Fehmi Korudan Boykotçu Vekillere Tavsiyeler
Eski bir ‘boykotçu’ olarak tavsiyelerim
Her şey anayasada yazdığı gibi olup bitiyor: Meclis toplandı, milletvekilleri yemin etti, başkanını seçti… İktidar partisinin lideri kendisinin başkanlığındaki yeni hükümet listesini Cumhurbaşkanı’na sundu, onayını aldı… Yeni hükümetin programı Meclis’te okunacak ve güvenoyuna sunulacak…
Bütün bunlar CHP ile BDP’nin ‘yemin boykotu’ sürerken yaşanıyor.
Gençliğinde ‘eylemci’ yönü bulunan herkes bilir; bilmeyenler de şimdi öğreniyor: Eylemlerde önemli olan eylemi başlatmak değil, sonuçlandırmaktır… ‘Boykot’, bir yeni uygulamayı zorlamak, varolan bir uygulamayı sona erdirmek veya hak almak için girişilen bir eylem türüdür; sonuç almak eylemcilerin elinde değildir. Bu yüzden de, eyleme başlarken, sonuç alınamadığı takdirde ne yapılacağına dair bir ‘B-Planı’ bulunması gerekir…
‘Yemin boykotu’ kararı alınırken CHP’de kimsenin bu yolda bir uyarıda bulunmadığı anlaşılıyor. Ak Parti telâşa kapılmayıp “Yemin etmezlerse etmesinler” tavrına bürününce, CHP’nin eylemi sonuç getirmesi imkânsız bir hal aldı. Onlar seyrededursun, Meclis çalışmalarını sürdürüyor, hükümet yoluna devam ediyor…
Milletvekilliklerinin düşürülmesi veya maaşlarının ödenmemesi türü ‘sürç-ü lisan’ tepkiler de olmasa, bir süre sonra sorunun varlığı unutulacak…
Ak Parti her iktidarın hayali olan ‘dikensiz gül bahçesi’ bir siyaset zeminine kavuştu. Anamuhalefetin ‘yemin boykotu’ yüzünden kilitlenip kıpırdayamaz hale geldiği bir siyaset zeminini hangi iktidar istemez?
Eylemlerin sonuç getirebilmesi için seçilen yöntemin amaca uygun olması gerekir. ‘Boykot’ mu yapacaksınız, bunu doğru hedefe karşı, onun en zayıf olduğu anda ve çıkarlarını en fazla zedeleyebileceğiniz bir yöntemle yapmalısınız…
‘Yemin boykotu’ her bakımdan yanlış bir eylem…
Şikâyet konusu, tutukluluk halleri mahkemelerce kaldırılmadığı için milletvekili seçilen kişilerin Meclis’e gelememesi -yani mahkemeler- olduğu halde, Meclis’in boykot edilmesi anlamsız…
Halkın artan desteğini iki hafta önce arkasına almış iktidar partisi ‘en zayıf’ değil ‘en güçlü’ olduğu dönemini yaşıyor; bu sebeple de boykot işe yaramaz…
Boykota rağmen Meclis çalışmaları aksamadan sürdüğüne, hükümet kurulabildiğine göre, boykotla çıkara çomak sokulması da söz konusu değil…
Meclis’e gelemeyen milletvekillerinin ‘Ergenekon’ gibi küçük bir azınlık dışında hemen herkesin haklı bulduğu bir yargılama süreciyle irtibatlı olmalarını da unutmayalım.
Yanlış hedefe, yanlış zamanda, yanlış bir amaçla girişilen ‘boykot’ eylemi başarılı olamazdı; nitekim başarılı olamıyor da…
Girişilen yanlış eylemlerde, hele bir de ‘B-Planı’ yoksa, çıkış için başkalarına muhtaçtır eylemciler… CHP’nin durumu da bu: ‘Onurlu çıkış’ yolunu kendileri dışında arıyorlar… Eylemleri Meclis’e karşı, Meclis’in yeni başkanından medet bekliyorlar… İktidarı ve Başbakan Erdoğan’ı halka şikâyet ediyor, ama çözümü onların eline bırakıyorlar…
Oysa CHP’nin kendine vurduğu kilit iktidarın işine yarıyor, neden kıllarını kıpırdatsınlar ki?
CHP’liler, sorunla Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Başkanlığı düzeyinde ilgilenilmesini yeterli görüp eylemlerine bir an önce son vermelidir.