Bu başarının önemli faktörleri arasında, yabancı menkul kıymet fonlarının yönetimi konusunda uluslararası alanda saygın bir kurum olan Franklin Templeton ile çalışıyor olmamız ve söz konusu enstrümanların yönetiminde profesyonellerden oluşan ekibimiz belirleyici. Uzun vadeli perspektifle son iki yıllık döneme baktığımızda da getiri konusunda liderliğimizi sürdürüyoruz.

Veri sağlayıcı Rasyonet’in verilerine göre, (19 Kasım 2012 ve 19 Kasım 2014 arasında] Türkiye’de kurulu tüm yatırım fonları arasında en yüksek getiriyi sağlayan ilk iki yatırım fonu yüzde 84.13 ile Akbank Franklin Templeton Amerika Yabancı Menkul Kıymetler Fonu ve yüzde 55.95 ile Akbank Dengeli Yabancı Menkul Kıymetler Fonu oldu. Müşterilerimize sunduğumuz yatırım fonu çeşitliliği konusundaki liderliğimizi sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönemde birçok varlık sınıfında yeni ürünlerle yatırım evrenimizi geliştireceğiz. Türkiye’de birikim ve tasarruf sahiplerinin etkin, kaliteli, istikrarlı finansal tavsiye ve yatırım yönetimi çözümlerine ihtiyaç duyduklarının farkındayız. Artık yatırımcıların ‘paramı nereye yatırmalıyım’ sorusuna net bir çözümümüz var, ‘Portföy Fikirleri’. Akbank Birebir Bankacılık müşterilerine yönelik olarak hazırlanan Portföy Fikirleri özetle yatırımcıların profilleri ve piyasa koşulları paralelinde birikimlerine kolayca yön vermeleri için hazırlanan ve her ay güncellenen bir finansal tavsiye ürünü.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu