Dağcılık sporu ülkemizde çok ilgi görüyor
Dağcılık sporu ülkemizde gün geçtikçe daha çok ilgi görüyor. Bu sporu layıkıyla yapabilmek için iyi bir eğitim, sağlam teknik malzeme ve tecrübe şart. Türkiye’nin dağcılık konusundaki potansiyeli çok yüksek.
DAĞCILIK dağların dik yamaçlarına ip ve teknik malzeme kullanılarak tırmanılan spor dalı olarak tanımlanıyor. Donmuş şelale ve kaya tırmanışı etkinlikleri de literatürde dağcılık olarak geçiyor. Dağcılık doğa sporlarının en önemlilerinden birisi. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle dağcılık sporu dâ gelişmeye başladı. Özellikle haritacılık sistemlerinin ve tırmanma ekipmanlarının gelişmesi bu sporu farklı bir seviyeye taşıdı. Bu gelişmeye paralel olarak ülkemizde de dağcılığa ilgi yıllar itibariyle arttı. Dağcılık eğitimi oldukça önemli bir branş. Dağcılar, bu sporun çok kolay öğrenilebilen bir spor olmadığını, eğitim ve tecrübeyle geliştiğini belirtiyor. Doğayla baş başa kalındığı için doğayı iyi anlamak gerekiyor.
“SEYİRCİ VE ALKIŞ YOK, GÜÇ VAR”
Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) bu nedenle eğitime çok önem veriyor. TDF Başkanı Prof. Dr. Ersan Başar, yüksek irtifa tırmanışlarının ekonomiyle bağlantılı olduğunu belirtiyor. Başar TDF’nin ana sponsorunun Süper Toto olduğunu ancak bireysel olarak birçok sponsorluğun da sporcuların kendi kişisel çabaları neticesinde verildiğini ifade ediyor. Dağcılık sporunun diğer branşlar kadar sponsorların ilgisini çekmediğini vurgulayan Başar bunun sebebini şöyle açıklıyor:
“Dağcılıkta yarışma, alkış, seyirci yok. Yüksek bir başarı ve büyük bir güç var. Federasyonun bunu kendi bünyesinde yapması mümkün değil. Sadece başarılı sporcuları ve özgün olan tırmanışları maddi olarak destekliyoruz.”
Başar son yıllarda dağcılığa olan ilginin arttığını söylüyor. “Doğaya özlem, doğaya çıkma örnekleri, teknolojinin gelişmesi ve ekipmanların iyileşmesi ile hayata geçiyor” diyen Federasyon bünyesinde dağcılık kulüpleri aracılığıyla eğitimler veriliyor. Dört yaz ve dört kış kampından oluşan bu eğitimler yaklaşık bir buçuk yıl sürüyor. Bu eğitimlerde 20’ye yakın ders almıyor. Beslenme, ilaç kullanımı, giyim kuşam, teknik malzeme ve kamp malzemeleri kullanımı, teorik ve pratik uygulamalar veriliyor. Eğitimlerde başarılı olan sporcular 5 bin ve üzeri irtifalı tırmanışlara götürülüyor. Teknik ve pratik eğitimleri kapsayan program 23 yaş altına ücretsizken, 23 yaş üstünden yedi günlük kamplar için 110 TL alınıyor.
“İŞE YÜRÜYÜŞLE BAŞLAYIN”
Başar, “Dağcılık bir tecrübe sporu. Çok dağa çıkmak gerek. Çok hızlı öğrenilebilen bir spor değil. Eğitim ve tecrübenin önde tutulması gerekiyor. Okul sporlarına dağcılık da eklendi. Dağcılığın yaygınlaştırılması için çalışmalar yapılıyor. Bu sporu yapabilmek için doğru kıyafetler seçmek son derece önemli. Eskimolar ‘terlemek ölümdür’ der. Gelişen outdoor giyim teknolojisi doğa koşullarına uygun giysiler sunuyor. Dağcılık için yaz ve kış tırmanışlarında kıyafetler değişiyor” ifadelerini kullanıyor.
Federasyon altında dağcılık, dağ kayağı ve spor tırmanışı diye üç ayrı kategori bu-lünuyor. Başar, dağ kayağı ve spor tırmanışının olimpik bir branş olacağını belirtiyor.
Dağcılığın alt branşlarından spor tırmanışı için Türkiye, 2020’de Tokyo Olimpiyatlarına takım gönderecek, ikinci kademe antrenör Müslüm Öndeş, “Ne kadar dağcı yetiştirip bu tarz olimpiyatlara gönderirsek dağcılık gelişiyor deriz. Olimpi yatlarda ve tırmanışlarda hem ülkemizi tanıtıyoruz, hem de gövde gösterisi yapıyoruz” diyor. Dağcılığa yeni başlayacakların iyi bir spor kulübü bulmaları gerektiğini belirten öndeş, 76 ilde aktif dağcılık kulübünün olduğu bilgisini veriyor ve “Kalp şeker tansiyon sorunu olmayan herkes yapabilir. Yürüyüşle başlayın, kampçılığı öğrenin. Dağcılıkla ilgili alman her bir eğitim sizi olgunlaştırıyor. Bu eğitimlerle siz zaten yapıp yapamayacağınıza karar veriyorsunuz” diyor.
ZİHNİ VE BEDENİ DİNÇ TUTUYOR
Everest’e 2001 yılında çıkan ikinci Türk olan Tunç Fındık aynı zamanda Everest’e iki defa çıkan ilk Türk. Fındık dağcılığa 1990’lı yılların başında başlamış. Milli yüksek irtifa takımıyla yurtdı-şına çıkmış. Öğretim görevlisiyken işini bırakıp dağcılığa yönelmiş. 28 yıllık dağcının şu an ki amacı 14×8 bin dediği dünyadaki 8 bin metrelik dağlara tırmanmak. Bu gerçekleşirse, bunu yapan ilk Türk olacak. Fındık halihazırda 11 tanesine çıkmış. Geriye Pakistan’da iki dağ ile Nepal’de bir dağ kalmış. Fındık tırmanışları şöyle anlatıyor:
“Tırmanışların hiç biri kolay tırmanış değil. Yüksek yerlerde basınç çok düşük olduğu için hayat orada zor. 8 bin metre yükseklikte sıcaklık -40’a düşer. Oksijensizlik insanı çok zorlar. Şehrin güvenli ortamında aklınıza gelmeyecek tehlikeler yaşarsınız. Yüksek irtifada neler yapabilirim diye kendinizi iyi tanımalısınız. Sonra da dağın tehlikelerini tanımanız gerekiyor. İrtifa hastalıkları ölümcüldür. Dağa bir ekiple çıkmak da çok önemli.”
Tırmanışlarını kişisel olarak geliştirdiği sponsorluklarla yapan Fındık, North Face’in Türkiye atleti olarak tanınıyor. Tecrübeli dağcı, bu sporu yapacaklara şu tavsiyelerde bulunuyor: “Bu zor işi yapacaksanız, işe kendinizi vermelisiniz. Her şeyden evvel beden ve zihinsel hazırlık gerekiyor. Malzeme ve donanım sonra geliyor. Çok çaba ve düşünme gerektiren bir spor. Dağcılıkla bedensel ve zihinsel olarak daha fit oluyorsunuz.
“POTANSİYEL YÜKSEK”
Dağcılıkta kullanılan teknik malzeme ve kıyafetlerin büyük bir pazarı var. Dağcılık ve tırmanış için teknik malzemelerinin en önemli özelliği doğru kullanımda kullanıcıyı yüzde 100 güvende tutması. Outdoor ekipman ve malzemeleri satan Decathlon’un Tırmanış ;| ve Dağcılık Spor Lideri Ege Kurt bütün teknik malzemelerinin çok sayıda labo-ratuvar testinden geçtiğini ve bütün ürünlerinin Uluslararası Tırmanış ve Dağcılık Federasyonu (UIAA) ve Avrupa Birliği Mevzuat Uyumu (CE) sertifikalarına sahip olduğu bilgisini veriyor. Türkiye’de ve dünyada tırmanış ve dağcılığın farklı disiplinlere odaklanarak yapıldığına dikkat çeken Kurt, bu disiplinlerin en popülerinin daha önce ileri seviye tırmanıcılar tarafından boklanmış yani kayalara sabit emniyet halkalarının bırakıldığı rotalarda yapılan spor tırmanışı olduğunu belirtiyor. Bu tırmanışlar için kaya tırmanış ayakkabıları, karabina, ekspres setler ve kask gerekiyor.
Kurt, firmanın sattığı karabina, ip, kazma, krampon gibi teknik malzemelerin büyük bir bölümünün Fransa’da üretildiğinin bilgisini veriyor. Temel özelliklere sahip bir karabina 20 TL, vida kilitli olan 25 TL, armut şekilli karabina 30 TL, otomatik kilitli karabina 45 TL fiyat etiketiyle satılıyor. 60 metre ve 9.5 mm çapında tırmanış ipi 390 TL iken 70 metre ve 10 mm çapında tırmanış ipi 460 TL.
Türkiye’de dağcılık ve tırmanış malzemelerine olan ilginin nasıl olduğunu sorduğumuzda Kurt, “Satışlarımız, tırmanış ve dağcılık pazarı düşünülünce gayet iyi ve daha da iyiye gitmeye devam ediyor. Fiyat politikamızın ve kullanıcı odaklı yaklaşımımızın bunun üzerinde etkisi büyük. Türkiye tırmanış konusunda büyük bir potansiyele sahip. Bu spora meraklı on binlerce insan var ve her geçen gün yeni insanlar aramıza katılıyor. Geyikbayırı gibi dünyaca ünlü ve gelişmiş tırmanış bahçelerine de sahibiz. Fakat halen olmamız gereken yerin çok gerisindeyiz. Bence böyle bir ülkede tırmanış etiğine ve disiplinine sahip yüzbinlerce insan olması gerekiyor” diyor.
“YERLİ MARKAYA YÖNELİM VAR”
Outdoor sektörüne daha çok ithal ürünler hakim. Yerli üretim yapan az sayıdaki firmadan biri olan Kanyon Doğa 1998’de polar kumaş ithal ederek sektöre giriş yapmış. Sonrasında bere, mont, termal içlik gibi giysilerin ithalatıyla ürün gamım genişleten firma zamanla outdoor sporları için gerekli giysileri dizayn etmeye ve üretmeye başlamış. Başlarda ithal kumaşlar kullanılırken zamanla kumaş temini Türkiye’den sağlamaya başlamış. Ukrayna ve îran gibi ülkelere ihracat yapan firmanın kurucu ortağı Kemal Aytaç, geçmişte düşük kur politikasıyla üretim yapmanın pahalı olduğunu ama bu dönemde yerli üretimin yeniden canlanacağını düşünüyor. Yerli üretimin kaliteli olduğunu vurgulayan Aytaç, ithale göre daha uyguna daha kaliteli ve sağlam ürün yaptıklarını belirtiyor.
Everest’e tırmanmanın maliyeti 45 bin dolar
Tırmanışın yapılacağı dağ için gerekli izinleri almak gerekiyor. Mesela Everest’e tırmanmak için izin başvurusunun maliyeti 10 bin dolarken, çıkış ekipmanları, kurtarma sigortaları, tüm seyahatler ve dağda alınacak lojistik desteklerle toplam maliyet 45 bin doları buluyor. Türkiye’deki dağcılar bu tarz tırmanışları kişisel sponsorların destekleriyle gerçekleştiriyor.
Ahmet YILMAZ / 3. Kademe Antrenör
“Sponsorların artması gerekiyor”
Türkiye’de dağcılık sporu dünyayla kıyaslarsak başlangıç aşamasında. Uluslararası müsabakalarda sporcu sayısı çok az. Sponsor bulunamıyor. Bütün federasyonlarda devlet katkısı çok fazlayken, dağcılıkta yarış branşı çok fazla olmadığı için sponsorluk ve katkı rakamları küçük kalıyor. Bu da federasyonun bu alanda faaliyet yapmasını engelliyor.
Sponsorların artması gerekiyor. Türkiye’de bu spora ilgi ölüm haberleriyle oluştu. Oysa gerekli tedbirler alındıktan sonra güvenlik noktasında sıkıntı yaşanmıyor. Türkiye’de dağcılık eğ itimleri antrenörler tarafından verilirse sıkıntı yaşanmaz.
Türkiye’nin en popüleri Ağrı
Türkiye’de tırmanış konusunda en büyük ilgiyi Ağrı Dağı görüyor. Nuh peygamber hikayesinden dolayı da yerli yabancı birçok dağcının çekim odağında olan Ağrı, şu anda terör olayları nedeniyle tırmanışa kapalı. Kaçkarlar, Erciyes, Süphan ve Aiadağlar spor tırmanışı için uygun olan dağlar. Türkiye’deki tırmanışlarda günde 1.500-2.000 metre tırmanmak mümkünken Himalayaiar’da günde 500-750 metre tırmanılabiliyor. Dağcı Tunç Fındık’m verdiği bilgiye göre, Erciyes ve Ağrı dağlan tırmanış açısından teknik dağlar değil.
Zafer ÖĞÜT / Adventure Republic ve Adrenalin Outdoor Kurucusu
“Yerli tercih edilmiyor”
Dağcılığa ilgi batı ülkelerinde artıyor, ne yazık ki Türkiye için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Bunun en büyük sebeplerinden birisi, Türkiye’de orta sınıfın büyük kentlerde birikmiş olması ve bu kesimin bu tür sporları yapacak vaktinin şehir içi ve Hısı ulaşım vs. gibi sebeplerle olmaması. Birçok üniversite dağcılık kulübü aktif olmasına rağmen, profesyonel çalışma hayatındakiler çalışma sürelerinin uzunluğu nedeniyle bu sporları yapamıyor.
Outdoor ürünlerinde üretim genellikle Avrupa kökenli. Yerli bir firma tarafından ip üretilmesine rağmen, bu ürünler dağcılar tarafından tercih edilmiyor. Diğer malzemelerin de kalite ve pazar olarak burada üretilmesi yakın zamanda mümkün değil gibi gözüküyor. En çok satılan ürünlere gelince fiyattan dolayı ana ekipmanlardan çok ocak, kafa lambası, vs. gibi aksesuar dediğimiz ürünler satılıyor. Giyim kuşamda ise en çok tırmanış ayakkabısı satılıyor. Dalgalanmadan çök dövizin seviyesi ve alim gücündeki düşüş uzun sürecek gibi gözüküyor. Şahsi görüşüm bu konuda yerli üretimin olmayacağı yönürifle.
Tunç FINDIK/Dağcı
“Türkiye’de pazar küçük”
Avrupa’da çok büyük bir pazar var. Bizim ülkemizin nüfusu kadar insan her sene dağlara gidiyor. Teknik dağcılık pazarı çok büyük ve outdoor kıyafetlere yönelik ilgi çok fazla. Türkiye’de ise büyük bir pazar olmadığı için kendi üretimimiz yok. Bir çok distribütör var ama dövizin artmasından dolayı malzemeler çok pahalı. Önümüzde İran örneği var. İran kendisini dağcı bir millet olarak görüyor. Dışarıdan getirilen malzemeler pahalı olduğu için dağcılık malzeme ve giysilerinde kendi üretimlerini yapıp markalarını çıkarıyor.
Doğru giysi hayat kurtarır
Mevsime ve tırmanışın türüne göre bir dağcının yanında taşıyacağı malzemeler ve kıyafetleri değişiklik gösteriyor. Tırmanışlar, yaz kış olarak ikiye ayrılıyor. İyi bir doğa yürüyüş ayakkabısı tırmanışa uygun iç çamaşır, çorap, termal içlik, polar, termik ceket, kaz tüyü mont, gözlük gerekiyor. Tırmanışlarda giysiler dağcının doğadaki güvenliği oluyor. Dağcılar dağlarda en sık rastlanan ölüm sebebinin kalitesiz giysiler yüzünden hipotermi geçirilmesi olduğunu belirtiyor.
Genel olarak kaya tırmanışı için gerekli olan malzemeler, kask, emniyet kemeri, karabinler, ekspres bantlar, ip inişi emniyet alma aracı, deri emniyet eldiveni, prusik İpleri, tırmanış ipleri, askı ve malzemeler, takozlar, stroperler, takoz temizleme çubuğu (nut key) ve kaya tırmanış ayakkabıları olarak sıralanıyor.
Eda Gezmek