GELECEKTEKİ eğitimin bugünkünden çok daha farklı olacağını öngörebiliyoruz. Teknolojinin hızına yetişmek mümkün değil. Bilginin değeri, bu hızla beraber başka tılamlar kazanıyor. Dünyanın önde gelen fütüristleri, insanın “bilişsel ve yaratıcılık” kapasitesinin eğitimin merkezinde yer alacağını, sürekli öğrenen ve öğrenme sürecini yaratıcılığa dönüştürebilenlerin en başarılı çocuklar olacağı tahminini yapıyor. Bu nedenle son birkaç yıldır dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de çocuklara ilkokuldan başlayarak kodlama eğitimi vermek, geleceğe yapılan en büyük yatırım olarak kabul edilmeye başlandı. Başta STEM okulları olmak üzere kodlama eğitimi veren okullar ve kuruluşlar ise velilerin çocuklarının bu eğitimi alması için yarıştığından bahsediyor.
Üç yıl önce yayınladığı “Çocuklar İçin Kodlama” kitabıyla Türkiye’de kodlama eğitiminin haritasını çizen yazar-eğitmen-yazılımcı Zafer Demirkol, çocuklara kodlama olduğu kadar yapay zeka da öğretilebileceğini söylüyor. 11 yaşındaki oğluna yapay zeka öğretmeye başlayan Yeditepe Üniversitesinde “web programcılığı” ve “veri tabanı yönetim sistemleri” dersleri veren Demirkol, bir eğitimci olarak yapay zekanın “doğru anlatıldığı sürece” çocuklar tarafından anlaşılabilir olduğunu düşünüyor.
“ZOR KONU YOK”
Yetişkinlerin bile anlamakta zorlandığı yapay zeka kavramını çocuklara anlatmanın uzmanlık isteyen bir iş olduğunu belirten Demirkol, konuya hakim olmanın ve bu karmaşık konuyu “balık tutmak” gibi kolay bir şekilde anlatmanın işin kilit noktası olduğunu belirtiyor. Demirkol bu konudaki düşüncelerini şöyle özetliyor:
“Yapay zekayı oluşturan bilimler ve teknolojiler ileri matematik ve programlama bilgisi gerektirir. Ama bence zor konu yok. Doğru anlatılamayan konu var. Doğru anlatmak derken ifade etmek istediğim şey, herhangi bir konuyu herhan gi bir yaş grubuna uygun aktarabilmek. Ancak bunu yapabilmeniz için konuya hâkim olmalısınız. Bir ko nuya hâkim olanlar o konuyu sadeleştirebilir, zenginleştirebilir ve karşısındakine anlayabileceği şekilde aktarabilir. Olay, dönüp dolaşıp öğretmenin yetkinliğine geliyor.”
Dünyada da çocuklara yapay zeka eğitimi konusunun yeni olduğunu, konuyla ilgili birkaç çalışma yapıldığını söyleyen Demirkol, Türkiye’de gerçek anlamda çocuk yapay zeka eğitiminin henüz bulunmadığını belirtiyor. Yapay zeka eğitiminin ne olduğunun ebeveynler tarafından doğru anlaşılması gerektiğine vurgu yapan Demirkol, “Yapay zeka uygulamaları bolca var ancak maalesef çocukların eğitimine yönelik uygulama veya araçlar yok denecek kadar az. Birtakım araçları/ uygulamaları çocuklar gayet başarılı bir şekilde kullanabiliyor.
Ama konu bu değil.
Mühim olan arkasındaki teknolojileri anlayabilmeleri, onları dönüştürerek yeni bir şeyler üretebilecek yetkinliklere gelebilmeleri. Yoksa bir çocuğu chatbot ile konuşturarak veya bir fotoğrafı hazır bir uygulamada tanıttırarak ona yapay zeka eğitimi vermiş olmazsınız. Bunun için bir adım atarak yapay zeka servislerini görsel kod bloklarına bağlayan bir uygulama geliştirdim. Böylece çocuklar ve yeni başlayanlar zorlanmadan görsel unsurlarla uygulamalar geliştirebilir” şeklinde konuşuyor.
“İLKOKULDA BAŞLANABİLİR”
Çocuklara ilkokuldan itibaren yapay zeka eğitimi verilebileceğini belirten Zafer Demirkol, çocuğun ilgi alanına veya kariyer yapmak istediği akademik disipline göre eğitimin şekillendirilebileceğini söylüyor. Demirkol, “Benim görüşüm, yapay zeka çalışmalarına ortaokuldan itibaren, hatta veri toplama, onları basit grafiklerle gösterme, verileri doğru etiketleme gibi basit çalışmalara ilkokulda bile başlanabileceği yönünde. Her seviyeye uygun çalışmalar yapılabilir ve sistematik olarak her sene bir üst bilgi seviyesine geçilebilir. Yapay zeka teknolojileri öğrencinin seçeceği kariyere göre özelleştirilebilir ve bu gelecekteki mesleği açısından ona sayısız avantaj sağlar. Burada öğrenciye özel çalışma geliştirmek kilit nokta. Bir çocuk eğer tıp dünyasına ait bir kariyere eğilimliyse yapacağınız örneklerin, uygulamaların bu eksende olması onun ilgisini çekecektir veya spora eğilimi varsa bu konuya yönelik uygulamalar geliştirilebilir, arkasındaki teknolojiler öğrenciye cazip gelecek şekilde aktarılabilir” diyor.
“Çocuklar öğrenmekte zorlanmaz”
Ebeveynlerin aklındaki ilk soru, “Biz bile yapay zekanın nasıl çalıştığını anlamazken, çocuklar nasıl anlayacak?” Zafer Demirkol, Türkiye’de eğitimden başlanarak teknik içeriğinin ön plana çıkacağı bir yapay zeka kültürünün oluşması gerektiğini ifade edip şöyle konuşuyor: “Çocuklar hiçbir konuyu öğrenmekte zorlanmaz, yeter ki doğru bir şekilde aktarılsın. Çocukların bu konunun mantığını anlamaları için yaratıcı-destekleyici uygulamalara ihtiyaç var. Bu nedenle hem kodlama hem de yapay zeka için çocukların kolayca anlayabileceği uygulamalar geliştirdim. Kod bloklarını yapay zeka servisleriyle entegre ettim ve çocuklar artık eğlenceli bir şekilde uygulamalar geliştiriyorlar ve aynı zamanda mantığını da kavrıyorlar. Ayrıca yapay zeka ve robotlar konusundaki içeriklerin de kalitesini yükseltmek gerek. Bence artık bu konuda teknik insanlara da söz verilmeli. ‘Yapay zeka- robotlar dünyayı ele geçirecek, mesleğimizi elimizden alacak’ söylemleri ilgi çekiyor, ama bizi bir yere götürmez. İçeriklerin biraz daha konunun tekniğine yönelik üretilmesinin zamanının geldiğini düşünüyorum. İşin tekniğine yönelik bir kültür oluşturulursa, çözümlere yönelik sağlıklı bir bakış açısı elde edebiliriz. Özetle hızlı bir şekilde öğretmenler yetiştirmeliyiz, eğitim amaçlı araçlar/uygulamalar oluşturmalıyız ve kültürün sağlıklı oluşması için içeriklerin seviyesini yukarı çekmeliyiz.”
“Öğrenme yaşam biçimi olacak”
Yapay zekanın geliştirdiği bilişsel teknolojilerin ve insana ait bilişsel yeteneklerin ilerlemesiyle gelecekteki iş kavramının başka bir anlam kazanacağına vurgu yapan Zafer Demirkol, yakın gelecekte insanın bilişsel yeteneklerinin çok daha yaratıcı bir yönde gelişeceği görüşünde. “İnsan zekası ve işlem gücü bir takım yardımcı teknolojilerle çok farklı bir boyuta taşınacak. Böyle bir zihne sahip olacak bir insanın dünyasını şu anki zihnimizle tahmin etmek oldukça zor. Ama görünen o ki, gelecekte çok fazla boş vaktimiz olacak ve bu vakti yaratıcı işler yapmak dışında dolduracak başka bir yol gözükmüyor. Yapay zeka, yapılan iş itibarıyla tarif edilebilen, tanımlanabilen her mesleğin yerini alacak” diyen Demirkol, eğitimin de bu dönüşümden payını alacağına dikkat çekiyor. Gelecekle ilgili en önemli iki becerinin “öğrenmeyi öğrenmek ve beraber çalışabilme yeteneği” olacağını düşünen Demirkol, “Öğrenim okulda yapılmış-bitmiş bir süreçten daha çok, bütün hayatı kapsayan bir sürece geçecek. Meslekler sürekli evrilecek, sistematik öğrenme bir yaşam biçimi haline gelecek. Rutin işlerden sıyrılmış olan insan, yaratıcı işlere odaklanacak bambaşka bir zihinle yeni alanlar oluşturacak. Sürekli geri beslemeler ve yeni becerilerle öğrenmek bir yaşam biçimi olacak. Beraber çalışabilme becerisi de en az öğrenmeyi öğrenmek kadar kritik bir konumda olacak. Milyar dolarlık firmalar kodlarını, çalışmalarını bütün dünyaya açıyor ve dünyanın dört bir yanındaki geliştiriciler inanılmaz teknolojiler oluşturuyor. Tek başına harika yeteneklerin, beyinlerin olması hiçbir şey ifade etmiyor. Bunların birlikte çalışması, iletişim halinde olması değer katar. Bunun için gerekli teknolojik altyapı halihazırda var” diye konuşuyor.
ŞULE GÜNER