Eğitimin bütçesi 122 milyar TL’ye yükseldi
Teşvikler özel okullara ilgiyi artırdı
ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarı, 2016’da 10 farklı “Dünyanın En İyi Üniversiteleri” sıralamasını inceledi. Söz konusu 10 listede 159 Türk üniversitesinin adı geçiyor. Buna göre, dünya sıralamalarında en üst sıralarda Boğaziçi, ODTÜ ve İstanbul Teknik Üniversitesi [İTÜ) yer aldı. Genel dünya sıralaması yapan 10 kurumdan en az beşinin sıralamasında yer alan 17 Türk üniversitesi belirlendi. Buna göre, İstanbul Üniversitesi yapılan tüm sıralamaların tümünde yer alan tek üniversite oldu. ODTÜ, Hacettepe, İTÜ, Ankara ve Gazi üniversitesi ise sıralamaların dokuzunda yer aldı. Boğaziçi ve Bilkent üniversitesi sekizer, Koç Üniversitesi yedişer, Ege, Erciyes, Dokuz Eylül, Marmara, Yıldız Teknik, Sabancı üniversitesi altışar, Atatürk ve Çukurova üniversitesi beşer kere dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamalarında yer buldu.
Eğitimdeki yapısal reformlar ekonomik büyümeyi de olumlu etkiliyor. Öğrenci sayısı 18 milyona yükseldi. Başta sanayi olmak üzere tüm sektörlerde teknolojik gelişmeleri sağlayacak muazzam bir insan kaynağı geliyor…
EĞİTİM sektöründe yaşanan büyük değişimler sayesinde artık soru sorabilen, analitik ve yaratıcı düşünme yeteneğine sahip, mevcut yollar dışında alternatifler arayabilen, Ar-Ge ve inovas-yon alanlarında çalışacak donanıma sahip öğrenciler yetiştiriliyor. Teknolojik gelişmeleri sağlayacak insan kaynağı oluşturmanın yolu tabii ki eğitim ile doğrudan ilişkili. Sanayinin ve diğer sektörlerin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek nitelikte kişilerin yetiştirilmesi Türkiye’nin en önemli hedeflerinden birisi, işte, bu sorunlara son verebilmek amacıyla eğitim sektöründe büyük bir dönüşüm yaşanıyor.
SINIFLAR 25 KİŞİLİK
Milli Eğitim Bakam İsmet Yılmaz, “2002 yılında eğitime ayrılan bütçe 11 milyar TL idi. 2017 bütçesinde ise 122 milyar TL eğitime ayrıldı. Türkiye’nin geleceği olan çocuklara kaliteli eğitim verebilmek için eğitimdeki altyapının tamamlanması gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için 270 binin üzerinde derslik yaptık. Bu yaklaşık 80 yılda yapılan derslik sayısına eşit. Kaliteli bir eğitim için dersliklerdeki öğrenci sayımızın uluslararası kriterlere ulaşması lazım. Derslik başına öğrenci sayısının 30’u geçmemesi lazım” diyor, ilkokulda öğrenim gördüğü sınıf mevcudunun 70 olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu tarz sınıflarda kaliteli eğitimden bahsedilemeyeceğini söylüyor.
2002’de tüm Türkiye’de ilkokulda derslik başına düşen öğrenci sayısı 36 iken, şimdi bu rakam 25’e düştü. Orta öğretimde ise 31’den 23’e geriledi.
“Eğitimin esas unsurunun öğretmenler olduğunu biliyoruz” diyen Yılmaz, “Bundan dolayı en büyük yatırımı öğretmene yaptıklarım belirtiyor. Yılmaz, sözü edilen dönemde 560 binin üzerinde öğretmen atadıklarını söylüyor.
ÖĞRETMEN SAYISI ARTIYOR
Kaliteli eğitim vermek için öğretmen başına düşen öğrenci sayısı elbette son derece önemli. Türkiye’de öğretmen başma düşen öğrenci sayısmda çok önemli ilerlemeler yaşandı. Örneğin 2002’de öğretmen başma düşen öğrenci sayısı 28 iken bugün bu rakam 16’ya düştü. Orta öğretimde ise 18’den 13’e indi. Öğretmenlerin özlük haklarında da iyileştirmeler yaptıklarına değinen Yılmaz, durumu geçmişe kıyasla iyi bir konuma getirdiklerini söylüyor.
Fırsat eşitliğini sağlamak adına her öğrencinin eğitim materyallerine ulaşabiliyor olması da gerekiyor. Bu doğrultuda devlet 2.5 milyarın üzerinde kitabı ücretsiz dağıttı. Diğer yandan öğrencilerin teknolojiyi kullanabilmesi ve üretebilmesi gerekiyor, doğrultuda Fatih Projesi başlatıldı. Okullar akıllı tahtalarla donatılıyor. Önümüzdeki süreçte tabletleri ve akıllı tahta eksikliklerini gidereceklerini vurgulayan Yılmaz, “İstiyoruz ki bilgi otoyollarına evlatlarımızı bağlayalım. Bilgi arayan, aradığı bilgiye ulaşabilsin. Fırsat eşitliğini geçmişe oranla sağladık. Geçen yıl TEOG’da 120 sorunun 120’sini yapanlar Van Erciş, Muş Varto, Şımak Idil’den çıktı. Tunceli Çemişgezek’ten çıktı. Çemişgezek’ten çıkan evladımız Robert Koleji’ne gidebiliyorsa fırsat eşitliği budur” diyor.
80 BİN ENGELLİ, OKULA TAŞINIYOR
Okula devamlılığı artırmak istediklerini, bu kapsamda 80 binin üzerinde engelli çocuğu okula getirip, götürdüklerini belirten Yılmaz, “Feda edilecek tek bir öğrencimiz bile yok. Okula gelemeyen hasta çocuklara evde eğitim imkanı sunuyoruz. 13 binin üzerinde çocuğumuz için öğretmenleri evlerine gönderiyoruz. Hastanelerde sınıflar oluşturuyoruz. Dershaneleri kapattık, ilave ders alma ihtiyacı duyan öğrenciler için okullarda yetiştirme ve destekleme kursları vermeye başladık. Geçen yıl yaklaşık 9 milyona yakın öğrenci bu kurslardan faydalandı. Mesleki eğitimi memleket meselesi olarak görüyoruz. Bu alandaki öğrenci oranını artıracağız. Çıraklık eğitimini de zorunlu eğitim kapsamına aldık” diyor.
YABANCILARDAN 4 MİLYAR DOLAR
Türkiye’de eğitim ekonomisinin önemi her geçen gün biraz daha anlaşılmaya başlandı. Bugün itibariyle 100 bini aşkm yabancı öğrencinin yükseköğrenim gördüğü Türkiye’de, her bir öğrencinin yıllık yaklaşık 40 bin dolarlık eğitim ve yaşam gideri olduğu dikkate alındığında bunun ülke ekonomisine olan katkısı 4 milyar dolar seviyesine ulaşıyor. 2023 yılında 180 bin uluslararası öğrenci hedefini yakalayarak, eğitim ekonomisine 7 milyar 200 milyon dolar gelir sağlanması hedefleniyor. Bunun için DEIK Eğitim Ekonomisi Iş Konseyi (EEIK), yurtdışında yoğun bir tanıtım çalışması yürütüyor.
Dr. Mustafa AYDIN / DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı
Bölgesel bir eğitim üssü olabiliriz
Eğitim, ülkenin sıçrama yapmasına aracılık yapabilecek en önemli alan. Türkiye’nin en önemli sermayesi olan genç ve dinamik insan gücünü besleyecek nitelikli bir eğitim iklimi oluşturmak ve ekonominin ihtiyaç duyduğu bilgi tabanlı insan gücünü yetiştirerek uluslararası anlamda rekabete hazır hale getirmek temel önceliğimiz olmalı. Gençlerimizi bilgi, teknoloji, gelişim, sağlık, fen gibi her alanda donatmalıyız.
Bizim 2023 Türkiye’si için ortaya koyduğumuz projeksiyon, daha fazla teknoloji, daha fazla Ar-Ge, daha fazla inovasyon, daha fazla eğitim, daha fazla tanıtım ve daha fazla entegrasyon üzerine kurulu. Türkiye’nin bölgesel bir eğitim üssü haline dönüştüğü, nitelikli bilgi ve nitelikli insan gücü ihraç ettiği bir ülke olma hedefi için var gücümüzle çalışıyoruz. Bütün enerjimizi de bütün yatırımlarımızı da bu hedefler doğrultusunda gerçekleştiriyoruz. OECD ülkelerinin eğitime ayırdığı bütçe, ortalama olarak GSYİH’nin yüzde 5.2’si seviyesinde iken, Türkiye’de bu yüzde 5.8 seviyesinde. Bu çerçevede ortaya konan destekler ve teşvikler son derece anlamlı.
ERSAN ÇIPLAK