Çocukları teknolojinin zararlarından nasıl koruruz?
BAŞLIKTAKİ ‘teknoloji’nin yerine ister ‘bilgisayar’ı koyun isterseniz ‘internet’i. Neticede çocuk sahibiyseniz zaten her şeyden çocuğunuza zarar verecek diye işkillenebilirsiniz. Başlıktaki soru için her anne babanın cevap aradığını, kendince çözümler bulduğunu tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Ancak bu sorunun cevabını “mutlak doğru şudur” şeklinde verebilen birine rastlamadım.
Neticede ben de kendi bulduğum çözümleri paylaşacağım. Zaman zaman yüz yüze sohbetlerde de karşılaştığım bu soruya sadece kendi penceremden cevap vereceğim…
YASAK YOK KONTROL VAR
Bir ev düşünün. 10 yaşında bir kız ve 5 yaşında bir erkek çocuğu var. Diğer evlerden farklı olarak bu evde teknolojik cihazlar oldukça fazla. Şöyle bir envanter yapayım: Fiber ve sınırsız internet bağlantısı, bir server, iki masaüstü, üç dizüstü, iki tablet, dört akıllı telefon, iki televizyon… Yazıcıyı, gelip giden telefon ve diğer teknolojik araçları saymıyorum.
Ben şöyle bir yöntem buldum: Hiçbir cihazı çocuklara yasaklamadım, istedikleri zaman boşta olanı istedikleri kadar kullanabiliyorlar. Kullanıcı tanımlamaları yapılabilen masaüstü ve dizüstii bilgisayarlarda evde yaşayan herkesin kendi kullanıcı adı ve şifresi var. Herkes kullanacağı bilgisayara kendi kullanıcı adı ve şifresiyle bağlanıyor. istediği gibi internette geziyor.
Aklınıza gelen soruları cevaplamadan önce bilgisayarları nasıl konumlandırdığımı belirtmek istiyorum.
Tüm bilgisayarların ekranları bulunulan ortama dönük. Yani bilgisayar başındaki biri ekrana bakmıyorsa duvarı seyrediyor. Ortamda bulunan herhangi biri de bilgisayarda çalışanın ekranını görebiliyor.
FİLTREYE İHTİYAÇ DUYMADIM
Filtre kullanmıyorum. Karşı değilim ama nedense kullanmadım. İhtiyaç da duymadım. Fakat çok önemli olduğuna inandığım bir şey yapıyorum. Benim için çok zor olsa da yapıyorum. Çocuklar bir soru sorduğunda elimdeki işi bırakıyor, onlarla göz teması kuruyor ve anlatıyorum. Bunun çok faydasını gördüm. Çocuklar kendilerine değer verildiğini algılıyor. İlk başta bu davranışınızı test edip sınırlarınızı zorluyorlar. Testi geçerseniz sonrası kendiliğinden geliyor. Size gerçekten ihtiyaçları olduğunda soru sormaya başlıyorlar. Sizi lüzumsuz yere sıkıştırmıyorlar.
Her ikisine de Facebook hesabı açtım. Gerçi çok isteyerek yapmadım. Talep onlardan geldi. Bir süre salladım ama sonra açtım. “5 yaşındaki çocuk ne anlar Facebook’tan” demeyin. Ablası doğru yönlendirdiği için Facebook oyunlarının canına okuyor. Nasıl mı? 5 yaşındaki çocuk istediği bilgisayarı açıp kendi ismini bulup şifresini giriyor. Sonrasında da tarayıcı açıp interneti kullanıyor. İstediği bir oyun sitesine gitmek için sadece ilk harfini yazması yetiyor. Çünkü tarayıcının cache’i otomatik olarak ismi tamamlıyor.
Size çok ilginç bir detay daha vereyim. 5 yaşındaki çocuk, bilgisayar açılırken ekranında çıkanlara bakıp “Bu Windows, bu Pardus” diyebiliyor. Amiyane tabirle “Bizim oğlan” hızlı olduğu için hep Pardus’u tercih ediyor. Hızlı olduğunu kendi söyledi.
Süre konusuna gelince… Kesinlikle “Yeter artık çok oldu, kalkın!” demiyorum. İstedikleri kadar oynuyorlar. Zaten birkaç sefer aşırı oynamaktan başları ağrıdığı için neyle karşılaşacaklarını biliyorlar. Evet, genelde oyun oynuyorlar. Sadece 10 yaşındaki kızımız oyun dışında ödev için bilgisayarı kullanıyor.
Bunlar benim kişisel çözümlerim. Kesin doğrudur demiyorum. Şu ana kadarki sonuçlarından memnunum. Hepsi bu.
Musa Savaş