Evde Ek İş Yaparak Para Kazanan Ev Hanımları

Evde Ek İş Yaparak Para Kazanmak

Türkiye’nin 12.2 milyon ev kadını, genellikle evde çalışma veya geçici işlerde çalışma deneyimi olan bireylerden oluşuyor. Bu kadınların büyük bir kısmı, aile ekonomisine tek bir maaş girdisi ile katkı sağlıyor. Ancak artan yaşam maliyetleri ve ekonomik zorluklar nedeniyle tek maaşla geçinmek her zaman kolay olmayabilir. Bu nedenle ev kadınları, ellerinden geleni yaparak ev ekonomisine katkı sağlamak için çeşitli yollar arayışındalar. Evde ürettikleri ürünleri satarak para kazanma, hem ekonomik hem de kişisel anlamda birçok avantaj sunuyor.

Ev kadınlarının çoğu, dikiş dikip, yemek yaparak veya el işleri üreterek ev ekonomisine ciddi katkı sağlamaya çalışıyor. Bu tür işlerde müşterileri genellikle çevrelerinden, arkadaşlarından veya komşularından geliyor. El emeği ürünler, özellikle kişisel dokunuşlar ve özgün tasarımlarla dikkat çekiyor. Bu şekilde ürettikleri ürünleri satarak elde ettikleri gelir, aile bütçesine önemli bir katkı sağlıyor.

Evde dikiş diken veya yemek pişirip satan kadınlar, kendi kazandıkları parayla özgüvenlerini artırma fırsatı buluyorlar. Evde geçirilen zamanın ürünlere dönüşmesi, kadınların el becerilerini ve yaratıcılıklarını kullanma imkanı sunuyor. Bu durum, aile içinde daha fazla saygınlık kazanmalarına ve kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğine sahip olmalarına da yardımcı oluyor.

Ayrıca, kendi gelirini elde etmek isteyen ev kadınları, çarşıya pazar gezdiğinde para istemek zorunda kalmamak gibi bir avantaja da sahip oluyorlar. Ürettikleri ürünleri satarak elde ettikleri gelirle istedikleri şeyleri alabilmek, finansal bağımsızlık hissini güçlendiriyor.

Bu kadınların hikayeleri, evde çalışarak para kazanmanın hem ekonomik hem de kişisel anlamda ne kadar değerli olabileceğini gösteriyor. Kendi yeteneklerini ve emeklerini kullanarak ürünler üreten ve bunları satan ev kadınları, aile bütçesine katkı sağlayarak hem özgüvenlerini artırıyor hem de daha bağımsız bir yaşam tarzı benimsemek adına adımlar atıyor.

Savulun dünya, ben geliyorum!

“Savulun dünya, ben geliyorum!” diyerek yola çıkan Candan Baş, Tatvanlı ve 47 yaşında. Kendisinin 24 ve 27 yaşında iki çocuğu var. Eşi devlet memuru, kendisi ise içli köfte yaparak aile bütçesine katkı sağlıyor. İçli köfte işine adımını ise yaklaşık 3-4 ay önce atmış. Bu ilham verici hikaye, bir piknik etkinliğiyle başlıyor. Karamanlıların düzenlediği bir pikniğe katılan Candan Baş, mangal yapmaktansa içli köfte yaparak gitti. Bu piknik, 100-150 kişilik bir katılıma sahipmiş. Baş, içli köftelerini yanına alıp pikniğe gitmesiyle yeni bir sayfa açmış hayatında.

Baş’ın getirdiği içli köfteleri tadına bakanlar, lezzetinin ardından olumlu yorumlar yapmış. Piknikteki bir arkadaşı, Baş’a içli köftelerini satarak gelir elde etmesini önermiş. Baş, başlangıçta bu öneriyi fazla ciddiye almamış, ancak ilerleyen günlerde evdeki maddi sıkıntılar ve özellikle oğlunun okul taksitlerini ödeyemediğini fark etmiş. Arkadaşının önerisi tekrar aklına gelmiş ve içli köfte yaparak para kazanma fikrini benimsemiş.

“Mutsuz, çaresiz bir şekilde kara kara ne yapacağımı düşünürken içli köfte geldi aklıma” diyen Baş, kendi içli köftelerini Facebook üzerinden satışa sunmaya karar vermiş. İçli Köfte Sevenler Grubu’na “içli köfte satışları başlamıştır” yazısını yazmasıyla birlikte ilk müşteriler gelmeye başlamış. İlk müşterisi, 2 kilo içli köfte isteyen bir arkadaşı olmuş. Baş, bu ilk siparişi büyük bir heyecanla hazırlamış ve hissettikleri hakkında şöyle söylüyor: “Sanki milyonlar kazanmış gibi hissettim. Savulun dünya, ben geliyorum dercesine yaptım.”

Tadına bakanlar, içli köftelerin lezzetinden oldukça memnun kalmışlar ve bu da hızla siparişlerin artmasına yol açmış. İlk siparişi takip edenler, 3 veya 5 kiloluk siparişlerle gelmeye başlamış. Kısa bir süre içinde bin liradan fazla gelir elde eden Baş, para kazanmanın getirdiği hisleri şu şekilde ifade ediyor: “Bu benim için çok büyük bir şeydi. Artık bir yere giderken eşimden para istemek zorunda değildim. Hatta ona para verdiğim bile oldu. Eşimin getirdiği paranın üzerine para koydum ve özgüvenim arttı.”

Candan Baş’ın hikayesi, ev kadınlarının evde yapacakları işlerle hem aile bütçesine katkı sağlama hem de özgüvenlerini artırma fırsatlarını gösteriyor. Başarı hikayesi, kendi yeteneklerini ve yaratıcılığını kullanarak içli köfte yaparak para kazanan bir kadının kararlılığını ve azmini yansıtıyor.

Ana-kız birlikte çalışıyorlar

Hatice Sağçolak (65) ve kızı Ayşe Buket İskender (42), 2009 yılından beri evde el yapımı saten çiçekler üreterek yurtdışına satış gerçekleştiriyorlar. Organize saten kumaş mağazalarından kumaşlarını temin eden ve boncuk, pul, payet gibi malzemeleri Eminönü’nde bulan bu ikili, ürettikleri ürünleri internet üzerinden satan bir platformda müşterilerine sunuyorlar. Sürekli müşterileri olmasına rağmen düzenli alımlar yapmıyorlar. Aylık gelirleri mevsimlere göre değişiyor ve yüzde 30-35 kar marjıyla çalışıyorlar. Günlük çalışma saatleri, ellerindeki işe göre değişmekle birlikte genellikle ortalama 4-5 saat arasında değişiyor.

Öncesinde özel sektörde muhasebe müdürü olarak çalışmış olan Ayşe Buket İskender, çocuğu doğduktan sonra iş yaşamına ara vermiş. Ancak el işleriyle uğraşma tutkusu hiç geçmemiş. Evde biriktirdiği el yapımı ürünleri değerlendirmek istemiş ve bu şekilde evde ek gelir elde edebileceği bir fırsat arayışına girmiş. İşlerin ilerlemesiyle birlikte annesi Hatice Sağçolak da çiçek üretimi konusunda işe katılmış. Böylece, internet üzerinden ilan hazırlığı ve müşteri ilişkileri konusunda Ayşe Buket İskender aktif bir rol üstlenirken, üretim ağırlıklı olarak anne Hatice Sağçolak tarafından gerçekleştiriliyor.

Ayşe Buket İskender, bu işin getirdiği avantajları şu şekilde açıklıyor: “Hobimi işim yaptım. Özgür zamanlı bir işim oldu ve çocuğumla ilgilenirken gelir elde etme imkanına kavuştum. Aynı zamanda annem de boş zamanlarını değerlendirecek ve gelir elde edecek bir işe sahip oldu. Bir şeyler üretmekten keyif alıyorum ve interneti, sosyal medyayı kullanarak yeni insanlarla tanışmaktan hoşlanıyorum. Bu iş sayesinde yurtdışından birçok yeni arkadaş edindim.”

Günleri nasıl geçiyor? İşlerini Ayşe Buket İskender şu şekilde anlatıyor: “Çocuğumu okula bıraktıktan sonra annemle birlikte internet üzerinden siparişlerimizi kontrol edip, işleri düzenliyoruz ve ürünleri hazırlıyoruz. Satış veya sipariş yoksa, yeni modeller geliştirmek için araştırmalar yapıp yeni ürünler tasarlıyoruz. Kadınlara, sevdikleri hobilerini işe dönüştürmelerini ve mutlaka bir şeyler üretmelerini öneriyorum.” İskender’in eşi de bu işe olumlu bakmış ve annesi de işe katılınca içi daha da rahatlamış. İnternet üzerinden satış fikri ise Ayşe Buket İskender’in kardeşiyle gerçekleştirdiği beyin fırtınası sonucu ortaya çıkmış.

Kimsenin eline bakmıyorum, kafam rahat

47 yaşındaki Menşure Solak, Kayseri doğumlu ve çocukluğunun bir bölümünü orada geçirmiş. Ancak daha sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a gelmişler. Bir yıl önce işinden ayrılmış olan Solak, öncesinde bir ofiste telefonlara bakma görevini üstleniyormuş. Ancak işten ayrıldıktan sonra bir süre boyunca yeni bir iş bulamamış. Menşure Solak, bu durumu “35-40 yaş arasındaki insanları pek işe almıyorlar” şeklinde ifade ediyor.

İşsizlikle başa çıkmak ve ailesine katkı sağlamak amacıyla farklı alanlarda çalışmalar yapmış. Kozmetik ve makyaj ürünleri satışı yapmış, el yapımı takılar hazırlamış, örgü işleri yaparak kazanç elde etmeye çalışmış. Son birkaç aydır ise mantı yaparak gelir sağlıyor. Menşure Solak, mantı yapma konusunun çocukluk yıllarına dayandığını ve yemek yapmaya ilgi duyduğunu belirtiyor. Müşterilerini çoğunlukla kendi çevresinden bulmuş. Arkadaş toplantıları ve kulaktan kulağa yayılan öneriler sayesinde çevresini genişletmiş. Bugüne kadar 100’den fazla müşteriye hizmet vermiş ve düzenli müşteri kitlesi oluşturmuş. Örneğin, belirli bir siteden gelen siparişlerle haftada 20 kilo mantı hazırladığını paylaşıyor.

Menşure Solak, bu işten elde ettiği gelirin yanı sıra özgüveninin arttığını ve ailesine daha fazla katkı sağlamanın mutluluğunu yaşadığını ifade ediyor. Kimsenin eline bakmak zorunda kalmadan kendi kazancını elde etmenin kendisine özgürlük hissi verdiğini belirten Solak, mantı yaparak geçimini sağlamaktan memnuniyet duyduğunu dile getiriyor.

Kilosunu da 20 liraya veriyor

Menşure Solak, 47 yaşında ve Kayseri kökenli. Hayatının bir dönemini İstanbul’da geçiren Solak, iş hayatında geçmiş yıllarda telefonlara bakma gibi görevlerde çalışmış. Ancak bir yıl önce işinden ayrılmış ve sonrasında iş bulmakta zorlanmış. İşsizlik döneminde ek gelir sağlayabilmek için farklı alanlarda çalışmalar yapmış; kozmetik ve makyaj ürünleri satışı, takı yapımı, örgü işleri gibi. Ancak son birkaç aydır mantı yaparak gelir elde ediyor. İşsizlikle mücadele ederken arkadaşlarının tavsiyeleri üzerine mantı yapımını gelir kaynağı haline getirmeye karar vermiş.

Menşure Solak, mantı işini internet üzerinden sipariş alarak yapıyor. Özellikle çevresinden gelen arkadaş toplantıları ve öneriler sayesinde müşteri kitlesi oluşturmuş. Siparişler genellikle arkadaş toplantıları ve günlük yemek ihtiyacı için gelmektedir. Bazen gece geç saatlere kadar mantı hazırlığı yapmak durumunda kalabiliyormuş. 1 kilo mantıyı hazırlamanın ortalama 1 saat sürdüğünü ifade ediyor.

Malzemelerini güvendiği yerlerden temin ediyor ve kendi mantılarını yaparken kullandığı yöntemleri diğer müşterilere de uyguluyor. İnce çalışmanın ve özenin gerekliliğini vurguluyor. Mantının şekli, katlanması, hamurunun yumuşaklığı gibi detaylara dikkat ettiğini belirtiyor. Kendi tarifinde baharatların yanı sıra zerdeçal ve nane gibi özel detayları da kullanıyor.

Solak, evde dikiş dikerek, yemek yaparak veya farklı el işleriyle uğraşarak ek gelir elde etmenin, özgüvenini artırdığını ve aile bütçesine katkı sağlamanın huzurunu yaşattığını söylüyor. Özellikle eşinden ayrı olan Solak, iki kızıyla birlikte yaşamını sürdürüyor. Kızlarından aldığı destekle ayakta durduğunu ve bu desteğin kendisi için çok değerli olduğunu belirtiyor. Kendi kazandığı parayla özgürlüğünü ve bağımsızlığını hissettiğini dile getiriyor. Kendi parasını kazandığı için kimsenin eline bakmak zorunda kalmadığını ve hayatına daha özgürce yön verdiğini ifade ediyor.

Ev kadınlarına kendi ayakları üzerinde durarak ek gelir elde etme fırsatını değerlendirmelerini tavsiye eden Solak, böylece istedikleri şeyleri alabilmek ve harcamalarını daha özgürce yapabilmek için gereken finansal özgürlüğü elde edebileceklerini vurguluyor.

İş hayatına bir kere girince evde oturmak zor geliyor

Aynur Ger, emekli bir vali sekreteri olarak 2000 yılında emekli olmuş bir kadın. Emekli olduktan sonra uzun bir süre boyunca iş yapmadan evde vakit geçirmiş. Ancak daha sonra Indus Danışmanlık’ın internet sitesinde gördüğü bir proje sayesinde ev ekonomisine katkı sağlamayı yeniden keşfetmiş. Bu projede çalışan 13 ev kadını kendi yetenekleri doğrultusunda çeşitli el işleri yaparak gelir elde ediyor. Aynur Ger, evde 3 saatini keseler yaparak ve içlerine lavanta yerleştirerek geçiriyor ve bu sayede yaklaşık 300 TL gibi bir gelir elde ediyor.

Aynur Ger, iş hayatına dönmenin kendisine enerji ve heyecan getirdiğini ifade ediyor. Uzun bir süre boyunca evde oturmanın sıkıcı olduğunu düşünen Ger, Indus Danışmanlık projesi sayesinde evde ek gelir elde edebilmenin mutluluğunu yaşıyor. Kendi becerilerini kullanarak lavanta torbaları yapmanın yanı sıra dantel, kanaviçe gibi el işleriyle de ilgileniyor. Bu şekilde ev ekonomisine katkı sağlamak hem ona keyif veriyor hem de kendini faydalı bir birey olarak hissetmesini sağlıyor.

Aynur Ger, günlük rutinini sabah kalkıp kahvaltıyı hazırlayarak başlatıyor. Ardından ev işleriyle ilgileniyor, çamaşır, bulaşık, yemek gibi işleri hallediyor. Öğle yemeğini yedikten sonra ise lavanta keselerini hazırlamaya başlıyor. Bu işlemleri öğleden sonra çay saatinde kadar tamamlıyor ve hazırladığı keseleri sepetlere yerleştiriyor.

Proje sayesinde ev ekonomisine katkıda bulunmanın ve kendi yeteneklerini kullanarak para kazanmanın verdiği tatmin duygusuyla Ger, iş hayatına geri dönmenin zorluğunu aşmanın mutluluğunu yaşıyor. Hem ev işleriyle ilgilenip hem de ürettiği el işleri sayesinde gelir elde ederek hem ekonomisine katkı sağlıyor hem de özgüvenini yükseltiyor.

Belediyeler de destek oluyor

Belediyeler, kadınların ürettikleri ve yaptıkları ürünleri değerlendirmelerine ve ekonomik olarak katkı sağlamalarına yardımcı olmak amacıyla çeşitli destekler sunuyorlar. Örnek olarak, Ordu’da ev kadınlarına ekonomik destek sağlamak ve ticarete dahil etmek amacıyla belediye katkısıyla Kadın El Emeği Pazarı kurulmuş. Benzer şekilde Aliağa Belediyesi de Zeytinli Park içinde standlar açarak kadınların ürünlerini satabileceği bir alan oluşturmuş.

Bu tür destekler sunan belediyelerin sayısı oldukça fazla. Bunların yanı sıra, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) da kadınların ürettiklerini satmaları konusunda yardımcı oluyor. 1986 yılında kurulan KEDV, dar gelirli kadınların yaşam kalitesini ve ekonomik durumunu iyileştirmeyi amaçlayan kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütüdür. İstanbul’un dar gelirli semtleri, deprem bölgeleri ve Güneydoğu Anadolu gibi farklı bölgelerde faaliyet gösteren KEDV, kadınların yerel kalkınmadaki liderliklerini güçlendirmeye yönelik çalışmalar yürütüyor.

KEDV, Türkiye’nin dört bir yanından belediyelere ve destek talep eden kadın gruplarına eğitim, danışmanlık desteği sunuyor. Ayrıca, çeşitli kuruluşlarla işbirliği yapıyor. Bu kuruluşlar arasında Belediyeler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), Kadının Sorunları ve Statüsü Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, Citibank, Carrefour, Estore, Microsoft gibi yerler bulunuyor. KEDV, kadınların üretim yeteneklerini ve ekonomik bağımsızlıklarını güçlendirmek için önemli bir rol üstleniyor.

Çoğu kadın ürünlerini satamıyor

Kadınların ürettikleri ürünleri satamama sorununa çözüm bulmak amacıyla Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV), kadınlarla işbirliği yaparak ürün geliştirme ve satış konusunda destek sağlıyor. KEDV, kadınların ekonomik özgürlüğünü kazanabilmeleri için geleneksel ürün kalıplarının ötesine geçen modern ürünler geliştirmeye odaklanıyor. Kadınlar, KEDV ile iletişime geçerek yeteneklerini ve ilgi alanlarını paylaşıyorlar. Kimi örgü örüyor, kimi takı tasarlıyor, kimi dantel işlemeleri yapıyor veya dantel oyası hazırlıyor.

KEDV Nahıl Mağaza Müdürü Şule Alpaslan, birçok kadının ürettikleri ürünleri satamadığını vurguluyor ve bunun nedenlerini tasarım eksikliği veya potansiyel alıcı bulamama olarak açıklıyor. KEDV, kadınların emeklerini özgün tasarımlarla birleştirerek daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmalarını destekliyor. Şirketlerle işbirliği yaparak sosyal sorumluluk projeleri yürütüyor ve kadınların ürünlerini bu platformlarda sergileyebilmelerine olanak tanıyor. Özel günlerde sipariş yoğunluğu yaşandığını belirten Alpaslan, bu şekilde kadınların evden çıkarak kendi ayakları üzerinde durabileceklerini, diğer kadınların da benzer deneyimlere sahip olduğunu gördüklerini ve özgüven kazandıklarını ifade ediyor.

KEDV, Beyoğlu’nda fiziksel bir dükkanı işletiyor ve kadınların ürünlerini burada satma imkanı sunuyor. Bugüne kadar 500’den fazla kadın, KEDV aracılığıyla gelir elde etme fırsatı bulmuş. Kadınlar, ürünlerini dükanda sergilemek istediklerinde önce KEDV’e e-posta göndererek ürettikleri ürünlerin fotoğraflarını paylaşıyorlar. Böylece kadınlar, ürettikleri ürünleri daha geniş bir kitleye sunma ve gelir elde etme şansı yakalıyorlar.