Güncel Ekonomi Haberleri

Değer yatırımı ve sabırlı/defansif yaklaşım ön planda

ÇİN’DE ortaya çıkan salgın hastalığa yönelik hâlen net bir tedavi bulunamamış olması küresel piyasalardaki negatif fiyatlamanm artmasına neden olmakta. Söz konusu hastalık kaynaklı belirsizliğin uzaması, dünya geneline yayılmış olması ve özellikle görüldüğü bölgelerde insanların evlerinde kalması gibi gelişmeler piyasalardaki stresin yüksek seyretmesine neden olmakta.

ABD-Çin arasında uzun süre devam eden ticaret gerginliğinin küresel resesyon endişelerini gündeme getirmesi sonrasında başta Fed olmak üzere birçok ülke merkez bankası 2019 yılının ikinci yarısı itibariyle gcnişlcyici para politikaları konusunda adeta yarışa ‘ girmiş; 2020 yılına başlarken de “bekle-gör” politikasına geçtikleri yönünde mesajlar vermişti. Para politikasında atılan adımların finansal piyasalardaki (faiz, kur, borsa) tarafındaki etkisini hemen görüyor olsak da; bunun reci ekonomik verilere yansımasını kabaca 3-6 ay gecikme ile görmekteyiz. Hem bu durumdan hem de ABD-Çin arasında dış ticarct konusunda, sene başında, ara da olsa bir anlaşmaya gidilmiş olmasından dolayı; 2020 yılının özellikle ilk yarısı boyunca küresel ticaret ve ekonomik büyüme açısından toparlanma görülmesi beklenmekteydi. Ancak, piyasalardaki etkisi ocak ayı sonlarında görülmeye başlayan salgın hastalık kaynaklı belirsizliğin hâlen sürmesi ve gösterdiği yayılma nedeniyle küresel ticarct vc ekonomik büyüme üzerinde toparlanma bir tarafa daralma yönünde etkiler görmeye başladık.

Deger yatirimi

KÜRESEL TELAŞ HALİ

Küresel ekonomi ve ticarct açısından oluşacak net etkiyi henüz kestirmek çok kolay olmasa da hastalık kaynaklı endişelerin öne çıktığı döneme dair gelen ilk veriler oldukça negatif sinyaller vermekte. Şu ana kadar açıklanan veriler arasında belki de en çarpıcı olanı şubat ayma ait Çin PMI (satın alma yöneticileri endeksi) oldu diyebiliriz. PMI endekslerinde 50’nin altındaki rakamlar ekonomik faaliyetlerde daralmayı, 50’nin üzerindeki rakamlar ise genişlemeyi işaret etmekte. Ocak ayında 50 seviyesinde olan vc şubatta 46 seviyesine gerilemesi beklenen Çin İmalat PMI verisi 35.7 olarak açıklanırken; ocak ayında 51.8 olan Çin Hizmet PMI verisi Şubatta 26.5’e geriledi.

Hastalığın gösterdiği yayılma ve küresel piyasalarda artan stres sonrasında (S&P 500 endeksi 19 Şubat’tan bu yana yaklaşık yüzde 13 düşerken; resesyon sinyali olarak yorumlanan ABD getiri eğrisinin terse dönmesine ek olarak ABD 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 0.7 gibi tarihi düşük seviyelere geriledi; ons altın fiyatları Fed’in genişlemeyi sonlandıracağma yönelik beklentilerin fiyatlara girmeye başladığı 2013 yılından bu yana gördüğü en yüksek seviyelere ulaştı vs.) geçen hafta G-7 ülke maliye bakanları ve merkez bankacıları bir telekonferans gerçekleştirdi. Söz konusu görüşme sonrası yayınlanan metin piyasaları tatmin etmedi derken, bu açıklamadan birkaç saat sonra Fed sürpriz bir şekilde politika faizinde 50bp acil indirime (rutin para politikası toplantısına yaklaşık iki hafta kala) gittiğini duyurdu. Fed daha önce 11 Eylül saldırılarının yapıldığı 2001 ve küresel krizin yaşandığı 2008 yıllarında benzer şekilde acil faiz indirimine gitmişti. G-7 toplantısından çıkan mesaj piyasaları tatmin etmedi derken, Fed’den gelen hamle kısa vadede piyasadaki endişelerin bir miktar daha artmasına neden oldu diyebiliriz. Zira indirim duyurusunun zamanlaması ve daha önce bu tarz indirimlerin yapıldığı dönemlerin algılarda yaptığı çağrışım, son dönemde açıklan verilerin görece güçlü görünümü işaret ettiği ABD ekonomisine dair henüz görülmeyen ya da düşünülenden daha ciddi sorunlar olabileceği gibi endişeleri bir miktar daha ön plana çıkardı.

TEDBİRLER BİRBİRİ ARDINA GELİYOR

Sonuç olarak, 2007-2008 küresel ekonomik krizinden uygulanan parasal genişleme paketlerinden sonuncusunu Mayıs 2013’te sonlandırmaya hazırlandığı mesajını veren, ilk faiz artırımını Aralık 2015’te gerçekleştirdikten sonra Aralık 2018’e kadar yani üç yılda toplam defa defa (ilki dahil) 25bp faiz artıran Fed (politika faizi yüzde 0.00-0.25 aralığından yüzde 2.25-2.50 aralığına yükselmişti); Temmuz 2019’dan Mart 2019’a kadar olan yaklaşık sekiz aylık süreçte bir tanesi acil ve 50bp olmak üzere dört defa faiz indirdi (son durumda politika faizi yüzde 1.00-1.25 aralığına geriledi). Fed’in yakın dönemde faiz indirmeye devam edebileceği gibi birçok ülke ve uluslararası kuruluştan da parasal teşviklere dair açıklamalar gelmekte.

Piyasanın ve herkesin en çok arzuladığı senaryo, hastalığın yayılmasının durması ve bir an önce kalıcı bir tedavi bulunması. Bu senaryo ne kadar hızlı gerçekleşirse piyasalarda görülecek olumlu i tepki o derece güçlü olacaktır. Çok kısa sürede böyle bir haber gelse dahi küresel ticaret ve büyüme üzerinde negatif etkilerin | görüleceğini de not edelim. Ancak, eğer bu süreç uzar ya da i hastalığın yayılması devam edecek olursa; para politikası tarafında jj alınacak tedbirlerin kısa vadede anlamlı bir çözüm üretemeyeceğini | söyleyebiliriz. Zira hastalığın olduğu bölgelerde insanlar işe il gitmediğinden özellikle reel sektör tarafında üretim durmakta.

Bununla birlikte talepte de sıkıntılar yaşanmakta. Ayrıca, ihracat-ithalat, turizm ve taşımacılık gibi alanlar da yine en çok negatif etkilenen taraflar. Olumsuz senaryonun gerçekleşmesiyle yaşanması muhtemel arz şoku, ekonomik daralmayla birlikte yüksek enflasyonu da beraberinde getirme riski taşımakta.

FİLTREMELE KRİTERLERİ

Yukarıda da belirttiğimiz gibi temennimiz bir an önce hastalık kaynaklı belirsizlik ve olumsuzlukların sonlanmasından yana.

Küresel piyasalardaki stresle birlikte Türkiye özelindeki jeopolitik riskler de piyasalardaki stresin vc oynaklığın yüksek kalmasına neden oluyor. Tüm bu görünüm altında (özellikle son günlerde artan risk fiyatlamasını dikkate alarak), bu hafta, değer yatırımı odaklı, defansif bir yaklaşımı yansıtan bir stratejiyi ele almaya karar verdik. Söz konusu stratejiye geçmeden önce bu tarz dönemlerde, piyasalarda uzun süreli oynaklık yaşanabileceği ve/veya negatif fiyatlamalar görülebileceği dikkate alınarak sabırlı, temkinli ve uzun vadeli perspektifle hareket edilmesinin oldukça önemli olduğunu hatırlatalım. Bu doğrultuda, payları BIST-TÜM’de işlem gören şirketleri, aşağıda yer alan kriterlere göre filtreledik:

• Piyasa Değeri 1 milyar TL’nin üzerinde olan,

• Son 12 aylık dönemde FAVÖK’ü O’ın üzerinde olan,

• Son 12 aylık dönemde Net Kârı O’O üzerinde olan,

• BIST-100 endeksinin tarihi zirvesi 124.536,6 seviyesine taşıdığı 22 Ocak 2020’den bu yazının hazırlandığı 6 Mart 2020 tarihine kadar olan süreçte BIST-lOO’e göre (rölatif) daha olumlu performans göstermiş olan,

• BIST-100 endeksine göre son iki yılda vc günlük periyotta Beta’sı 1.2’nin altında olan,

• Fiyat / Kazanç oranı, son üç yıl ortalamasının altında olan,

• Firma Değeri / FAVÖK oranı son üç yıl ortalamasının altında olan,

• Net Borç / FAVÖK oranı 2’nin altında olan,

• Net Borç / Özkaynak oranı l’in altında olan.

TABLONUN ANLATTIKLARI

Bu filtreleme sonucu ortaya çıkan listeyi temel analiz, teknik analiz, likidite koşulları vb. açıdan görece daha olumlu olduğunu değerlendirdiğimiz şirketleri bırakacak şekilde daralttık. Oluşan son listeyi de aşağıda tablo olarak paylaştık. Tabloda, hisselerin mevcut durumuna ilişkin bir ön bilgi vermesi maksadıyla bazı göstergeler de yer almakta:

• Rölatif getiri, yukarıda belirttiğimiz gibi BIST-100 endeksinin tarihi zirvesini yenilemesi sonrasında gözlenen düzeltme hareketi boyunca ilgili hissenin, BIST-100 endeksine kıyasla (bu süreçte endeks yaklaşık yüzde 11 düşüş kaydetti) ne kadar daha olumlu ayrıştığını göstermekte.

• Hissenin betası, hisse fiyat hareketlerinin BIST-100 endeksindeki hareketlerinden ne ölçüde etkilendiğini göstermekte. Bu oranın l’e eşit olması, hisse fiyatlarının piyasadaki genel eğilimle uyumlu hareket ettiğini; l’in üzerinde olması hisse fiyatlarının piyasanın genelindeki hareketlere daha sert değişimler gösterebildiğini, Tin altında olması ise piyasa genelindeki hareketlerden görece daha az etkilendiğini işaret etmekte.

• Piyasa Değeri / Defter Değeri (PD / DD), Fiyat / Net Satışlar (F / S), Fiyat / Kazanç (F / K) ve Firma Değeri / FAVÖK (FD / FAVÖK) çarpanlarının son değeri ile son yıllık ortalama değeri karşılaştırmalı olarak verilmekte. Son değerin, tarihsel ortalamadan düşük olması, hisse fiyatının kendi tarihsel ortalamalarına kıyasla iskontolu; yüksek olması ise primli olduğunu işaret etmekte.

• Net borç kaleminin ekside olması şirketin net nakdi olduğunu işaret etmekte.

• Net borç / FAVÖK oranı, şirketin kaç yıllık FAVÖK’ü ile net borcunu ödeyebildiğin i işaret etmekte. Net Borç / FAVÖK oranının ekside olması durumunda ise kaç yıllık FAVÖK’ü kadar net nakdi olduğunu göstermekte.

• Net Borç / Özkaynak oranı şirketin özkaynaklarının kaç katı kadar net borcu olduğunu göstermekte. Bu oranın 1’e eşit olması, son dönem itibariyle şirketin özkaynaklarının net borçlarının tamamını karşılayacak düzeyde olduğunu, l’in altında olması özkaynakların net borçtan daha fazla olduğunu, 1’in üzerinde olması ise özkaynakların net borcun tamamım karşılamaya yetmediğini işaret etmekte.

Hemen hemen her hafta dile getirdiğimiz gibi hiçbir strateji/ yaklaşımın hisse senedi yatırımı konusunda her zaman pozitif getiri sağlayacak sihirli bir formül olmadığının altını çizelim. Bu tarz yaklaşımlar, filtreler vs., sağlıklı bir yatırım için tek başına kullanılacak ve her zaman geçerli olan formüller olmayıp; en fazla, yatırım kararlarını destekleyici ya da seçim yapma sürecine katkı verici yönde göz ucuyla bakılabilecek araçlar olarak görülmelidir. Bu köşede yer alan yazıların temel amacının hisse senedi piyasalarında izlenebilecek stratejilere dair farklı teorik yaklaşımları sunmak ve bu teorik yaklaşımların pratikteki karşılıklarına dair örnekler vermeye çalışmak olduğunu; herhangi bir yatırım tavsiyesi vermeyi amaçlamadığım da tekrar hatırlatalım.

erol 2

EROL GÜRCAN

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu